T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:

T.C.

KONYA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :

KARAR NO :

KARAR TARİHİ : 06/03/2024

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :

ÜYE :

ÜYE :

KATİP :

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR TARİHİ : 01/06/2023

NUMARASI : Esas Karar

ANA DAVA

DAVACI :

VEKİLLERİ : Av.

DAVALI :1-.....-

VEKİLİ :Av.

DAVALI :2- ..... -

DAVALI : 3-....,

VEKİLİ : Av.

DAVALI : 4- ...

VEKİLİ :Av.

DAVA : Tazminat

BİRLEŞEN DAVA

DAVACI :

VEKİLLERİ : Av.

: Av.

DAVALI :

VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/03/2024

İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 06/03/2024

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :

Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkilinin 26/10/2020 tarihinde iki taraflı trafik kazasına karışan ....’nın kullandığı .... plakalı 2015 model Neoplan marka otobüsün maliki ve işleteni olduğunu, söz konusu trafik kazasının E90 otoyolunu takiben Gaziantep ili istikametinden Osmaniye istikametine doğru giderken gerçekleştiğini, müvekkilinin maliki olduğu otobüs sol şeritten, hız ve şerit kurallarına uygun bir şekilde hareket ettiğini, .....’un sevk ve idaresindeki .... plakalı çekici araç ile buna bağlı ..... plakalı araç römorkunun arızalanması sonucunda orta şeritte gerekli güvenlik önlemlerini almayarak durduğunu ve trafik akışını bozarak insan hayatını tehlikeye attığını, bunun akabinde aynı şeritte seyir halinde olan ..... sevk ve idaresindeki ..... plakalı aracın bu durumu geç fark ederek direksiyonu ani bir hareketle sol şeritte müvekkiline ait otobüsün önüne kırdığını ve söz konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, .....'in sevk ve idaresindeki ..... plaka sayılı aracın müvekkili şirkete ait aracın sağ ön-yan kısmına çarptığını, arıza yapan aracı fark etmeyerek orta şeritten ani bir şekilde müvekkili aracın üzerine kırarak kaza yapmaktan kaçınmaya çalıştığını lakin başarılı olmadığını, müvekkili şirkete ait aracın şoförü olan ....'nın kusursuz olduğunu ve kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığını, olaydan sonra gelen polisler tarafından durum aynı şekilde anlatılmaya çalışılmışsa da resimlerin hatalı çizildiğini, bununla da yetinilmeyerek müvekkilinin maliki olduğu aracın şoförüne KTK 56/1-c uyarınca önde giden aracı yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli mesafeden izlememek kaydıyla kural ihlali yaptığını belirterek tutanak tanzim ettiklerini, ancak bu durumun gereceği yansıtmadığını, müvekkili şirketin aracında kaza sonucu meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 217.329,64-TL olduğunun Man servisi tarafından tespit edildiğini ve gerekli onarımların taraflarınca yapıldığını, ....'nın trafik poliçesinden 41.000-TL kaskosundan 20.386,42-TL .....'un trafik poliçesinden 41.000-TL, kaskosundan ise 20.386-TL olmak üzere kısmi ödemeler yapıldığı ve geri kalan hasar miktarının ise ödemeye yanaşmadıklarını, bakiye kalan hasar bedelinin davalıdan sigortalısının kusuru ve poliçe limitleri oranında tahsilinin gerektiğini, zararların tazmini için davalı sigorta şirketine müracaatından ve arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; 26/10/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500-TL hasar kaybı, 500-TL değer kaybı ve 500-TL aracın kullanılamaması nedeniyle kazanç kaybından doğan alacak olmak kaydıyla şimdilik toplam 1.500-TL alacağımızın olay tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte; kasko şirketlerinin poliçe miktarı ile sorumlu olmaları kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hasara sebebiyet veren aracın 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi içi trafik kayıtlarına tedbir konulmasına , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkilinin 26/10/2020 tarihinde iki taraflı trafik kazasına karışan ....’nın kullandığı .... plakalı 2015 model Neoplan marka otobüsün maliki ve işleteni olduğunu, söz konusu trafik kazasının E90 otoyolunu takiben Gaziantep ili istikametinden Osmaniye istikametine doğru giderken gerçekleştiğini, müvekkilinin maliki olduğu otobüs sol şeritten, hız ve şerit kurallarına uygun bir şekilde hareket ettiğini, .....’un sevk ve idaresindeki .... plakalı çekici araç ile buna bağlı ..... plakalı araç römorkunun arızalanması sonucunda orta şeritte gerekli güvenlik önlemlerini almayarak durduğunu ve trafik akışını bozarak insan hayatını tehlikeye attığını, bunun akabinde aynı şeritte seyir halinde olan ..... sevk ve idaresindeki ..... plakalı aracın bu durumu geç fark ederek direksiyonu ani bir hareketle sol şeritte müvekkiline ait otobüsün önüne kırdığını ve söz konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, .....'in sevk ve idaresindeki ..... plaka sayılı aracın müvekkili şirkete ait aracın sağ ön-yan kısmına çarptığını, arıza yapan aracı fark etmeyerek orta şeritten ani bir şekilde müvekkili aracın üzerine kırarak kaza yapmaktan kaçınmaya çalıştığını lakin başarılı olmadığını, müvekkili şirkete ait aracın şoförü olan ....'nın kusursuz olduğunu ve kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığını, olaydan sonra gelen polisler tarafından durum aynı şekilde anlatılmaya çalışılmışsa da resimlerin hatalı çizildiğini, bununla da yetinilmeyerek müvekkilinin maliki olduğu aracın şoförüne KTK 56/1-c uyarınca önde