Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2023/10427 Kararı

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: Ceza Dairesi

SUÇLAR: Nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

HÜKÜMLER: Beraat kararı kaldırılarak mahkûmiyet

  1. Sanık ... hakkında İlk Derece Mahkemesince nitelikli yağma, nitelikli yağmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen, sanık ... müdafiine 30.09.2020 tarihinde tefhim edilen ve 23.11.2020 tarihinde sanık ... müdafiine usûlüne uygun şekilde tebliğ edilen karara karşı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 291 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen kanunî süre içerisinde sanık ... müdafiinin 02.10.2020 ve 02.12.2020 tarihli, temyiz sebebi içermeyen dilekçeler ile temyiz isteminde bulunduğu; ancak aynı Kanun’un 295 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 7 günlük kanunî süre içerisinde temyiz nedenlerini içeren gerekçeli temyiz dilekçesini sunmadığı anlaşılmakla, sanık ... müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

  2. Sanıklar ... ve ... hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

  1. ... Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/146081 soruşturma numaralı iddianamesi ile; sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma, nitelikli yağmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 148/2.a, 149/1 c, 109/2 3 b, 148/2, 149/1 c, 35/1, 53, 63 üncü ayrıca sanık ... hakkında 58 inci maddesi uyarınca, ayrı ayrı cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.

  2. ... Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.05.2018 tarihli ve 2017/129 Esas, 2018/186 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma, nitelikli yağmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.

  3. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 30.09.2020 tarihli ve 2018/2549 Esas, 2020/1749 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ... hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun'un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile, sanıklar ... ve ... hakkında,

a) Nitelikli yağma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 149/1 c, 62, 53/1 2 3 uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve sanık ... için cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

b) Kişiyi hürriyetinden yomsun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109/2, 109/3 b, 110, 62, 53/1 2 3 uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve sanık ... için cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

  1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 20.11.2021 tarihli 2021/1632 sayılı, 7 günlük yasal süre içinde temyiz sebeplerini içeren gerekçeli temyiz dilekçesi vermemiş olduklarından sanıklar müdafilerinin temyiz istemlerinin reddi, görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık ... Müdafiinin Temyiz Sebepleri

  1. Yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına,

  2. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği ve mahkûmiyete yeter delil olmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine,

İlişkindir.

Sanık ... Müdafiinin Temyiz Sebepleri

  1. Yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına,

  2. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği ve mahkûmiyete yeter delil olmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

  1. Katılan her ne kadar beyanlarında sanıkların kendisine zorla senet imzalattıklarını ve zorla alıkoyduklarını beyan etmiş ise de, sanıklar aşamalardaki savunmalarında suçlamayı kabul etmedikleri, sanık ...'in savunmasında, katılanın zeytin işi ile uğraştığını öğrenince arkadaşları olan diğer sanıklar ... ve ... ile tanıştırdığını belirtmesi ve sanıkların katılan ile birlikte zeytin işi yaptıklarını beyan ettikleri ve sanıkların bu savunmaları karşısında, katılanın karakola şikâyet başvurusu için gittiğinde tutulan 25.10.2016 tarihli tutanakta, katılanın şifahi beyanında zeytin ve pekmez işi ile uğraştığını beyan ettiği şeklinde geçtiğinden, yine katılanın, sanıkların kendisine 21.10.2016 tarihinde zorla senet imzalattıklarını beyan etmiş ise de, bu olayın hemen arkasından şikâyet başvurusunda bulunmadığı, 25.10.2016 da şikâyette bulunduğu anlaşılmakla, sanıklar haklarında nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağmaya teşebbüs suçlarından cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama neticesinde sanıkların atılı suçu işledikleri yolunda katılanın soyut iddiası dışında mahkûmiyetlerine yeter somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gibi, savunmalarının aksi de ispatlanamamış olup, suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından atılı suçlardan delil yokluğu nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine, ilk derece mahkemesi tarafından karar verilmiştir.

  2. Katılanın beyanları dosya arasında mevcuttur.

  3. Sanıkların savunmaları dosya arasında mevcuttur.

  4. Senet sureti dosya arasında mevcuttur.

  5. 25.10.2016 tarihli tutanakta sanık ...'nin kendi rızası ile senedi polis memuruna teslim ettiği görülmüştür.

