T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

  1. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2223 - 2023/1147

T.C.

ANKARA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2223

KARAR NO : 2023/1147

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

K A R A R

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 07/07/2021

NUMARASI : 2020/28 Esas 2021/489 Karar

DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 28/12/2023

GEREKÇELİ KARAR

YAZILMA TARİHİ : 18/01/2024

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;

Davacı vekili, 20.09.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı ... plakalı araç sürücünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davalıya yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlandığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 10.07.2021 tarihli açıklama dilekçesi ile maddi tazminat talebinin 500,00 TL’sının geçici iş göremezlik, 500,00 TL’sının sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu açıklamış, 25.06.2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminat talebini 11.421,48 TL’sına, sürekli iş göremezlik tazminat talebini 271.660,73 TL’ye yükselterek toplam maddi tazminat talebini 283.082,20 TL olarak belirlemiştir.

Davalı ... Sigorta vekili, davanın sürücü ... ve araç sahibi ...'e ihbarını talep ettiklerini, davacının taleplerini ayrıntılı olarak yazması gerektiğini, kusur durumunun belirlenmesi ardından davacının maluliyetinin belirlenmesi için Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alınmasını, TRH ve teknik faiz yöntemi ile hesaplama yapılmasını, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya iş kazası nedeni ile gelir bağlanıp bağlanmadığının sorulmasını, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararının teminat kapsamında olmadığını, davacının faiz taleplerinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEME KARARI;