giden aracı yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli mesafeden izlememek kaydıyla kural ihlali yaptığını belirterek tutanak tanzim ettiklerini, ancak bu durumun gereceği yansıtmadığını, tespit tutanağında belirtilen hususların aksine müvekkilinin herhangi bir takip mesafesi ihlalinin olmadığını, müvekkili şirketin aracında kaza sonucu meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 217.329,64-TL olduğunun Man servisi tarafından tespit edildiğini ve gerekli onarımların taraflarınca yapıldığını, ....'nın trafik poliçesinden 41.000-TL kaskosundan 20.386,42-TL .....'un trafik poliçesinden 41.000-TL, kaskosundan ise 20.386-TL olmak üzere kısmi ödemeler yapıldığı ve geri kalan hasar miktarının ise ödemeye yanaşmadıklarını, bakiye kalan hasar bedelinin davalıdan sigortalısının kusuru ve poliçe limitleri oranında tahsilinin gerektiğini, öncelikle iş bu davanın Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... Esas sayılı dava dosyası kapsamında birleştirilmesi gerektiğini, işbu davanın davalısı da söz konusu dosyada davalı iken dava öncesi başvuru şartı yerine getirilmediği için dosyanın tefrik edildiğini ve Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi ....E. .... K. Sayılı kararı ile davalarının reddedilerek kesinleştiğini, 26/10/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500-TL hasar kaybı, 500-TL değer kaybı doğan alacak olmak kaydıyla şimdilik toplam 1.000-TL'nin alacakları olay tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte, kasko şirketinin poliçe miktarı ile sorumlu olması kaydıyla tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı .... Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özet olarak; ..... plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 06.03.2020-2021 vadeli .... no.lu Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin sorumluluğu sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, maddi tazminat talepleri yönünden; sıralı sorumluluk gereği Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinin teminatı tükenmeden Birleşik Kasko Sigortasına başvurulamayacağından cihetle müvekkili şirketin Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi açısından maddi tazminata ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı yanın aracında meydana gelen maddi hasar dolayısıyla müvekkili şirket tarafından davacı yana 01.02.2021 tarihinde 20.386,42 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin taraflar arasında çekişmesiz olduğunu, bu ödeme ile müvekkilinin sorumluluğu sona erdiğinden ve davacının zararı karşılandığından davanın reddini gerektiğini, dava konusu kazada kusur durumu ile araçta meydana gelen hasar durumu ile aracın daha önce herhangi bir kazaya karışıp karışmadığının tespitinin gerektiğini, söz konusu aracın daha önce değer kaybına uğramış olması durumunda tekrar değer kaybı oluşamayacağını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, aksi durumda esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı .... vekili cevap dilekçesinde özet olarak; söz konusu kaza nedeniyle müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olamayacağını, bu hususun kamera görüntüler ile ilerleyen aşamalarda aldırılacak bilirkişi raporları ile de ortaya çıkacağını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı tarafa trafik ve kasko poliçesinden ödeme yapıldığını, davacının talep ettiği bedellerin gerçeği yansıtmadığını, Karayollarının kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenle de davaya dahil edilmesinin gerektiğini belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı ..... vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davaya konu kaza müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza tespit tutanağında müvekkiline atfedilen kusurun hatalı olduğunu, bu hususun kamera görüntüler ile ortaya çıkacağını, davacı tarafa müvekkilinin trafik ve kasko poliçesinden ödeme yapıldığını, davacının talep ettiği bedellerin gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın aracının çalışmadığı günlerde zarar ettiği iddiasını ispatlamasının gerektiğini, kazaya ilişkin kusur oranlarının tespiti yönüyle bilirkişiden rapor aldırılmasının gerektiğini, Karayollarının kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenle de davaya dahil edilmesinin gerektiğini belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı ..... vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davaya konu kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru olmayıp, aksine kaza nedeniyle mağdur olduğunu, kaza tespit tutanağında her ne kadar müvekkiline kusur atfedilmiş ise de bu hususun tamamın hatalı olduğunu, öncelikle kusura ilişkin rapor aldırılmasının gerektiğini, davacının talep ettiği tazminat bedellerinin gerçeğe aykırı olduğunu belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı .... Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davaya konu .... plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından 27.08.2020/2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere .... numaralı .... Genişletilmiş Maksimum Kasko Poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını, dava konusu kazada öncelikle kusurun ve .... plakalı aracın gerçek zararının da tespitinin gerektiğini, kazanç kaybı talebinde sorumluluklarının bulunmadığını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :

Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi .... Esas .... Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; "Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının talep edebileceği hasar tazminatı tutarının 61.957,77 TL, değer kaybı tazminatı tutarının 42.500,00 TL, araç mahrumiyet tazminatı tutarının 25.500,00 TL olduğu, davacının talebinin ise hasar tazminatı yönünden 51.090,00 TL, değer kaybı tazminatı yönünden 40.000,00 TL, mahrumiyet tazminatı tutarı yönünden ise 24.000,00 TL olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince talepten fazlasına karar verilemeyeceği sonucuna varıldığından asıl ve birleşen davanın ıslah dilekçesinde belirtilen tutarlar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve ;

ANA DAVA YÖNÜNDEN; DAVANIN KABULÜ ile,

Birleşen Konya. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... E sırasına kayıtlı dava ile tahsilde tekerrür etmemesi kaydıyla, 51.090,00 TL hasar tazminatı ve 40.000,00 TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 91.090,00 TL tazminatın davalı .... .. Sigorta Şirketi yönünden 01/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, davalı ....., davalı .... ve davalı ..... yönünden ise 26/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

24.000,00 TL araç mahrumiyet tazminatının 26/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı ....., davalı .... ve davalı .....'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN; DAVANIN KABULÜ ile, Konya .. Asliye Ticaret mahkemesi'nin .... E sırasına kayıtlı (ana) dava ile tahsilde tekerrür etmemesi kaydıyla 51.090,00 TL hasar tazminatı ve 40.000,00 TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 91.090,00 TL tazminatın 24/06/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı .... Sigorta A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine," şeklinde hüküm kurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :

Davalı ..... vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; .... plaka sayılı çekicisi ve buna bağlı ..... plaka sayılı yarı römorkun maliki olan müvekkile karşı hukuki dayanaktan yoksun ve haksız bir şekilde dava açıldığını, yerel mahkeme tarafından da müvekkilin kusurlu olduğu iddiasıyla müvekkil aleyhine karar verildiğini ancak müvekkil aleyhine açılan davada müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, aksine müvekkilin de mağdur konumda olduğunu, dava konusu kazanın oluşumunda hiçbir kusuru bulunmayan ve aksine kendisinin de mağdur olan müvekkilin trafik poliçesinden 41.000 TL ve kaskosundan da 20.386 TL davacı tarafa ödeme yapıldığını, buna rağmen mahkemenin müvekkili eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanarak müvekkil aleyhine karar verildiğini, kazanın olduğu Gaziantep - Osmaniye istikametinde E-90 otoyolundaki Aslanlıbel tünelinin içinde bulunan kamera kayıtlarının celbi için gerekli kurumlara müzekkere yazılmasını talep etmelerine rağmen yerel mahkemenin bu taleplerini dikkate almadığını, tüm bu nedenlerle Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin .... E,.... K, ve 01.06.2023 tarihli kararının bozulmasına, yargılma gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalılar .... ve ..... vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, dava konusu tazminat isteminin trafik kazasından kaynaklı olduğunu, ticari bir iş olmadığını, ticari iş olmamakla birlikte davalı müvekkillerin şahıs olduğunu, davalı .....'in araç sürücüsü olduğunu, davalı ....'ın araç sahibi olduğunu, dava konusunun ticari iş olmadığı gibi müvekkillerin de tacir sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini, yerel mahkemece zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi ... E. Sayılı dosyada davacının sigorta şirketine başvurusu olmadığından terfik edilerek red kararı verildiğini, davacı tarafça, yeni dava açılmış ve birleştirme kararı verildiğini, davanın tamamen reddi gerekirken, terfik edilmesi usule uygun olmadığını, meydana gelen kazada müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, kusura karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kusuru bulunmayan müvekkilin zarardan sorumluluğunun da bulunmadığını, tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın öncelikle usulen reddine, aksi halde ise esastan reddine karar verilmesini, istinaf incelemesi süresince icranın geri bırakılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı .... ... Sigorta Şirketi vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kusur ve hasarın olması gerekenin üzerinde olduğunu, söz konusu parça değerlerinin oldukça fahiş miktarda alındığını, bilirkişi raporunda hurda bedelinin fahiş bir şekilde düşük alındığını, söz konusu aracın iş bu kaza öncesinde başkaca bir kazasının olup olmadığı hususunun incelenmediğini, hesaplanan maddi hasarın kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığının tespitinin de gerektiğini, zira illiyetin olmaması halinde müvekkil şirketin dava konusu kaza sebebiyle bir sorumluluğunun kalmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerekeceğini, yerel mahkeme kararında davacı yan lehine 1.080 TL zorunlu arabuluculuk vekalet ücretine hükmedildiğini, zorunlu arabuluculuk dosyalarında taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gibi bir uygulamanın bulunmadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle tehiri icra taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, herhalde davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar ve değer kaybı, araç yoksunluğu nedeniyle maddi zarar istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm önce bütün davalılarca ayrı ayrı istinaf edilmiş, ancak davalı .... Sigorta'nın istinafının yapılmamış sayılmasına dair karar, istinaf edilmemekle kesinleşmiş bulunduğundan istinaf incelemesinin diğer davalılar yönünden yapılması gerekeceği görülmüştür.

