Taksirle Ölümde Bilinçli Taksir: Yargıtay Kararı - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/5175 Kararı

MAHKEMESİ: Ceza Dairesi

SAYISI: 2020/892 E., 2020/2080 K.

SUÇ: Taksirle öldürme

HÜKÜM: İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1....7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.12.2019 tarihli ve 2019/160 Esas, 2019/106 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası gereğince neticeten 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 2 yıl süreyle sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına karar verilmiştir.

  1. ... Bölge Adliye Mahkemesi 3.Ceza Dairesinin, 16.11.2020 tarihli ve 2020/892 Esas, 2020/2080 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün düzeltilerek sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 12.01.2022 tarihli ve 2020/116454 sayılı temyiz istemlerinin esastan reddiyle onama görüşü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz isteği, ceza miktarının orantılılık ilkesine aykırı olarak fazla miktarda tayin edilmesi, takdiri indirim hükümlerinin uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

1.İlk Derece Mahkemesince, ''Olay tarihi olan 05/11/2017 günü... plaka sayılı aracı ile seyir halindeyken sanık ... sevk ve idaresindek...plakalı aracı ile çapması sonucu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği maddi vakıadır.

Davaya konu suç taksirle bir kişinin ölümüne sebep olma suçudur. Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmektir. Taksirin kusurluluk alanında ele alınması ve onun ceza sorumluluğu açısından bir kusuru oluştuğunun kabulü, kişinin özen yükümlülüğünü ihlal ederek öngörülebilecek bir neticeyi öngörmemesi nedeniyle kınanmasıdır. İnsan davranışları başkalarının varlıkları için sonsuz tehlikeli durumlar yaratabileceğinden, genel, bilimsel ve teknik tecrübe sürekli olarak başkalarına verilebilecek zararları önlemeye veya insan davranışlarından kaynaklanan tehlikeleri sosyal yönden kabul edilebilir sınırlar içinde tutmaya yönelik bir kısım davranış kuralları oluşturulmuştur. Failin kişisel yetenekleri göz önünde bulundurulmaksızın, objektif esastan hareket edileceği de bu bağlamda yapılan tespittir.

İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksir, 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2008 tarih ve 43 62; 01.02.2005 tarih ve 213 3; 23.03.2004 tarih ve 12 68; 09.10.2001 tarih ve 181 204; 21.10.1997 tarih ve 99 202 sayılı kararları başta olmak üzere, birçok kararında da vurgulandığı üzere, öğretide ve uygulamada taksirin unsurları;

a Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,

b Hareketin iradiliği,

c Neticenin iradi olmaması,

d Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,

e Neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması, şeklinde kabul edilmektedir.

Tüm açıklamalar çerçevesinde maddi olay değerlendirildiğinde, kaza tespit tutanağı, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün 04/12/2018 ve 16/05/2019 tarihli sinyalizasyon sistemleri bilgi tutanağı, CD İnceleme Tutanağı, adli muayene raporları, 29/07/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Müdürlüğün raporu, ... Devlet Hastanesinin cevabi yazıları ve ekindeki raporlar, ölü muayene ve otopsi tutanakları, kollukça yapılan tüm işlem ve tutanaklar, keşif tutanağı, yapılan yargılama, Mahkememizde oluşan inanç ve kanaat ile tüm dosya kapsamına göre söz konusu Adli Tıp Kurumu ve kaza tespit tutanağı ve mahkememizce yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına itibar edilerek yapılan değerlendirmede; 05/11/2017 günü saat 02.00 sıralarında sürücü ... sevk ve idaresindek...plakalı ... ile ... yönünden ...istikametine seyir halinde iken olay mahalli olan Yığılca ışıklı kavşağına geldiği esnada gidiş istikametine göre yolun sağ tarafındaki kavşak kolundan gelerek kavşağa giren sürücü...'ın sevk ve idaresindeki...plakalı otomobilin sol yan kısımları ile aracının ön kısmının çarpışması sonucu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, olay yerinin meskun içi ışık kontrollü kavşak olduğu, yolun yatayda düz, düşeyde eğimsiz 2 şeritli, 7,2 metre genişliğinde bölünmüş asfalt olduğu, vaktine gece havanın açık zeminin kuru olduğu, trfaik ışıklarının çalıştığı anlaşılmıştır. Yapılan CD inceleme tutanağı ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre, sürücü ...'ın kavşağa yeşiş ışık yanarken giriş yaptığı, ...istikametinden ... istikametine seyir halinde olan araçlar için kırmızı ışık yandığı, sürücü ... kavşağa girdiği esnada ... istikametinden ...istikametine seyir halinde bulunan sanık ... yönetimindeki aracın ön kısmı ile aracının çarpıştığı anlaşılmıştır.

