Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2024/2251 Kararı
MAHKEMESİ: İş Mahkemesi
SAYISI: 2018/353 E., 2023/317 K.
KARAR: Kısmen kabul
Taraflar arasında hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair, karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Kurum ve davalı şirket vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı yanında şirket müdürü olarak çalışmasına rağmen haksız olarak işten çıkarıldığını sigortalı gün sayısının eksik bildirildiğini belirterek Basın İş Kanuna göre sigortalı sayılmasına, bildirilmeyen günlerin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili olan yerel radyoda hizmet sözleşmesi ile iş Kanuna tabi olarak 23.05.2005 tarihinde çalışmaya başladığını sigorta işe giriş bildirgesinin kuruma bildirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Kurum cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği dönemde iş yerinin faal ve yasa kapsamında olduğunun resmi belgelerle kanıtlanması gerektiğinin belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin bozmadan önceki ilk kararı ile açılan davanın kabulü ile davacının 26.03.2005–23.05.2007 tarihleri arasında 57 gün aylık net 1.152.60 TL ücretle 506 sayılı Kanun'a tabi olarak çalıştığının tespitine dair karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1 inci Bozma Kararı
1.Mahkemenin ilk kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay'ca, Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 20.05.2005 varide tarihli işe giriş bildirgesi ile davacının 23.05.2005 tarihinde davalı şirkete ait ... sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığının Kuruma bildirildiği, dönem bordrolarında davacının 23.05.2005 10.08.2005 tarihleri arasında 79 gün hizmet bildiriminin yapıldığı ancak dönem bordrolarındaki sigorta sicil numarası ile işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının farklı olduğu, tanık beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu ve 5510 sayılı Kanun'un 86/9 uncu maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21 510 527, 30.6.1999 gün 1999/21 549 555 03.11.2004 gün 2004/21 480 579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihi belirlemek, davalı işyerinin dava konusu dönemi kapsayan dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, davacının çalışmaları ile ilgili olarak RTÜK'e herhangi bir belge verilip verilmediğini, bir bildirimde bulunulup bulunulmadığını araştırmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; davacının ücretinin tespitine yönelik herhangi bir talebi olmamasına rağmen talep aşılarak ücret tespitinin de yapılması ve dönem bordrolarına göre davacının bildirimlerinin 23.05.2005 tarihinde başlamasına rağmen 23.05.2007 tarihine kadar olan hizmetlerinin tespitine şeklinde hüküm kurulması hatalı olmuştur. gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ikinci kararı ile Mahkememizin 2013/74 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacının ...., davalının ... Radyo olduğu, davacının 13.06.2005 06.07.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verildiği, kararın 01.12.2015 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin emsal dosya olarak sunduğu Bakırköy 2. İş mahkemesinin 2005/3217 Esas sayılı dosyası incelenmiş, davacının...., dava konusunun hizmet tespiti olduğu davalının ... Radyo olduğu davacının 15.07.2005 11.08.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay 21. H.D'sinin 2013/4277 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacının sunduğu ücret bordroları incelenmiş davacıya ait SGK evrakları, şahsi sicil dosyası işe giriş bildirgesi incelenmiştir.
Davacı tanıkları dinlenmiş, bordro tanıkları dinlenmiş tanıkların hizmet cetvelleri celp edilerek incelenmiştir.
