Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2023/8149 Kararı

K A N U N Y A R A R I N A

B O Z M A

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi

SAYISI: 2015/376 E., 2016/729 K.

ŞİKÂYETÇİLER: ... ..., ... ...

SUÇ: Hırsızlık

İNCELEME KONUSU

KARARLAR: Mahkûmiyet

KANUN YARARINA BOZMA

YOLUNA BAŞVURAN: Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet

Başsavcılığı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 26.05.2023 tarihli ve KYB 2023/44721 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

"Dosya kapsamına göre,

1 Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23/12/2020 tarihli ve 2020/4411 esas, 2020/5446 sayılı ilâmında yer ... " ... Aynı apartman binasında ayrı dairelerde ikamet eden mağdurların dairelerinin giriş kapıları önünde bulunan ayakkabı dolaplarının içerisinden ayakkabıları çalan sanıkların eyleminin zincirleme şekilde işlenmiş ... bir hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mağdur sayısınca üç ayrı hırsızlık suçundan hükümler kurulması suretiyle fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, ... bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnamenin bir nolu bendine uygun iki nolu bendine aykırı olarak BOZULMASINA ... " şeklinde yer ... açıklamalar nazara alındığında, sanığın 23/03/2015 tarihinde Meydankavağı Mahallesi 1571. Sokak ... Kent Sitesi A Blok kısmına girerek müştekilerden ... ...'ın ikamet ettiği 8 nolu daire kapısı önünde bulunan bir çift "Nike" marka spor ayakkabısı ile müştekilerden ... ...'in ikamet ettiği 19 nolu daire kapısı önünde bulunan bir çift "Adidas" marka spor ayakkabısını çaldığı somut olayda, Kent Sitesi A Blok binasında ayrı dairelerde ikamet eden müştekilerin dairelerinin giriş kapıları önünde bulunan ayakkabıları çalan sanığın eyleminin zincirleme şekilde işlenmiş ... bir hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,

2 Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/03/2019 tarihli ve 2017/1760 esas, 2019/5880 karar sayılı ilâmında yer ... " ... 5237 sayılı TCK'nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, ... cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK'nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.12.2009 ... ve 6/242 291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK'nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını ... almaktadır. TCK'nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK'nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK'nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır ... " şeklinde yer ... açıklamalar nazara alındığında, somut olayda sanık tarafından çalınan ayakkabıların değerinin ne olduğuna ilişkin değer tespiti yaptırılarak sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hükümler kurulmasında, isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE KARAR

A. (1) No'lu kanun yararına bozma talebinin incelenmesinde;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 29.11.2022 tarihli ve 2019/13 217 Esas, 2022/659 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “... bir fiil” ifadesi ile kast edilen hususun ne olduğu üzerinde ayrıca durulmalıdır.

