Yargıtay, Tapu İptali Davasında İstinaf Kararını Onadı: Eksiklik Giderilmesi İçin Dosya Geri Gönderildi - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023/1043 Kararı

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2021/1444 E., 2021/2006 K.

KARAR: Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI: Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.04.2021 tarihli ve

2019/4046 Esas, 2021/2411 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)) 353/1 a (6) maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın gerekçede belirtilen eksikliklerin yerine getirilmesi için kararı veren Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı ... vekili maddi hata düzeltim talebinde bulunmuş ise de verilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddine dair ek karar verilmiş; davalı ... vekili tarafından ek karar temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince bu kez kesin olan karara ilişkin temyiz başvurusunun reddine dair ek karar verilmiş; davalı vekili tarafından ikinci ek kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılmak suretiyle karar bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar verilmiştir.

Ek karar davalı ... vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ... arasında imzalanan inanç sözleşmesi ile davalı tarafından verilen 43.000,00 TL ödünç para karşılığında müvekkiline ait taşınmaz hissesinin ödünç paranın 07.04.2006 tarihi itibariyle dört eşit taksitle davalıya ödenmesi sonrası geri alınması koşuluyla davalı ...’e devredildiğini, sözleşmeye istinaden müvekkili tarafından kısmi ödeme yapıldığını ancak sözleşmede kararlaştırılmadığı hâlde devir sonrası taşınmazın kira bedellerinin davalı ... tarafından alınmak suretiyle bakiye borcun ödendiğini, bu şekilde ödünç alınan paranın ödenmesi sebebiyle taşınmaz hissesinin müvekkiline devri gerekirken davalı ...'e devredildiğini öğrendiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazdaki hissenin davalı ... adına olan kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline , bunun mümkün olmaması hâlinde taşınmazın güncel rayiç değerinin tespiti ile bu bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

  1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının bedelini almak suretiyle taşınmazı müvekkiline sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

  2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; inanç sözleşmesinde imzası bulunmayan müvekkili bakımından sözleşmenin bağlayıcı olmadığını, taşınmazı ailesinin ihtiyacı için emlak şirketi aracılığıyla diğer davalıdan bedeli karşılığında satın aldığını, bedelin bir kısmını banka çeki ile bir kısmını ise elden ödediğini, tapu siciline güvenerek taşınmazı satın alan müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacının inançlı işlemde edimlerini yerine getirmediği gibi talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 25.04.2017 tarihli ve 2016/320 Esas, 2017/141 Karar sayılı kararı ile on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.10.2017 tarihli ve 2017/996 Esas, 2017/1055 Karar sayılı kararı ile tarafların yaptığı sözleşmede son vade tarihinin 07.07.2006, dava tarihinin ise 30.06.2016 olduğu, davacının iki taksiti ödediğini kalanının ise taşınmazın kira bedelinden karşıladığını bildirdiği, sözleşmede böyle bir hüküm bulunmadığı gibi davalı ...'in de bunu kabul etmediği dikkate alındığında on yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibarıyla dolmadığı, dolayısıyla Mahkemece sözleşme konusu borcun ödenip ödenmediğinin tespitine ilişkin taraf delilleri toplanarak borç ödenmemiş ise davacının sözleşmeye göre dava açma hakkı bulunmadığından davanın reddine, ödenmiş ise diğer davalı ... yönünden iyiniyet araştırması yapılarak sonucuna göre tapu iptali tescil veya bedel yönünden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2018 tarihli ve 2017/529 Esas, 2018/553 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi tarafından belirtilen eksiklikler tamamlanarak inanç sözleşmesine konu taksitlerin kira bedelinden karşılanacağı yönünde sözleşmede hüküm bulunmadığı, davacının da taksitlerin tamamını ödediğine yönelik bir iddiası veya ispatı bulunmadığı görülmekle sözleşmeye konu borcun davacı tarafından ödenmediğinin tespit edildiği, bu durumda dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2019 tarihli ve 2019/475 Esas, 2019/828 Karar sayılı kararı ile davacı ile davalı ... arasında yapılan 07.03.2006 tarihli inanç sözleşmesinde kararlaştırılan ödeme yükümlülüğünü davacının tam olarak yerine getirmediği, bu durumda açılan tapu iptal tescil davasının hemen reddedilmeyerek davacıya aldığı borç parayı mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi, yatırdığı takdirde bir karar verilmesi gerektiği, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a (6) maddesi gereğince kesin olarak karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekilinin maddi hata düzeltim talebinin 27.06.2019 tarihli ek karar ile reddi üzerine, bu ek karara karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş ise de kesin olan karara ilişkin temyiz başvurusunun reddine dair 16.07.2019 tarihli ve 2019/475 Esas, 2019/828 Karar sayılı ek karar verilmiş; davalı ... vekili bu kez ikinci ek karara karşı süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.