-Davalılar ... ve ....'in, zamanaşımı ve göreve ilişkin itirazlarında;

Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK'nın 5/1 maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereği ise, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.

Somut olayda davalı sigorta şirketlerinin araçların İhtiyari Mali Mesuliyet sigortacısı oldukları görülmektedir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle TTK'nın 4/1-a ve 5/1 maddeleri gereği dava ticari dava olmakla asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmakta olup buna yönelik itiraz yerinde bulunmamaktadır. (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi(nin 2017/1403 esas 2019/9851 karar,2015/9794 Esas ve 2018/8236 Karar, 2015/15552 esas ve 2018/8062 Karar sayılı ilamları)

Bunun dışında, kaza, dava ve ıslah tarihlerine göre mahkemece gerekçesinde de belirtildiği üzere zamanaşımını kesen ödemeler de göz önüne alındığında iki yıllık kısa zamanaşımı süresinin olayda dolmadığı görüldüğünden buna yönelik itiraz da isabetsizdir.

  • Davalı .... Sigorta'nın, müteselsilen sorumluluğa ve istinaf eden tüm davalıların kusura ilişkin istinafı yönünden;

Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.

Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.

Bu husus HGK'nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile "Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.'nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.

Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re'sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir" şeklinde kabul edilmiştir.

Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.

Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.

Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.

Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.

Karayolları Trafik Kanunu'nun 88. maddesinde "Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur" düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.

Yine 6098 sayılı TBK'nun 61. maddesinde "Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır" demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.

Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. (YARGITAY17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )

Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde; Davacı taraf, dava dilekçesinde açıkça davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine, müteselsil sorumluluğa göre davayı açtığı dikkate alındığında karşı araç sürücülerinin de kusurunun bulunması halinde, bu durum davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.Bu durumda mahkemece; davacı tarafın kusuru da zarardan ayrılarak bakiye zararın tümünü davalılardan talep etmesi TBK.'da öngörülen teselsül kurallarına açık bir şekilde dayandığının kanıtı olduğu (HGK 24.06.1983 gün 1981/533E.-1983/724K) hususları gözetilmek suretiyle, ayrıca en son, 28/003/2023 havale tarihli, uzman Karayolları Fen Heyeti'nden alınan, çelişkileri de gideren kusur raporuna göre de davalıların belirlenen kusur oranları kapsamında kusurlu oldukları da sabit olmasına göre, davacı tarafın kusuru da mahsup edilerek davalıların müteselsilen sorumlu tutulması yukarıda belirtilen müteselsil sorumluluk ilkesine uygun olduğundan, davalıların buna yönelik istinafının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

-Davalıların hesaplanan maddi zararlara, değer kaybına, mahrumiyete ilişkin itirazın incelenmesinde;

Yasa koyucu, uğranılan zararlar bakımından trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, "sıralı bir sorumluluk" düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitlerini aşan kısımlar yönünden ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğacaktır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17681 Esas, 2019/7595 Karar sayılı ilamı ile aynı mahiyette diğer kararları)

