Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2024/2462 Kararı

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2017/2347 E., 2018/1712 K.

KARAR: Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kocaeli 2. İş Mahkemesi

SAYISI: 2015/352 E., 2017/118 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.08.2010 tarihli yazı ile davacı şirkete 1.885.703,35 TL prim borcu tebliğ edildiğini, davacının Kuruma olan borcunun 968.596,03 TL olduğunu, kalan 917.107,05 TL'nin doğmayan bir borç olduğunu, davacıdan fazla tahsil edildiğini, davacıya 20.07.2010 tarihinde İstanbul 13. İcra Müdürlüğü tarafından 2009/24270 sayılı dosyadan 89/1 inci maddesine göre haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, Vergi Dairesine yaptığı müracaatla 439.212,91 TL'yi icra dosyasına ödediğini, Kurum tarafından 26.08.2010 tarihli yazıda 2010 yılı Haziran ayı prim borcunun kapatılmadığını, 2010 Haziran ve Temmuz ayına ilişkin prim ve gecikme zammı 917.107,05 TL borç tahakkuk ettirildiğini, paranın Kurum hesabına yatırıldığını, 917.107,05 TL'nin ödeme tarihi olan 01.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II.CEVAP

Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin talepleri ile ilgili zamanaşımı süresinin dolduğunu, İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2009/24270 E. sayılı dosyasına istinaden 16.08.2010 tarihli 89/1 haciz ihbarnamesi ulaştığında İcra Müdürlüğüne itiraz etmesi ya da İcra Mahkemesinde şikayet yoluna başvurması gerekirken ödeme yaptığını, davacının mevcut olmayan hacize ilişkin ödeme yaparak ödeme yaptığı miktar kadar borcun sonlandırılması gerektiği hukuki gerçekten yoksun olduğunu, bu ödemenin mahsup edilmemesi sebebiyle Kurum tarafından yapılmış olan haksız ve hukuka aykırı işlemin söz konusu olmadığını, yapılan işlemde davacı şirketin Kuruma olan prim borcunu Kurumun alelade bir alacağı gibi kabul ederek prim borcundan mahsup edilmesi amacıyla icraya itiraz etmeden ödeme yapmasının prim borcundan sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, davacı tarafın Kuruma olan borcun ifa etmemesinin neticesinde prim borçlarından kaynaklı davacı tarafa gecikme zammının yansıtılacağı, %5 sosyal güvenlik primi indirim bedelinin davacı tarafa uygulanmayacağı, haksız yere uygulanmış olanlarınıda iade talep edileceği Kurum yönünden yasal bir zorunluluk olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI

Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, Kocaeli 5. İş Mahkemesinin 2011/354 E. sayılı dosyası ve bu dosya kapsamında incelenen icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacının İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2009/24270 E. sayılı takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle Kurumdan olan 1.392.118,76 TL KDV alacağını mahsup ettikten sonra kendisine bildirilen borç tutarını icra dosyasına, bu tutarın üstünde kalan miktarı ise süresi içerisinde davalı Kuruma ödediği, her ne kadar davalı tarafça icra dosyası yerine Kuruma ödeme yapılması gerektiği belirtilmekte ise de, davacının icra dosyasına yasal yükümlülük nedeniyle ödeme yaptığı, yaptığı bu ödemeyi 2010 Haziran ayının prim borcuna mahsuben yapmış olduğundan Haziran ayı prim borcunun süresinde ödendiğinin kabulünün gerektiği, bu kabule göre de Kuruma prim ve gecikme zammı borcu bulunmayan davacının 5510 sayılı Kanun'da düzenlenen %5 lik prim teşvikinden Haziran ve Temmuz ayı için yararlanma hakkının bulunduğu, buna göre davacının 2010 Haziran Temmuz ayları için toplam 2.940.482,09 TL prim ödemesi gerektiği, ancak davacının Kuruma icra dosyası için yapılan ödeme ve KDV alacağı da dahil olmak üzere toplam 3.717.035,02 TL ödeme yaptığı, fazla ödenen miktarın 776.552,93 TL olduğu, bunun 15.998,90 TL’sinin Kocaeli 5.İş Mahkemesinin 2011/354 E. sayılı dosyası ile hüküm altına alındığı ve davacının bakiye 760.554,03 TL alacağının kaldığı anlaşıldığından,

Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile 760.554,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF

A.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

B.İstinaf Sebepleri:

Davalı SGK Vekilinin İstinaf Sebepleri

Davalı SGK vekili istinaf dilekçesinde; davalı Kurum hak ve alacakların haczedilemeyeceğini, davacının Kanun hükmüne aykırı hareket ederek Kurum alacağının haczedilmiş gibi işlem yapmasının yerinde olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Borçlar Kanunu'nun 82 nci maddesi gereğince davacının taleplerinin 2 yıllık zamanaşımına uğradığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge adliye mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı SGK Vekilinin Temyiz Sebepleri

Davalı SGK vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını istemiştir.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.