Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2023/5994 Kararı

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

SAYISI: 2019/1515 E., 2021/1662 K.

KARAR: Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 2. İş Mahkemesi

SAYISI: 2017/155 E., 2019/223 K.

Taraflar arasındaki davacının 01.03.2007 13.04.2016 tarihleri arasında kalan dönemde geçen çalışmalarının sigortalı çalıma olarak tespiti ile beraber tüm çalışmalarının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında geçtiğinin ve buna göre itibari hizmet süresi ve fiili hizmet süresi zammının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili özetle; davacının davalı şirketler bünyesinde, 3 ayrı dönemde sigorta yapılmaksızın basın mensubu olarak çalıştığını, davalı Feza Gazetecilik A.Ş.’nin yayın organı olan gazetenin ...’da bulunan işyerinde 01.03.2007 tarihinde Muhabir olarak çalışmaya başladığım, sigorta girişinin yapılmamış olduğunu ve hiçbir bedel ödenmeksizin çalıştırıldığını, çalışma süresi içerinde Zaman Gazetesi ile aynı işyerini kullanmakta olan ve davalı Feza Gazetecilik A.Ş. ile aralarında organik bağ bulunan davalı Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş. adına da çalıştığını, davacının kaleme aldığı haberler ve analiz yazıları ile çektiği eser niteliğindeki fotoğraf ve video görüntülerinin hem Zaman Gazetesi'nde yayınlandığını hem de davalı Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş.'nin yayın organı olan Cihan Haber Ajansı tarafından abonelere servis edildiğini, işe giriş bildirgesinin 10.07.2008 tarihinde yapıldığını, muhabir olarak çalışmasına ve basın mensubu olarak faaliyet yürütmesine karşın, davacının sigortasının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında yapılmamış olduğunu, 10.07.2008 tarihinde Zaman Gazetesi’nin ...'da bulunan işyerine tayin edildiğini, askerlik sebebiyle işten ayrıldığı 30.07.2011 tarihine kadar Zaman Gazetesi’nde muhabir olarak çalıştığını, askerlik görevi sonrasında 07.03.2012 tarihinde tekrar davalı Feza Gazetecilik A.Ş. bünyesinde ... işyerinde basın mensubu olarak çalışmaya başladığını ve 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında sigortasının yapılmamış olduğunu, Zaman Gazetesi ile Cihan Haber Ajansında 13.04.2016 tarihine kadar çalıştığını ileri sürerek, davacının davalı işyerlerindeki Kurum’a bildirilmeyen çalışmalarının tespiti ile, çalışmasının başlangıcından itibaren 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, Yargıtay kararlarında bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için işe giriş bildirgesinin varlığının yeterli olmadığını, kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi, tarafların kurum nezdindeki kayıtlarının getirtilmesi, tanık dinlenmesi gerekiyorsa tanıkların işyerinde işi bilen ve dönem bordrolarında adı geçen tanıklar olması, kurum kayıtları ile çelişen tanık beyanlarının hükme esas alınmaması, asgari ücretten yüksek bir ücretle çalıştığını HMK gereği yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen KHK kapsamına alınan Feza Gazetecilik A.Ş. ve Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş. hakkındaki davalar tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiştir.

Davacının davalı şirketlere ait gazetede muhabir olarak çalıştığı görülmektedir, bu durumda uyuşmazlık, davacının bu çalışmalarının 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun kapsamında gazeteci sayılıp sayılmayacağı ve giderek SGK prim ödemelerinin bu kapsamda yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda davacının “Muhabir” olarak gazetecilik mesleği ile doğrudan ilişkili şekilde, Güncelliğini koruyan ya da meydana gelmesi muhtemel olan konularla ilgili durum değerlendinnesi yapmak, Aldığı istihbarat kaynaklarını değerlendirmek, Aldığı haberin doğruluğunu ilgililerle görüşerek tespit etmek, Mülakatta bulunmak, Röportaj yapmak, Konuyla ilgili kişinin görüşlerini almak, Olayla ilgili alınabilecek tüm ayrıntılı bilgileri toplamak, Konunun içeriği doğrultusunda izlenimlerini ve raporlarını hazırlamak, Gerekirse fotoğraf çekmek, Okuyucularına sunabilmek için topladığı bilgileri değerlendirmek şeklinde çalıştığı görüldüğünden davacının çalışmalarının tamamında davalı işverene ait mevkutede muhabir olarak çalışan davacının 5953 sayılı Kanun kapsamında çalıştığının kabulü gerekmektedir.

Ne var ki; davacının talebi 5953 sayılı Kanun kapsamında çalıştığının tespiti yanında bu tespite istinaden SGK prim ödemelerinin de bu tespite uygun olarak yapılması yönündedir.

Davacının davalı Feza Gazetecilik A.Ş.'ne ait 522868.34.01 sigorta sicil numaralı işyerlerindeki 01.03.2007 30.09.2008 tarihleri arasında tespiti mümkün hizmet süresi ve davalı Kuruma bildirilen 570 gün sigortalılığının 5953 sayılı Basın İş Kanun'un ve dolayısıyla 506 sayılı Kanun'un Ek 5nci maddesi kapsamında olduğu, bu nedenle (570x0,25) = 143 gün itibari hizmet süresi bulunduğu tespit edilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 40 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki tabloya 10.01.2013 tarihli ve 6385 sayılı Kanun'un 15nci maddesiyle (16) nolu sıra eklenerek basın ve gazetecilik mesleğinde; "Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen çalışanlar” denilerek tekrar madde kapsamına alınmışlardır. Kanunun açık hükmü karşısında basın mesleğinde basın kartı sahibi olmadan 5953 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlar ile basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre ^ çalışanların kapsam dışında olduğu sonucu çıkmaktadır. Diğer bir deyişle bu hüküm karşısında her gazeteci itibari hizmet kapsamında olmadığı gibi her basın kartı sahibi de doğrudan bu kapsamda kabul edilmemektedir.