  1. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davalı ... vekilinin yaptığı temyiz başvurusunun reddine ilişkin 16.07.2019 tarihli ek kararın yerinde olup olmadığı, bir başka ifade ile bölge adliye mahkemesi kararının kesin nitelik taşıyıp taşımadığıdır.

6100 sayılı HMK’nin 353/1.a maddesinde; ‘’ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir: ‘’ ve 28.07.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Yasanın 35. maddesi ile değiştirilen 353/1.a.6 maddesinde; ‘’ Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması. ‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.

Eldeki davada, bölge adliye mahkemesince 28.05.2019 tarihli karar ile; davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan borcunun tamamını ödemediği, kredi olarak alınan borç para ödenmeden TMK’nın 716/1. maddesine göre açılacak tapu iptal ve tescil davasında davanın hemen reddedilmemesi ve bakiye bedeli mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, gönderme kararının yasal dayanağı HMK’nin 353/1.a.6. maddesi yapılmıştır.

HMK’nin 353/1.a.6. maddesi ile, ilk derece mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir.

Oysa, bölge adliye mahkemesinin ilk kaldırma kararından sonra tarafların dayandığı delillerin toplandığı anlaşılmıştır.

Kaldı ki, bölge adliye mahkemesi tarafından da davacı tarafın 07.03.2006 tarihli sözleşmesinin bir örneğini dosya içerisine sunduğu, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarının, resmi senetlerin, vekaletname örneğinin ve ilgili bankadan ödemelere ilişkin kayıtların getirtildiğinin belirlendiği, keşfen çekişmeli taşınmazın değerinin saptandığına yer verildiği, bu delillerin değerlendirildiği, ancak 6098 sayılı TBK’nin 97. maddesi hükmünün uygulanması gerektiğinden bahisle kaldırma kararı verildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, HMK’nin 369/1. maddesinde; ‘’ (1) Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir. ‘’ hükmüne yer verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi tarafından tutunulan HMK 353/1.a maddesi gereğince verilen kararın kesin olabilmesi için, altı bent halinde sayılan durumlardan birinin eldeki davada bulunması gerektiği kuşkusuzdur. Yukarıda açıklandığı üzere, eldeki davada HMK’nin 353/1.a.6 maddesinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.

O halde, taraflar arasındaki inançlı işlem iddiasının toplanan deliller çerçevesinde değerlendirilmesi, inançlı işlem iddiası sabit görülür ise; 6098 sayılı TBK’nin 97. maddesi uyarınca varsa davacı tarafa borcunu mahkeme veznesine depo etmesi için usulüne uygun önel verilmesi ve davacı tarafın tutumuna göre bir karar verilmesi gerekirken, HMK’nin 353/1.a.6 maddesine aykırı olarak kararın kesin olduğundan bahisle karar verilip, dosya aslının yeniden görerek bir karar vermek üzere ilk derece mahkemesine, suretinin ise temyizen incelenmek üzere Daireye gönderilmesine karar verilmesi doğru değildir.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesine gönderilen ve yeni esas üzerinden görülen dosya esasının kapatılarak iş bu dosya arasına gönderilmesinin istenmesi ve yukarıda açıklandığı üzere inceleme ve değerlendirmenin bölge adliye mahkemenizce yapılması gerektiği saptanmıştır...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin ilk hâli ile 7035 ve 7251 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikler sonucu yapılan düzenlemelerde maddenin (a) bendinde altı bent olarak sayılan hâllere ilişkin istinaf mahkemelerince verilen kararların kesin olduğunun açık olduğu, ayrıca 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine eklenen (g) bendine göre de 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağının açıkça hüküm altına alındığı, 6100 sayılı Kanun'un 361 inci maddesine göre bir kararın temyize tabi bir karar olabilmesi için nihai bir karar olması gerektiği, oysa 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a maddesi kapsamında verilen istinaf kararlarının nihai kararlardan olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

