Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2023/1423 Kararı
MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ: Muhafaza görevini kötüye kullanma
KARAR: Mahkûmiyet
Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.03.2021 tarihli ve 2020/62 Esas, 2021/337 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 289/1 2, 62, 51 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251/3. maddeleri uyarınca erteli 27 gün hapis ve 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın, itiraz edilmeden 18.05.2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 29.09.2022 tarihli ve 2021/23630 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 10.11.2022 tarihli ve KYB 2022/127819 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.11.2022 tarihli ve KYB 2022/127819 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamında bulunan sanığa ait adli sicil kaydına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11 250 esas, 2009/13 karar sayılı ilâmında yer alan, ''...Bu itibarla, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden, 5237 sayılı TCY’nın tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşularının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabulü adalet ve hakkaniyete uygun olacaktır...'' şeklindeki açıklamaya göre, somut olayda sanığın adlî sicil kaydında yer alan Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/06/2010 tarihli ve 2009/616 esas, 2010/1135 sayılı kararına konu erteli hapis cezasının 08/07/2010 tarihinde kesinleştiği ve 1 yıllık denetim süresinin de 08/07/2011 tarihinde tamamlanarak cezanın infaz edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, dosyaya konu sanık tarafından 20/06/2019 tarihinde işlenen ve mahkumiyetine karar verilen suçun, sabıka kaydında görünen cezanın infaz edilmiş olduğu tarihten itibaren 5237 sayılı Kanun’un 58/2 b maddesinde öngörülen üç yıllık sürenin dolmasından sonra gerçekleşmesi, bu nedenle söz konusu mahkumiyetin seçenek yaptırımlara çevrilme bakımından engel nitelikte bir mahkumiyet olarak kabul edilmemesinin gerekmesi karşısında; sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde yer alan, “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
-
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen hüküm ve kararlar aleyhine gidilebilir.
-
Sanığın 06.01.2020 tarihli Cumhuriyet Savcılığı beyanında ikamet adresi ile birlikte iş yeri adresini de bildirdiği, yoklukta verilen Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.03.2021 tarihli kararının sanığın önce bilinen en son adresleri (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğe çıkarılması gerektiği sanığın ikamet adresine Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkarıldığı ve tebligatın iade olması üzerine bu kez bu adrese MERNİS adresi de olması nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı ancak "29 Ekim Mahallesi, Ümit Kaftancıoğlu Caddesi, No:1/C C Blok Dündar Mühendislik Nilüfer/Bursa" olarak belirtilen iş yeri adresine hiç tebligat yapılmamasından dolayı yapılan tebligatın usûlsüz olduğu ve inceleme konusu hükmün kesinleşmediği anlaşılmıştır.
-
Henüz kesinleşmediği belirlenen inceleme konusu hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 272 vd. maddeleri uyarınca itiraz yoluna tabi olduğu, olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceği belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE, Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2023 tarihinde karar verildi.