Dava dosyası kapsamında davacının Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olduğuna dair herhangi bir beyan ve belge bulunmadığından davacının basın kartına sahip olmadığı şeklinde inceleme yapılacaktır. Nitekim 23.03.2001 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Basın Kartı Yönetmeliğime göre diğer şartların yanında 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun hükümlerine uygun sözleşme yapılmış olması gerekmekte olup kart edinmenin şartı Sosyal Güvenlik mevzuatı açısından Kurum’a bildirimle ilişkili olmadığı kanaatine varılmakla bilirkişi raporunda belirlenen dönemler itibari ile davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile davacının tefrik edilen dosya davalısı 522868.34.01 sicil numaralı Feza Gazetecilik AŞ'de prime esas kazanç alt sınırının ücretleri altından kalmadan asgari ücretle kuruma bildirilen kazançlar dışında, 01.03.2007 30.06.2007 tarihleri arasında 120 gün, günlük 18,75 TL,

01.07.2007 31.12.2007 tarihleri arasında 180 gün, günlük 19,50 TL,

01.01.2008 30.06.2008 tarihleri arasında 180 gün, günlük 20,28 TL,

01.07.2008 09.07.2008 tarihleri arasında 9 gün, günlük 21,29 TL ücretle çalıştığının tespitine,

Davacının tefrik edilen dosyadaki davalı şirketlerde 01.03.2007 30.09.2008 tarihleri arasında Ek 5 kapsamındaki toplam 570 günlük çalışmasından dolayı 143 günlük itibari hizmet süresinin davacının sigortalılık süresine eklenmesinin tespitine,

Davacının 01.10.2008 tarihinden sonraki çalışmalarının 5510 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi kapsamında bildirilmesinin mümkün olmadığının tespitine,

Davacının 5510 sayılı Kanun'un yürürlükte bulunduğu 01.10.2008 sonrası çalışmalarının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında bulunduğunun tespitine, dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı SGK Başkanlığı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı SGK Başkanlığı vekili, davacı hakkında kurumca uygulanan işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu esasen itibari hizmet süresinin davacının talebinde belirttiği şekli ile uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...Somut olayda: Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen KHK kapsamına alınan Feza Gazetecilik A.Ş. ve Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş. hakkındaki davaların tefrik edilerek ayrı esasa kaydedildiği ve davacının dava konusu ettiği dönemlerde işyerlerinde ayda 30 gün üzerinden çalıştığının kabulü yerinde olup bordro tanıklarının beyanlarının bu yönde olduğu ve eksik gün nedenlerine dair işverence belge sunulmadığı, davalı şirketler hakkında KHK gereğince tefrik kararı verildiği, işe giriş bildirgesi ve Kuruma hizmet bildirildiği de gözetildiğinde kesintisiz geçen çalışma dönemi bakımından hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, talep edilen dönemde iş yerlerinin faal ve kapsamda olduğu, tanık beyanlarına göre davacının mahkemece kabul edilen dönemlerdeki fiili çalışmasının ispatlandığı, ücretin asgari ücret üzerinde olduğuna dair yazılı delil sunulmadığı, davacının tefrik edilen dosyadaki davalı şirketlerde 01.03.2007 30.09.2008 tarihleri arasında Ek 5 kapsamındaki toplam 570 günlük çalışmasından dolayı 143 günlük itibari hizmet süresinin davacının sigortalılık süresine eklenmesinin tespitine, davacının 01.10.2008 tarihinden sonraki çalışmalarının 5510 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi kapsamında bildirilmesinin mümkün olmadığının tespitine, davacının 5510 sayılı Kanun'un yürürlükte bulunduğu 01.10.2008 sonrası çalışmalarının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında bulunduğunun tespitine dair İlk Derece Mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353/1 b 1 inci maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı SGK Başkanlığı vekili, davacı hakkında verilen mahkeme kararının hatalı olduğunu öncelikle eksik araştırmaya dayalı olarak karar verildiğini ayrıca, hak düşürücü sürenin geçtiğini ve davacının itibari hizmetten faydalandırılmak için gereken şartları taşımadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının çalışmalarının 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun kapsamında gazeteci sayılıp sayılmayacağı ve giderek 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanundaki fiili hizmet süresi zammına hak kazanıp kazanmadığına ve bildirilmeyen hizmetlerin tespiti gerekip gerekmediğine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri 506 sayılı Kanun'un ek 5 inci ve 5510 sayılı Kanun'un 86 ile 40 ıncı maddeleri hükümleridir.

  1. Değerlendirme

Ülkemizde 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kararı doğrultusunda, terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler kapsamında çıkarılan 03.10.2016 tarihli 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16 ncı maddesinde aynen; “Madde 16 (1) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan Kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15.08.2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara re'sen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(2) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(3) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan k.anun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17.08.2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.

(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmü getirilmiştir.

Eldeki davada ise, hakkındaki davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği anlaşılan Feza Gazetecilik A.Ş. hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi bu şirketin, 670 sayılı KHK kapsamında ticaret sicil kaydının terkin edildiği bildirilmekle, Mahkemece, eldeki dava hakkında 675 sayılı KHK'nin 16 ıncı maddesi kapsamında değerlendirme yapılmalı, KHK ile kapatılan ya da devredilen Kurum veya şirketlerden olduğunun anlaşılması halinde KHK'nın bu şirketlere karşı dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği gözetilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

  1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

  2. İlk Derece Mahkemesi kararının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.