Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2024/12321 Kararı

MAHKEMESİ: Ceza Dairesi

EK KARAR SAYISI: 2023/3151 E., 2023/3901 K.

SUÇLAR: Nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

HÜKÜMLER: İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı, Temyiz isteminin reddi

İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ: Ek kararın onanması ve temyiz isteminin reddine dair kararlar kaldırılarak esastan inceleme

İTİRAZA KONU KARAR: Temyiz isteminin reddine dair ek kararı onama ve temyiz isteminin reddi (Yargıtay 6 Ceza Dairesi'nin 21.03.2024 tarihli ve 2024/1478 Esas, 2024/3767 Karar sayılı kararı)

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, 21.03.2024 tarihli ve 2024/1478 Esas, 2024/3767 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.10.2024 tarihli ve KD 2024/89349 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan lehe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

İtiraza konu uyuşmazlık, sanıklar ... ile ... hakkında, nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen kararların temyizi kabil olup olmadığına ilişkindir. (CMK m. 280/1 e, 286/2 a, 298)

5271 sayılı CMK’nın 280/1 e maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin duruşma açmaksızın hükmün bozulmasına karar verebileceği haller sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre, istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince yapılacak inceleme sonucu “İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,” karar verilecektir.

Dosyanın incelenmesinde; Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2021 tarihli 2022/60 Esas 2022/181 Karar sayılı dosyasında verilen hükümlere yönelik yapılan istinaf incelemesi neticesinde, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 01.12.2022 tarihli 2022/2735 Esas 2022/4008 Karar sayılı kararı ile özetle,

Sanık ... hakkında, ikinci kez mükerrerliğe esas alınan ilamın ikinci kez mükerrerliğe esas alınamayacağı, ancak adli sicil kaydında yer alan başka bir ilamın ikinci kez mükerrerliğe esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi,

Sanıkların olay tarihinde fikir ve eylem birlikteliği içerisinde mağduru, bağ evinde silahtan sayılan sopa ile yaralayarak bir miktar parasını ve sobasını alarak alıkoymaları ve daha sonra evine bırakmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin kül halinde TCK'nın 37/1 maddesi delaleti ile 149/1 a c d h maddelerinde düzenlenen birden fazla kişi ile birlikte, silahla, konutta, gece vakti yağma suçu ile TCK'nın 109/2, 109/3/a b maddesinde düzenlenen cebir kullanarak silahla birden fazla kişiyle birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,

Mağdurun yağmalanan mallarının toplam değerinin 475 TL olduğu gözetildiğinde, suç tarihi itibarı ile sanıklar hakkında TCK'nın 150/2. maddesinde düzenlenen değer azlığı hükümlerinin uygulamayacağı, mağdurun olaydan sonra soba ile paranın kendisine iade edildiğini beyan etmesi karşısında; bu iadenin ne zaman gerçekleştiğinin mağdurdan sorularak sonucuna göre sanıklar hakkında yağma suçundan TCK'nın 168/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Sanıkların olay sonrası mağduru evine bıraktıkları ve mağdurda meydana gelen yaralanmanın suçun unsuru olup sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden TCK'nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği nedenleriyle, 7188 sayılı Yasanın 27. maddesi ile değişik CMK'nun 280/1 e maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA karar verildiği anlaşılmaktadır.

Ancak, verilen bu bozma kararının 5271 sayılı Kanunu’nun 280/1 e f maddesinde sınırlı olarak sayılan bozma nedenleri arasında gösterilmediği, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin davanın yeniden görülmesine karar verilerek yapılacak duruşma sonucunda hukuka aykırılığın giderilmesi yerine dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde bozma kararı vermesinin ve anılan karara yönelik direnme yetkisi bulunmayan İlk Derece Mahkemesince yeniden hüküm kurulmasının yasal bir dayanağının bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun’un 280/1 g maddesi uyarınca duruşma açılarak ve taraflar da çağrılarak delillerin değerlendirilmesi sonucunda anılan Kanun maddesinin 2. fıkrasına göre yeniden hüküm kurulması gerektiği, bu durumda Ceza Genel Kurulu'nun 20.03.2018 gün ve 2018/38 Esas, 2018/113 Karar sayılı kararı uyarınca verilecek hükmün de temyiz yasa yoluna tabi olacağı nazara alındığında, verilen kararın temyiz kanun yoluna tabi olduğu değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerden dolayı sanıklar ... ve ... lehine 5271 sayılı Kanun’un 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmuştur düşüncesiyle..." Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.03.2024 tarihli 2024/1478 Esas 2024/3767 Karar sayılı Temyiz isteminin reddi ile ek kararın onanmasına dair kararlarının kaldırılmasına ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 16.11.2023 tarihli 2023/3151 Esas 2023/3901 Karar sayılı kararının esastan incelenerek karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE

İlk derece mahkemesince sanıklar haklarında verilen 02.06.2022 tarihli beraat kararlarının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince; beraat hükümlerinin hukuka aykırı olarak mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra anılan karara direnme yetkisi bulunmayan ve kanunen uyma zorunluluğu bulunan ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükümlerinin aslında Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş bir karar olarak kabulünde zorunluluk bulunduğu, esas olarak Bölge Adliye Mahkemesince beraat hükmünün mahkûmiyet veya mahkûmiyet hükmünün beraat olması gerektiği yönünde bozma kararı verilemeyeceği, bu tür kararların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilmesi gereken kararlardan olduğu, bu şekilde verilen kararların ilk derece mahkemesi kararı niteliğinde bulunduğunun kabulü halinde esasen tarafların var olan temyiz haklarının ellerinden alınmış olacağının anlaşılması karşısında, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde sanıklar ... ve ... haklarında kurulan yeni mahkumiyet hükümlerinin temyizi kabil olduğu kabul edilerek ve sanık ... hakkında sanık müdafiinin temyiz talebinin reddine ilişkin hukuka aykırı olarak verilmiş bulunan Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 12.01.2024 tarihli ve 2023/3151 Esas, 2023/3901 Karar sayılı ek kararı yok hükmünde kabul edilerek ve kaldırılmasına karar verilmekle gereği görüşüldü:

III. KARAR

Karar düzeltme istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden KABULÜ ile,

  1. Dairemizin, 21.03.2024 tarihli 2024/1478 Esas 2024/3767 Karar sayılı sanık ... hakkındaki Temyiz isteminin reddi ile sanık ... hakkındaki ek kararın onanmasına dair kararlarının kaldırılmasına,

  2. Sanıklar ... ve ... haklarında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin esastan incelenmesine gelince;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık ... müdafii ve sanık ... tarafından ileri sürülen temyiz sebeplerine ilişkin yapılan incelemede;

Mağdur ile sanık ...'nin çocukluk arkadaşı oldukları, sanık ...'nin kasten öldürme suçundan dolayı uzun süre cezaevinde hükümlü olarak kaldığı, olay günü gece saat 21.00 sıralarında, arkadaş olan sanıklar ..., ...' ve temyiz dışı sanık ...'nın alkol almaya karar verdikleri ve ...'nın kullandığı araçla diğer temyiz dışı sanık ...'ı da ikametinden aldıkları, daha sonra birlikte mağdurun ikametine gittikleri, mağduru çağırdıktan sonra hep birlikte sanık ...'nin dayısına ait eve geldikleri, sanık ...'nin evin soğuk olması nedeniyle "İyi bir soba yok mu?" demesi üzerine mağdurun kendi evinde soba olduğunu söylediği ve sanık ...'ın haricindeki sanıklarla birlikte tekrar mağdurun evine giderek sobayı aldıkları ve söz konusu yere getirdikleri, biraz sonra sanık ...'nin mağdura uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını sorduğu, mağdurun uyuşturucu madde kullanmadığını söylemesi üzerine sanık ...'nin ...'a bunun doğru olup olmadığını sorduğu, ...'ın mağdurun yalan söylediğini belirtmesi üzerine sinirlenen sanık ...'nin mağduru tekme ve yumrukla darp etmeye başladığı ve "Peze...nksin, şerefsizsin, g.t, si.tir lan, yar.ağım..." şeklinde hakarette bulunduğu, bu sırada mağdura "Paran var mı?" diye sorduğu, mağdurun parasının olmadığını söylemesi üzerine sanık ...'nin ...'dan sopa istediği, ...'nın da dışarı çıkarak aracından aldığı sopayı ...'ye verdiği, elindeki sopayı mağdura gösteren sanık ...'nin zorla mağdurun ceplerine elini sokarak karıştırmak suretiyle bulduğu 275,00 TL parayı zorla aldığı, bu esnada mağdurun "Paramı alma" demesi üzerine sanık ...'nin elindeki sopayla mağdurun boğazına bastırdığı ve "Si.tir lan" diyerek parayı kendi cebine koyduğu ve ...'ya "Gir kayda" diyerek elindeki sopayla mağdurun vücudunun değişik yerlerine vurduğu, ...'nın da bu olayı elindeki cep telefonu ile kayda aldığı, sanık ...'nin mağdura elindeki sopa ile yaklaşık 5 (Beş) dakika boyunca vurmaya devam ettiği ve "Sabaha kadar seni burada tutup dinlenip dinlenip döveceğim" dediği, mağdurun kendisini kötü hissettiği için evine gitmek istediği ancak sanıkların bunu kabul etmediği, mağdurun "En azından hava almak için kapının önüne çıkayım" demesi üzerine sanık ...'nın diğer sanıklara "bir yere çıkartman lan, kapıyı azıcık açın kaçmasın, yanında durun" diyerek mağdurun kapının önüne çıkmasına izin verdiği, mağdurun buradan kaçmaması için sanıklar ... ve ...'ın başında bekledikleri, sanık ...'nin de diğer sanıklara "Kaçmasın p.ç bakar olun" diyerek hakarette bulunduğu, mağdurun sobasını da götürmek istediği ancak sanık ...'nin "Paran da malın da benim lan, alabiliyorsan al p.ç, soban bahçemin malı oldu, çöktüm lan, hiç bir yere gitmez, burada kalacak" demesi üzerine mağdurun korkarak sobasını almaktan vazgeçtiği, sanık ...'nin daha önce cinayetten hükümlü olduğunu bilen mağdurun kendisini de öldürmelerinden korktuğu için sanıkların eylemlerine karşı koyamadığı, akabinde sanıkların mağduru araçla evine götürerek serbest bıraktıkları, bu arada sanık ...'nin mağduru darp ederek tehdit ve hakarette bulunduğu görüntüleri sanıkların Tik Tok isimli sosyal paylaşım sitesinden paylaştığı, mağdurun kardeşi ...'ın söz konusu görüntüleri sosyal medya üzerinden görmesi üzerine annesi ... ile birlikte mağdurun evine giderek durumunu sordukları ve olayla ilgili şikayetçi olması hususunda baskı yapmaları üzerine mağdurun şikayetçi olduğu, bu haliyle sanıkların silahla, birden çok kişi ile gece vakti konutta mağdurun zorla parasını aldıkları ve sobasına el koydukları, mağdurun gitmek istemesine rağmen yaklaşık 4 5 saat zorla alıkoyarak özgürlüğünü kısıtladıkları, bu şekilde üzerilerine atılı nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikleri iddia edilen olayda;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere;

"Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği

veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir."

Ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4. maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, somut olayda; tüm sanıkların aşamalardaki savunmalarında atılı suçlamaları reddetmeleri ve savunmalarının özü ve bütünü itibariyle kendi aralarında çelişki oluşturmaması, mağdur ile çocukluk arkadaşı olan sanık ... arasında mağdurun uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı hususunda tartışma çıktığı hususunun mağdur ve sanıkların ortak kabulünde olması, mağdurun soruşturma aşamasında alınan 16.12.2021 tarihli ilk beyanında dahi sanık ... hakkında herhangi bir suçlaması ve şikayetinin bulunmadığını belirtmiş olması, sanık ...'nin mağduru mağdurun uyuşturucu madde kullanmasına sinirlenerek sopa ile darp ettiği hususunu ikrar ederken yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlamalarını ısrarla inkar etmesi, mağdurun başlangıçta olay yerine sanıklarla birlikte kendi hür idaresiyle gittiği hususunun sabit olması, yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi ağır bir suça maruz kalan mağdurun olayın akabinde derhal kolluk kuvvetlerine başvurmayıp, ailesi tarafından darp edildiği anlara ilişkin video kaydının sosyal medya üzerinden görülmesi üzerine ailesinin yönlendirmesi ile olayın üzerinden 3 (Üç) gün geçtikten sonra şikayetçi olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması, mağdurun aşamalarda değişen çelişkili beyanı dışında olay sırasında sanıkların cebir ve tehdit yoluyla mağdurdan 275,00 TL para ile soba aldıklarına ve olay yerinde zorla tuttuklarına dair delil olmadığı gibi mağdurunda kovuşturma aşamasında para ve sobanın alınmadığını beyan etmesi karşısında;

I. Sanık ...'ın isnat olunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu, sanık ...'ın ise isnat olunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarını işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, olayda şüphenin söz konusu olduğu, şüpheden sanığın yararlanması gerekeceği şeklindeki genel ceza hukuku ilkeside gözetilerek sanık ...'ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, sanık ...'ın ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarından beraatleri yerine sanıklar hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

II. Sanık ...'ın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sübut bulmadığı, sanığın hükümlülüğüne yeterli hukuka uygun, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de nazara alınarak, eylemin yağma değil 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 86/2, 3 e. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde sübut bulmayan yağma suçundan mahkûmiyete karar verilmesi, Hukuka aykırı bulunmuştur.

Açıklanan nedenle sanık ... müdafii ve sanık ...'ın temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 16.11.2023 tarihli ve 2023/3151 E., 2023/3901 K. sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.