Dosya bilirkişiye verilmiş bilirkişi raporu denetim açık ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Davacı tanıkları sunulan bordrolar tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının çalışmasının fiili ve gerçek olduğu belirtilen sürelerde kesintisiz çalıştığı tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığından açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı basın iş kanuna tabi olarak çalıştığını iddia etmektedir, davacının görev tanımı ile ilgili basın yayın infarmasyon başkanlığına yazı yazılmış davacı adına herhangi bir kayda rastlanmadığı konusunda cevabi yazı incelenmiştir. Davacı her ne kadar çalışmalarının basın iş yasasına tabi olduğunu belirtmişse de celp edilen belgelerden tüm gelirlerden davacının basın iş yasasına tabi olarak çalışmadığı davalı yanında hizmet akdi ile tespit edilen tarihler arasında çalıştığı, Yargıtay bozma ilamı sonrası toplanan deliller dinlenen komşu iş yeri tanıklarının anlatımları mahkememizin ve Bakırköy 2. İş Mahkemesinin emsal dosyaları ve yüksek mahkeme onama ilamları taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek açılan davanın kabulüne, davacının 26.03.2005–23.05.2005 tarihleri arasında 57 gün aylık net 1.152,60 TL ücretle 506 sayılı Kanun'a tabi olarak çalıştığının tespitine, dair karar verilmiştir.
C. 2 nci Bozma Kararı
1.Mahkemenin ilk bozma sonrası verdiği kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin, ikinci bozma kararında; dosyadaki kayıt ve belgelerden; Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, bozmadan sonra mahkemece tespit edilen komşu işyeri tanıklarının ifadelerine başvurulduğu, ancak bu tanıkların davacının çalışmaları hakkında bilgilerinin bulunmadığı, bozma ilamında belirtildiği şekilde bordro tanıklarının beyanlarının alınmadığı, ayrıca davacının ücretinin tespitine yönelik herhangi bir talebi olmamasına rağmen talep aşılarak ücret tespitinin de yapılmasının hatalı olduğunun belirtilmesine rağmen yine davacının ücreti hususunda tespit yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararı gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Yapılacak iş, davacının ücretinin tespitine yönelik herhangi bir talebi olmadığını ve davacının talebinin bildirilmeyen günlerinin tespitine yönelik olduğunu göz önünde bulundurarak davalı işyerinin dava konusu dönemi kapsayan dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, davacının çalışmaları ile ilgili olarak RTÜK'e herhangi bir belge verilip verilmediğini, bir bildirimde bulunulup bulunulmadığını araştırmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir şeklindeki gerekçe ile ikinci kez karar bozulmuştur.
D. Mahkemece 2 nci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı verilen son kararı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflarca yasal süre içerisinde bildirilen ve uyuşmazlığın esasına etki eden tüm delillerin celp edildiği, tanıkların ifadelerine başvurulduğu, akabinde dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, davacıya ait sigortalı hizmet döküm cetveli ve işyeri unvan listesi üzerinden yapılan incelemede, 20.05.2005 varide tarihli işe giriş bildirgesi ile davacının 23.05.2005 tarihinde davalı şirkete ait 1122634 sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığının Kuruma bildirildiği, dönem bordrolarında davacının 23.05.2005 10.08.2005 tarihleri arasında 79 gün hizmet bildiriminin yapıldığı ancak dönem bordrolarındaki sigorta sicil numarası ile işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının farklı olduğu, dava konusu dönem içerisinde yer alan 26.03.2005 23.05.2005 tarihleri arasına ilişkin olarak ise herhangi bir sigortalı çalışma bildiriminin olmadığı, Mahkememizce dosya kapsamında tesis edilen ve Yüksek Mahkemece bozulan her iki hükmün de yalnızca davalı ve SGK vekilleri tarafından temyiz edildiği, davacı tarafça temyiz talebinin ileri sürülmediği, bozma ilamlarının kapsamı ve usuli müktesep hak prensibi gereği, önceki ilamlarda "Basın İş Kanunu yönünden çalışmanın olmadığı ve davacı her ne kadar çalışmalarının Basın İş yasasına tabi olduğunu belirtmişse de celp edilen belgelerden tüm gelirlerden davacının basın iş yasasına tabi olarak çalışmadığı davalı yanında hizmet akdi ile tespit edilen