Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2024/2390 Kararı

MAHKEMESİ: Kadastro Mahkemesi

SAYISI: 2012/48 E., 2022/42 K.

KARAR: Davanın reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ve asli müdahiller ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında 106 ada 20 parsel sayılı 5.912,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayanılarak davalı Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacılar ..., ..., ... ile davacılar ... ve ... tapu kaydı, satın alma, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında ... ve ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak davaya katılmışlardır.

Davaya müdahil olan (bozma sonrası) asli müdahiller ... ve arkadaşları ise, dava konusu taşınmazın murisleri ... 'ün tapu kaydı kapsamında kaldığını belirterek davaya müdahil olmuşlardır.

İlk Derece Mahkemesince, ilk kararla, davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davaların reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 30.01.2012 tarihli ve 2011/8873 Esas, 2012/421 Karar sayılı ilamı ile "...Davacılar, K.evvel 1289 tarihli ve 12 sıra numaralı kayıttan tedavül eden ve 5.514 metrekare yüzölçümlü tapu kayıtlarına dayanmışlardır. Uygulanabilir bir harita, plan ya da krokiye dayanmayan tapu kayıtları, sınırlarının niteliğine göre "sabit hudutlu" ve "gayrisabit hudutlu" tapu kayıtları olarak ikiye ayrılmaktadır. Davacıların tutunduğu tapu kaydının sınırları "Tepe ve dağ ve nehr i cari ve beyar" okumaktadır. Bu sınırlar, değişebilir ve genişlemeye elverişli nitelikte olduğundan kayıt, gayrisabit hudutlu bir kayıttır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C maddesi uyarınca "kayıt ve belgelerde belirtilen sınrlar, değişebilir ve genişlemeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur." Bu nedenle, gayrisabit sınırlı kayıt ve belgelere, sabit sınırlarından başlanmak suretiyle belirlenen yüzölçümleri ile sınırlı olarak kapsam tayin edilmelidir. Başka bir anlatımla, bu kayıtların kapsamları yüzölçümlerinden ibarettir. Tapu kayıtları mülkiyet belgesi olduğundan, kayıt kapsamlarında kaldığı belirlenen taşınmazlar yönünden hak iddia edilebilmesi için, 3402 sayılı Kanun'un 13. maddesinde yazılı istisnalar dışında, kaydın zilyetlikle birleşmesine gerek bulunmamaktadır. Gayrısabit sınırlı tapu kayıtları yönünden zilyetlik, yalnızca, kayıt miktar fazlası taşınmaz bölümlerinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisabı açısından önem taşımaktadır. Zira, tapu kayıt miktar fazlalarının, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde, edinilmeleri mümkün bulunmaktadır. Açıklanan hukuksal olgular karşısında, somut olayda mahkemenin, zilyetliklerinin olmaması nedeniyle davacıların, gayrisabit sınırlı tapu kaydına dayanamayacakları yönündeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. Diğer taraftan, ... ve ... ile arkadaşları tarafından açılan ve Hazinenin taraf olduğu, ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas, 2000/86 Karar sayılı elatmanın önlenmesi ilamıyla davacıların tutundukları tapu kaydının kapsadığı 5.514 metrekare yüzölçümlü taşınmaz bölümüne davalı idarenin elatmasının önlenmesine karar verilmiş ve bu ilamın, çekişmeli taşınmazın 5.514 metrekare yüzölçümündeki bölümüne ait olduğu, mahkemece mahallinde yapılan keşif ve uygulamayla belirlenmiştir. Davacıların, söz konusu elatmanın önlenmesi ilamında davacı olan şahıslarla irsi ya da akdi ilişkisinin kanıtlanması halinde bu ilam, davacı tarafla davalı Hazine arasında kesin hüküm oluşturur ve mahkemece bu kesin hükme değer verilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde inceleme ve araştırma da yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan hukuksal olgular ile dosya kapsamı dikkate alınmaksızın, yetersiz inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...'' gereğine değinilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde, davacıların ve asli müdahillerin bozma ilamında belirtilen ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas, 2000/86 Karar sayılı elatmanın önlenmesi ilamında yer alan davacılar ile bu dosyada yer alan davacılar yönünden irsi veya akdi bağlantının olup olmadığının araştırıldığı, bağlantının olmadığının tespit edildiği, davalı Hazinenin dayanak tapu kaydı olan ve Kadastro Tutanağına uygulanan 02.09.1972 tarih, sıra: 1, cilt: 23, sahife 46 nolu tapu kaydının hudutları itibariyle dava konusu parsel ve komşu parsel olan 19 no.lu parseli kapsadığı, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 Sayılı Kanun) 13., 14. ve 46. maddeleri gereğince davacıların ve asli müdahillerin davayı lehlerine olacak şekilde ispatlayamadığı, birleşen 2007/2282 Esas sayılı dava dosyasında ise davacıların davadan feragat ettiği gerekçeleri ile davacıların, asli müdahillerin ve mirasçıların ana dosya olan 2012/48 Esas dosyada subuta ermeyen ve birleşen 2007/2282 Esas sayılı dosyasından feragat nedeniyle davalarının ayrı ayrı reddi ile Hakkari ili ...ilçesi ... Beldesi Merkez Mahallesi ... Mevkii 106 ada 20 parsel numaralı taşınmazın aynı vasıf ve yüzölçümü ile Hazine adına tespit gibi tesciline karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve asli müdahiller ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1) Asli müdahiller ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, asli müdahillerin davasının reddine karar verilmiş ise de, kararın gerekçesi açıklanmadan ve eksik inceleme araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Şöyle ki, asli müdahiller, dava konusu taşınmazın murisleri ... Bülbün'e ait tapu kayıtları kapsamında kaldığını iddia etmişler, ayrıca, dava konusu taşınmazı da içine alan geniş bir bölgeyi kapsayan alana ilişkin olarak murisleri tarafından açılan, 2008/721 Esas sayılı dosyadan bahsederek, eldeki dosya ile birleştirilmesini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince, müdahiller tarafında dosyaya sunulan tapu kayıtları keşiflerde uygulanmamış, gerekçede, tapu kayıtlarının neden uygulanmadığı dahi belirtilmemiş, yine bahsi geçen 2008/721 Esas sayılı dosyası her ne kadar duruşma tutanaklarından anlaşıldığı üzere dosya arasına alınıp incelense de, gerekçeli kararda denetime elverişli olacak şekilde dosya hakkında herhangi bir açıklamaya yer verilmeden davanın reddine karar verilmiştir. O halde, İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş, müdahillerin sundukları tapu kayıtları incelenerek, tapu kayıt malikleri ile müdahiller arasındaki akdi veya ırsi ilişkinin araştırılması, tapu kayıtlarının dava konusu alana uygulanması, az yukarıda bahsi geçen dosyanın 2008/721 Esas sayılı dosyanın incelenmesi ve toplanmış ve toplanacak deliler çerçevesinde, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçeli bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden, müdahillerin davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2) Davacıların temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, bozmaya uyma kararı verilerek, davacıların, ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas, 2000/86 Karar sayılı elatmanın önlenmesi ilamında yer alan davacılar ile irsi veya akdi bağlantısı olmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır.