C.Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Ek Karar

  1. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

  2. Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2022 tarihli ek kararı ile; kararın kesin olarak verilmiş olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. EK KARARIN TEMYİZİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ek karara karşı süresi içinde davalı ... vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili, İlk Derece Mahkemesince tüm deliller toplandığından 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinde belirtilen geri gönderme sebeplerinin bulunmadığını, maddedeki düzenleme tahdidi olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1 a (6) maddesi gereğince kesin nitelikte olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre somut olayda eksikliklerin İlk Derece Mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi giderilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

  1. İlgili Hukuk

  2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 nci maddesinin birinci fıkrası, 353 üncü maddesi ve 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi.

  3. Değerlendirme

  4. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

  5. İstinaf ile ilgili monografilerin karşılaştırmalı hukuka ilişkin bölümlerinde “geniş (tam) istinaf sistemi” ve “dar istinaf sistemi” ayrımına yer verilmektedir. Geniş istinaf sistemi davanın istinaf merciinde adeta yeniden görülmesi ve yeniden hükme bağlanması esasına dayanmaktadır. Dar istinaf sistemi ise ilk derece mahkemesinde hükme bağlanmış olan davanın yeniden görülmesinden ziyade o davada verilen hükmün denetlenmesi esasını benimsemektedir. Buna göre geniş istinafta ikinci derece mahkemesi önüne yeni vakıa ve deliller getirtilmesi konusunda bir sınırlama bulunmamakta, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlanmamakta, istinaf yoluna başvurmanın hükmün icrasını erteleyici etkisine getirtilen istisnalar sınırlı tutulmaktadır. Buna karşılık dar istinafta kanun yolu incelemesinin kural olarak istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı tutulduğu görülmekte, ikinci derece mahkemesinde yapılabilecek taraf işlemleri sınırlamalara tâbi kılınmakta, yeni vakıa ve deliller ileri sürülmesi istisnai hâllerle sınırlı tutulmakta, istinaf incelemesi sırasında hükmün teminat karşılığında icrasına imkân veren hükümler bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu dar istinaf sistemini benimsemiştir. Gerçekten istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı tutulması, bölge adliye mahkemesinde yapılan istinaf incelemesinde kural olarak resen göz önünde tutulacak olanlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen savunmaların dinlenmemesi ve yeni delillere dayanılamaması ve bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp dosyayı bu mahkemeye geri göndermek konusunda geniş bir yetkiye sahip olması dar istinaf sistemine ait özelliklerdir (... Cem Budak: İlamat Torbası İstinaf Mahkemesi Karar İncelemeleri, İstanbul, Ekim 2020, s. 25,26).

  6. İstinaf sistemi kavram olarak açıklandıktan sonra istinaf kanun yolu aşamasına da değinmek gerekmektedir. Öncelikle kararı veren ilk derece mahkemesi dilekçeler (istinaf dilekçesi ve cevap dilekçesi) verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak ilgili istinaf mahkemesine gönderir (HMK md. 347/3, md. 343/4). İstinaf mahkemesinin görevli hukuk dairesi, ilk önce yetkili olup olmadığını resen inceler. Yetkili olduğu kanısına varırsa dosya üzerindeki ön incelemesine devam eder. Ön inceleme sonunda incelemenin aynı istinaf mahkemesinin başka bir dairesince (veya başka bir istinaf mahkemesince) yapılması gerektiği, istinaf edilen kararın kesin olduğu, başvurunun istinaf süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında gerekli karar verilir (Baki, Kuru; Medeni Usul Hukuku, Cilt II, Mart 2020, s. 1366 1368).