Doğal anlamda gerçekleştirilen her bedensel eylem ayrı bir hareketi oluşturmakta ise de, hukukî anlamda hareketin ... olması ile ifade edilmek istenen husus, doğal anlamda birden fazla hareket bulunsa dahi, bu hareketlerin, hukukî nedenlerden dolayı değerlendirmede ... oluşturması suretiyle ... hareket olarak kabulüdür. Diğer bir anlatımla, doğal anlamda fiilin ... olduğu her hâlde hukukî anlamda da fiilin ... olduğu söylenebilirse de, doğal anlamda fiilin çok olduğu her hâlde hukukî anlamda da fiilin çok olduğu her zaman söylenemeyecektir. Bazen bir hareketler kümesi, hukukî açıdan ... bir fiil olarak kabul edilecektir. Bu hâlde suç tipinin birden fazla hareketle ihlâl edilebilir olması hareketin hukuken tekliğini etkilemeyecek, doğal hareketler hukuken ... kabul edilecektir. Buna göre aynı Kanun'un 43. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “... bir fiil” ifadesi ile kastedilen fiil ya da hareketin doğal anlamda değil hukukî anlamda ... olmasıdır. Bir kısım suçların işlenmesi sırasında doğal olarak birden fazla hareket yapılmakta ise de, ortaya konulan bu davranışlar suçun kanuni tanımında yer ... hukuksal anlamdaki “... bir fiili” oluşturmaktadır. Örneğin; failin mağduru birden fazla yumruk ve tekme vurmak suretiyle yaralaması, yalan tanıklık yapan failin birden fazla beyanda bulunması, kasten öldürme fiilinin herbiri ... başına öldürücü nitelikte beş bıçak darbesi ile işlenmesi gibi. Failin mağdura birden fazla yumruk vurması suretiyle yaralaması durumunda, failin birden fazla hareketi olmasına rağmen kastı bir kişiyi yaralamaya yönelik olduğundan ortada ... fiil ve neticesi itibarıyla ... suç vardır. Bazı suç tiplerinde ise, kanundaki tanımda belirtilen birbirinin alternatifi olan birden fazla hareketin gerçekleştirilmesiyle suç işlenebilmektedir. Öğretide "seçimlik hareketli suçlar" olarak isimlendirilen bu suç tiplerinde, sayılan seçimlik hareketlerin herhangi birisinin gerçekleştirilmesi suçun oluşumu açısından yeterlidir. Belirtilen seçimlik hareketlerden birkaçının ya da tamamının yapılması hâlinde de birden fazla suç değil, ... suç oluşacaktır. Ancak seçimlik hareketli suçtan söz edebilmek için kanunda sayılan seçimlik hareketlerin aynı konuya ilişkin olması gerekmektedir (... Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, 11. Bası, Ankara, 2015, s.169; ... ... ... Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 8. Bası, Ankara, 2015, s.114.). Doktrinde bir kısım yazarlarca, şayet bir olayın parçalarını teşkil eden çeşitli hareketler ... bir iradi karara dayanıyorsa, tarafsız bir gözlemcinin nazarında bu hareketler yer ve zaman bakımından ... bir fiil olarak nitelendirilebilecek kadar birbiriyle sıkı bir bağlantı içinde bulunuyorsa bu hareketlerin "... bir fiil"i oluşturduğu söylenebilecektir. Buna göre, mal varlığına yönelik hukukî menfaatlerin ihlâli söz konusu ise, suçun konusunu oluşturan mal varlığı değerlerinin sahibi olan kişi sayısı, fiil sayısını belirlemede herhangi bir önem taşımayacaktır. Yeter ki, ... bir iradî kararla, aralarında mekan ve zaman birliği bulunan hareketlerin tekrarlanması ve tekrarlanan hareketlerin objektif bakış açısıyla bir bütün olarak değerlendirilmesi mümkün olabilsin (... ..., Fikri İçtima, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s.104 vd).

Aynı neviden fikri içtimadan söz edilebilmesi için;

1 Hareket ya da fiilin hukuki anlamda ... olması,

2 Birden fazla suçun işlenmiş olması,

3 İşlenen birden fazla suçun "aynı suç" olması,

4 Bu suçların mağdurlarının farklı olması gerekmektedir.

Bu dört şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda, faile ... ceza verilecek, ancak bu ceza artırılacaktır. Örneğin; bir sözle birden çok kişiye karşı cinsel tacizde bulunulması, bir mektupla birden çok kişiye hakaret edilmesi, bir odada bulunan çok sayıda kişinin üzerine kapının kilitlenmesi suretiyle hürriyetlerinden yoksun kılınmaları hallerinde aynı neviden fikri içtima söz konusu olup, 5237 sayılı Kanun'un 43/2. maddesi uyarınca uygulama yapılması gerekmektedir.