Sanık savunmasında dosyada mevcut bulunan CD nin kendi istikametini göstermediğini, kendi istikametinde bulunan ışıkların yanıp sönme şeklinde olduğunu, maktulün kusurlu olduğunu beyan etmiş ise de; gerek incelenen CD de olaydan 30 saniye önce sanığın istikametinde bulunan başka bir aracın kırmızı ışık yanması sebebiyle lambalarda beklemesi gerekse dosya içerisinde mevcut bulunan Karayolları Genel Müdürlüğünün olay yeri kavşağının çalışma prensibini gösterir ve açıklar mahiyetteki faz diyagramı ve ayrıca maktül ...'ın yeşil ışıkta geçtiğini dosyadaki görüntülerde sabit olduğu anlaşılmakla sanığın savunmasına itibar edilmemiştir.

Tüm dosya kapsamından kazanın meydana gelmesinde sürücü ...'ın idaresindeki ... ile güzergahına hitaben yanan yeşil ışığı takiben kavşağa girdiği sırada ışık ihlali yaparak gelen sürücü sanık ...'un yönetimindeki aracın vasıtasına çarpması sonucu meydana gelen kazada hatalı tutum ve davranışı olmayan müteveffa...'ın kusurunun olmadığı, sürücü sanık ...'un ise güzergahına hitaben yanan kırmızı ışıkta durması gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek, kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa girmesi sonucu meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edilmesi karşısında sanığın üzerine atılı bulunan suçun sübuta erdiği, sanık şahsın taksirli fiil ile ölüm sonucunu doğuran neticenin oluşumuna sebebiyet verdiği, hareket ve netice arasında illiyet bağının bulunduğu, sanığın fiilinde taksir derecesinde kusur sorumluluğunun mevcut olduğu kanaati ile mahkumiyeti yönünde vicdani ve hukuki hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Dosya kapsamında bilinçli taksir ve olası değerlendirmesi yapılması; Bilinçli taksir kavramı mülga 765 sayılı TCK’nın 45. maddesine 8.1.2003 tarihli ve 4758 sayılı Kanun ile eklenen son fıkra ile hukukumuza girmiş olup, anılan fıkrada, “Failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde ceza ... arttırılır.” hükmüne yer verilmiş, aynı hüküm, 5237 sayılı TCK’nın 22. maddenin 3. fıkrasında da korunmuştur.

Taksirden söz edilebilmesi için neticenin öngörülebilir olması gerekli ve yeterli olmasına karşılık, bilinçli taksir halinde failin somut olayda ayrıca bu neticeyi öngörmüş olması da gereklidir.

Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamaz; neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu neticeyi meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.

Bilinçli taksirde netice somut olarak öngörüldüğü halde, istenmemiştir.

Bilinçli taksiri, taksirden ayıran özellik, bilinçli taksirde istenmeyen netice fiilen öngörülürken, taksirde öngörülmemektedir.

Yasada, taksirin bir türü olarak düzenlenmiş bulunan bilinçli taksir esas itibariyle olası kastın sınırlarını daraltıcı bir işlev görmektedir. Bu nedenle, olası kastın anlamı ve sınırları belirlenmeden, bilinçli taksirin kapsamının tayini mümkün değildir.

Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır.

Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün ya da muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail öyle ya da böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim diyorsa olası kast, neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur.

Somut olaya gelince; sanığın kırmızı ışık ihlali yaparak, neticeyi öngörmesine rağmen sonucu istemeyerek maktülün aracına çarptığı, olay sebebiyle sürücü ...'ın vefat ettiği, anlaşılmakla olayda bilinçli taksir olduğu mahkememizce değerlendirilmiş ve sanığın bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması cihetine gidilmiştir.

Sanığın kırmızı ışık ihlali yaparak, maktülün aracına çarpması şeklinde meydana gelen ve bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olayda, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerektiğinden, sanığın tamamen kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayin edilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2018/512 Esas, 2019/9218 Kararı, ve Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/6071 Esas, 2019/7944 Kararı)

5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca tayin olunacak güvenlik tedbirinin süresinin, fiilin ağırlığı ile orantılı, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun olacak şekilde belirlenmesi gerektiği belirtildiğinden sanığın TCK 53/6 maddesi uyarınca sanığın sürücü belgesinin cezanın tümüyle infazından itibaren takdiren 2 yıl süreyle geri alınmasına karar verilmiştir.

