Bölge Adliye Mahkemesi Kararını Temyiz Etme Hakkı ve Kesinlik Sınırı - Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2023/622 Kararı

MAHKEMESİ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2019/2566 Esas, 2022/1507 Karar

DAVA TARİHİ: 22.04.2019

İLK DERECE MAHKEMESİ: Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI: 2019/181 E., 2019/352 K.

Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 13.602,92 euro (dava tarihindeki Merkez Bankası efektif döviz satış kuru karşılığı 89.418,80 TL) olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı ve davalı vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan ayrı ayrı REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harçlarının istekleri hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

  1. Dava, 13.602,92 Euro bedelinde alacağın tahsili istemine ilişkindir.

  2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş olup, kararın verildiği 05.10.2022 tarihi itibariyle 18,53 TL/Euro kuru üzerinden 13.602,92 Euro’nun değeri 252.062,10 TL olup, HMK 362/1 a maddesi uyarınca 2022 yılında temyiz sınırının da 107.090 TL olduğu anlaşılmaktadır.

  3. Daire çoğunluğunca, davaya konu reddolunan miktarın davanın açıldığı tarih itibariyle TL miktarı dikkate alınarak temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmiştir. Oysa BAM kararının verildiği tarih itibariyle değeri dikkate alındığında temyiz sınırının fazlasıyla aşıldığı görülecektir.

  4. Hukuk ve adalet anlayışında yaşanan gelişmelere orantılı olarak 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36.maddesinde “Adil yargılanma hakkı” temel insan hakları arasında sayılmıştır. Adil yargılanma ilkesi kapsamındaki haklardan bir de, “Mahkemeye Erişim Hakkı” dır. Diğer bir anlatımla, “mahkemeye erişim hakkı” adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından birisidir. Mahkemeye erişim hakkı şüphesiz yüksek mahkemeye ulaşma hakkını da kapsar (AYM 23.10.2019 T. ve 2016/73086 BB no’lu). Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Osman Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s.31 vd.). Bu bağlamda mahkemeye erişim konusunda yasalarda muğlak bir hüküm bulunması halinde, adil yargılanma hakkını sağlayan hüküm tercih edilmelidir.

  5. Mülga 1086 sayılı HUMK döneminde Kanunun 427/2 son maddesinde yer alan “Miktar veya değeri birmilyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü birmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklindeki düzenlemeye istinaden, yargı organlarınca, davanın açıldığı tarihteki değeri esas alınarak temyizde kesinlik sınırı belirleniyordu. Aynı husus 6100 sayılı HMK’nın 362/1 a ve 2.fıkrasında “a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklinde benzer düzenleme içermektedir. Adil yargılanma, hukuki dinlenilme gibi kavramların, yüksek enflasyon, devalüasyon ve diğer ekonomik krizlerin olmadığı bir dönemde va’z edilen 1927 tarihli 1086 sayılı HUMK döneminde temyiz kesinlik sınırı hakkında var olan eksik ve hatalı yorumların, anılan kavramların ve olguların neşet ettiği 6100 sayılı HMK döneminde sürdürülmesi isabetli görünmemektedir. Ancak alacağın döviz olarak talep edildiği durumlarda, ülkemiz gibi yüksek kur artışlarının görüldüğü ülkelerde, davadaki kesinlik sınırının dövizin dava tarihindeki değeri esas alınarak, bu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçip geçmediği değerlendirmesi, “Mahkemeye Erişim Hakkına” diğer bir anlatımla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edebilir.

  6. HMK’nın 362/2.maddesinde temyiz kesinlik sınırı hakkında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” sözcüğünün, yüksek mahkemeye erişim hakkının zorlaştırılmaması ve “adil yargılanma hakkı” kapsamında yorumlanması gerekir.

  7. Somut olayda, temyiz kesinlik sınırının döviz cinsinden miktarın Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihindeki değerine göre değerlendirilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan Daire çoğunluğu tarafından temyiz isteminin dava tarihine göre değerlendirme yapılarak miktar yönünden reddine karar verilmesini isabetli bulmuyorum.