  7. Konuya ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrası “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir:

a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması

b) Kararın kesin olması

c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması

ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi

d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi…” şeklinde düzenlenmiştir.

  1. Ön inceleme aşamasında verilecek kararlar, incelemenin başka bir daire tarafından yapılması gerektiğine ilişkin “gönderme kararları”, ilk derece mahkemesine ait kararın istinaf kanun yolu açık olmayan kesin bir karar olması nedeniyle ve ayrıca başvurunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle verilen “dilekçenin reddi kararları” ve istinaf başvuru şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle verilen “başvurunun yapılmamış sayılmasına” ilişkin kararlardır. Bu aşamada verilecek olan kararların temel niteliği işin esası ve ilk derece mahkemesine ait kararla bir ilgisinin olmamasıdır. Nitekim bu aşamada yapılan incelemede dairenin görevli olup olmadığı, inceleme konusu olan ilk derece mahkemesine ait kararın kesin olup olmadığı ve başvurunun süresinde ve kanunda öngörüldüğü biçimde yapılıp yapılmadığı denetlenmektedir. Dolayısıyla ön incelemede verilen kararlar tamamen istinaf başvurusu ile ilgili olup, başvurunun kabul edilebilir olmadığını tespit eden usule ilişkin nihai kararlardır (Tolga ...; Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 319).

  2. Ön inceleme aşamasında eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyalar incelemeye alınır.

  3. İstinaf bölümünde, aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü istinaf mahkemesinde de uygulanır. İstinaf incelemesi duruşmasız veya duruşmalı yapılır. Duruşmasız istinaf incelemesi 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinde düzenlenmiştir.

  4. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin ilk hâlinde “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.

6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” hükmü yer almakta iken;

7035 ve 7251 sayılı Kanun’lar ile yapılan değişiklikler sonucu 353 üncü madde “…(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29)

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29) karar verilmiş olması.

(Değişik Alt Bent RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35)

6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra (Eklenmiş ibare RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35) başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.

  1. Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelerden sonra somut olay özelinde 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a 6 bendi değerlendirildiğinde; anılan hüküm istinaf kanun yolunun ne şekilde uygulanacağı konusunda son derece belirleyicidir. Bir taraftan istinaf mahkemelerinin hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesi kabul edilmektedir. HMK’da kabul edilen dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukuki denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesi ancak ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerekmektedir. Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkeme ilk derece mahkemesidir (Tülin, Kurtoğlu; Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 152 153).

  2. 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a maddesinde altı bent hâlinde sayılmış olan usule ilişkin hukuka aykırılık durumlarında, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın geri gönderilmesine, (b) bendinde “başvurunun esastan reddine” “düzelterek yeniden esas hakkında karar” ve “yeniden esas hakkında karar” şeklinde hüküm kurulacağı belirtilmiştir.

  3. Bu kapsamda 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a maddesinin 1 6 bentleri arasında sayılan usule ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edildiğinde, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecektir. 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a maddesinde belirtilen durumlarda istinaf mahkemesi kararı esas yönünden inceleyemez (Kurtoğlu, 187 188). Bu nedenle madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere 6100 sayılı Kanun'un 353/1 a maddesinde altı bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin esası incelemeden verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez.

  4. Ayrıca 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine eklenen (g) bendine göre “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup madde gerekçesinde de; 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353 üncü madde hükmü ile uyum sağlanarak Kanunun bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.

  5. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemelerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren kararlarının kesin nitelikte olduğu cihetle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 28.02.2022 tarihli ek karar yerindedir.

  6. O hâlde usul ve yasaya uygun 28.02.2022 tarihli ek kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

  7. Öte yandan Bölge Adliye Mahkemesince 28.02.2022 tarihli ek kararın ikinci paragrafında 353/1 a bendi alıntı yapılarak belirtilmesine ve (a) bendi kapsamında karar verilmesine rağmen ek kararın ikinci paragrafında ve karar kısmının ilk paragrafında "353/1 a" yazılması gerekirken "353/1 a 1" şeklinde yazılması maddi hata olarak değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmeyerek işaret edilmekle yetinilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2022 tarihli ek kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.