Mahkemece toplanan delillere göre, davadaki taleplerin trafik kazası sonucu oluşan bedensel zararların davalıdan tahsili isteminden oluştuğu, 20.09.2018 günü saat 13.15 sıralarında sürücü ... idaresindeki ... plaka sayılı yolcu otobüsü ile Kırıkkale istikametinden Ankara istikametine seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde yavaşlayıp yolun sağında yolcu indireceği esnada otobüs içerisinde yolcu olarak bulunan davacı ...'ın araçtan düşmesi neticesi yaralandığı, 12.10.2020 tarihli Adli Tıp Raporunda sigortalı araç sürücüsü ...'ın idaresindeki yolcu otobüsü ile seyri esnasında aracın kapılarını kapalı vaziyette kontrollü bir şekilde seyretmesi, yolcuyu otobüsten indirmek için kurallara uygun şekilde aracını durdurup, gerekli ve yeterli şekilde kontrollerini yaptıktan sonra aracın kapılarını açması gerekirken aracın kapılarını kapatmadığı, yolcunun inmek için merdiven basamaklarında bulunduğu esnada açık olan kapıdan yere düşmesi ile meydana gelen olayda %50 oranında kusurlu olduğu, davacı ...'ın yolcu olarak bulunduğu otobüste kendi can güvenliği için otobüs içerisinde bulunan demirlere gerekli ve yeterli şekilde tutunmadığı, otobüsün tamamen duruşa geçtikten sonra inmek için ayağa kalkması gerekirken açık vaziyetteki kapının merdivenlerinde beklediği, otobüs tamamen duruşa geçtikten sonra araçtan kurallara uygun şekilde inmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip hareket halinde bulunan araçtan inmek istemesi esnasında düşmesi ile meydana gelen kazada %50 oranında kusurlu olduğu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 09.04.2021 tarihli raporda kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının %50 oranında sürekli çalışma gücü kaybı olduğu, 12 ayda iyileşeceği ve 1 ay başkasının bakımına muhtaç olacak şekilde yaralandığının belirlendiği, SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılmadığı, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenebilmesi için alınan 30.05.2021 tarihli raporda davacının sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile oluşan zararının 271.660,73 TL, geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan zararının 11.421,48 TL olduğunun hesaplandığı, bu raporun hüküm kurmak için yeterli olduğu, davadan önce yapılan 19.02.2019 tarihli başvurunun üzerinden 8 iş günlük sürenin tamamlanması üzerine 04.03.2019 tarihinde davalı yönünden temerrüdün gerçekleştiği, sigortalı aracın ticari kullanım için tescil edilmiş olması nedeni ile talep edilmesi gereken faizin ise avans faizi olması gerektiği, ancak geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan zararının 11.421,48 TL olduğu hesaplanmış olmasına ve ıslahın bu miktar üzerinden yapılmasına ve kararın tam kabul olarak belirtilmesine rağmen kısa kararın yazımı sırasında geçici iş göremezlik zararı nedeniyle sehven 1 ve 2 rakamlarının yeri karıştırılarak 11.412,48 TL olarak yazıldığı hükmün bu kısmının 11.421,48 TL olması gerektiği belirtilerek hükmün bu kısmına ilişkin tashih yapılarak 11.421,48 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 271.660,73 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatın 04.03.2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda güncel olmayan hesap yöntemi olan 1/Kn tablosu (progresif rant) kullanılarak hatalı şekilde hesaplama yapıldığını, 1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, dava konusu haksız fiilden kaynaklı olup sigortalı aracın ticari olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan Ankara Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 09.04.2021 tarihli raporunda "her iki kulak sensörinöral işitme kaybı ve sol üst ve alt ekstremite kuvvet kayıpları" bağlamında yapılmış olması gereken takip, tetkik ve tedavilere ilişkin tıbbi belge ve raporlar dosyaya kazandırılmadan, eksik evraklar üzerinden maluliyet tespiti yapıldığını, maluliyet raporuna 26.05.2021 tarihinde itiraz ettiklerini, eksik evraklar tamamlanarak yeniden rapor alınması talep etmelerine rağmen taleplerinin gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, eksik inceleme ile alınan maluliyet raporu denetimden yoksun olduğundan hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik halinin sağlık teminatı kapsamında olduğunu, sigorta genel şartları ve Karayolları Trafik Kanunu m.98 hükümleri gereğince sigorta şirketlerinin sağlık teminatı sorumluluğunun sona erdiğini, sigorta şirketlerince yazılan primlerin bir kısmının Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarıldığını, aktırılan primler neticesinde sigorta şirketlerinin sağlık teminatı kapsamında yükümlülüğünün herhangi bir şarta bağlanmaksızın sona erdiğini, sigorta şirketlerinin sağlık giderleri teminatından sorumlu tutulmasının mükerrer ödemeye neden olacağını, hatalı kusur tespiti yapıldığını, Adli Tıp Kurumu raporunda, davacının kapısı açık olan araçtan düştüğü iddia edilerek sigortalı araç sürücüsüne hatalı olarak %50 kusur izafe edildiğini, kazanın meydana geliş şekli ve tanık beyanları dikkate alındığında, davacının kapısı açık olan sigortalı araçtan düşmediğini, davacının araçtan inmek istemesi üzerine sigortalı araç sürücüsünün davacının araçtan inmesini sağlamak için sağa yanaşıp durma pozisyonuna geçerken davacının tüm uyarılara rağmen açık olan kapıdan atlaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsüne verilen kusur oranının çok yüksek olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporuna 23.10.2020 tarihli dilekçe ile itiraz ettiklerini, mahkeme tarafından itirazları irdelenmeden raporun hükme esas alındığından eksik inceleme yapıldığını ileri sürmüştür.

İhbar olunan ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dosyada her ne kadar davalı sıfatları olmasa ve aleyhlerine bir hükümden bahsedilmese de, ilerleyen aşamada rücu hususunun gündeme gelmesi halinde mağduriyete uğrayacaklarını, dosyada fahiş bedeller üzerinden, yanlış ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, somut olayda davacının kapının açık olması sebebiyle düşerek yaralanmadığını, hareket halindeki araçtan atlamak suretiyle kendi kendini yaraladığını, iş göremezlik raporlarının davacının mesleği ile bağdaştırılmadığını, yapılan hesaplamaların hatalı, uygulanan faizin de yanlış olduğunu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda 1/Kn tablosu (progressif rant) kullanılarak hatalı şekilde hesaplama yapıldığını, 1,8 teknik faiz yöntemiyle hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;

Davalı vekilinin ve ihbar olunan ... vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

1. İhbar olunan ... ihbar olunan sıfatı ile davada yer almış olup, davada ihbar olunan davanın tarafı olmadığı gibi aleyhine hüküm de kurulmadığından, kararı istinaf etmekte hukuki menfaati yoktur. Bu nedenle, ihbar olunan  ... vekilinin istinaf dilekçesinin reddi gerekmiştir.

2. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde,

Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekili sigortalı araç sürücüsü yönünden belirlenen kusur oranının fazla olduğunu, hatalı kusur tespiti yapıldığını ileri sürmüştür. Kazadan sonra düzenlenen 20.09.2018 tarihli kaza tespit tutanağında sürücü ... idaresindeki ... plaka sayılı yolcu otobüsü ile Kırıkkale istikametinden Ankara istikametine seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde yavaşlayıp yolun sağında yolcu indireceği esnada otobüs içerisinde yolcu olarak bulunan davacı ...'ın araçtan düşmesi neticesi yaralandığı, sürücü ...’ın araç durmadan kapı açma kuralını, yolcu ...’ın da hareket halindeki taşıttan yere atlama kuralını ihlal ettiğinin belirtildiği, soruşturma aşamasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan 17.12.2018 tarihli kusur raporunda sürücü ...’ın araç durmadan kapı açmak kuralını ihlal ettiğinden eşit derecede asli kusurlu, yolcu ...’ın hareket halindeki taşıtlardan yere atlamak kuralını ihlal ettiğinden eşit derecede asli kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece alınan 12.10.2020 tarihli ATK raporunda sürücü ... idaresindeki yolcu otobüsü ile seyri esnasında aracın kapılarını kapalı vaziyette kontrollü bir şekilde seyretmesi, yolcuyu otobüsten indirmek için kurallara uygun şekilde aracını durdurup, akabinde gerekli ve yeterli şekilde kontrollerini yaptıktan sonra aracın kapılarını açması gerekirken aracın kapılarını kapatmadığı, yolcunun inmek için merdiven basamaklarında bulunduğu esnada açık olan kapıdan yere düşmesi ile meydana gelen olayda %50 oranında, ... yolcu olarak bulunduğu otobüste kendi can güvenliği için otobüs içerisinde bulunan demirlere gerekli ve yeterli şekilde tutunmadığı, otobüs tamamen duruşa geçtikten sonra inmek için ayağa kalkması gerekirken açık vaziyetteki kapının merdivenlerinde beklediği, otobüs tamamen duruşa geçtikten sonra araçtan kurallara uygun şekilde inmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip hareket halinde bulunan araçtan inmek istemesi esnasında düşmesi ile meydana gelen kazada %50 oranında kusurlu olduğu belirlenmekle, kaza tespit tutanağı ile uyumlu olarak belirlenen kusur durumunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davalı vekili her iki kulak sensörinöral işitme kaybı ve sol üst ve alt ekstremite kuvvet kayıpları bağlamında yapılmış olması gereken takip, tetkik ve tedavilere ilişkin tıbbi belge ve raporlar dosyaya kazandırılmadan, eksik evraklar üzerinden maluliyet tespiti yapıldığını ileri sürmüş ise de; Davacının maluliyetine ilişkin rapor Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış, 09.04.2021 tarihli raporda subaraknoid hemoraji, kafa ve yüz kemiklerinin birden fazla kırıkları, fasiyal sinir bozukluğu, dolmuştan inerken düşme sonucu kafasını çarptığını, hastanın düşme sonrası sol kulakta işitlme kaybı ve baş dönmesi şikayetleri olduğu, yüz felci geçirdiği ve tedavi ile gerilediği, sol kulak için 3 aydır işitme cihazı kullandığı, daha önce kulaktan ameliyat olmadığı, odyotimpanometride bilateral orta derecede sensörinöral işitme kaybı olduğu, bilateral akustik refleks negatif olduğu, ... hakkında tanzim edilmiş olan tıbbi evrakların tetkiki ve şahsın 03.11.2020 tarihinde yapılan muayenesine göre Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 20.09.2018 tarihli Kranial BT’sinde bilateral mastoid hücreler içerisinde her iki orta kulakta sıvı dansiteleri izlendiğinin belirtildiği, davacının kazadan sonra işitme kaybı şikayeti olunca hastaneden taburcu olduktan 1 ay içinde KBB polikliniğine gittiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kulak Burun Boğaz Polikliniği 25.01.2021 tarihli Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporunda, davacının sol kulak için 3 aydır işitme cihazı kullandığı, daha önce kulaktan ameliyat olmadığı, odyolojik testlerin yapıldığı, her iki kulakta orta derecede sensörinöral işitme kaybı izlendiği, işitme kaybına bağlı tüm vücut fonksiyon kaybının %30 bulunduğu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı 11.11.2021 tarihli Odyoloji, Denge ve Konuşma Bozuklukları Ünitesi Odyolojik Bulgular raporunda, bilateral orta derece S/N işitme kaybına bağlı tüm vücut fonksiyon kaybının %30 olduğu, sol saf ses ortalaması 58, sağ ses ortalaması 51 olduğu belirtildiği dikkate alınarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığında, şahısta meydana gelen sağ kulakta orta derecede işitme kaybı için (saf ses ortalamaları; sağ kulak:58, sol kulak:51) Kulak-Burun-Boğaz Bölümü Tablo 1.a, Tablo 2 ve Tablo 3’e göre özür oranı%30 olduğu, ayakta durabilme, yürüme ve hareket bozuklukları için Kas-İskelet Sistemi bölümü Tablo4.1’e göre özür oranı %20, dominant üst ekstremite bozukluğu için Kas-İskelet Sistemi Bölümü tablo 4.2.a’ya göre özür oranı%10, mevcut bulgulara Balthazard formülü uygulandığında kişinin özür oranının %50 olarak bulunduğu, belirtilmiş olup raporda davacının yaralanması ile ilgili tıbbi belgeler getirtilerek, davacının muayene edilerek yaralanmalarının ve son durumunun değerlendirildiği, kaza sonucu yaralanması ile işitme kaybına ilişkin maluliyeti arasında illiyet bağının kurulduğu anlaşılmakla davalının maluliyet raporuna ilişkin itirazları da yerinde görülmemiştir.

