Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2023/4091 Kararı
MAHKEMESİ: Kadastro Mahkemesi
SAYISI: 2013/262 E., 2020/129 K.
KARAR: Asıl dosyada davanın kabulüne , birleşen dosyalarda davanın reddine
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 7. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl dosyada davanın kabulüne, birleşen dosyalarda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
-
Kadastro sırasında; İçel ili Erdemli ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 195 ada 35 parsel sayılı 33.973,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz cedden intikal ve hibeye dayanarak davalı ... adına tespit edilmiştir.
-
Asıl dosyada davacı ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık ve şahıs mülkiyetine konu olması mümkün olmayan yerlerden olduğunu ileri sürerek Hazine adına tescilini istemiştir.
-
Birleşen dosyada davacı ... vekili dava dilekçesinde; tapu ve vergi kaydına, mahkeme hükmüne, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescilini istemiştir.
-
Birleşen dosyada davacı ... dava dilekçesinde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılarca cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.11.2006 tarihli ve 1995/194 Esas, 2006/640 Karar sayılı kararı ile birleşen dosyada davacı ...'un davasının reddine, asıl ve birleşen dosyada davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 195 ada 35 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen 12.653,66 metrekaresinin çalılık ve taşlık vasfı ile Hazine adına, A harfi ile gösterilen 13.363,47 metrekaresinin tarla vasfı ile ... mirasçıları adına payları oranında, B harfi ile gösterilen 5.934,95 metrekaresinin limon ve şeftali bahçesi vasfı ile ... mirasçıları adına payları oranında, B1 harfi ile gösterilen 2.021,47 metrekaresinin tarla ve kargir ev vasfı ile ... mirasçıları adına payları oranında, tapuya tesciline, beyanlar hanesine taşınmaz üzerindeki limon ve şeftali ağaçlarının ve evin ...'e ait olduğunun şerh düşülmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
-
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı asıl dosyada davacı ... vekili ve birleşen dosyada davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
-
Yargıtay (7). Hukuk Dairesinin 19.02.2009 tarihli ve 2008/3642 Esas, 2009/588 Karar sayılı kararıyla "öncelikle Hazine dışındaki mümeyyiz davacı tarafın tutunduğu K.Sani 1295 tarih 6 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte gerçek yüzölçümlerini ve sınır yerlerini sınır yerlerinde değişiklik varsa nedenlerini tüm malik yada maliklerini açıkta pay kalmayacak biçimde varsa nedenlerini de gösterecek şekilde haritalarıyla birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmesi, ayrıca davacı ...’dan tutunduğu vergi kaydının tarih ve tahrir sayısı sorulup saptanması, bildirdiği takdirde anılan vergi kaydı da Özel İdare Müdürlüğünden getirtilmesi, bundan sonra tapu ve vergi kaydına dayanan Hazine dışındaki davacı tarafın tapu ve vergi kaydının maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi gereği gibi sorulup saptanması, bu nedenle tapu ve vergi kaydının maliki yada maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmesi, ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ilgiliye ibraz ettirilmesi, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmesi, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri kendisinden sorulup saptanması, göstereceği deliller toplanması yada bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri varsa ilgiliye ibraz ettirilmesi, tapu ve vergi kaydına dayanan davacı tarafın tapu ve vergi kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi bağlantı kesilmeksizin saptandığı takdirde dayanılan tapu ve vergi kaydının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanması, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmesi, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tümünün tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmesi, dayanılan tapu ve vergi kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulması, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi tutunulan tapu ve vergi kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğunun özellikle dikkate alınması, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tapu fen elemanı ve uzman ziraatci bilirkişi tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu 195 ada 35 parsel sayılı taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, öncelikle 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları ile vergi kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yöntemine uygun biçimde yerine uygulanması, uygulamada tapu ve vergi kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulması, tapu ve vergi kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, uzman bilirkişiye tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca davacı ...’n tutunduğu tapu kaydının dayanağı harita varsa geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritasının ifraz gördüğü saptandığı takdirde ifraz haritalarının ve anılan davacının tutunduğu Erdemli Sulh Hukuk Mahkemesinin 6.3.1957 tarih 1954/113 1957/16 E.K sayılı ilamın dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanması, uygulamada haritalarda tarif edilen değişmez nitelikteki sınır yerlerinden açık deyişle kişi taşınmazlarından haritalardaki belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılarak tutunulan tapu kaydının ve mahkeme hükmünün dayanağı haritaların kapsamları duraksamasız belirlenmesi, dava dosyasına getirtilen mahkeme hükmünün dayanağı haritada ölçek gösterilmediği dikkate alınması, gerçekten haritada ölçek gösterilmediği dikkate alınarak haritadaki kenar uzunlukları uzman bilirkişiye hesap ettirilerek uygulamada bu olgulardan ve şeklende haritalardan yararlanılacağı düşünülmesi, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tümünün tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmesi, bu yolla dava konusu taşınmazın hazine dışındaki davacı ...’un dayandığı tapu ve vergi kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanması, dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümü dayanılan tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılması, bu konuda anılan taşınmaz kesimi yada kesimlerinin öncesinin kime ait olduğu kimden kime kaldığı anılan taşınmaz bölümleri üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı somut saik ve sebebi belli bilgiler alınması, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmesi, bundan sonra hazinenin dava dilekçesinde öne sürdüğü açık deyişle tesbit nedenleri de dikkate alınarak uzman ziraatci bilirkişi berabere alınarak taşınmaz hep birlikte gezilip görülmesi ve gözlem keşif tutanağına aynen yansıtılması, özellikle taşınmazın fiziksel yapısı meyil durumu diklik açısı taşınmazda toprak yada taş unsurundan hangisinin galip olduğu belirlenmesi, taşınmazda kütle kayalık varsa taşınmaz üzerindeki konumu ve işgal ettiği yerin yüzölçümü de belirlenmesi, taşınmazın diklik açısı da uzman bilirkişiye yan kesit krokisi düzenlettirilerek belirleneceği dikkate alınması, dıştan komşu taşınmazlarla toprak mukayesesi yapılması, taşınmazın para ve emek sarfıyla imar ve ihyaya konu olup olmadığı araştırılması, taşınmazın para ve emek sarfıyla imar ve ihyaya konu olduğu saptandığı takdirde imar ve ihyanın başladığı gün ile bitirildiği gün duraksamasız belirlenmesi, özellikle imar ihyanın kadastro tesbit günüde tamamlanıp tamamlanmadığı saptanması, bu yolla dava ve temyize konu taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı saptanması, uzman bilirkişilerden konularında keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye uzman ziraatci bilirkişiden ise mahkemenin gözlemini aynen yansıtmaya imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli yargı denetimine açık ayrı ayrı haritalı raporlar alınması, deliller değerlendirilirken tutunulan tapu kaydında tarif edilen “paşa ve kor sarnıcı” niteliğindeki sınır yerlerinin nokta sınır niteliğinde “Karatepe” olarak tarif edilen sınır yerinin ise kural olarak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınır niteliğinde olduğu dikkate alınması, deliller değerlendirilirken tapu kaydın ifraz görmesi halinde ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı kapsamı içerisinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmesi, ancak anılan tapu kaydına değer verilebilmesi için öncelikle tutunulan tapu kaydının yukarıda vurgulandığı gibi hukuksal değerini koruması ve kayda dayanan tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi veya irsi ilişkisinin duraksamasız belirlenmesinin gerektiği dikkate alınması, ayrıca vergi kaydının tapu kaydı gibi mülkiyet belgesi olmadığı zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydına değer verilemeyeceği vergi kaydı ile tapu kaydının iç içe girmesi örtüşmesi halinde yüzölçümü daha büyük olan kayda değer verileceği düşünülmesi, öte yandan tapu kaydının oluştuğu günde bir dönümünün 919 m2 ye tekabül ettiği gözönüne alınarak tapu kaydının gerçek yüzölçümünün buna göre belirleneceği düşünülmesi, taşınmaz üzerindeki muhtesatların dosya içeriğine göre tesbit gününden sonra meydana getirildiği de dikkate alınması, hazine dışında ki davacı ...’un tutunduğu mahkeme ilamında davalı taraf ile mirasçılarının taraf olmadığı kendilerini bağlamayacağı bu nedenlerle sözü edilen ilamın koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm oluşturmadığı güçlü delil niteliğinde olduğu güçlü delilin aksinin daha güçlü delillerle kanıtlanabileceği de düşünülmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13,20,14,14/son ,17,18 ve 19 maddeleri hükmü eşliğinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davacı ... tarafından dayanılan 1295 tarih 6 numaralı tapu kaydının maliki ile akdi ırsi ilişkinin ispatlanmadığı, dayanılan vergi kaydının tarih ve numarasının mahkememize bildirilmediği, Erdemli Sulh Hukuk Mahkemesi 1954/113 esas 1956/16 karar sayılı dosyada bulunan 13.04.1956 tarihli krokinin ve dayanak tapu kaydının belirtilen sınırları itibariyle dava konusu taşınmazın bulunduğu mahallenin tamamını kapsadığı, krokide koordinat ve ölçek bulunmadığından hangi kısma denk geldiğinin tespit edilemediği dikkate alınarak davacı ...'un iddiasının ispatlanamadığının mahkememizce kabul edildiği, taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosuna göre orman sayılmayan yerlerden olduğu, taşınmazın ... tarafından kullanıldığı, ölümü ile taşınmazın çocukları tarafından kullanıdlığı, dava konusu taşınmazın bir kısmında kadastro tespitinden sonra imar ihyanın tamamlandığı, taşınmazın bir kısmında imar ihyanın bulunmadığı, hava fotoğraflarına göre taşınmazda kadastro tespit tarihi itibariyle imar ihyanın yapılmadığı, bu bağlamda dava konusu taşınmazda 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddesindeki zilyetlik ve imar ihya koşuluyla edinim şartlarının tespit malikleri ve davacı ... lehine oluşmadığı" gerekçesiyle birleşen dosyalarda davanın reddine, asıl dosyada davanın kabulü ile çekişmeli 195 ada 35 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın tespitteki yüzölçümü ve vasfı ile davacı ... adına tespit ve tesciline
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın evveliyatında tarım arazisi olduğunun tanık beyanlarında ifade edildiğini, ziraat bilirkişi raporunun bilimsel araştırmaya dayanmadığını, taşınmazın kadastro tespitinden evvel 50 60 yıl öncesine kadar müvekkilinin murisi ... ve ataları tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını, komşu taşınmazların da aynı nitelikte toprak yapısına sahip olmasına rağmen tapulu olduğunu, keşif tarihinden en az 20 22 yıl önce imar ihyanın tamamlandığının tespit edildiğini, sadece limon ağaçlarının yaşına bakılarak imar ihyanın yapıldığı tarihin tespitini kabul etmediklerini, taşınmaz içerisinde taşlık ve kayalık alan bulunmadığını, ziraat bilirkişi raporunda B harfli alan ile ilgili yapılan tespiti kabul etmediklerini, bu alanın da bir bütün olarak uzun yıllardan bu yana kullanıldığını açıklayarak hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 ve 17 nci maddeleri .
- Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,