2863 Sayılı Kanuna Aykırılık Suçu: Ağaç Kesimi ve Doğal Sit Alanı - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/4184 Kararı

MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi

SAYISI: 2015/407 2016/338

SUÇ: 2863 sayılı Kanuna aykırılık

HÜKÜM: Beraat

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Ret, onama

Şikayetçiler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkilerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Katılan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü vekilinin temyiz isteği yönünden; Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

  1. Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/407 Esas, 2016/338 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

  2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 23.11.2020 tarihli, 2016/282056 sayılı ve şikayetçiler vekilinin temyiz istemi yönünden ret, katılan vekilinin temyiz isteği yönünden onama görüşlü Tebliğname ile dava dosyası Dairemize tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

  1. Şikayetçiler vekilinin temyiz isteği; katılma taleplerinin kabul edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine,

  2. Katılan vekilinin temyiz isteği; sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

  1. Mahkemenin Kabulü

"Müştekiler ile sanığın Çeşme ilçesi, Dalyan Üniversite mahallesi 4399 sokakta bulunan ve tapunun 7067 ada 3 ve 5 parsellerinden olan Erbil Sitesinde yaşadıkları, sanığın sitede yapılan 14.09.2014 tarihli genel kurul toplantısında yönetici olarak seçildiği, aynı genel kurul toplantısında sitenin ortak kullanım alanı üzerinde bulunan bahçedeki 25 adet çam ağacının kesilmesi yönünde oylama yapıldığı ve 14 oya 12 oy çokluğu ile ağaçların kesilmesine karar verildiği, ertesi gün yani 15.09.2014 tarihinde sanık tarafından haklarında hazırlık aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen Hamdi Çetin ve Nurullah Tepe'ye ağaçların kestirildiği, bu nedenle site sakinleri olan müştekilerin sanık hakkında şikayetçi olduğu, hazırlık aşamasında alınan tapu kaydına göre taşınmazın 3. derece doğal sit alanı kapsamında olduğunun belirlenmesi nedeniyle sanık hakkında 2863 sayılı yasaya muhalefet suçundan dava açıldığı, sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek taşınmazın sit alanında kaldığını bilmediğini, yönetici olarak genel kurulca alınan kararı uyguladığını savunduğu, yargılama aşamasında ağaçların kesildiği yerde keşif yapıldığı, alınan raporda 25 adet ağacın kökten kesim işlemi yapıldığının belirlendiği, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünden alınan yazıda, Dalyan mahallesi 7067 ada 3 ve 5 parsellerde bulunan taşınmazın 23.01.2013 tarihinde 3. derece doğal sit alanı şerhinin konulduğunu, ancak tescilin İzmir I No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak 23.07.1992 tarihinde yapıldığının belirtildiği, dava konusu parsel üzerinde bulunan Erbil sitesinin 1990'lı yıllarda inşa edildiği, bu ağaçların ekim tarihlerinin de muhtemelen sitenin inşaat tarihine yakın olduğu, ağaçların zamanında site malikleri tarafından dikildiği, genel kurul kararında kesin yönünde oy çokluğu ile karar alınması nedeni ile sanık tarafından Orman İşletme Şefliğine ağaçların kesilmesinde herhangi bir sakınca olup olmadığı yönünde yazılı bildirimde bulunulduğu, Orman İşletme Şefliğinden verilen ve dosyada bulunan yazıya göre orman idaresi bakımından ağaçların kesilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığının belirtildiği, taşınmazın 3. derece doğal sit alanında olmasına rağmen üzerindeki ağaçlarla ilgili herhangi bir koruma kararı bulunmadığı, ağaçların 2863 sayılı yasa kapsamında değerlendirilebilmesi için niteliklerinin belirlenmesinin ve tescillenmelerinin gerektiği, sanığın ağaç kesme eyleminin taşınmazın doğal sit kararına aykırılık niteliğinde olmadığı, çünkü ağaçların taşınmazda doğal olarak yetişmiş ve taşınmaza özgü nitelikte bulunmadığı, sonradan malikler tarafından dikildiği, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararlarında da 3. derece doğal sit alanının konut kullanımına açılabilecek alanlardan olduğunun, gerekli izinlerinin yapılaşma yapılabileceğinin hatta gerekli koşullar bulunması halinde kum, çakıl, taş, maden vb. malzemenin de alınabileceğinin belirtildiği, dolayısıyla 3. derece doğal sit alanı olan bölgede her müdahalenin 2863 sayılı yasa kapsamında yasak olmadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın özellikle koruma ve tescil kararı bulunmayan, site maliklerince dikilmiş ağaçların kesimi yönünde genel kurulca alınmış kararı uygulayarak ağaç kesim işlemi yaptırmasının atılı suça vücut vermeyeceği, kaldı ki kastının da bu suça yönelik olmadığı, sanığın eyleminin mala zarar verme olarak değerlendirilebileceği, ancak genel kurul oylaması üzerine işlem yapıldığından hazırlık aşamasında bu suç yönünden de KYOK kararı verildiği, genel kurul kararının kesinleşmesi beklenmeksizin yapılan icrai işlemin site malikleri arasında hukuki uyuşmazlık olarak değerlendirilebileceği kabul olunmakla, atılı suçun unsurları oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmiştir."

