Tüzel Kişilik Perdesi Kaldırılması Teorisinde Organik Bağاً Reddedilme: Alacak Davası - Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2023/670 Kararı

MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar ... ve ... açısından istinaf harcı yatırılmadığı için bu davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...'nin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından duruşma talep etmiş ise de vazgeçmesi nedeniyle reddedilmiş ve kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan ... ile yapmış olduğu sözleşme ile ... 400 yataklı bölge eğitim araştırma hastanesi yapım işinin mekanik tesisat işini aldığını, sözleşme dışı imalatlar yaptığını ancak bedelinin ödenmediğini, diğer davalılar ... ve ... adi ortaklığının dava dışı idare ile asıl iş sözleşmesi imzalandığını belirterek alacak bedelinden tüm davalıların birlikte sorumlu olduklarını belirterek alacağını talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile sözleşmesel ilişkisi olan şirketin ... olduğunu, kendisinin fazla imalat bedelinden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ... davacı ile sözleşmesel ilişkisinin bulunmadığını kendisinin sorumlu bulunmadığını, davacı her ne kadar fazla imalat yaptığını ve bedelinin alamadığını belirtmiş ise de sözleşme dışı iş yapılmadığını ve yapılan imalatların bedelinin ... tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; ... Yapı San. ve Tic. A.Ş.'nin 2008 de kurulduğu, ortaklarının ..., ..., ..., ..., ... ve ... olduğu, 2014 tarihinde yapılan olağan genel kurulda ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, 2018 tarihinde yapılan genel kurulda ticaret sicil gazetesindeki ilana göre ... ve ...'ın yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş.nin 2012 yılında ticaret sicile tescil edildiği, şirket ortaklarının ..., ..., ..., ... olduğu, 2011 tarihli ticaret sicil gazetesi ilanında ... ile ...'ın şirkete ortak olarak katıldığı, 2014 tarihli genel kurulda ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, şirket adresinin ... Yapı San. ve Tic. A.Ş.nin de ticaret sicil gazetesinde ilan edilen "... Mah. ... Sokak No:8/4 Çankaya/Ankara" olduğu tespit edilmiş,

Davalı ... Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti.nin dava konusu olan işin yapımında davacı ...'in alt taşeron olarak üstlendiği mekanik tesisat işlerinin asıl yüklenicisi olan ... ile iş ortaklığının bulunduğu, işin asıl yüklenicisi sıfatıyla ... ile taşeronluk sözleşmesi akdedildiği, TBK'nun 637/3 maddesine göre ... aynı zamanda adi ortaklığı temsile de yetkili olduğu, ... 15/05/2013 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca davacı ...'e olan borçlarından ... perdeyi kaldırma teorisi uyarınca sorumlu olmasının sonucu olarak TBK'nun 638/3. maddesinde yer alan "ortaklar birlikte veya bir temsilci aracılığı ile bir üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar" hükmü uyarınca ... ile birlikte ... Yapının da davacıya karşı müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak kısmen kabul kararı verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının istinaf gerekçeleri doğrultusunda “fazlaya ilişkin istemin reddine” kısmının kaldırılarak, asıl alacak yanında 270.961,486 TL tutarında KDV'sinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik yargılama giderlerinin de bu yönde kaldırılmasına, davalılardan ...'ın hukuka aykırı istinaf gerekçelerinin reddine, yargılama giderleri ve vekillik ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

  1. Davalılar ... ve ... vekili istinaf dilekçelerinde özetle; davalı iş sahibi ... ise davacı taşeronun yaptığın iddia ettiği ve ek iş (imalat) olarak nitelendirdiği bedellerin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, sözleşme dahilinde, sözleşme bedelinde herhangi bir değişiklik meydana getirmeden ve yalnızca projenin güncel mevzuata uyarlanmasına ilişkin olduğunu,bu nedenle yaptığı buı işlerden dolayı davacının ek ücret talep edemeyeceğini, davacının yaptığı işlerin bedellerinin tamamının davacıya ödendiğini, şirketin sözleşme uyarınca davacıya borcu kalmadığını, yani davalının yaptığı tüm imalatların sözleşmenin öngördüğü proje kapsamında olduğunu beyanla davanın reddini savunmuşlardır.