Davalı vekili geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını ileri sürmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak belirtilmiş ve bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebileceği belirtilmiştir.

Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık ya da maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir. Geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup 2918 sayılı KTK.’nun 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK'nun 54. Maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK'nun 85. Maddesi ve 91. Maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK'nun 98. Maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararından sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davalı vekili dava konusu kaza sonucu davacının zararının hesaplamasında %1.8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de Dava konusu kaza 20.09.2018 tarihinde meydana gelmiş, davalı ... Sigorta Anonim Şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 10.01.2018-2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir.

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Olay tarihi olan 20.09.2018 tarihinde yürürlükte bulunan 22918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme ve 92/i maddesinde yer alan “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” düzenlemesi Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarih 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. Maddenin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

Bu durumda davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nun ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay tarafından TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruri olduğu, gerçek zarar miktarının, hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri esas alınarak hesaplanması gerektiği ve tazminatın TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılması kabul edildiğinden, progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.

Davalı vekili avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı kazaya karışan aracın yolcu naklinde kullanılan otobüs olması sebebiyle avans faiz işletilmesi doğru bulunmuştur.

Açıklanan nedenlerle dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. İhbar olunan ... ihbar olunan sıfatı ile davada yer almış olup, davada ihbar olunan davanın tarafı olmadığı gibi aleyhine hüküm de kurulmadığından istinaf dilekçesinin reddine,

2. Davalı ... Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

3. Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 19.337,35 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 4.834,34 TL'sının mahsubu ile 14.503,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,

4. İstinafa başvuran İhbar olunan ... tarafından yatırılan karar harcının  talep halinde iadesine,

5. Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

6. Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK'nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

7. Kararın taraflara tebliğine,

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK'nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 28.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

  • Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.