  1. Mülga İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 09.08.2011 tarih ve 6216 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanında kalan taşınmazda site yöneticisi olan sanık ... tarafından izin alınmadan 21 adet fıstık ağacının kestirildiği iddiasıyla dava açılmıştır.

  2. Sanık aşamalardaki savunmalarında taşınmazın içinde bulunduğu Erbil sitesinin yöneticisi olduğunu, 14.09.2014 tarihinde yapılan oloğanüstü genel kurul toplantısında başkan seçildiğini, oylama sonunda ağaçların kesimi konusunda oyçokluğu ile karar alındığını, 15.09.2014 günü de ağaçların kendi talimatı ile işçilere kestirildiğini, taşınmazın sit alanına kaldığını bilmediğini beyan etmiştir.

  3. Dosya kapsamında mevcut dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının beyan hanesinde taşınmazın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğuna dair 29.05.2009 tarihli, 3. derece doğal sit alanında kaldığına dair 23.01.2013 tarihli şerhlerin bulunduğu, Mülga İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 09.08.2011 tarih ve 6216 sayılı kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edildiğine dair tutanakların dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

  1. Şikayetçiler Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden

Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulu'nun 11.04.2000 gün ve 65–69, 22.10.2002 gün ve 234–366, 04.07.2006 gün ve 127–180, 03.05.2011 gün ve 155–80, 21.02.2012 gün ve 279–55, 15.04.2014 gün ve 599 190, 28.03.2017 gün ve 214 206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulu'nun 25.03.2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; şikayetçiler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan yapılan yargılamaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmıştır.

  1. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden

Sanığın başkanı olduğu Erbil sitesinin olağanüstü genel kurul toplantısında ağaçların kesimi konusunda oyçokluğu ile karar alınmasının ve sanık tarafından toplantıda alınan kararın yerine getirilmesinin suça konu eylemi yasal hale getirmeyeceği, orman muhafaza memurlarınca, sitenin o tarihteki başkanı olduğu anlaşılan ...'nın ismi belirtilerek düzenlenen 25.02.2014 tarihli tutanakta, taşınmazın orman sınırları dışında kalması nedeniyle ağaçların kesimi konusunda orman idaresi yönünden herhangi bir sakınca olmadığının belirtildiği, bu itibarla ağaçların kesimi konusunda idarece verilmiş bir izin bulunduğunun kabul edilemeyeceği, taşınmaza ait tapu kaydı ve tescile ilişkin Kurul kararının mahallinde ilan edildiğine dair tutanaklar hep birlikte değerlendirildiğinde sanığın, 3. derece doğal sit alanında kalan taşınmazda yer alan fıstık ağaçlarını kestirmek suretiyle izinsiz fiziki müdahalede bulunduğunun tüm dosya kapsımından sabit olması karşısında, atılı suçtan mahkûmiyeti yerine beraatine dair hüküm tesisi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

  1. Şikayetçiler Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden

Gerekçe bölümünde (1) numaralı bentte açıklanan nedenle Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/407 Esas, 2016/338 Karar sayılı kararına yönelik şikayetçiler vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

  1. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden

Gerekçe bölümünde (2) numaralı bentte açıklanan nedenle Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/407 Esas, 2016/338 Karar sayılı kararına sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

19.10.2023 tarihinde karar verildi.