tarihler arasında çalıştığı"na yönelik mahkememiz tespitinin davalı ve SGK lehine kesinleştiği, bu nedenle, eldeki uyuşmazlık yönünden Basın İş Kanunu yönünden çalışmanın tespitine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmanın hukuken olanaklı olmadığı, davacının 26.03.2005–23.05.2005 tarihleri arasında 57 gün 506 sayılı Kanun'a tabi olarak çalışıp çalışmadığının değerlendirilmesi gerektiği, öte yandan, davacı vekilince 19.09.2023 tarihli celsede Basın İş Kanunu yönünden çalışmanın tespitine ilişkin talepten feragat edildiğinin bildirildiği, bu bağlamda yapılan incelemede, bozma ilamı gözetilerek RTÜK'ten kayıtların sorulduğu, dava konusu dönemde çalışması bulunan bordro tanıklarının ifadelerinin alındığı, dinlenen bordro tanıklarının ifadelerinin birbirleri ile uyumlu ve kanaat verici olduğu, buna göre davacının davalı işveren nezdinde 26.03.2005–23.05.2005 tarihleri arasında 57 gün 506 sayılı Kanun'a tabi olarak çalıştığı anlaşıldığından, 26.03.2005–23.05.2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespit talebi yönünden davanın kabulüne, Basın İş Kanunu'na göre çalışmanın tespitine yönelik talep yönünden ise fazlaya ilişkin istemin ise reddine ve neticeten davanın kısmen kabulüne, davacının davalı işveren nezdinde 26.03.2005–23.05.2005 tarihleri arasında 57 gün 506 sayılı Kanun'a tabi olarak çalıştığının tespitine, Basın İş Kanunu'na göre çalışmanın tespitine yönelik talep yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; davacı hakkında yapılan işlemlerin yerinde ve mevzuata uygun olduğunu buna göre davanın tümden reddi gerektiğini belirterek verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı işveren vekili ise davacı hakkında eksik gün gösterilmesinin ve kaçak çalışma olgusunun bulunmadığını, iş yerindeki hiç kimsenin sigortasız çalıştırılmadığını, buna göre kendisi hakkında açılan davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının talebindeki Basın İş Kanunu kapsamında geçen çalışmasının tespitine dair kısmından feragat etmesi nedeniyle hizmet tespiti istemine ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesi hükümleridir.
- Anayasa'nın 60 ıncı maddesi şöyledir:
"Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.
- 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlı Sigortası Kanunu'nun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar... sigortalı sayılırlar."
- 5510 sayılı Kanun'un 7 inci maddesinin 1 inci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî ve teknik eğitime, meslekî ve teknik ortaöğretim sırasında tamamlayıcı eğitim ya da alan eğitimine, staja veya bursiyer olarak göreve başladıkları tarihten... itibaren başlar."
- 5510 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten... itibaren sona erer.
"
- 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin ilgili 9 uncu fıkrası şöyledir:
"Aylık prim ve hizmet belgesi (veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi) işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.
- Değerlendirme
1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9 508 E., 2006/521 sayılı kararı).
2.Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) 3
3.Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
4.Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, davacı hakkında bozma sonrasında alınan tanık beyanlarına göre toplamda 5 6 ay kadar çalışma süresinin varlığı kanaati ile bildirim yapılan sürenin öncesine ilişkin yazılı şekilde kısmen kabule dair karar verilmiş ise de, davalıya ait iş yerinin 11.03.2005 tarihinde kanun kapsamına alındığı, bordrolu tanıkların da beyanlarında kendi çalışma başlangıçlarından bir iki ay sonra davacının çalışmaya başladıklarını beyan ettikleri, buna göre 23.05.2005 tarihi itibari ile başlayan davacı adına olan bildirimin varlığı da dikkate alındığında, özellikle çalışma başlangıcı bakımından, tanık beyanları arasında oluşan bu çelişkinin de giderilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
- Kabule göre de, davacı vekilince 19.09.2023 tarihli celsede Basın İş Kanunu yönünden çalışmanın tespitine ilişkin talepten feragat edilmesi karşısında davacının hizmet tespiti dışındaki bu talebi bakımından feragat nedeniyle redde dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.