Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2024/5656 Kararı

MAHKEMESİ: Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

SAYISI: 2019/38 E., 2019/367 K.

KARAR: Kısmen Kabul

Taraflar arasında Mahkemede görülen iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar ... ve ...'nın ortak vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili özetle yargılama konu iş kazasından dolayı müvekkilinin sürekli iş göremezliğe uğradığından bahisle tüm davalılardan 80.406,20 TL maddi, davalı ... dışındaki davalılardan 30.000,00 TL manevi tazminatın alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar Kasım, Nizamettin, ..., ... Tekstil şirketi ve Aviva Sig. A.Ş. vekilleri özetle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.05.2015 tarih ve 2008/113 Esas, 2015/236 Karar sayılı kararı ile davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davacı lehine 37.918,99 TL maddi tazminat ödenmesine, 12.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin 27.05.2015 tarih ve 2008/113 Esas, 2015/236 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi'nin 12.11.2018 tarih ve 2016/19804 Esas, 2018/8139 Karar sayılı kararı ile somut olayda kararın gerekçe bölümünde davalı ...'ın da kusura dayalı sorumluluğunun bulunduğu belirtilmesine karşın, maddi tazminat istemi ile ilgili hüküm kurulurken adı geçen davalının sorumlular arasında gösterilmemesi nedeniyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki meydana getirilmesinin isabetsiz olduğundan bahisle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra verilen temyiz incelemesine konu 20.11.2019 tarih, 2019/38 Esas, 2019/367 Karar sayılı kararla davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davacı lehine 37.918,99 TL maddi tazminat ödenmesine, 12.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin 20.11.2019 tarih, 2019/38 Esas, 2019/367 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ...'nın ortak vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar ... ve ...'nın ortak vekili temyiz dilekçesinde özetle, davada zamanaşımı söz konusu olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeklikten uzak olduğunu, müvekkillerinin kusurlu oldukları yönünde alınan kusur raporlarının hatalı olduğunu, raporlar arasında büyük çelişkiler bulunduğunu, bu çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/180 Esas, 2010/212 Karar sayılı kararından da anlaşılacağı üzere davacının şerit ihlali yaptığını ve bu sebeple kazanın müvekkilinin bulunduğu şeritte meydana geldiğini, söz konusu dosya incelendiğinde kazanın bu şekilde gerçekleştiğinin açıkça belli olduğunu, dolayısıyla diğer davalı ...'ın tam kusuru sebebiyle gerçekleşen kaza nedeniyle müvekkillerden maddi manevi tazminat talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının müvekillerinden tazminat talep etme ... olmadığı gibi talep edilen ve hükmedilen tazminatların da oldukça fahiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 439 uncu maddesi.

  1. Değerlendirme

Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.

Taraf sıfatına gelince; bir ... dava etme yetkisi (dava ...) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o ... dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.

Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava ...) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru ... Arslan Ejder ..., Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10 358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.

Dosya kapsamından, hüküm altına alınan tazminat tutarlarından sorumlu tutulan davalı ... Teks. Konf. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ticaret sicil kaydının TTK’nın geçici 7 nci maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edildiği, bu hususun 09.01.2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda davalı ... Teks. Konf. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ticaret sicil kaydının terkin edilmesi nedeniyle tüzel kişiliğinin ve dolayısıyla davada taraf olma ehliyetinin sona erdiği gözetilmeksizin yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.

Mahkemece yapılacak iş davacı tarafa adı geçen davalı ... ihya etmesi için dava açmak üzere önel vernek, ihya davası açıldığı takdirde bu davanın sonucunu beklemek, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,

21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.