TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

BURSA

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015

KARAR NO : 2018

HAKİM :

KATİP :

DAVACILAR : 1-

2-

VEKİLİ : Av.

DAVALI : 1-

VEKİLİ : Av.

DAVALI : 2

VEKİLİ : Av.

DAVALI : 3-

VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

DAVA TARİHİ : 14/01/2015

KARAR TARİHİ : 21/06/2018

KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA VE SAVUNMA :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 25/09/2014 günü müvekkillerinin oğlu ...' ın ... plakalı motosikleti ile İzmir yolu istikametine doğru seyrederken Gül köprülü kavşağına geldiğinde yolun gidişine göre sol şeritte ... plakalı davalıya ait aracın arkasında ilerlerken davalının aniden duruşması üzerine ...' ın duramadığını davalının aracına çarptığını, çarpmanın etkisi ile hayatını kaybettiğini, davalı ...' ın aracı ile ani duruşu sebebiyle 15 m fren izi bıraktığını, olayın meydana gelmesinin ardından tutulan kaza tespit tutanağında, kazanın davalı tarafın kusuru nedeniyle meydana geldiğinin açıkça belli olduğunu, müvekkillerinin oğullarını kaybetmeleri sebebiyle derin acı, üzüntü ve ızdırap duyduklarını, müvekkillerinin ölen oğullarının desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili yararına 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın ve 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 25/09/2014 tarihinden itibaren ( davalı sigorta şirketi açısından poliçe limiti ve içeriği ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ) değişen oranlarda yasal faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştekeken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ................... Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle : Davanın aynı zamanda davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı açıldığını ve tutanak ve diğer tespitler gereği Karayolların hizmet kusurundan kaynaklandığı anlaşıldığını, bu durumda görevli mahkemenin adli yargı yeri olmadığını, İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiğini, Müvekkili tarafından sigortalanan aracın malik ve sigortalısının ... olup dava ... adına açıldığını, müvekkilinin sigortalının halefi bulunduğundan ... adına açılan davanın tarafları yönünde de husumetten davanın reddi gerektiğini, ayrıca davanın açılması için davalının adının doğru yazılması gerektiğini, davalı isminde ıslahta söz konusu olamayacağını, davacının tüm davalıların taşınmaz ve taşınırlarına tedbir talep ettiğini, bunu kabul etmediklerini, tedbiri gerektirecek şartlar oluşmadığından tedbir talebinin reddi gerektiğini, davacıların desteğe muhtaç olduğunu gösterir delil ibraz edilmediğini, halbuki desteğe muhtaçlığının ispatı davacılara ait olduğunu, tekrar delil ibraz edilmesine muvafakat etmediklerini, öncelikle açılan ceza davasının bekletici mesele yapılamasını HMK 165. Maddesi gereği talep ettiklerini, Müteveffanın kaza anında (B) sınıfı otomobil kullanma ehliyeti olup, bu ehliyetle motosiklet kullanamayacağını, ehliyetsiz kullanımdan olayda murislerin tazminat talebinde bulunamayacağını, sigortalı aracın kusuru bulunmadığını, ZMMS sigortası genel ve özel şartları kapsamında olmadığından; manevi tazminat anlamında sigorta şirketinden talepte bulunulamayacağını, sigortada netice-i talepte manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, manevi tazminat yönünden davanın reddi ile karşı vekil ücretine tayin edilmesi gerektiğini, dava önceden sigortadan talepte bulunulmadığı için, faizin başlangıç tarihi kaza tarihi değil, dava tarihi olması gerektiğini, usul ve esas açısından davanın reddi ile davacılar aleyhine mahkeme masrafı ve vekil ücretine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle : davaya konu trafik kazasının müvekkilinin aracı ile İzmir Yolu üzerinde trafik kurallarına uygun bir şekilde seyir halinde iken müvekkilinin aracının arkasından gelen ve trafik kurallarına riyaet etmeyerek aşırı süratli ve önündeki araca çok yakın mesafede takip eden ve aynı zamanda motor kullanma ehliyeti olmayan davacıların olay nedeniyle vefat eden oğulları Gökhan Küçükzıh'ın müvekkilinin aracına tam ortadan çarpması sonucu meydana geldiğini, olayın meydana gelmesinde müteveffanın tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, davacıların oğullarının aşırı süratli olduğu gibi, ehliyetinin olmadığını ve ayrıca başına kaskını da takmayarak tam kusurlu davrandığını, olay sonrasında mahalinde trafik polisince düzenlenen kaza tespit tutanağında olayda müvekkilinin ani fren yaparak durmasından bahisle ve zeminde 15 metre fren izi gerekçesiyle müvekkiline olayda hafif kusur atfedilmiş ise de bunun gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca olayla ilgili açılmış olan ve halen derdest olan Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin ... E. Sayılı dosyasının mevcut olduğunu ve bu dava sonuvunun beklenilmesini talep ettiklerini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, bu aşamada da davalı müvekkilinin bankalar nezdindeki hesapları üzerine konulmuş bulunan ve yine menkul ve gayrimenkul malları ile araçları ile ilgili tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle : davanın zamanında açılmamış olması halinde zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Kaza Tespit Tutanağı'ndan da anlaşılabileceği üzere davaya konu kazanın yaşandığı yerde yoldan veya çevreden kaynaklanabilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gibi yatay/düşey işaretlemelerde de eksiklik bulunmadığını, dolayısı ile idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca davacıların merhum oğlunun motorsiklet için uygun ehliyetinin bulunup bulunmadığı da araştırılması gereken bir husus olduğunu, diğer davalı olan ... plakalı araç sürücüsünün ani fren yapması durumunda aynı kanun madde 56/d maddesi hükmü uyarınca diğer davalı ... da sorumlu olduğunu, istenen tazminatların miktar yönüyle fahiş olduğu için kabul edilemez nitelikte olduğunu, haksız ve usulsüz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:

Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, cevaba cevap dilekçeleri, ikinci cevap dliekçeleri, tarafların beyanı, Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin ... E. Sayılı dosyası, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.

Tarafların sundukları deliller ile Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin ... E. Sayılı dosyası celp edildikten sonra 15/02/2018 tarihli celsede Mahallinde 17/11/2016 günü saat 15:00'dan itibaren keşif icrasına, refakate bir trafik polisi ve bir makine mühendisi bilirkişi alınmasına, karar verilmiş olmakla; makine mühendisi ................ ile trafik kusur uzmanı ... tarafından mahkememize ibraz edilen 17/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda " bu olayda davacı taraf sürücüsü ................., önünde seyreden trafiği yeterli ve güvenli bir mesafeden takip etmediğinden, önünde seyreden arava arkadan çarptığından, alt geçide girerken hızını azaltmadığından, aracının hızını trafik ve aracının teknik özelliğine göre ayarlamadığından ( % 100 ) oranında kusurlu olduğu, davalı taraf sürücüsü ..., kural ihlali yapmadığından söz konusu ölümlü trafik kazasının meydana gelmesinden kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı" mütalaa edilmiştir.

O halde toplanan delillerden somut olayda, davacıların desteği ...................' ın sürücüsü olduğu ... plakalı motosiklet ile davalı ...' ın sürücüsü olduğu 16 JBB 21 plakalı araç arasında 25/09/2014 tarihinde meydan gelen ölümle sonuçlanan çift taraflı trafik kazasında davacılar tarafından maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmakla, haksız fiile dayalı tazminat davasında davalıların kusurlu olması zorunlu olup kusuru oranında davacı tarafın tazminat talep edebileceğinden kusur incelmesi yapılması gerekir. Bu durumda tarafların iddia ve savunmaları ile uyuşmazlık, davacıların desteği Gökhan Küçükzıh' ın kusurlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Diğer yandan dava konusu olayda kusura yönelik tespitte bulunan Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin ... Esas ve ... Karar sayılı dosyasında davalı -sanık ... hakkında taksirle ölüm olayında üzerine atfı kabil kusur olmadığından beraatine karar verilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 2017/3455 Esas ve 2017/3531 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddi kararı ile beraat kararı 14/11/2017 tarihinde kesinleşmiştir.