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2.Olay tarihli kaza tespit tutanağında, görgü şahidi ve kamera görüntüsü tespit edilemediğinden taraflardan kimin ışık ihlali yaptığının tespit edilemediği, ışıkların arıza olmadığı sürece fasılalı olarak değil sıralı biçimde yandığı, sanığın aracın hızını kavşağa yaklaşırken azaltmamak kuralına aykırı davrandığından, diğer ... sürücüsü ...'ın ise kavşaklara yaklaşırken kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamamak, geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek kuralına riayet etmediğinden kusurlu olduğu bildirilmiştir.

3.Karayolları Genel Müdürlüğü 4.Bölge Müdürlüğü 23.01.2019 tarihli yazısında, bahse konu kavşağın 24 saat çalıştığını, fasılalı modda yer almadığı ve kavşaktaki dört geçişteki trafik lambalardaki ışıkların kaç saniye ve hangi sırayla yandığı belirtilmiştir.

4.Karayolları Genel Müdürlüğü 4.Bölge Müdürlüğü 04.12.2018 tarihli yazısında olay anında herhangi bir arıza kaydının olmadığı hususuna değinilmiştir.

5.Sanığın idaresindeki araçta yolcu tanık ... 05.11.2017 tarihli kolluk görevlileri huzurunda alınan beyanında, sanığın sürücülüğünü yaptığı araçla, tam hızını bilmediği bir süratle ...'tan ...merkeze doğru seyir halinde iken, telefonda bir arkadaşına mesaj yazarken kafasını kaldırdığını, önlerinde bir anda kırmızı renkli bir aracın belirdiği ve kendilerinin duramayıp bu araca çarptıklarını, çarpmanın etkisiyle hava yastığının açıldığını, kazanın etkisiyle başına cam parçaları geldiğini, kendini toparlayıp araçtan inerek, şoför ile arkadaşına bakmaya gittiğini, kimseden şikayeti olmadığını dile getirmiştir. Mahkeme huzurunda 06.11.2019 tarihinde alınan beyanında ise arkadaşı Ufuk ile birlikte ...merkeze doğru ilerlediklerini, olay yerine geldiklerinde kavşaktaki ışıkların kırmızı yanıp söner vaziyette çalıştığını, araçlarının hızının 100 120 km arası olduğunu, kavşakta önlerine aracın aniden çıktığını bu sebeple duramayarak çarptıklarını, soruşturma aşamasındaki farklılığın sebebini ise ifadesini okumadan imzaladığını, olay anında telefon elindeyse de, sonrasında bıraktığını söylediğini ifade etmiştir.

6.05.11.2017 tarihli ölü muayene tutanağında,

''...

Ölü muayenesinin elde edilen bilgilerin neticesinde kişinin ölüm sebebinin muhtemel kafa travması ve iç organ harabiyeti sonucu solunum ve dolaşım durması olduğu kanaatindeyim

...''

Denilmektedir.

7.Kolluk görevlilerince tutulan 05.11.2017 tarihli cd inceleme tutanağında, araçların plakaların belli olmadığı, çarpışmadan sonra ...merkezden ... istikametine giden yoldaki ışıkların kırmızı yandığının görüldüğü saptanmıştır.

8.Yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumu...Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından sunulan 29.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda;

''A)Sürücü ..., idaresindeki ... ile seyir halinde iken, yola gereken dikkat ve özeni göstermesi, güzergahına hitaben yanan kırmızı ışıkta durması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa girmesi sonucu meydana gelen kazanın oluşumunda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları nedeniyle asli kusurludur.

B)Sürücü ..., idaresindeki ... ile güzergahına hitaben yanan yeşil ışığı takiben kavşağa girdiği sırada ışık ihlali yaparak gelen Sürücü Ufuk yönetimindeki aracın vasıtasına çarpması sonucu meydana gelen olayda, hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından atfı kabil kusuru yoktur."

Biçiminde kusur dağılımı yapılmıştır.

9.Mahkemece dosyaya kazandırılan 09.12.2019 tarihli trafik polis memuru bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporda, sanığın kırmızı ışıklı işaretinde geçme ve aracının hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak kurallarını ihlal ettiğinden tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir.

