Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3149 Esas - 2024/43 Karar

T.C.

ANKARA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/3149

KARAR NO : 2024/43

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

K A R A R

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi

TARİHİ : 06/10/2020

NUMARASI : 2020/100 Esas - 2020/479 Karar

DAVACI :

VEKİLİ

DAVALI :

DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF TALEBİNDE

BULUNAN :

KARAR TARİHİ : 17/01/2024

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı, süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili 31/01/2020 tarihli dava dilekçesi ile; davalının, dava dışı kişi tarafından, davacı bankadan kullanılan Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduğunu, dava dışı asıl borçlu tarafından sözleşme kapsamında tahsis edilen kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine davalı kefil hakkında alacağın tahsili talebi ile Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2019/10488 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının itirazın ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili 18/03/2020 tarihli cevap dilekçesi ile; davalının, dava dışı kişi tarafından, davacı bankadan kullanılan krediye kefil olduğunu, dava dışı asıl borçlu hakkında konkordato kesin mühlet kararı verildiğini, daha sonra mühletin 6 ay süre ile uzatıldığını, kefalet tarihinde davalı ile dava dışı asıl borçlunun evli olduklarını, davalının 01/07/2015 tarihli ihtarname ile kefillikten döndüğünü, ihtarname tarihi itibariyle asıl borçlunun davacı bankaya borcunun bulunmadığını, konkordato davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacı banka tarafından hesabın kesin mühlet kararından sonra kat edildiğini, davacı bankanın adi alacaklı olduğunu, faiz talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının dava dışı kişinin borcuna olan kefaletinden döndüğü ve takip konusu borçtan kefil olarak sorumlu olmadığı gerekçesi ile; "Davanın REDDİNE," karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili 11/11/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile; davalının dava dışı kişi tarafından, davacı bankadan kullanılan krediye kefil olduğunu, asıl borçlunun borcundan sorumlu olduğunu, kredi kartı borcunun dayanağının davalının kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesi olduğunu, davalının kefillikten döndüğü tarih itibariyle dava dışı asıl borçlunun davacı bankaya Genel Kredi Sözleşmesinden ve kredi kartından kaynaklanan borçlarının bulunduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının giderilmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:

Davacı, genel kredi sözleşmesinden/kredi kartı borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali talebinde bulunmuştur.

Eskişehir 6. İcra Müdürülüğünün 2019/10488 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından, davalı hakkında, 147.929,46 TL asıl alacak, 30.054,34 TL temerrüt faizi, 1.502,71 TL faizin gider vergisi, 358,16 TL masraftan ibaret toplam 179.844,67 TL nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davalının süresinde takip konusu borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sırasında tarafların iddia ve savunmalarının araştırılması bakımından alınan 31/08/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; " Davalı ...'in, dava dışı ... ile davacı banka ile 13.10.2012 tarihinde 2 milyon TL, 10.12.2013 tarihinde düzenlenmiş bulunan Genel Kredi Sözleşmelerinde 3 milyon TL tutarında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefalet imzasının bulunduğu,

Davalı tarafın 01.07.2015 tarihinde davacı banka ile birlikte dava dışı asıl borçlunun kredi çalışması yaptığı bankalara noter aracılığıyla aslı borçlu kişinin kullandığı kredilerden sorumlu olmayacağına yönelik istifaname gönderdiği, 26.07.2015 hesap kesim tarihi itibariyle asıl borçlu tarafından kredi kart kullanımından dolayı borcunun 2 603 TL, bu dönemi izleyen 26.08.2015 hesap kesim tarihi itibariyle de 6.681 TL, kredi kart limitinin de 100.000 TL olduğu,

Davacı banka tarafından 07.01.2019 tarihinde aslı borçlu taraf olan ...'ın kullandığı BUSINESS Kredi kartını ilişkin hesapları kat ettiği, kat tarihi itibariyle 147.929 TL tutarındaki borcun ödenmesine ilişkin asıl borçlu taraf ile birlikte davalı ...'e de ihtarname gönderildiği, ilgili tarafların bu borcu ödememeleri nedeniyle de 27.08.2019 tarihide Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü nezdinde 179.844,67 TL tutarında icra takibinde bulunduğu,