Bu durumda Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın Hukuk Mahkemesine etkisi yönünden düzenlemelere değinmekte fayda bulunmaktadır.

Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen önceki yasa 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde; "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka, ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme, yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel bir şekilde düzenlenmiştir.

Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.

Ancak beraat kararı dahi olsa ceza mahkemesince belirlenmiş maddi olgunun hukuk mahkemesini bağlı olup olmadığı yönünden Yargıtay içtihatlarına bakıldığında,

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/8116 Esas ve 2018/605 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzere " 6098 sayılı TBK'nun 74. maddesi (818 sayılı BK'nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de; hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. " mahkeme beraat kararı ile bağlı olmasa da maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı vurgulanmıştır.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/9541 Esas ve 2018/120 karar sayılı kararında" Ceza mahkemesince delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde bu karar, kısmen veya tamamen aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacaktır. Kısmen veya tamamen aynı maddi olgulara dayalı olan iki farklı mahkeme kararının ortaya çıkmasının adalete duyulan güveni zedeleyeceği de kuşkusuz olup, mahkemelere güvenin sağlanması bakımından ceza davasının sonucunun beklenmesi, karar verilmiş ise ceza dosyası ve kesinleşmiş ilamı getirtilerek, 818 sayılı BK'nın 53. maddesi (TBK'nın 74. maddesi) kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin olarak eksik inceleme ve araştırma yapılması doğru görülmemiştir." delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesi halinde bu karar kısmen veya tamamen aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacağı vurgulanmıştır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/15056 Esas ve 2017/17040 Karar sayılı Kararında :Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK'nın 74.maddesinde; (BK. 53) hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiş ise de;Ceza Mahkemesi tarafından maddi vakıaya ilişkin yapılan tespit ile Hukuk Hakimi bağlı olduğu belirtilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6166 Esas ve 2017/11880 Karar sayılı Kararında "6098 sayılı TBK.'nun 74. maddesi uyarınca, hukuk hakiminin ceza mahkemesince belirlenen maddi olgu ile bağlıdır." hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen maddi olgu ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.

İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin .............. Esas ve ............... Kararı üzerine başvurulan temyiz incelemesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6306 Esas ve 2017/11391 Karar sayılı kararında "Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK'nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK'nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir" Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu - 2008/4-564 E, 2008/536 K.)." Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada Yargıtay bozma kararında açıkça vurgulandığı üzere ceza mahkemesinin maddi olgulara göre kesinleşmiş saptamasının kesin delil olduğu açıklanmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin ... Esas ve ... Karar sayılı dosyasında davacıların desteği sürücü Gökhan Küçükzıh' ın olay yerinde seyretmekte yola gereken dikkati vermemesi, öndeki araçla mesafesini korumaması sebebiyle öndeki aracın fren yapıp çarpması şeklindeki maddi olguların kesinleşmiş olup mahkememizce yapılan keşifte görev alan bilirkişilerce düzenlenen 15/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da bu maddi olgulara göre davacıların desteğinin %100 kusrulu olduğu davalıların kusurunun olmadığından kanaat verici denetime açık bu rapora itibar edilerek davalıların kusurunun olmadığından açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,

  1. Davanın subut bulmadığından reddine,

  2. Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 696,78 TL'den mahsubu ile 660,88 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

  3. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 36,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'ne verilmesine,

  4. Davalı ... Sigorta A.Ş tarafından yapılan 21,8 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,

  5. Davalıların kendilerini vekil ile temsil edildiğinden AAÜT' nin 3/2 ve 10/3. maddesine göre belirlenen manevi tazminat yönünden 2.180,00 TL tek vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,

  6. Davalıların kendilerini vekil ile temsil edildiğinden AAÜT' 3/2 ve 13/2. Maddesine göre belirlenen maddi tazminat yönünden 1000 TL tek vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,

  7. Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kararın niteliği gereği kendi üzerinde bırakılmasına,

  8. HMK' nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı ... Sigorta A.Ş. Vekili ile davalı ... vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnun 341. ve 345. maddeleri uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/06/2018

Katip

¸e-imzalıdır

Hakim

¸e-imzalıdır