Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2023/778 Kararı
...
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2019/864 E., 2021/948 K.
...
...
HÜKÜM/KARAR: Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 4. İş Mahkemesi
SAYISI: 2015/360 E., 2019/42 K.
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve fer'i müdahil kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, Davacının, davalının evinde 01.08.2005 24.06.2014 tarihleri arasında hasta bakıcı olarak çalıştığını, çalıştığı 8 yılı aşkın süre boyunca sigortasının yapılması için davalı tarafa defalarca talepte bulunduğunu ancak sigortasının yapılmadığını, davacının 01.08.2005 24.06.2014 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının davalının yanında iddia ettiği tarihler arasında sürekli çalışmadığını, davacının davalının yanında iddia ettiği gibi 01.08.2005 tarihinden beri değil, 2006 yılının sonundan işi bıraktığı 24.06.2014 tarihine kadar, 2006 yılı sonundan Haziran 2013’e kadar haftada 1 2 gün, 24.06.2013 tarihinden sonra ise daha sıklıkla çalıştığını, zira davalının davacıya devamlı ihtiyacı bulunmadığı gibi, davacının da boş günlerinde farklı evlere gündelik temizliğe gittiğini, davacının sürekli çalışmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Fer'i Müdahil kurum vekili, davacının çalışmaya başladığını iddia ettiği dönemde işe giriş bildirgesinin bulunmadığını, dolayısıyla çalışmasının fiili olmadığını, bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiğini ve bu nedenle gerçek çalışma olgusunun somut, inandırıcı bilgilere dayanması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile;Toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi sonunda; Davanın kabulüne, ... T.C. Kimlik numaralı ... sigorta sicil numaralı davacı ...'in .../... adresinde bulunan ... sicil numaralı ...'ye ait ev hizmetleri iş yerinde hizmet akdine istinaden asgari ücretle kurumca tespiti yapılmayan 15/08/2006 23/06/2013 tarihleri arasında 2469 gün süre ile çalıştığı ve bu çalışmasının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil kurum vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Fer'i müdahil Kurum vekili, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. Davalı vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyadaki tanık beyanlarının davacının müvekkili yanında haftanın kaç günü günde kaç saat çalıştığını destekler nitelikte olmadığını, dosyada alınan ikinci bilirkişi raporunun davacının beyanına itibar edilerek düzenlendiğini, 08.02.2016 tarihli zabıta tahkikatının hukuki geçerliliği bulunmadığını, davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesini kabule ilişkin karar bölümünde bir isabetsizlik görülmemiş ise de davanın tam kabulüne karar verdiğini ifade etmesine rağmen 15.08.2006 tarihi öncesine ilişkin talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetli görülmemiştir. Davacının kurum denetim elemanı tarafından yapılan tespitte yazılı beyanı ile işe başlama tarihini 15.08.2006 olarak bildirmiş olması karşısında bunun aksini aynı kuvvette delille ispat edebileceğinden ve bu yönde bir delil ortaya koyamamış olmakla davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; ... 4. İş Mahkemesi'nden verilen 08.03.2019 tarih, 2015/360 Esas ve 2019/42 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK'nın 353/1 b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulü ile,... T.C. Kimlik numaralı ... sigorta sicil numaralı davacı ...'in, ... :26/2 .../... adresinde bulunan, ... sicil numaralı, ...'ye ait, ev hizmetleri iş yerinde, hizmet akdine istinaden, asgari ücretle, kurumca tespiti yapılmayan 15.08.2006 23.06.2013 tarihleri arasında 2469 gün süre ile çalıştığı ve bu çalışmasının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ve fer'i müdahil kurum vekilleri istinaf dilekçelerinde yer verdikleri hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.08.2005 24.06.2014 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,506 sayılı Kanunun 79 ncu, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddeleridir.
- Değerlendirme
İnceleme konusu davada; Davalı ...'nin 28.03.2021 tarihinde vefat ettiği, mirasçısı ...'nun mirası kayıtsız ve şartsız reddettiği anlaşılmaktadır.
Taraf ehliyeti davada taraf olabilme yeteneğidir. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir (HMK m. 50). Yargılama sürecinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği, usul hukukunun temel ilkelerinden biridir ve HMK 114/1 d maddesine göre dava şartıdır.
Yargılama sırasında taraflardan birisinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün değildir. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (HMK m. 55). Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605'nci maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası, TMK.'nın 606'ncı maddesi gereğince üç ay içinde reddedebilirler. Bu üç aylık süre hak düşürücü bir süredir. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri kanıtlanmadıkça, murisin ölümünü öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, murisin tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
Türk Medeni Kanununun 612 nci maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; mirasın reddi durumunda tasfiye sonucu terekeden arta kalan olursa, bunlar ikinci zümreye geçmeyerek mirası reddetmiş olan birinci zümreye verileceği hususu, yine tahsiline hukmedilecek alacak miktarı, bunun sonucu olarak da terekeden ödenecek kısmı etkileyeceği gözetildiğinde, hizmet tespiti davasının mirası reddetmiş olanların da hak alanını ilgilendireceği açıktır.
Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. TMK’nın 612 nci maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre davaya terekeye karşı devam edilmesinin talep edilmesi halinde terekeye atanacak temsilci ile davaya devam olunmalıdır.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar doğrultusunda Mahkemece; davacıya talep etmesi halinde terekeye temsilci tayin ettirmesi için önel verilmeli, terekeye tasfiye memuru atanarak taraf teşkili sağlanmalı, devamla yapılacak araştırma, inceleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
- Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
2.Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...