Günümüz Bankacılık uygulamalarında; kredi ilişkisinin güven, iyiniyet ve irade birlikteliğine dayandığından hareketle; bankaların kefillikten ayrıldığına ilişkin kendilerine gelen yazılı bildirimleri kredi riski açısından erkan uyarı bildirimi olarak görüp, kredi tahsis edilen gerçek veya tüzel kişilerinin kredi değerliliğini yeniden değerlendirilmesine yönelik çalışma yaptıkları, değerlendirme sonucuna göre de; kefillikten dolayı kredi değerliliğine göre kredinin teminatının yetersiz kaldığı sonucuna varılması durumunda, mevcut kredi limitlerinin kullanımını kapattıkları veya krediyi tasfiyeye yönelik işlemlere yöneldikleri, kefillikten ayrılma nedeniyle kredi değerliliğine göre kredi teminatlarının yeterli görülmesi durumunda da mevcut teminat koşullarıyla çalışmaya devam edildiği,

Dava konusu itibariyle ve dava dosyasında yer alan belgelere göre uyuşmazlık konusu davada; aslı borçlu şirketin kefillikten istifa etmenin aslı borçlu tarafından kredi değerliliğini olumsuz olarak etkilemediğinin değerlendirildiğinin anlaşıldığı; nitekim de; kefillikten istifa aşmasında asıl borçlu tarafın kredi kart limiti 100.000 TL iken, Haziran/2017 döneminde 150.000 TL ye yükseltilmiş bulunduğu,

Sonuç olarak; Borçlar kanunun 599 maddeye ilişkin hüküm ile birlikte günümüzün reel bankacılık uygulamaları, dürüstlük ve iyiniyet kuralları dikkate alındığında; davalı ... 'in, 01.07.2015 tarihi itibariyle kefillikten vazgeçmesi nedeniyle bu tarihten sonra asıl borçlu tarafın kullandığı kredilerinden sorumlu olmayacağı, davada ve takipte, davacı bankanın davalı taraftan alacağının bulunmadığı, itirazın yerinde olduğu, iptal talebinin yerinde olmadığı," belirlenmiştir.

Mahkemece, yukarıda yer alan bilirkişi raporu hükme esas alınmak sureti ile istinaf incelemesine konu davanın reddine dair karar verilmiştir.

TBK'nın 599. maddesinde; " Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.

Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür." düzenlemesi bulunmaktadır.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı kişi ile davacı banka arasında, 13/01/2012 ve 10/12/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerinin yapıldığı ve davalının 3/01/2012 tarihli sözleşmeye 2.000.000,00 TL ve 10/12/2013 tarihli sözleşmeye 1.000.000,00 TL kefalet limiti ile usulüne uygun olarak kefil olduğu, kefalete konu sözleşmeler kapsamında tahsis edilen kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine, davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu ile davalı kefile gönderilen 09/01/2019 tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiği, hesap kat ihtarında verilen süre içinde ihtarnameye konu borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından, davalı kefil hakkında Eskişehir 6. İcra Müdürülüğünün 2019/10488 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı ve davalı tarafından, kefaletten dönüldüğü iddiası ile takip konusu borca itiraz edildiği anlaşılmış olup, davalı kefilin icra takibine konu kredi kredi kartı tahsis işleminin dayanağı olan, dava dışı kişi tarafından, davacı bankadan kullanılan kredi sözleşmelerindeki kefaletinden, davacı bankaya gönderilen 01/07/2015 tarihli ihtarname ile döndüğü, mahkemece yapılan yargılama sırasında konusunda uzman bilirkişiden alınan, taraf, mahkeme ve kanun yolu denetimi ile hükme esas alınmaya elverişli bilirkişi raporu ile davalı kefilin kefaletten döndüğü tarih itibari ile dava dışı asıl borçlunun, davalının kefil olduğu sözleşmeler nedeni ile davacı bankaya borcunun bulunmadığının tespit edildiği, TBK'nın 599. maddesinde öngörülen kefaletten dönme şartlarının davalı kefil yönünden gerçekleştiği, icra takibine konu borcun davalının kefaletten döndüğü tarihten sonra doğduğu, davalının, davacı bankaya borçlu olmadığı, hakkında yapılan icra takibine vaki itirazında haklı olduğu anlışılmıştır.

Hal böyle olunca, mahkemece, anılan gerekçeye dayalı olarak davacı tarafından açılan davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamıştır.

Dava dosyası kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde, HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen kararlarda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:

Gerekçesi ve ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;

  1. Davacının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,

  2. Bakiye 373,1‬0 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,

  3. Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

  4. Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

  5. Dairemizce verilen kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 17/01/2024 tarihinde, oy birliği ile karar verildi.

Gerekçeli Kararın Yazıldığı Tarih : 17/01/2024

Başkan Üye Üye Katip