Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/51 Kararı
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı davacı kadının müvekkilini horladığını, aşağıladığını, çocuklarının gözü önünde dahi sürekli surette yetersizlikle suçlayıp, hakaret ettiğini, en son davalının, annesini eve getiren müvekkilini evden kovduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına ve müvekkili lehine 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; evliliklerinde zor günlerin hiç bitmediğini, yoksulluk sınırının altında açlık sınırında denk yaşam sürdüklerini, davacı davalı erkeğin evlilik süresince sürekli borçlandığını, ailesini ve kendisini cebri icra tehdidi altında bıraktığını, bu zor günlerinde aile birliğinin dağılmaması için müvekkilinin ailesinin maddî destekte bulunduğunu, ancak davacı davalının çok rahat davranarak sorumluluk almadan yaşamaya devam ettiğini, müvekkilinin çocukları ile birlikte yaşamak zorunda kaldığı ekonomik, psikolojik, fiziki şiddet nedeniyle sedef hastalığına yakalandığını, erkeğin müvekkilinin hastalığına karşı duyarsız kaldığını, çocukları ile dahi ilgilenemez duruma gelen hasta olan kendi annesine ve erkeğin annesine bakan müvekkilinin erkeğin muhtemel şiddet eylemlerini önlemek için erkeği aile konutuna almadığını, halen ayrı yaşadıklarını, davacı davalının tam kusurlu olduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velayetinin müvekkiline verilmesine ve aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına ve müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve her yıl yasal faiz oranında arttırılmasına, müvekkili için 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın davadan feragat nedeniyle reddine, erkeğin kazancını ailesine ve evine harcamadığı, kadının çalışması ve aile yakınlarının maddî katkıları ile evin geçiminin ve çocukların ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışıldığı, eşini ve çocukları sürekli aşağıladığı, eşi ile sürekli tartıştıkları ve tartışmalarda eşine küfür ve hakaret ettiği, eşinin yaşadığı sorunların etkisi ile sedef hastalığına yakalandığı, ancak eşinin sağlık sorunları ile ilgilenmediği, gelişen süreçte tarafların ayrı odalarda yatmaya başladıkları, erkeğin çocuklarına da baba şefkati, sevgisi ve yakınlığı göstermediği, sürekli küfür ve hakaretleri olduğu ve fiziksel şiddet uyguladığı, kadının Alzheimer hastası olan annesinin yanlarında kaldığı, bakım parası ve emekli maaşı ile geçinmeye çalıştıkları, en son erkeğin de bakıma muhtaç olan annesini eve getirdiği, davalı davacı, kendisi de hasta olduğu için iki kişiye bakmakta zorlanacağını söylemesi üzerine kız kardeşini de getireceğini söylediği, bir akşam yaşanan tartışmada tokat atarak ittirmesi, sonra da oğluna ağır bir küfür etmesi üzerine oğlu tarafından evden kovulduğu, sonrasında barışma girişiminde bulunmuş ise de yanında tanımadığı insanlar olması nedeniyle kadının ve çocuklarının görüşmeye çekindikleri, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup bu sonuca ulaşılmasında davacı birleşen davalının tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velayetinin anneye verilmesine ve baba ile kişisel ilişki kurulmasına, yargılamanın devamı sırasında ortak çocuk ... ile kadın lehine takdir edilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, ortak çocuk ... lehine takdir edilen tedbir nafakasının 18 yaşını doldurduğu 30.08.2018 tarihine kadar devamına, kararın kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuk ... için aylık 300,00 TL iştirak nafakasına ve kadın için aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasına ve iş bu iştirak ile yoksulluk nafakasının her yıl kararın kesinleşme tarihi baz alınarak en son ödenen nafaka miktarı üzerinden TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, kadın lehine 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her iki boşanma davası ve ferileri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı ile kendi yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davacı davalının tam kusurlu olduğuna ilişkin yapılan kusur tespitinin maddî gerçeğe uygun ve yerinde olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gerçekleştiğinden, birleşen davanın kabulü kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı davalı davasından feragat ettiğinden, asıl davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, ortak çocuk 2005 doğumlu ...'ın annesinin yanında kalması nedeniyle alıştığı ortam ve uzman raporu değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararı gereği velayetinin anneye verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında ortak çocuk ... için tedbir nafakasının 18 yaşını doldurduğu 30.08.2018 tarihine kadar devamına karar verilmiş ise de, 30.08.1999 doğumlu ortak çocuk ...’ın 30.08.2017 tarihinde ergin olduğu, davacı davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuk ... için tedbir nafakasının ergin olduğu 30.08.2017 tarihine kadar devamına, kadın lehine asıl dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, talep tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verilmesinin doğru olmadığı, kadının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davalı davacı kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince asıl dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla davacı davalıdan alınarak, davalı davacıya verilmesine, davalı davacının çalışmaya başladığı, sabit gelirinin olduğu, davalı davacının yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, davacı karşı davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davalı davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk lehine iştirak nafakasına, davalı davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı ancak miktarların az olduğu, davalı davacının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarına ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuk ... için kararın kesinleştiği tarihten itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davacı davalıdan alınarak davalı davacıya verilmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, davalı davacı lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince takdiren 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı davalı erkek; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, kusurlu olan kadına nafaka ve tazminat verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının ve ferilerinin kabulü konusunda şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 nci maddesi.
- Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.