  6. Sanıklara ait adli sicil kaydı dosya arasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

  1. Sanıkların 21.10.2016 tarihinde katılanı buluşmak için çağırdıkları, sanıklar tarafından beyan edilen 55.000,00 TL alacak miktarının çok üstünde ödemeyi sağlamaya yönelik olarak, katılanın kendisine ve yakınlarına zarar vereceklerinden bahisle katılanı tehdit ederek, suça konu 300.000,00 TL bedelli senedi imzalamasını sağladıkları, 24.10.2016 tarihinde ise katılanı zorla araca bindirirerek katılanın annesine ait araziye götürüp tapusunun kendilerine devri konusunda kendisine ve yakınlarına zarar vereceklerinden bahisle tehdit ettikleri ve soruşturma başlamadan önce katılanı şahsına zarar vermeksizin kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bıraktıkları, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir.

  2. Adli emanetin 2016/15900 Esas sırasına kayıtlı eşya ile ilgili herhangi bir karar verilmediği görülmüştür.

C. Dairemizin Kabulü

Sanık ... aracılığıyla katılanın diğer sanıklar ile tanıştığı, katılandan zeytin yağı almak için sanık ...'nın ve ...'nin toplamda 55.00,00 TL'yi katılana verdikleri ancak katılanın karşılığında zeytin yağlarını vermeyerek sanıkları oyaladığı, sanık ...'in 21.10.2016 günü katılanı arayarak, sanık ...'nin işlettiği cafe'ye çağırdığı, sanık ...'ın katılana hitaben "Sen yaşamayı haketmiyorsun" dediği, akabinde sanık ...'in ise katılana "Beni zarara sokanı bende zarara sokarım" dediği, sanıkların senet getirdiği, katılanın 300.000,00 TL bedelli senedi imzaladığı, sanık ...'inde kefil olduğu ancak sanığın soyadını ve TC kimlik numarasını bilerek farklı yazdığı, katılana parayı üç gün içerisinde ödemesini söyledikleri, üç gün sonra paranın ödenmemesi üzerine 24.10.2016 günü yeniden katılanı çağırdıkları, katılanın kullandığı ancak eniştesi üzerine kayıtlı aracın arka koltuğuna katılanı zorla bindirdikleri, sanık ...'ın da yanına bindiği, bu sırada diğer sanıkların dönüşümlü olarak aracı kullandıkları, katılanı ... tarafında bir yere götürdükleri ve tehditlerine devam ederek, karısını ve çocuklarını öldüreceklerini söyledikleri ve borcuna karışılık katılanın annesi üzerine kayıtlı arazinin devrini istedikleri, birlikte Ümraniye'ye araziye bakmaya gittikleri, yarına kadar devir işlemleri için katılana müddet vererek katılanı bıraktıkları, katılanın 25.10.2016 günü şikâyetçi olması üzerine, sanıkların yakalandığı, sanık ...'nin senedi rızasıyla teslim ettiği, anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

A.Tebliğname Görüşü Yönünden

Sanık ... müdafii 05.10.2020 tarihinde süre tutum ve gerekçeli kararın tebliğinden 11 gün sonra 04.12.2020 tarihli gerekçeli temyiz dilekçeleri vermek suretiyle, sanık ... müdafii 30.09.2020 tarihinde süre tutum ve gerekçeli kararın tebliğinden 15 gün sonra 08.12.2020 tarihli gerekçeli temyiz dilekçeleri vermek suretiyle hükmü temyiz etmişlerdir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temyiz başvurusunun 298 inci maddeleri uyarınca süreden reddi gerektiği görüşündedir.

Bu sebeple, temyiz başvurusu öncelikle süre yönünden değerlendirilmiştir.

Süre tutum dilekçesi vermek suretiyle temyiz iradesini ortaya koyan sanık, müdafii, katılan veya vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi (7) gün içerisinde gerekçelerini bildirmemeleri halinde, ... meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek mâkul bir sürede temyiz gerekçelerinin, diğer bir ifadeyle sebeplerinin bildirilmemesi halinde temyiz başvurusunun sebep yokluğundan ret edileceği ihtarı yapılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.09.2021 tarih 2020/14 115 esas ve 2021/412 karar sayılı içtihadında sözü edilen sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilmekle birlikte, doktrinde tartışmalı olması nedeniyle kararın sonuç bölümünde “hükmün 5271 sayılı Kanun'un 291. maddesi uyarınca onbeş (15) günlük temyiz süresine tabi olduğu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ise aynı Kanunun 295/1. madde uyarınca yedi (7) gün içerisinde temyiz sebeplerinin bildirilmesi gerektiği” belirtilmediği taktirde müdafii ve vekil dahil olmak üzere sürede yanıltmanın varlığı kabul edilerek temyiz başvurusunun ve sebeplerinin duruma göre süresinde bildirildiği kabul edilerek işin esasına girilebilir.

