Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/1395 Kararı
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların yaklaşık 6 yıldır ayrı yaşadıklarını, davalı karşı davacının müvekkiline hiçbir zaman yakınlık göstermediğini, davalı karşı davacının sebepsiz kıskançlıkları, kurguları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, boşanma hususunda davalı karşı davacının kabahatlı olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin başka bir kadına para gönderdiğini, başka kadınla ilişkisinin olduğunu, onunla evleneceğini söylediği, davacının davalı eşine ve çocuklarına bakmadığını; onları aç, sefil, biçare bıraktığını; erkeğin yıllardan beri ne eşini ne de çocuklarını arayıp sormadığını, onlarla ilgilenmediğini, adına kayıtlı evi tapuda başkası adına geçirdiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğini sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili yararına 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 14.05.2015 tarihli ve 2014/271 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar ile davacı karşı davalı erkeğin elektrikçi olduğu, genelde şehir dışındaki inşaatlarda çalıştığı, çalışmaya gittiğinde 1 2 sene dışarıda kaldığı, erkeğin kazanmış olduğu kazançla davalı eşine ve çocuklarına bakmadığı, onlarla ilgilenmediği, ayrıca davacının Bulgaristan uyruklu bir kadınla telefonda tanıştığı, tanıştığı bayanın evlenme vaat etmesi üzerine davacının 3.300,00 Euro'yu bu kadına gönderdiği, erkeğin eşi ve çocuklarına Bulgaristan uyruklu bayanla görüştüğünü ve onunla evlenmek istediğini açıkça söylediği, davacı karşı davalının en son eşyalarını toplayarak ne haliniz varsa görün diyerek evi terk ettiği ve bir daha da evine dönmediği, tarafların 5 6 yıldır ayrı yaşadıkları ayrıldıktan sonra tekrar bir araya gelmedikleri, kadının taraflar arasındaki geçimsizlikte herhangi bir kusurunun bulunmadığı, taraflar arasındaki şiddetli geçimsizlikteki kusurun davacı karşı davalı erkekte olduğu belirtilerek erkeğin asıl davasının reddine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 100,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 250,00 TL'ye yükseltilmesine, kadın yararına tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal koşulları oluşmakla 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
-
Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
-
Dairenin 06.06.2016 tarihli ve 2015/18488 Esas, 2016/11109 Karar sayılı kararıyla davacı karşı davalı erkeğin bir kısım tanıklarını dava dilekçesinde, diğer tanıklarını ise süresinde verdiği karşı davaya cevap dilekçesinde bildirdiği, Mahkemece ön inceleme duruşmasında tanık ve delillerin bildirilmesi için taraflara verilen sürede tüm tanıklarını tek bir dilekçede toplayarak mahkemeye sunduğı, Mahkemece davacı karşı davalı erkeğin, dava dilekçesinde bildirdiği tanıkların dinlenilmesi ile yetinildiği, diğer tanıkların ikinci tanık listesi yasağı kapsamında görülürek dinlenilmeden hüküm kurulduğu, davacı karşı davalı erkeğin dava dilekçesinde tanık deliline dayandığına göre Mahkemece ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu belirlendikten sonra taraflara tanıkların isim ve adreslerini bildirmeleri için süre verilmesi gerektiği, zira delilin, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için gösterileceği, Mahkemece de taraflara ön inceleme duruşmasında tanık ve delillerini bildirmek için süre verildiğine ve davacı karşı davalı erkek süresinde verdiği dilekçeyle tüm tanıklarını bildirdiğine göre 18.11.2014 tarihli dilekçe ile bildirilen diğer tanıkların ikinci tanık listesi sayılmayacağı, o halde tanıklar Rıfat , İkram ve Hülya'nın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 243 üncü ve devamı maddelerinde gösterilen usul çerçevesinde dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru görülmediği belirtilerek hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B.İkinci Bozma Kararı
-
Mahkemece verilen 06.12.2016 tarihli ve 2016/657 Esas, 2016/846 Karar sayılı direnme kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
-
