Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Uyuşturucu Suçu Temyiz Reddi - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2024/15886 Kararı
MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI: 2016/87 E., 2016/411 K.
SUÇ: Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM: Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Sanığın 13.02.2015 tarihli eylemi ile hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.06.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
B. Sanığın 05.03.2015, 09.06.2015 ve 18.01.2016 tarihli eylemlerine ilişkin soruşturma dosyalarının 13.02.2015 tarihli eyleme ilişkin soruşturma dosyası ile birleştirilerek Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.01.2016 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
C. Ereğli (Konya) 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23.06.2016 tarih, 2016/87 Esas, 2016/411 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına, hak yoksunluklarına ve mükerrerliğe karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR (İlk Derece Mahkemesi'nin Kabulüne Göre)
Sanığın devam eden başka bir soruşturma gereğince idrar örneği alındığı, sanıktan alınan idrar örneğinde uyuşturucu maddeye rastlanıldığı, bunun üzerine sanık hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği ancak sanığın denetim süreci içerisinde 18.01.2016 tarihinde alınan idrar örneğinde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilerek açılan kamu davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) yapılan incelemede, sanığın incelemeye konu eylemlerinden önce işlediği 04.12.2013 tarihli kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçuna konu eylemi nedeniyle, 09.01.2014 tarihli iddianame ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Adana 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.06.2014 tarihli ve 2014/68 Esas, 2014/633 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği ve kararın 26.09.2014 tarihinde kesinleştiği ancak sanığın denetimli serbestlik tedbiri kararının gereğini yerine getirerek 14.01.2016 tarihinde infazını tamamladığının bildirilmesi üzerine Adana 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarih, 2014/840 Esas, 2014/145 Karar sayılı kararı ile "Düşme" kararı verildiği anlaşılmakla,
28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, incelemeye konu ilk eylem olan 13.02.2015 tarihli eylemini yukarıda anılan diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra; sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise; 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıca madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz." hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca "davanın düşmesine", 05.03.2015 tarihli eylemin gereğinin takdiri için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi,
B. 08.06.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığın MERNİS adresinde doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca muhtara teslim edildiği anlaşılmış olup; aynı Kanun'un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, aynı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata aynı Kanun'un 23 üncü maddesinin bir ila sekizinci fıkraları ve Tebligat Kanununun
Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 16 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin yapılan tebliğ usulsüz olduğundan 08.06.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından;
5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi, nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ereğli (Konya) 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23.06.2016 tarih, 2016/87 Esas, 2016/411 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
12.02.2024 tarihinde karar verildi.