Şöyle ki, öncelikle, ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas, 2000/86 Karar sayılı el atmanın önlenmesi ilamına konu olan ve eldeki dosyada da davacı delili olan 22.03.1978 tarihli ve 7 numaralı 5.514 metrekare yüz ölçümlü tapu kaydının, dava konusu taşınmazın 5.514 metrekare yüzölçümündeki bölümüne ait olduğu tespit edilmiştir. Bahsi konu tapu kaydı incelendiğinde, 24 hisse itibari ile 4/24 hissesinde ... oğlu ..., 10/24 hissesinde ... oğlu ... Işık, 10/24 hissesinde de ...oğlu ...'in malik oldukları anlaşılmaktadır. Gerek keşif sırasında alınan beyanlar gerekse nüfus kayıtları incelendiğinde, davacı ...'ın tapu maliki ...'ın oğlu, davacı ...'ın ise tapu maliki ... Işık'ın oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, her ne kadar ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas sayılı dosyasında davacılar ... ve ... taraf olmasalar da, dayanak tapu kaydının maliklerinin mirasçıları olduğu ortadadır.

Yine, İlk Derece Mahkemesince yapılan keşiflerde alınan beyanlar incelendiğinde, davacı ...'nun, ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/18 Esas, 2000/86 Karar sayılı dosyasının davacısı olan ...'in yeğeni olduğu ve ...'ın yeğeni olan davacı ...'e dava konusu taşınmazı hibe ettiği hususunda beyanlar bulunduğu anlaşılmakta ise de, tapu maliki ... tarafından, yeğeni olan davacı ...'na yapılan bir bağışın söz konusu olup olmadığının her türlü tereddütten uzak olarak tespit edilmesi gerektiği ortadadır.

O halde, tüm bu bilgiler ışığında, davacıların, davaya dayanak tapu kayıtlarındaki malikler ve elatmanın önlenmesi davasındaki davacı ... ile ırsi ve akdi bağlantı bulunmadığı yönündeki tespiti yerinde değildir. Tüm bu hususlar düşünülmeden, İlk Derece Mahkemesince, az yukarıda açıklanan gerekçe ile davacıların davasının reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile asli müdahiller ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

İstek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.