3.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı iş sahibiyle diğer davalılar arasında organik bağ olmadığını, husumetten reddi gerektiğini, varsa borçtan da diğer iki davalı şirketin sorumlulukları bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılardan ... ve ... arasında para akışının bulunduğu, şirket ortaklarının ve yönetim kurulunun çoğunun aynı kişilerden oluştuğu, davalılardan ... ve ... Yapı Sanayi Ve Ticaret Anonim (işveren) şirketinin adresinin aynı yer olduğu; keza davaya dayanak taşeron sözleşmesinin konusunu dava dışı TOKİ ile müteahhit davalılardan .... AŞ. ile diğer davalı ... Yapı Ltd. Şti. ortaklığı arasında tanzim edilen ... 400 yataklı Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi yapımı işi kapsamındaki mekanik tesisat işlerinden kaynaklandığı, davalı ... ile de diğer davalı ... arasında hastane yapımından dolayı iş ortaklığı bulunduğu, TBK'nun 637/3 ve 638/3 maddeleri gözetildiğinde ... ile arasındaki adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu ve ... ile sözleşme konusu adi ortaklık arasında taşeronluk ilişkisi kurulduğu, ayrıca diğer davalılar arasındaki ilişkinin mahiyeti ve olayları bilebilecek durumda olduğu tespit edildiğinden yapılan tespitler ışığında tüm davalıların talep edilen alacağın niteliği bakımından davacıya karşı “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” ve “organik bağ” kavramları ışığında hukuki sorumlulukları olduğunun kabulü gerekmekle, davacıya karşı belirlenen ek imalat tutarından tüm davalıların sorumlu tutulması gerektiği yönündeki mahkemenin gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle" gerekçesi ile davacı avukatı ile davalı ... Yapı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti avukatının bu karara karşı yapmış oldukları istinaf kanun yoluna başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/(1) b 1. maddesi gereğince esastan reddine, Davalı ... İnşaat San ve Tic. A.Ş ve ... Yapı San ve Tic A.Ş tarafından istinaf nispi karar harcı tamamlanmadığından istinaf başvuruları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı iş sahibiyle diğer davalılar arasında organik bağ olmadığını, husumetten reddi gerektiğini, sözleşmenin götürü bedelli olduğunu ve bedelinin üzerinde bir alacak talep edilemeyeceğini, sözleşme dışı iş olarak belirtilen işlerin sözleşme içi iş olduğunu ve bedelinin ödendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme dışı fazla imalat bedeline ilişkin alacak istemine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370inci maddeleri,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ila 486 ncı maddeleri.

  1. Değerlendirme

Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.

Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.

Uygulamada ve doktrinde tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının ve malvarlığının birbirine karışması halinde, aynı şirketler topluluğu içinde yer alan kardeş şirketler arasında koşulların varlığı halinde ve çok istisnai hallerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.

Perdenin kaldırılması müessesinde olduğu gibi hukuki dayanağı TMK m. 2 hükmünde öngörülen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması olan organik bağın tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile benzer yönleri bulunmasına rağmen farklı bir kavramdır. Şöyle ki; perdenin kaldırılması teorisi, şirket borçlarından dolayı ortaklarının sorumluluğuna ya da ortakların borçlarından dolayı şirketin sorumluluğuna veyahut da şirketler topluluğunda ana yavru şirket sorumluluğuna gidilmesi imkanını alacaklılara verirken, organik bağ, bir tüzelkişinin borcundan dolayı başka bir tüzel kişinin sorumluluğuna gitme imkanı tanımaktadır. Yine, tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasında iktisadi bütünlük şartı aranırken, organik bağın uygulanması için bu şart aranmaz. Bunlardan başka, perdenin kaldırılması için mal varlıklarının karışması ile sermaye yetersizliği gibi şartlarda gerekli iken organik bağ uygulamasında bu şartlarda aranmamaktadır. Organik bağ uygulamasında, borçlunun diğer tüzel kişiliği alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla kullanma niyeti yeterlidir. Sonuç da, perdenin kaldırılması teorisinde şirket borcundan ortakların sorumlu tutulması söz konusu iken, organik bağ uygulamasında tasarrufun ya da diğer hukuki işlemlerin iptali, istihkak gibi farklı sonuçlara da ulaşılmaktadır.

Farklı tüzel kişilerin sorumluluğuna gidilmesine ve dolayısıyla bir tüzel kişinin alacaklarının takip edilmesinde asıl borçlu şirket ile birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve bağa sahip başka şirkete veya şirketlerinde sorumluluğuna gidilebilmesi imkanını alacaklıya veren organik bağın varlığı için ayrı tüzel kişiler arasında belirli bir iktisadi ve ticari bağımlılığın, kader birliğinin veya birlikte hareket olgusunun ya da başka bir özdeşliğin bulunması gereklidir.

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde özellikle belirtmek gerekir ki; “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” ana kuralın istisnası olarak ancak belirli ve sınırlı durumlarda “sakınılarak” uygulanması gereken bir yoldur.

Somut olayda; davacı her ne kadar davalı ... ile sözleşme imzalamış ise de; davalılar ... ve ... arasında para akışının bulunduğu, şirket ortaklarının ve yönetim kurulunun çoğunun aynı kişilerden oluştuğu, ... öz sermayesinin tamamını kaybetmiş olduğu, her iki şirketin adresinin aynı yer olduğu anlaşıldığından iki şirket arasında organik bağ olduğunun sabit olduğu ve ...'in davacı ile yaptığı sözleşmeden ... İnşaatın da sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı açıktır. Ancak asıl sözleşmeyi dava dışı idare ile ... ve ... İnşaat adi ortaklığının imzaladığı ve ... ... birlikte sorumluluğuna gidilerek oradan da tüzel kişiliğin perdesinin aralanması teorisi uygulanarak ...'ın sorumlu tutulması, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, mümkün olamayacağından, davacı alacağının diğer davalılarla birlikte ...'den müştereken ve müteselsilen alınmasına dair verilen karar doğru olmamış hükmün bozulması uygun görülmüştür.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

  1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

  2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.