Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2024/5318 Kararı

MAHKEMESİ: Ceza Dairesi

SAYISI: 2019/2372 E., 2020/2590 K.

SUÇ: Nitelikli yağma

HÜKÜMLER: İlk derece mahkemesinin mahkûmiyet kararı kaldırılarak yeniden kurulan mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Sanık ... müdafii duruşmalı inceleme isteminde bulunmuş ise de; 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanun'un 94. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 299 uncu maddesi gereğince takdiren duruşmasız olarak yapılan incelemede;

5271 sayılı Kanun'un 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanun'un 294 üncü maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır." Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir ve aynı Kanun'un 301. maddesinin, "Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz işlemi usule ilişkin noksanlıklardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında inceleme yapar." şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri sebeplere yönelik yapılan incelemede;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdiri ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Somut olayda; sanıkların olay günü birlikte ve planlı bir şekilde hareket ederek, mağdura tuzak kurdukları, sanık ... ile mağdurun yatak odasına geçerek soyundukları anda dışarıda bekleyen diğer sanık ...'ın içeride olanlardan haberi yokmuşcasına eve girerek doğrudan yatak odasına girdiği, eşiyle yakalandığı sanık ...'ın kendisine o an bir zarar vereceğinden ve sonrasında da olayı ailesine intikal ettireceğinden korkan mağdura 30.00,00 TL miktarlı senet imzalattırıldığı, iddia olunmuş ise de;

Malı almaya yönelik tehdit eylemi yağmaya dönüştürür.

Yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Kanun'un madde 148 “(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının .... tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi,...cezalandırılır...” şeklindedir. 148. madde gerekçesinde "... Hırsızlık suçunda olduğu gibi, yağma suçunda da, taşınır malın alınmasıyla ilgili olarak zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Ancak, hırsızlık suçundan farklı olarak, bu suçun oluşabilmesi için, mağdurun rızasının, cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçu açısından tehdidin, kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle yapılması gerekir. Yağma suçu, cebir kullanılarak da işlenebilir. Ancak bu cebrin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmaması gerekir.

Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir..." şeklinde açıklaması yapılmıştır.

Madde metni ve gerekçesine göre birlikte değerlendirme yapacak olursak;

Tehdit; mağdurun veya onun bir yakınının hayatına, beden veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı itibarıyle esaslı (büyük) bir zarara uğratılacağı yönündeki irade beyanıdır. Yasada sayılanlar dışındaki değerlere yönelik tehdit yağma suçunu oluşturmaz. Sanığın söz ve davranışla, müştekiye hayatına veya vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini söylemeli veya göstermeli, mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağını söylemeli veya göstermelidir.

Bunun doğal sonucu sanık hareketinin veya sözlerinin bir sonuç içermesi, bir kötülük yapılacağını açıkça göstermesi gerekir. Söylediği söz veya davranışından yapacağı kötülük veya davranış rahatlıkla anlaşılmalıdır.

Tehdit mutlaka sözlü olmayabilir, işaretle de tehdit edilebilir. Mesela sanık bıçağı eline aldı veya silahı yada silah gibi görünen nesneyi kemerine takmış onu göstererek çabuk eşyaları ver vs. dedi. Mağdur korkarak verdi. Tabi ki yağma olacak. Ancak dikkat edilmesi gereken husus bu hareketin orta seviyedeki herkes tarafından tehdit olarak algılanması gerekir yoksa mağdurun korkaklığından dolayı öyle algılaması yetmez.

Hırsızlık suçunun başlangıcından tamamlanıncaya kadar, zilyedin tasarruf olanağının kalkmasına kadar ki aşamada kullanılan cebir veya tehdit hırsızlığı yağmaya dönüştürür.

Tehdit ve cebrin malı şikayetçinin hakimiyet alanından çıkarmaya yönelik olması gerekir, sonra gerçekleşen cebir ve tehdit eylemi yağmaya dönüştürmez.

Cebir ve tehdit malın kendisine teslimine yada geri alınmasını engellemeye yönelik ise eylem yağmaya dönüşecek, tamamlandıktan sonra kendini kurtarmaya, olay yerinden kaçmaya yönelik ise tamamlanan hırsızlık ayrıca tehdit veya müessir fiil suçlarından ceza verilecektir.

Yağma suçunun oluşabilmesi için, suça konu malın, elinde bulunduran kişiden cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle alınması veya mağdurun malı teslime ya da malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılınması gerekir. Dolayısıyla yağma suçunda mağdur, cebir veya tehdit kullanılması ve bunun sonucunda malın alınması, teslimi ya da malın alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılmaktadır.

Cebir veya tehdit bir kimseyi malını teslim etmeye veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak için yapılmalıdır. Malı almak için cebir veya tehdit kullanılmalı ve bunun etkisiyle mağdurun malı vermesi gerekir. Bunun doğal sonucu olarak mağdurun malın alındığını görmesi veya en azından sanığın mallarını almak istediğini anlaması veya bilmesi gerekir.

Tehdit, malı teslime zorlamaya veya iade edilmesini istemekten vazgeçirmeye elverişli olmalıdır. Yani objektif ve orta seviyedeki herkes bu hareketi tehdit olarak anlayacak ve etkilenebilecek olmalıdır. Mağdurun aşırı korkaklığı ya da evhamları nedeniyle korkuya kapılıp eşyayı tesliminde yağma oluşmaz, hırsızlık oluşacaktır.

Şantaj suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 107/2. Fıkrasında yağma suçuna benzemekle birlikte tehdidin içeriği farklılık göstermektedir. Sanık Türk Ceza Kanunu'nun 148/1. fıkrasında belirtilen değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edip menfaat sağlamaya çalışırken Türk Ceza Kanunu'nun 107/2. fıkrasında ise "şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği" şeklinde tehdit ederek menfaat sağlamaya çalışmaktadır.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; evli bir bayanla birlikte olmak için gelen mağdura sanık ...'nin "seni rezil ederim" demesi üzerine, mağdurun senedi imzaladığı olayda sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun'un 107/2. maddesinin uygulanıp uygulamayacağının tartışılması gerekliliği gözetilmeksizin yazılı şekilde nitelikli yağma suçundan hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.