Egebank'ın Paravan Bankası Dolandırıcılığına İlişkin Zamanaşımı İtirazı Reddedildi - Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2024/2991 Kararı

MAHKEMESİ: Tüketici Mahkemesi

SAYISI: 2023/39 Esas, 2023/274 Karar

HÜKÜM: Davanın reddi

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... isimli şahsın Egebank OffShore hesabına yatırdığı 90.000,00 USD'yi temlik aldığını, ...'un banka personelinin teşvik ve yönlendirmesi ile Egebank Eskişehir Şubesi vasıtası ile offshore hesaba 30.11.1999 tarihinde 90.000,00 USD yatırdığını, bankaya el konulması üzerine mevduatın geri alınamadığını, Egebank A.Ş.’nin paravan bir banka kurarak suç işleme amacına yönelik olarak planlı ve kasıtlı şekilde mevduat sahiplerini dolandırarak zarara uğrattığını, zararın oluşumuna Egebank A.Ş. yönetiminin sebep olması nedeniyle, devren birleşen ING Bank A.Ş.’nin de bu zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak üzere 90.000,00 USD mevduat alacağının hesabın açıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi hükmüne göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan hükmen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre itirazlarında bulunduklarını, müvekkilinin hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun TMSF tarafından üstlenilmesi sebebiyle sorumlu olmadığını, müvekkili yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.

2.Fer'i Müdahil TMSF vekili cevap dilekçesinde; tüm zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, davacının bilgisi dışında işlem yapılması ve yanıltılmasının söz konusu olmadığını, davacının kendisinden beklenen özeni göstermemesi nedeniyle riske girmesinden bankanın sorumlu tutulamayacağını, bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, davacının hesap cüzdanı aldıktan sonra itirazda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Fer’i Müdahil OYAK vekili cevap dilekçesinde; davada asıl muhatabın TMSF olduğunu, davanın TMSF aleyhine açılması gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Mahkemece Verilen İlk Karar

Mahkemece 05.03.2019 tarih, 2017/523 E. ve 2019/181 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili ve fer'i müdahiller vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı

Dairemizin 03.11.2022 tarih, 2019/2359 E. ve 2022/7746 K. sayılı kararıyla Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22.04.2022 tarihli ve 2021/7 E., 2022/2 K. sayılı kararı gereğince, mudilerin offshore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde offshore hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, fer'i müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiği, somut olayda; davacı yanın 30.11.1999 tarihinde Egebank A.Ş.’ye yatırdığı parasının banka yetkilileri tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) kurulan paravan Egebank .... Ltd. adlı kıyı bankası hesabına aktarıldığı, işbu davanın ise 27.03.2015 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresi dolan işbu davada zamanaşımı sebebiyle ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığına işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yanın 30.11.1999 tarihinde bankaya yatırdığı parasının banka yetkilileri tarafından KKTC’de kurulan paravan... Bank Ltd. kıyı bankası hesabına aktarılmış olduğu, işbu davanın ise 27.03.2015 yılında açılmış olmakla huzurdaki dava açısından 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, bu nedenle işbu davada zamanaşımı sebebiyle ret kararı verilmesi gerektiği, ayrıca yabancı para veya yabancı paranın Türk Lirası karşılığının tahsili amacıyla açılan davalarda vekalet ücretinin yabancı paranın dava açıldığı tarihteki Türk Lirası karşılığına göre ancak hüküm tarihindeki tarife hükümleri dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiğinden buna göre vekalet ücreti belirlemesi yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karara dayanak içtihadı birleştirme kararının hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğunu, içtihattan dönülme gerekçesinin, hukuki güvenlik ve eştilik ilkelerini zedelemeyi göze almayı gerektirecek ölçüde ciddi ve kabul edilebilir olmasını gerektiğin, mudilerin çoğunun paralarını faizi ile birlikte aldıkları ancak gerek yargılama gerekse içtihadı birleştirme süreci nedeniyle geriye kalan az sayıda mudinin mağdur olduğunu, ayrıca Yargıtay'ın geçmişte zamanaşımı konusunda verdiği çok sayıdaki karara itimat ederek dava açmış banka mudileri açısından genel bir mağduriyetin oluştuğunu, esasen işbu davanın açılma sebebinin; geçmişte Ağır Ceza Mahkemelerinin "off shore hesapları üzerinden paravan bankacılık faaliyetinin sözkonusu olduğu ve nitelikli dolandırıcılık eylemi gerçekleştirildiği" yönündeki ilamlarının onaması ve izleyen süreçte açılan davalarda "...(offshore mağdurlarının) zararlarını... bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren zamanaşımı süresinin başlaması sebebiyle zamanaşımı def'inin reddi gerektiği ...", “… davacının... bankasına daha önce takip yapmadığı gibi, dava da açmadığı anlaşıldığından, davacının zararı... bankası aleyhine girişilen yasal işlemlerin yapılmasından sonra doğacağından davanın zamanaşımına uğradığı savunmasının dinlenemeyeceği…” şeklindeki içtihatların derecattan geçerek kesinleşmiş olmasını müteakip mudilerin mahkeme kararlarıyla mali kayıplarını kısmen de olsa giderebildiklerinin görülmüş olması olduğunu, yine işbu davayı tesisi etme nedenlerinin 1999 yılında el konulan banka hesabından yaklaşık 15 yıl boyunca çekilemeyen tutarın emsal nitelikteki yüzlerce içtihada istinaden tahsil edilebileceği inancı olduğunu, Yargıtay içtihadı birleştirme kararında belirtilen ".... zamanaşımının paranın offshore hesaba aktarılma tarihinde başlayacağı ...." şeklindeki kabulün, çok sayıda mudinin kesinleşmiş davalarda alacaklarını faiziyle birlikte tahsil etmiş olması gerçeği karşısında T.C. Anayasası'nın 10'uncu maddesi hükmü kapsamında kanun önünde eşitlik ve hukuk güvenliği ilkesine aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı ...Ş.'nin külli halefi olduğu Ege Bank A.Ş.’de bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak... hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu'nun (3095 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 41, 49, 55, 60 ve 133 üncü maddeleri, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 321 ve 336 ncı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesi ve 154 üncü maddesi.

  1. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Tüketici Mahkemelerinde tüketici tarafından açılan davalar harçtan muaf olduğundan, davacıdan alınan temyiz başvuru harcı ile temyiz ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.