Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2025/2067 Kararı

MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi

SAYISI: 2019/365 E., 2021/1239 K.

SUÇ: Kasten yaralama

KARAR: Mahkûmiyet

KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN: Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması

Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.11.2021 tarihli ve 2019/365 Esas, 2021/1239 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 272/3 a maddesi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 24.11.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 13.02.2025 tarihli ve 2024/15008 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB 2025/22831 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.02.2025 tarihli ve KYB 2025/22831 sayılı kanun yararına bozma isteminin; hükümlünün savunması alınmadan mahkûmiyet hükmü kurulmasında isabet görülmediği şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

  1. Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı Kanun'un “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193/1. maddesi; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; "(Değişik: 28/3/2023 7445/20 md.) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir."

194/2. maddesinde; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”,

195/1. maddesinde; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”,

200/1. maddesinde; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,

204/1. maddesinde; “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.”,

252/2. maddesinde; "İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223. madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır..." şeklinde gösterilmiştir.

  1. Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, sanık üzerinde bir yükümlülükle birlikte hak olup bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 90. maddesinin son fıkrasına göre onaylamakla iç hukuk mevzuatına dâhil edilen Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin (AİHS) “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6/3 c maddesinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.

  2. Bu kapsamda dava dosyasının değerlendirilmesinde; (1) numaralı paragrafta gösterilen istisnai durumlar oluşmadığı hâlde kovuşturma aşamasında hükümlünün 5271 sayılı Kanun'un 147. maddesi gereği hakları hatırlatılıp savunması alınmadan hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi suretiyle AİHS'in

"Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesine ve 5271 sayılı Kanun'un 193. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR

  1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

  2. Hükümlü ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.11.2021 tarihli ve 2019/365 Esas, 2021/1239 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.03.2025 tarihinde karar verildi.