T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
- HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1412 - 2024/789
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1412
KARAR NO : 2024/789
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2022
NUMARASI : 2021/30 Esas 2022/203 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 31/05/2024
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/06/2024
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.10.2015 tarihinde, davacının yolcu olarak bulunduğu, davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı, ...’ün sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın Beypazarı İlçesi istikametinden Ayaş İlçesi istikametine seyir halindeyken direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu meydana gelen tek taraflı kazada ağır şekilde yaralandığını, %100 malul kaldığını, sürekli bakım ihtiyacı doğduğunu belirterek HMK’nın 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere 10.000,00 TL yardımcı kişi (bakıcı gideri) tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/767 E. Sayılı dosyasında 1.000,00 TL bakıcı giderine hükmedildiğini poliçe teminat limitinden 280.000,00 TL kaldığını belirterek talebini 280.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak olarak dava açmada hukuki yararı bulunmadığını, dava ticari bir içeriğe sahip olmadığından görev yönünden yetkisiz mahkemede açıldığını, zamanaşımı def'ini ileri sürdüklerini, bakıma muhtaçlık tazminatının ZMSS poliçesi kapsamında olmadığını, davalı şirket açısından sorumluluğun ancak poliçe limiti kapsamı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu trafik kazasına karışan ... plakalı aracın, kaza tarihi olan 17.10.2015 tarihini de kapsar şekilde 17.06.2015-17.06.2016 dönemine ilişkin olarak ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza başına ölüm, sakatlık, sağlık gideri poliçe teminat limitinin 290.000,00 TL olduğu, davacı araçta yolcu olduğu için tek taraflı kazada kusur raporu alınmadığı, Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 1212/2021 tarihli raporda, kaza tarihinde yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Yönetmelik “ hükümlerine göre davacının daimi maluliyet oranının %97 olduğu ve başka birinin sürekli bakımına ihtiyacı olduğunun belirtildiği, davacının bakıcı giderinin hesaplanması için aktüer bilirkişiden rapor alındığı, brüt asgari ücrete göre yapılan hesaplamaya göre davacı için 2.679.286,07 TL sürekli bakıcı gideri tazminatı hesaplandığı, net asgari ücrete göre yapılan hesaplama sonucu 2.116.379,47 TL sürekli bakıcı gideri tazminatı hesaplandığı, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 280.000,00 TL sürekli bakıcı gideri tazminatının 25.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davalı şirkete usulüne uygun başvurunun yapılmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının yolculuk esnasında gerekli güvenlik tedbirini alıp almadığının, müterafik kusurlu olup olmadığının değerlendirilmediğini, aktüerya hesabında %1.8 teknik faiz yöntemine göre hesaplama yapılması gerektiğini, bakıcı giderinin sakatlık teminatı kapsamında olduğunu, bu teminatın ise yapılan ödeme ile tüketildiğini, hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu, davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu davacının malul kaldığını belirterek bakıcı giderinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
1. 2918 Sayılı KTK'nın 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Somut olayda, trafik kazası 17.10.2015 tarihinde gerçekleşmiş, kazada davacı yaralanmıştır. Davacı tarafından, kazada yaralanması nedeniyle oluşan zarar için açılacak davada uygulanması gereken zamanaşımı süresinin, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK'nın 89/4. ve 66/1. e maddelerine göre 8 yıl olduğu, 17.10.2015 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle 15.01.2021 tarihinde dava açılmış olduğu dikkate alındığında davalı vekilinin zamanaşımı def'inin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
2. Davalı sigorta şirketi, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
3. Borçlar Yasasının, "Tazminatın belirlenmesi" üst başlıklı 51/1 maddesi ile Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 51 ve 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almaması, bu anlamda kusurlu olması gerekmektedir.
Davalı vekili, araçta yolcu olarak bulunan davacının gerekli güvenlik tedbirini almadığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüşse de, davacının kaza esnasında emniyet emniyet kemerinin takılı olmadığı yönünde bir delil bulunmadığı gibi emniyet kemerinin takılı olmaması halinde dahi, bu güvenlik tedbirinin alınmaması ile maluliyeti arasındaki illiyet bağı ispat edilemediğinden davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
4. Dava konusu kaza 17.10.2015 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi17.06.2015. 2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihi olan 17.10.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı KTK'nın 90. Maddesinde "Maddi ve manevi tazminat; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır."düzenlemesi mevcuttur. KTK'nın 90. Maddesinin atıf yaptığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri bölümünün zararın belirlenmesine ilişkin TBK'nın 55. Maddesinde ise “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.”denilmiş, yine TBK'nın Tazminatın Belirlenmesi başlıklı 51. Maddesinde “ Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde düzenlenmiş olmakla tazminatın belirlenmesinde uygulanacak ilkeler Yargıtay'ın trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakan Hukuk Dairelerinin içtihatları ile belirlenmiştir.