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 26.11.2013 tarihli ve 7 535, 15.04.2014 tarihli ve 282 192, 22.04.2014 tarihli ve 5 204 ve 06.06.2017 tarihli ve 566 317; 14.11.2019 tarihli ve 98 661 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, hukukî anlamda ... olarak kabul edilemeyecek fiil ile birden fazla mağdura karşı hırsızlık suçunun işlenmesi hâlinde, 5237 sayılı Kanun'un 43/2. maddesinde düzenlenen aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, mağdur sayısınca hırsızlık suçunun oluşacağı sonucuna ulaşılmış olmakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun, 04.07.2022 tarihli ve 202 512 sayılı kararı başta olmak üzere sonraki birçok kararında da açıklandığı üzere, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, başka bir ifadeyle, ... bir iradi karara dayalı olarak aynı yer ve zaman birliği içinde birbirleriyle bağlantılı bulunan ve kendi aralarında bir bütün olarak değerlendirilebilecek hareketlerin, birden fazla fiil ya da birden fazla suçun varlığına rağmen hukuki anlamda ... bir fiili oluşturduğu, sanığın, eşyanın farklı kişilere ait olduğunu bilmesinin ya da somut olayın özelliğine göre bilebilecek durumda olmasının fiilin tekliği üzerinde etkili olmadığı, bu yöndeki kabulün, ceza adalet sistemine de uygun olduğu kabul edilmelidir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın suç tarihinde ve ... vaktinde şikâyetçi ... ...'ın ikamet ettiği, 8 nolu daire kapısı önünde bulunan, bir çift Nıke marka spor ayakkabısı ile şikâyetçi ... ...'in ikamet ettiği ve farklı katta olduğu anlaşılan 19 nolu daire kapısı önünde bulunan, bir çift Adidas marka spor ayakkabısını alıp olay yerinden uzaklaştığı olayda; sanığın, önce 8 numaralı daire kapısı önünde bulunan ayakkabıyı aldıktan sonra, ... bir iradi karara bağlı ve aynı zamanda olmakla birlikte, mekan birliği içinde olmaksızın farklı kattaki 19 nolu daire önündeki ayakkabıyı çaldığı, sanığın aynı apartmandaki farklı katlardan gerçekleştirdiği hırsızlık suçunda, mekan farklılığı nedeniyle iki ayrı fiilin meydana geldiği kabul edilerek 2 ayrı hırsızlık suçundan cezalandırılmasında bir isabetsizlik görülmediği,

B. (2) No'lu kanun yararına bozma talebinin incelenmesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma; kesinleşmiş hâkimlik veya mahkeme kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yasa yolu ile kanunların aynı (...) biçimde uygulanması, temyiz veya istinaf şeklinde kanun yolu denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Kanun yararına bozmanın konusu hukuka aykırılıkların giderilmesi olunca, ayrıntıları 26.10.1932 tarihli ve 29/12 sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere, yasaya aykırılık hâlleri uygulamadaki yanlışlıklar ile esasa etkili usûl hatalarından ibarettir.

Kanun yararına bozma yasa yoluna, temyiz/istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı başvurulabilmesi mümkün olup, kesin hükmün otoritesinin zedelenmemesi gerektiğinden, hukuka aykırılıkların ciddi boyutlara ulaşması yanında, maddî meseleye ilişkin kanıtların takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi, hâkimin takdir yetkisi kapsamına giren hususlar ile takdirin hatalı kullanılması ile ilgili hukuka aykırılıklar yönünden de kanun yararına bozma yasa yoluna gidilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hâkimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, sadece olağan denetim yolu olan temyiz/istinaf incelemeleri sırasında dikkate alınabilecektir.

İnceleme konusunu oluşturan davada olduğu gibi kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünden söz edilerek sanık ... hakkında 5237 sayılı Kanun'un 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağı bulunmadığından, Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip istinaf edilmeksizin kesinleşen 29.12.2016 tarihli ve 2015/376 Esas, 2016/729 Karar sayılı karara yönelik kanun yararına bozma istemlerinin REDDİNE,

Dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.