Mahkemece bozma ilamına direnilmesi ve direnme kararının erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 2017/2 2301 Esas, 2021/807 Karar sayılı kararıyla tanık deliline dayanılması hâlinde; dinlenilmesi istenen tanığın isim, adres ve hangi vakıa yönünde bilgi sahibi olduğu açıklamasıyla birlikte mahkemeye bildirilmesi gerektiği ve bunun dışında ikinci bir tanık listesi verilemeyeceği, bu kuralın iki istisnasının bulunduğu, bunlardan ilki tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleriyle iddia ve savunmalarını serbestçe genişletip veya değiştirmeleri iken; ikincisi de sonradan ileri sürülen delilin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması veya ilgilinin kusurundan kaynaklanmaması durumu olduğu; dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı karşı davalı asıl davadaki iddialarına yönelik Seyyar ve Hacı ...'i dinletmek istediği, karşı dava ile aleyhine ileri sürülen iddiaların aksini ispat için, başka bir ifadeyle karşı ispat bağlamında da Rıfat ve İsmet'in tanık olarak dinlenmesini istediği, bundan sonra, 15.09.2014 tarihli ikinci cevap dilekçesi ile dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde yer alan aynı vakıalara dayandığı hâlde bu kez de Hülya ve İkram’ın dinlenilmesini talep ettiği, Özel Dairece yapılan incelemede ise davacı karşı davalının tanık deliline dayandığı, bu nedenle her bir dilekçesinde dinlenilmesini istediği tanıklarını toplu olarak ön inceleme duruşmasında kendisine verilen süre içerisinde bildirdiği gerekçesiyle dinlenmeyen tüm tanıklarının dinlenilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğunu, tüm bu anlatılanların ışığı altında; Mahkemece erkek eşin usule uygun şekilde karşı davaya cevap dilekçesinde bildirdiği Rıfat ve İsmet isimli tanıklarının dinlenerek, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, anlatılan hususlar gözetilmeksizin isimleri açıklanan davacı karşı davalı tanıklarının ikinci tanık listesi kapsamında görüldüğü gerekçesi ile dinlenilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği belirtilerek direnme kararı değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davacı erkeğin elektrikçi olduğu, genelde şehir dışındaki inşaatlarda çalıştığı, çalışmaya gittiğinde 1 2 sene dışarıda kaldığı, davacı erkeğin kazanmış olduğu kazançla davalı eşine ve çocuklarına bakmadığı, onlarla ilgilenmediği, ayrıca davacı karşı davalının Bulgaristan uyruklu bir kadınla telefonda tanıştığı, tanıştığı bayanın evlenme vaat etmesi üzerine davacı karşı davalının 3.300,00 Euro'yu bu kadına gönderdiği, erkeğin eşi ve çocuklarına Bulgaristan uyruklu bayanla görüştüğünü ve onunla evlenmek istediğini açıkça söylediği, davacının en son eşyalarını toplayarak ne haliniz varsa görün diyerek evi terk ettiği ve bir daha da evine dönmediği, tarafların 5 6 yıldır ayrı yaşadıkları ayrıldıktan sonra tekrar bir araya gelmedikleri, her ne kadar bozmadan sonra dinlenen davacı karşı davalı tanıklarından Rıfat, iddialarda geçen bayan ile davacının ilişkisinin olmayıp kendisi olduğunu beyan etmiş ise de, iki defa alınan ifadeleri arasında çelişki bulunduğu, yönlendirilmiş olabileceğinden diğer davacı tanığı İsmet H.'nin davacı ile Ayshe S. isimli bayan ile gönül ilişkisi olup olmadığını bilmediği, sadece taraflar arasındaki olaylara şahitliği olduğunu beyan ettiğinden, sonradan dinlenen tanıkların davacının iddiasını doğrulamadığı, davalı kadının taraflar arasındaki geçimsizlikte herhangi bir kusurunun bulunmadığı, taraflar arasındaki şiddetli geçimsizlikteki kusurun davacı karşı davalı erkekte olduğu belirtilerek erkeğin asıl davasının reddine, kadının karşı davasının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 100,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 250,00 TL'ye artırılmasına, kadın yararına tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili; kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, müvekkilini davasının kabulü gerektiğini, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, miktarların fazla olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla; tazminat ve nafakaların az olduğunu belirterek; tazminat ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, karşılıklı davaların kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafaka miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mulga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci, 438 inci, maddesinin yedi sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 243 vd. maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
- Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
- Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.