Olay tarihinden sonra yürürlüğe giren2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme ve 92/i maddesinde yer alan “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” düzenlemesi Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarih 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. Maddenin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK'nın ve 6098 sayılı TBK'nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu itibarla, mahkemece olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK'nın 90. Maddesinde genel şartlara atıf bulunmadığından hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda Yargıtay tarafından kabul edilen TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Davalı sigorta şirketi vekili zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile belirlenen ve sürekli sakatlık tazminatı ile sürekli bakıcı giderinin aynı teminat limitinden tahsil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı sigorta şirketi davacının yolcu olarak bulunduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup kaza 17.10.2015 tarihinde meydana gelmiş, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ise 17.06.2015 tarihinde düzenlenmiştir. Poliçe tazmin tarihinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5-c maddesiyle, zarar görenin tedavisinin tamamlanmasından sonra tespit edilen sürekli maluliyetine bağlı sürekli (ömür boyu) bakıcı giderlerinden, sürekli sakatlık teminatı ve bu teminata ilişkin limit dahilinde sigortacının sorumlu olacağı düzenlemesi yapılmıştır. Ancak olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. Maddesinde "Maddi ve manevi tazminat; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır."düzenlemesi mevcut olduğundan tazminatın kapsamının 6098 sayılı TBK'nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay 4.( kapatılan 17.) Hukuk Dairesinin istikrar kazanan uygulamalarına göre bakıcı gideri zararı tedavi giderleri kapsamında kabul edilmektedir. TBK'nın 54. Maddesinde de tedavi giderinin bedensel zararlar kapsamında olduğu belirtilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası,( Trafik Sigortası) 91. Maddesinde“İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiş 85.maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Denilmiştir.
KTK'nın 93. Maddesinde; "Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.”hükmü mevcuttur.
2918 sayılı KTK'nın Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller başlıklı 95. Maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” Denilmiştir.
Türk Ticaret Kanunun Sorumluluk sigortalarının düzenlendiği Sözleşmenin konusu ve kapsamı başlıklı 1473. Maddesinde “ Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder. “ düzenlemesine göre sigorta şirketlerinin sorumluluğu konusunda tek sınırlamanın poliçe limiti olduğu anlaşılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 13. Maddesinde; "Sigorta şirketleri, faaliyet gösterdiği sigorta branşlarının kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamaz. Sigorta şirketleri ruhsat sahibi oldukları ilgili sigorta branşlarında tesis edilmiş zorunlu sigortalara ilişkin olarak sigorta poliçesi teklifi vermek zorundadırlar ve sigorta şirketleri ruhsat sahibi oldukları ilgili sigorta branşlarında tesis edilmiş zorunlu sigortalar konusuna dahil herhangi bir rizikoyu kapsam dışı bırakacak şekilde veya poliçe tanziminden caydırmaya yönelik fiyatlama ve komisyon tespiti yapamazlar. (Zorunlu Sigorta Takibine İlişkin Yönetmeliğin 13. Maddesi)
Dava konusu olayda sigorta poliçesinin düzenlendiği, 2015 yılında Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan Asgari Sigorta Teminatlarına İlişkin Tarife ve Talimatta 01.01.2015 tarihinden itibaren geçeri olmak üzere zorunlu mali sorumluluk sigortası sağlık gideri teminatının kişi başına 290.000,00 TL, sakatlanma ve ölüm teminatının kişi başına 290.000,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçede de davalı sigorta şirketi Hazine Müsteşarlığı tarafından poliçe düzenleme tarihinde geçerli olup 2015 yılı için belirlenen asgari teminatlara ilişkin tarifeye göre kişi başı sağlık gideri için 290.000,00 TL. kişi başına sakatlık teminatının 290.000,00 TL. olduğu belirtilerek priminin sigortalıdan tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde ve poliçe tanzim tarihinde KTK'nın 90. Maddesinde tazminatın kapsamının belirlenmesi için Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına atıf bulunmadığından sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi; zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiğinin belirlemesinin, ZMSS Genel Şartları'na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Bu itibarla olay tarihinden sonra yürürlüğe giren KTK'nın 90. Maddesinin de Anayasa'ya aykırı olduğu için bir kısım hükümleri iptal edildiğinden Anayasa Mahkemesi'nin kararı, KTK, TBK ve yerleşik Yargıtay uygulamaları dahilinde belirleme yapılması gerekmektedir.
Tüm bu hususlar ve olaydan sonra yürürlüğe giren KTK'nın 90. Maddesinde ZMSS genel şartlarına yapılan atıf hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi birlikte değerlendirildiğinde davalı sigorta şirketinin tedavi giderleri kapsamında olan bakıcı giderinden 2918 sayılı KTK'nın 85.maddesi ve 91. Maddesi, TBK'nın 54. Maddesi gereğince sorumluluğunun devam ettiği her ne kadar zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri için tek limitten sorumlu olduğu belirtilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve KTK'nın 90 ve 95. Maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden ve kanundan doğan tazminat yükümlülüğünün kaldırılması ve miktarının azaltılması hallerinin zarar görene karşı ileri süremeyecek olmasına, Yargıtay 4, 10 ve 21 Hukuk Dairelerinin bakıcı giderinin tedavi ve sağlık giderleri teminatında kabul etmesine, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına atıf yapan KTK.nın 90. Maddesinin iptal edilmesi nedeniyle davalı sigorta şirketinin sağlık gideri ve tedavi giderlerinden sorumlu olmasına, tedavi gideri ve sağlık giderinin kapsamının kanun ve Yargıtay tarafından belirlenmiş olmasına, Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen ve poliçede bulunması zorunlu olan teminatlardan olan ve poliçede belirtilen, primi de tahsil edilen teminat limitine göre sigorta şirketi tarafından poliçeye yazılarak tahsil ettiği prim karşılığı verdiği teminatları ödemekten kaçınamayacağına göre davacının bakıcı gideri zararından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2019/6189 E- 2020/8324 K. 2020/2566 E-2021/902 K. Sayılı ilamları)
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b. 1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2. Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 19.126,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.782,00 TL harcın mahsubu ile kalan 14.344,80 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3. Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4. Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın HMK'nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5. Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
- Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.