Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2023/3175 Kararı

MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi

SAYISI: 2016/85 E., 2016/351 K.

SUÇ: Karşılıksız yararlanma

HÜKÜM: Beraat

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

  1. Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.02.2016 tarihli ve 2016/299 Esas numaralı iddianamesi ile sanık hakkında, sanığın meskeninde sayaçta yapılan kontrolde sözleşmesiz abonesiz enerji kullandığı tespit edildiğinden, sanığın eylemi nedeniyle karşılıksız yararlanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 163/3, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

  2. Salihli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2016 tarihli ve 2016/85 Esas, 2016/351 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan, suç kastı bulunmadığından 5271 sayılı Kanun'un 223/2 c. maddesi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Katılan vekilinin temyiz istemi; sanığın karşılıksız yararlanma kastı ile hareket edip etmediği anlaşılmadan eksik inceleme ile karar verildiği, sanığın elektrik abonesi olmadan usule aykırı sayaç kullanarak elektrik tüketmesinin, sanığın karşılıksız yararlanma kastının olduğunu gösterdiği, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve re'sen dikkate alınacak sebeplere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

  1. İddia, sanık savunması, şikâyetçi beyanı, adli sicil kaydı, nüfus kayıt örneği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 163/3. maddesi uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın suç işleme kastı olmadığından 5271 sayılı Kanun'un 223/2 c. maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.

  2. Sanık aşamalardaki savunmalarında kiracı olarak oturduğu ikamette yaklaşık 4 ay kadar elektrik kullandığını, elektrik saatinin takılı olduğunu, suçu kabul etmediğini, kaçak kullanım bedelinin iki taksidini ödediğini, diğer iki taksidi de zamanı geldiğinde ödeyeceğini beyan etmiştir. Katılan kurum görevlilerince düzenlenen 23.03.2015 tarihli Kaçak/ Usulsüz Elektrik Tespit Tutanağı ve ekleri dosyada mevcuttur.

IV. GEREKÇE

Katılan vekilinin diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak;

  1. 23.03.2015 tarihli tutanak ile sanığın suça konu yerde sözleşmesiz abonesiz sayaç takılarak elektrik kullandığının belirlenmesi karşısında; sanığın tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde sayaca müdahale edip etmediğinin tespiti açısından, kuruma kaydı bulunmayan sayacın kullanıcısı tarafından istenildiği zaman değiştirilmesinin mümkün olduğu da dikkate alınarak, bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak kurulu güç tespit edilip, abonesiz dönemde normal kullanıma göre tüketebileceği ortalama elektrik miktarı teknik bilirkişiye hesaplattırılarak, kayıtsız sayaçtan geçirilen tüketim miktarıyla uyumlu olup olmadığına dair bilirkişiden rapor alındıktan sonra sanığın karşılıksız yararlanma kastıyla hareket edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

  2. 6352 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı Kanun'un 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun cezasız ve vergili gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usulüne uygun süre verilmek suretiyle “bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergili gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararının soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi halinde bu bir dava şartı olduğundan 5237 sayılı Kanun'un 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında katılan kurumun zararının tamamen karşılanması halinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceği nazara alınarak; öncelikle katılan kurumdan davaya konu 23.03.2015 tarihli tutanağa ilişkin borcun ödenip ödenmediğinin sorulması, borcun ödenmediğinin bildirilmesi halinde suça konu tutanağa ilişkin olarak katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararının tespit edilerek ve sanık tarafından daha önceden yapılmış kısmî ödeme var ise mahsubu da yapılarak yukarıda izah edilen şekilde sanığa usulüne uygun bildirimde bulunulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Salihli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2016 tarihli ve 2016/85 Esas, 2016/351 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.