Buna göre sorumlu ZMMS sigortalarının dolan teminat limitlerini aşan kısımları bakımından, gerek ZMMS gerekse ibraname alınmadan ödenen İMMS kapsamındaki tutarlar mahsup edilmek suretiyle bakiye zarar miktarı, bakiye teminat limitleri ile sınırlı olarak davalı İMM sigortacılarından talep edilebilecektir. Öte yandan;

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Genel Şart Kapsamındaki Teminat Türleri A-5.maddesinde, maddi zararlarında sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiş ve maddi zararın “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Şeklindeki düzenleme ile trafik kazası sonucu zarar gören üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin zararların, genel şartların ekindeki hesaplama yöntemine ilişkin çizelgeye göre eksper tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Genel şartlar Ek-1 de değer kaybının belirlenmesine ilişkin çizelge ve teminatı dışında kalan bazı haller belirtilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, (Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91. Maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince ZMSS yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri, sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir. (Işıl Ulaş Uygulamalı Sigorta Hukuk) "KTK'nın 93. maddesinde; (Değişik:17/10/1996-4199/34 md) Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır." hükmü mevcuttur.

Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.

Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.

Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK'nun tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller: başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre; Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen, sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılmasını gerektiren hallerde, ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK'nun da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.

Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK'dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.

Bu kapsamda Davalı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden YUKARIDA İZAH EDİLDİĞİ ÜZERE TARAFI OLMADIĞI ZMMS SÖZLEŞMESİNDEKİ ŞARTLARIN DAVACI AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAMASI VE ANAYASA MAHKEMESİNİN nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre 6704 SAYILI KANUNUN 3.MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 90. MADDESİNİN BİRİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE BU KANUN ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN GENEL ŞARTLARDA” İBARESİNİN VE İKİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE GENEL ŞARTLARDA ’’ İBARESİNİN İPTAL EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE UYGULANMAYACAKTIR.

Yargıtay 17.HD'nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.

Bu halde, davaya konu olan olayda davacıya ait araç hasara uğramıştır. Bu durumda sözü edilen aracın onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Çünkü tamamen onarılmış olsa bile bu araba tahribatın izlerini taşımaktadır. Onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir.

Davacı ayrıca davalıdan araç mahrumiyet zararını istemiştir. Talep edilen araç mahrumiyetine ilişkin zararın belirlenmesinde hasara uğrayan aracın markası, özellikleri ve model yılı ile aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği dikkate alınarak objektif olarak hasara uğrayan aracın onarımı için gerekli süre ve emsal aracın ikamesinin kullanımı için ödenecek ücret ile bu aracın kullanılamadığı süre içerisinde elde edilen yararlar dikkate alınarak söz konusu zararın kapsamı belirlenmesi gerekmektedir.

Somut dosyamızda; Yargıtay uygulamaları doğrultusunda hükme esas alınan en son Karayolları Fen Heyeti tarafından aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının zararının belirlenmesi (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 14/06/2017 tarih ve 2016/13290 E., 2017/6752 K sayılı kararı) yapıldığından, davalı tarafın haksız fiil sorumlusu olarak zarardan sorumlu olduğu, kaza sonrası araç fotoğrafları ve belgelerin de değerlendirildiği bilirkişi raporu, yetkili servis faturaları, görülen hasara göre de belirlenen hasar, değer kaybı ve yoksun kalınan kara ilişkin zararın uygun olduğunun da anlaşılmasına göre ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı tarafın anlatılan zarar kalemlerine yönelik itirazlarının yerinde olmadığından buna yönelik itirazların reddine karar verilmiştir.

Bunun dışında davalı .... Sigortası'nın itirazlarından olarak; zorunlu arabuluculuğa dair aleyhe herhangi bir vekalet ücreti hesaplanıp hükmedilmediğinden buna yönelik itiraz yersiz bulunmaktadır.

Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı ....., ...., ....., .... Sigorta vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

  1. İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalılar ....., ...., ..... ve .... Sigorta A.Ş vekillerinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1. b. 1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,

  2. İstinaf eden davalı .....'tan alınması gereken 7.861,79 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 2.757,44 TL nin mahsubu ile bakiye 5.104,35 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

  3. İstinaf eden davalı ....'dan alınması gereken 7.861,79 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.965,44 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.896,35 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

  4. İstinaf eden davalı .....'den alınması gereken 7.861,79 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.965,44 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.896,35 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

  5. İstinaf eden davalı .... Sigorta A.Ş'den alınması gereken 6.222,35 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.970 TL'nin mahsubu ile bakiye 4.252,35 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

  6. Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davalılar üzerinde bırakılmasına,

  7. İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

  8. Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (378.290,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/03/2024

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.