10.Sanık kolluk görevlileri eşliğinde alınan olay tarihli beyanında, ...dan ...merkeze yanında ... ile seyir halinde iken Yığılca ışıklı kavşakta ışıkların kırmızı fasılalı yanıp söndüğünü, yoluna devam ederken, plakasını bilmediği kırmızı renkli aracın sağ taraftan yola çıktığını, duramayarak araca çarptığını dile getirirken, aynı tarihte Cumhuriyet savcısı huzurundaki savunmasında öncekinden farklı olarak ışıkların sarı fasılalı yanar vaziyette olduğunu beyan ettiği, Sulh Ceza Hakimliğince yapılan sorgusunda, sorulması üzerine çelişkinin savcılıkta tutanağa yanlış yazıldığından kaynaklandığını, kendisinin sıralı ışığın yanmadığını anlatmaya çalıştığını ileri sürmüştür.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

1.İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesince tespit edilen hukuka aykırılıklar düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince ''1 İddianamede adli emanetin 2017/1908 sırasında kayıtlı eşyalar hakkında karar verilmesi talep edildiği halde hükümle birlikte bu konuda herhangi bir karar verilmemesi,

2 Sanığın olay nedeniyle bir günlük gözaltı süresinin TCK madde 63 uyarınca verilen cezadan mahsubuna karar verilmemesi, 3 TCK madde 50/4 'ün ''Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz'' hükmü karşısında sanığın üzerine atılı suç yönünden bilinçli taksir hükümleri uygulandığı halde ''Sanığa verilen hapis cezasının kısa süreli olmadığı anlaşıldığından ve bu itibarla yasal şartları oluşmadığından TCK.nun 50. maddesinde yazılı seçenek tedbirlere çevrilmesi müessesesinin tartışılmasına yer olmadığına,'' şeklinde yanlış gerekçeye yer verilmesi hukuka aykırı görülmüş olup, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 10. Bendinden sonra gelmek üzere sırayla "11 )Adli emanetin 2017/1908 sırasında kayıtlı CD'lerin dosyada delil olarak saklanmasına, 12 )Sanığın olay nedeniyle bir günlük gözaltı süresinin TCK madde 63 uyarınca verilen cezadan mahsubuna,'' yazılmak yine hükmün 7. bendindeki ''Sanığa verilen hapis cezasının kısa süreli olmadığı anlaşıldığından ve bu itibarla yasal şartları oluşmadığından TCK.nun 50. maddesinde yazılı seçenek tedbirlere çevrilmesi müessesesinin tartışılmasına yer olmadığına,''' ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Sanık hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanarak uzun süreli hapis cezasına hükmedildiğinden TCK madde 50/4 uyarınca TCK madde 50/1 a'nın uygulanmasına yer olmadığına'' yazılmak suretiyle CMK m.280/1 a uyarınca DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE biçiminde karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A)Resen Gözetilen Temyiz Sebepleri Yönünden;

Sanığın idaresindeki otomobille, gece vakti, yerleşim yeri içinde, aydınlatmanın bulunduğu, bölünmüş asfalt kaplama ışık kontrollü kavşağa geldiğinde, kendisine hitap eden kırmızı ışığa rağmen kavşağa giriş yaptığı esnada, aracının ön kısımlarıyla, gidiş yönüne göre sağdan gelen sürücü ...'ın idaresindeki aracın sol yan kısımlarına çarpmasıyla, sanığın tam kusuruyla bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği olayda, dairemizin yerleşik uygulamalarına göre bilinçli taksir halini oluşturan ihlalin yalnızca kırmızı ışık ihlalinden ibaret olan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması sırasında temel cezanın en üst sınırdan 1/2 oranında artırılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini yapılması hukuka aykırı görülmüştür.

B)Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden;

1.Sanığın tam kusurlu olarak bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği olayda suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında mahkemece hükmedilen ceza miktarı isabetli bulunmuştur.

2.5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinde takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasına olanak sağlayan sebeplerin varlığının dosyadan tespit edilemediği dikkate alındığında, sanık hakkında takdiri indirim müessesesinin uygulanmamasına yönelik mahkemenin takdirinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde A kısmında açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 16.11.2020 tarihli ve 2020/892 Esas, 2020/2080 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren ...7. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

28.11.2023 tarihinde karar verildi.