Somut olayda sanıklar müdafiilerinin; gerekçeli kararın 23.11.2020 tarihinde kendilerine tebliğinden sonra 7 gün içerisinde gerekçeli temyiz dilekçesi sunmadıkları anlaşılmakta ise de; 30.09.2020 günlü oturumda sanıklar müdafiilerinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa kararın sonuç bölümünde, “Sanık ... müdafii Av. ... ..., sanık ... müdafii Av. ..., sanık ... müdafii Av. ...'ün tefhimden itibaren 15 gün içerisinde dairemize veya dairemize gönderilmek üzere herhangi bir ceza mahkemesine, verilecek bir dilekçe ya da mahkeme kaleminde zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle (infaz kurumunda bulunan tutuklu ya da hükümlüler için dairemize gönderilmek üzere ceza infaz kurumu müdürüne verilecek dilekçe veya ceza infaz kurumu müdürlüğüne yapılacak beyanın zapta geçirilmesi suretiyle) Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olarak,...” denildiği ve 5237 sayılı Kanun'un 295/1. maddesindeki ek yedi (7) günlük süreden hiç söz edilmediği için, yanıltma nedeniyle temyiz başvurusu süresinde kabul edilmiştir ve Tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.

B. Sanıklar ... ve ... Hakkında Nitelikli Yağma ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

  1. Katılanın 21.10.2016 tarihinde sanık ...'nin işlettiği iş yerinde zorla senedi imzaladığı olayda, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun'un 149. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (d) bendi ile de uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

  2. Katılanı zorla imzalatılan suça konu senedin, katılanın kolluğa şikayeti üzerine polis ekiplerince sanık ...'nin iş yerine gidildiğinde, sanık tarafından rızasıyla polise teslim edildiği olayda, sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinin üçüncü fıkrası delaletiyle birinci fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmüne ilişkin koşullar değerlendirilmeden yazılı gerekçe ile uygulama yapılması, hukuka aykırı bulunmuştur.

  3. Adli emanetin 2016/15900 Esas sırasına kayıtlı eşya ile herhangi bir karar verilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

  4. "Dairemizin Kabulü" başlığı altında izah edilen olayda, sanıklar ... ve ...'nin, katılana toplamda 55.000,00 TL para verdikleri, katılanın parayı almasına rağmen edimini yerine getirmemesi üzerine sanıkların eylemlerini gerçekleştirdikleri belirlendiğinden, sanıklar hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen kararlarda, 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin tartışılmaması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

A. Sanık ... Hakkında Nitelikli Yağma ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hüküm Yönünden

Ön inceleme bölümünün ilk paragrafında açıklanan nedenle sanık ... müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık ... ve ... Hakkında Nitelikli Yağma ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünün B paragrafında açıklanan nedenlerle sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 30.09.2020 tarihli ve 2018/2549 Esas, 2020/1749 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, gerekçe bölümünün B paragrafının 1, 2 ve 3 numaralarında açıklanan nedenlerle oy birliğiyle, 4 numarasında açıklanan nedenle oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Gerekçe bölümünün B paragrafının 2 ve 4 numaralı kısmında açıklanan bozmanın kararı süresinde temyiz etmeyen sanık ...'a sirayetine,

5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının korunmasına,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdiren ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.

(Karşı Oy)

K A R Ş I O Y

Somut olayda, katılanla sanıklar arasında hukuki ilişkinin varlığından bahsedilemeyeceği gibi hukuki ilişkinin mevcut olması halinde dahi alacak miktarının çok üzerinde meblağlı senedin zorla alınması halinde eylemin yağma suçunu oluşturacağı ve alacak borç ilişkisinin haksız tahrik sebebi olarak kabul edilemeyeceği düşüncesinde olduğumdan sanıklar lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair sayın çoğunluğun 4 numaralı bozma görüşüne katılmıyorum.