Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2024/6317 Kararı
MAHKEMESİ: Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI: 2015/237 E., 2016/181 K.
SUÇLAR: Tehdit, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet
HÜKÜMLER: Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Düzelterek onama
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/237 Esas, 2016/181 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/2 a, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan ise, 6136 sayılı Kanun'un 13/1, 5237 sayılı Kanun'un 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği;
-
Eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğuna,
-
Takdiri indirim yapılmasının hatalı olduğuna,
-
Vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğuna,
-
Vesaire,
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği;
-
Tehdit suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına,
-
Lehe hükümlerin uygulanmadığına,
C. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği;
Sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık hakkında, aralarında husumet bulunan katılanı görmesi üzerine ruhsatsız silahıyla havaya bir el ateş açtığı, ardından tanık M. Ş.'nin araya girmesi sonucu yaşanan arbedede silahın tekrar ateş aldığı ve katılanın aracına kurşun isabet ettiği, sanığın bu şekilde tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanık savunması, katılanın ifadesi, tanıklar M. Ş., A. Ş. ve E. İ.'nin beyanları, Olay Yeri İnceleme Raporu, Emniyet KPL Müdürlüğünün Uzmanlık Raporu ve tüm dosya kapsamından, sanığın üzerine atılı suçları işlediği kabul edilerek, mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Tehdit Suçu Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipleri ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, o yer Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B. 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Yönünden
Suç tarihi, 7331 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin onbirinci fıkrasında 08.07.2021 tarihinde yapılan değişiklikten önce olmakla;
Anayasa Mahkemesi'nin, 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 21.04.2022 tarih ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı Kararı ile; 5271 sayılı Kanun'a 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun'un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddenin (d) bendinde yer alan ''...kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış...'' ibaresinin ''... seri muhakeme usulü...'' yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması ve yargılama konusu suçun seri yargılama usulüne tabi olması ve mağdurun kamu hukuku olması karşısında sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 250 nci maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
A. Tehdit Suçu Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/237 Esas, 2016/181 Karar sayılı kararında o yer Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden o yer Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/237 Esas, 2016/181 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,
20.05.2024 tarihinde karar verildi.
Seri Muhakeme Usulü
Madde 250 – (Mülga: 2/7/2012 6352/105 md.) (Başlığı ile Birlikte Yeniden Düzenleme: 17/10/2019 7188/23 md.)
(1) Soruşturma evresi sonunda aşağıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
....
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
...
(2) Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri, şüpheliyi, seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirir.
(3) Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usul uygulanır.
(4) Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği ... cezadan ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler.[87]
(5) Dördüncü fıkra uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51 inci maddesine göre ertelenebilir.
(6) Bu maddeye göre belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde 231 inci madde kıyasen uygulanabilir.
(7) Bu madde kapsamında yaptırım uygulanması, güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez.
(8) Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder. Talep yazısında;
a) Şüphelinin kimliği ve müdafii,
b) Mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi,
c) İsnat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri,
d) İsnat olunan suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
e) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
f) İsnat olunan suçu oluşturan olayların özeti,
g) Üçüncü fıkrada belirtilen şartların gerçekleştiği,
h) Belirlenen yaptırım ile beşinci ve altıncı fıkra uygulanmış ise bunlara ilişkin hususlar ve güvenlik tedbirleri, gösterilir. (Ek cümle:8/7/2021 7331/22 md.) Bu fıkraya aykırı olarak düzenlendiği, belirlenen yaptırımda maddi hata yapıldığı, yaptırım hakkında 231 inci veya Türk Ceza Kanununun 50 nci ve 51 inci maddelerinin uygulanmasında objektif koşulların gerçekleşmediği ya da teklif edilen cezanın mahiyetine uygun bir güvenlik tedbiri belirtilmediği anlaşılan talep yazısı, eksikliklerin tamamlanması amacıyla mahkemece Cumhuriyet başsavcılığına iade edilir. Cumhuriyet savcısı tarafından eksiklikler tamamlandıktan ve hatalı noktalar düzeltildikten sonra talep yazısı yeniden düzenlenerek mahkemeye gönderilir.
(9) Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu ve dosyadaki mevcut delillere göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa talep yazısında belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere dört ila yedinci fıkra hükümleri doğrultusunda hüküm kurar; aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır.
(10) Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz.
(11) Suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz. (Ek cümle: 8/7/2021 7331/22 md.) Seri muhakeme usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmaz.
(12) Seri muhakeme usulü, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz.
(13) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya
yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz.
(14) (Değişik:8/7/2021 7331/22 md.) Dokuzuncu fıkra kapsamında mahkemece kurulan hükme itiraz edilebilir. İtiraz mercii, itirazı üçüncü ve dokuzuncu fıkralardaki şartlar yönünden inceler.
(15) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Ceza Muhakemesinde “Derhal yürürlük ilkesi” ve “safahattan dönülmezlik ” ilkeleri geçerlidir.
Usul hükümlerinde “derhal yürürlük” ve “safahattan dönülmezlik” ilkelerinin geçerli olması evrensel bir kuraldır. Bu ilke uyarınca değişiklik aleyhe olsa bile yürürlüğe girdiği günden itibaren bütün vakıalarda uygulanması gerekir.
