Menfi Tespit Davası: İcra Takibi ve Kötü Niyet Tazminatı - Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2024/2999 Kararı

MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2022/869 Esas, 2022/1002 Karar

HÜKÜM: Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ: Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI: 2021/381 E., 2022/120 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi...hakkında Malatya 7. İcra Müdürlüğü'nün 2013/6665 E. sayılı icra takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, murisin 21.09.2014 tarihinde vefat ettiğini, mirasçısı olarak ...,....,... ve ...'ın kaldığını, bu mirasçılardan...,..., ve .....'ın Elazığ 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1306 E. sayılı ilamı ile mirası reddettiklerini, müvekkillerinin murisi...hakkında Malatya 7. İcra Müdürlüğünün 2013/6665 E. sayılı icra takip dosyası başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi ile ilgili olarak muris hayatta iken Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/6781 soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, bu dosyada murisin imzanın kendisine ait olmadığını takip alacaklısı ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını beyan ettiğini, takip dosyasındaki takip dayanağı bonoda kefil olarak ismi geçen ...'ın annesi...'ın muris...'ın bakıcısı olduğunu, resmi bakıcı sıfatıyla devletten maaş aldığını, ancak fiilen murisin bakımını yapmadığını, bu olaylar esnasında kızı ...'ı muris ile sözde evlendireceklerini söyleyerek bazı evrakları imzalattırdığını, hile ve desise ile muris...'dan senet alarak icra takibi başlatıp adına kayıtlı taşınmaza haciz koydurarak taşınmazın satışını istediğini, senetteki imzanın murise ait olup olmadığını bilmediklerini, bu nedenle imza itirazında bulunduklarını, takip konusu senedin düzenleme tarihi olan 13/11/2013 tarihi itibariyle muris...'ın 72 yaşında olduğunu, hiç tanımadığı birine 200.000,00 TL borçlanmasının akıl ve mantığa aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkillerinin murisi...'ın borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla müvekkilleri lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yıllardır sarraflık ve kuyumculuk yaptığını, 2012 ve 2013 yılları içerisinde davacılar murisi...'ın Çermik ilçesinde oturan akrabası ... ve kızı ... ile birlikte müvekkilinden altın ve takı satın aldığını, ...'ın aldığı bir kısım altın ve takıların parasını ödediğini, kalan kısmını da Paluda bulunan taşınmazlarını satışa çıkardığını, satıldığı vakit kalan parayı da ödeyeceğini söylediğini, bu borç ilişkisinin devam ederken de birkaç defa müvekkilden borç para aldığını, müvekkilinin ödeme yapması konusunda ısrar etmesi durumunda da müvekkiline borcu miktarında senet verdiğini, davacıların iddialarını senetle ispatlamaları gerektiğini, hile ve desise bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya ile bağlantılı ceza dosyasında dava konusu senetteki imzanın muris...'ın el ürünü olmadığı doğrultusunda rapor tanzim edildiğinin görüldüğü, düzenleyenin imzasındaki sahteliğin hem taraflar hem de her türlü ciro sahibi tarafından ileri sürülebilecek imza sahteliği doğrultusunda kesin bir defi olduğu, senedi düzenleyen muris...'ın mirasçıları olan davacıların da bu defiyi her zaman ileri sürebilecekleri, davacıların murisi el ürünü olmayan senetten dolayı sorumluluklarının da olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle de davacılar lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin delilleri toplamadığını, taleplerini karşılıksız bıraktığını, tarafları ve konusu aynı olan ve neticesi doğrudan huzurdaki davayı etkileyecek olan Çermik Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/229 E. sayılı dosyasının sonucu beklenmeden karar verildiğini, ceza mahkemesindeki raporun bu mahkemede delil olarak hükme esas alındığını, hükme esas alınan raporun taraflarına tebliğ edilmediğini, zira Çermik Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada müvekkili şikayetçi olmadığından davayı takip etmediğini, bu dosyada alınan rapora karşı itiraz hakkını kullanamadığını, yerel mahkeme ceza mahkemesinde alınan raporu taraflara tebliğ etmeden, itirazları dinlemeden doğrudan hükme esas aldığını, yerel mahkemeden grafoloji ve sahtecilik konusunda uzman heyetten rapor alınması talep edilmişse de talepleri hakkında mahkemece herhangi bir karar verilmediğini, meydana gelen olay öncesi müvekkilinin muris...'ı tanımadığı gibi daha evvelden de görmediğini, ... ve ...'ın müvekkilinin iş yerine gelerek nikah öncesi takı satın aldıklarını, bu borç ilişkisi devam ederken de birkaç defa müvekkilden borç para aldığını, müvekkili ödeme yapması konusunda ısrar edince de borcu miktarınca senet verdiğini, taraflar arasında evlilik gerçekleşmeyince...borcu ödemediğini, müvekkilinin de yasal yollara başvurarak alacağını tahsil etmeye çalıştığını, 73 yaşında vefat eden kişinin ölmeden 3 ay önce imzaladığı belgedeki imzanın bire bir uymadığını belirtmenin ve buna sonuç bağlamanın gerçekçi olmadığını, zira hiç bir sahte imza incelemesinin %100 sonuç vermediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının da kötü niyetli olması geretiği, alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse, aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemeyeceği, dava konusu somut olayda davalı alacaklının kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, istirdat olarak devam eden kısım olan 135.529,12 TL'nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bedele dava tarihi itibari ile ticari faiz işletilmesine, bakiye kalan 66.470,88 TL açısından davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

  2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

  3. 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesi.

  4. Değerlendirme

Bölge Adliye Mahkemesince kurulan nihai hükümde, İlk Derece Mahkemesince benimsenen kanaat doğrultusunda ceza dosyası kapsamında alınmış Adli Tıp Kurumu imza inceleme raporu yeterli bulunmuş ve hüküm bu doğrultuda kurulmuştur. Ancak dosya kapsamından da anlaşıldığı gibi Çermik Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/229 E., 2022/280 K. sayılı kararı henüz tüm sanıklar için kesinleşmemiş olup, mahkemece bizatihi imza incelemesi de yapılmadığı gözetilerek Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi gereğince bu kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.