Havuz Kaza Sonrası Ölümden Kaynaklanan Tazminat Davası: Yargıtay Onayı - Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/3050 Kararı
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2021/673 E., 2022/1461 K.
DAVA TARİHİ: 04.07.2019
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI: 2019/398 E., 2021/138 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davacılar ... ve ... yönünden kabulüne, davacı ... yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın davalılardan Banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan Banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacılardan ... ve ...'nin çocukları, ...'ın kardeşi olan 1999 doğumlu ... davalı Bankaya ait ... Eğitim ve Dinlenme tesislerinde 05.07.2010 tarihinde havuzda boğulma nedeniyle kaldırıldığı hastanede yoğun bakımda tedavi görürken sonra 10.10.2010 tarihinde vefat ettiğini, olay nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebiyle ... 5. Asliye Mahkemesine açtıkları davada, maddi tazminat yönünden davayı atiye bıraktıklarını, atiye bıraktıkları davayı zamanaşımı süresinde açtıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
-
Davalı Banka vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemede açılmadığını, kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
-
Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, kendisine husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 05.07.2010 tarihinde davalı Bankaya ait tesisin havuzunda yüzerken davacıların desteği olan ... boğulma tehlikesi geçirdiği ve sonrasında bu olay nedeniyle 10.10.2010 tarihinde vefat ettiği, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/27 E., 2017/199 K. sayılı dosyasında görülen davada alınan kusur raporlarına göre, kazanın meydana gelmesinde davalı Bankanın %87, davalı ...'in %3, davacı anne ...'nin %10 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, tespit edilen kusur oranlarının o dosyada taraf olan davalılar yönünden kesin ve bağlayıcı nitelikte olduğundan ayrıca kusur incelemesi yapılmadığı, haksız fiilden kaynaklı davalarda zarar görenlerin yerleşim yeri mahkemeleri de yetkili olduğundan davacıların yerleşim yeri olan ... Mahkemelerinin de yetkili olduğu, haksız fiilin Türk Ceza Kanunu'nun 85 inci maddesinin birinci fıkrasındaki cezayı gerektiren fiilden kaynaklandığı, Türk Ceza Kanunu'nun 66 ıncı maddesinin 1 inci ve 4 üncü maddesine göre davanın açıldığı ve ıslah dilekçesinin verildiği tarihte 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesine 2013/27 E. sayı ile açılan davada, davacılar maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıkları için bu talepleri hakkında karar verilmediği, davalıların kusurlu davranışlarıyla ölüm meydana geldiğinden müteselsilen sorumlu oldukları, davacı ...'ın kardeşinin ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 91.281,92 TL, davacı ... için 75.691,22 TL maddi tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ...'ın maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı Banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Banka vekili; davaya konu olayda ölüm tarihinin 10.10.2010 olup, bu davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, olayın olduğu havuz başında yetkili personel görevlendirdiğini, havuz etrafına uyarı niteliğinde yazı yazdırdığını, doktor bulundurmak suretiyle sorumluluğunu yerine getirdiğini, olayın meydana geldiği tarihte kampın 2010 yılı yaz sezonuna hazırlanması, gerekli kontrollerin yapılması ve eksikliklerin yerinde tespiti amacıyla Banka personeli olan diğer davalı Yaşar'ın görevlendirildiğini, yasal olarak sertifikalı cankurtaran bulundurma zorunluluğunun olmadığını, yasal zorunluk bulunmamasına rağmen sertifikalı can kurtaran aranarak Taner Akyol isimli şahsın havuzda görevlendirildiğini, olay anında da bu kişi havuz çevresinde yer aldığını, çocuğunu kontrol etmeyerek büyüklere ait havuzda yüzmesine engel olmamasından dolayı davacı ebeveynlerin kusurlu olduklarını, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/307 E. sayılı dosyasına sunulan 28.11.2011 tarihli bilirkişi raporunda, havuzun etrafından cankurtaran yeleğinin ve gerekli aletlerin mevcut olduğunun, gerekli uyarı yazılarının bulunduğunun, çocukların korunma ve kollanmasından sorumlu olan ebeveynlerinin de çocukların başında olmaması sebebi ile kusurlu olduklarının belirtildiğini, anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmesi için desteğe muhtaç olduklarını veya ilerde desteğe muhtaç olacaklarının ispatı gerektiğini, davacı anne ve baba halihazırda çalışan ve yardıma muhtaç olmayan kişiler olup ilerde çalıştıkları kurumlardan emekli olacakları için de gelecekte de yardıma muhtaç olma ihtimallerinin olmadığını, Mahkeme tarafından davacı anne ve babanın malvalığı ile hali hazırdaki gelir tespitinin yapılmadığını, hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin doğru olmadığını, tazminat hesabı yapılırken anne ve babanın diğer çocuklarından alacağı desteğin dikkate ve hesaba katılmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 52 nci maddesi gereğince davanın reddi gerektiğini savunarak, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, davacıların yakınının davalı Bankaya ait kamptaki havuzda boğulması nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, bilirkişinin 15.02.2021 tarihli raporunda, davalıların %90 oranındaki kusuruna, ölenin asgari ücret düzeyindeki gelirine ve PMF tablosuna göre hesaplamanın yapıldığı, raporun hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli olduğu, davalılara isnat edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan tedbirsizlik dikkatsizlik ile ölüme sebebiyet verme suçuna oluşturabilecek nitelikte olup, uygulanacak uzamış ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, dava konusu olayın 10.10.2010 tarihinde gerçekleştiği, maddi tazminat talebine yönelik davanın ise 04.07.2019 tarihinde açıldığı, böylece uzamış ceza zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı gerekçesiyle; davalı Banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı Banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının maddi tazminat istemine ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53 ve 72 nci maddeleri.
- Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle temyiz edenin sıfatı gözetildiğinde, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.