Bir mahkeme önüne gelen bir olayla ilgili karar vermesi gerektiğinde o tarihte olan usul hükümlerini uygulamak zorundadır. Yargılama devam ederken usul hükümlerinde bir değişiklik yapılması halinde aksine kanuni düzenleme yok ise derhal yürürlük ilkesi gereği yeni kurallar uygulanacaktır. Ancak bu dönemden önce yapılanların yenilenmesi gerekmeyecektir.
Kanun metninden açıkça görüldüğü üzere Seri muhakeme soruşturma evresinde uygulanması gereken bir usul hükmüdür. Bilindiği üzere soruşturma aşamasında suçu işlediği gerekçesiyle soruşturmaya uğrayan kişi “ŞÜPHELİ” sıfatını almaktadır. Yeterli delil olması halinde kovuşturma safhasına geçilmesi halinde ise “SANIK” sıfatını kazanmaktadır. CMK 250. maddesi incelendiğinde şüpheli ile Cumhuriyet savcısından bahsetmektedir. Bu hükmün kovuşturmadaki karşılığı ise Basit Yargılama usulüdür. CMK 251. Maddede düzenlenmiştir. Düzenlemenin metninde sanık ve hakimden bahsetmektedir.
Bu hüküm soruşturmanın biran önce tamamlanması amacıyla tabiri caiz ise Cumhuriyet Başsavcılığı ile şüpheli ile pazarlık yapılmasına imkan vermektedir. Şüphelinin vekili hazır bulunduğu bir ortamda seri muhakeme teklif edillmektedir. Şüphelinin suçlamayı kabul etmesi halinde Cumhuriyet Savcılığı belli makas aralığında öngörülen cezadan anlaştıkları veya uygun göreceği ceza miktarını belirlemekte şüpheliye uygulanacak yasal indirim miktarlarınıda buna göre belirlemektedir. Kurduğu hükmün yarı oranında indirilerek uygulanmasını talep etmektedir. Tabiri caizse soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı yaptığı pazarlığa uygun olarak hüküm kurmaktadır. Bu hükmü mahkemenin onayına sunmaktadır.
Bu aşamadan sonra Mahkemenin görevi sınırlı olarak sayılmıştır. Öncelikli olarak şüpheliyi müdafii nezaretinde dinleyecek bu dinleme sonunda, seri muhakeme konusunda (CMK250/3. f.) bilgilendirilip bilgilendirilmediğini ve bir anlaşma olup olmadığını denetleyecek. İkinci olarak suçun niteliği itibariyle SMU tabi bir suç olup olmadığını denetleyecektir. Bundan sonra ise dosyada mevcut delillere göre mahkumiyet verilip verilemeyeceğini denetleyecektir.
Bu denetim sonunda mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa makas aralığında Cumhuriyet savcısının belirlediği cezadan daha ağır olmamak üzere bir cezaya hükmedecek (TCK 61. madde uyarınca), Güvenlik tedbirleri varsa uygulayabilecektir.
Eğer bu hususlarda eksiklik olursa veya SMU uygulanamayacağı vs kanaatine ulaşırsa dosyayı genel hükümlere göre sonuçlandırıp iddianame açması için Cumhuriyet Başsavcılığına göre gönderecektir. CMK 250/9. fıkrası bu hususları açıkça düzenlemiştir.
Safahattan dönülmezlik ilkesi gereği iddanameye konu olmuş ve genel hükümlere göre soruşturulan bir olayda iddianamenin kabulünün önüne geçecek şekilde uygulama yapılması mümkün değildir. Cumhuriyet Başsavcılığına iddianameyi açma yerine pazarlık yapma ve soruşturmayı hızlandırma yetkisi veren bir düzenlemenin iddianamenin düzenlenip kabulü ve genel hükümlere göre sonuçlandırılmasından sonra başa dönüp başka bir merciye kullandırılması kanunun amacına ve metnine açıkça aykırılık teşkil edecektir. SMU talep ve ceza belirleme yetkisi, indirim yapma ... yapılan pazarlık sonucuna göre Cumhuriyet Başsavcılığına kanunen verilmiş bir hak olması nedeniyle Mahkemenin bunu resen kullanması hukuken mümkün olmayacaktır. Uygulanması için iddianamenin yok sayılıp başa dönmeside safhadan dönülmezlik ilkesine açık aykırılık oluşturacaktır.
Kaldı ki inceleme tarihinde yürürlükte olan maddemize göre seri muhakemeye tabi olmayan bir suç ile birlikte işlenmesi halinde SMU uygulanmayacağı açıktır. Dosyada SMU ya tabi olmayan çok sayıda suç mevcuttur. Dolaysıyla yerel mahkemenin SMU uygulaması derhal yürürlük ilkesi gereği hukuken mümkünde değildir.
Bu nedenlerle genel hükümlere göre yürütülüp iddianame düzenlenip kovuşturma safhasına geçilmiş ve karar verilmiş bir dosyada soruşturma safhasına geri dönme anlamına gelen Seri Muhakeme Usulü uygulanması gerektiği gerekçesiyle yapılan bozma kararı veren çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Mahkemeninin kararının onanması gerekirdi.