T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2024/268 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2024/568
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : DR. ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2023
ESAS NO : 2023/1001 E 2023/1332 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 07/05/2024
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2024
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete teslim etmiş olduğu 1. Sınıf / 1. Kalite Arpa ve Buğday'lara (Ekin'lere) karşılık davalının teslim edilen ürünlerin gerçek değerini karşılamaktan çok uzak 04.08.2023 tarihinde müvekkiline 1.401.229,46TL olarak ödeme yapıldığını, müvekkilinin, davalı şirkete aynı kalitedeki buğdaylarını 2022 senesi harman döneminde teslim etmiş olup teslim ettiği tarihteki ürünlerin alım-satım bedeli taraflarca 7,00TL olarak kararlaştırıldığını, 2023 yılı harman döneminde de yine davalı şirket yetkilisi ile yapılan görüşme neticesinde buğday/ekinleri 2022 yılında almış olduğu bedel üzerinden ve arpanın da kilogram fiyatını 6 TL olarak mahsullerin alınmasını karşı tarafa bildirdiğini, bu bildirim esnasında davalının sessiz kalarak alım-satım sözleşmesini zımnen kabul ettiğinin müvekkili tarafından anlaşıldığını, fakat daha sonra davalının bu fiyat üzerinden mahsullerin bedelini ödeyemeyeceğini söylemesi üzerine müvekkilinin, davalı firma yetkilisine teslim edilen mahsullerin iadesini talep ettiğini, davalı şirket yetkilisinin ise ürünleri geri veremeyeceğini söyleyerek tarafların serbest iradelerine yansımayan hukuka uygun olarak gerçekleşmeyen bir ticaret neticesinde davalının haksız bir şekilde zenginleşmesine neden olduğunu belirterek 04.08.2023 tarihinde 1.401.229,46TL olarak yapmış olduğu ödemeye karşılık eksik kalan/ödenmeyen kısım için ürünlerin müvekkilinin iradesine yansıyan değeri olan müvekkilinin 2022 yılı harman döneminde teslim etmiş olduğu ürünlerin fiyatı olan kilogram fiyatı 7,00 TL üzerinden bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılarak mahsullerin teslim tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davanın hukuki nedeninin belli olmadığını, ispat külfetinin davacıda olduğunu, daha yüksek bedelle anlaşma sağlandığını iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, taraflardan birinin diğerine göre güçsüz ve edilgen olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, işin ticari nitelikte olmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği, davacının tacir olmaması sebebiyle somut uyuşmazlığa bakma görevinin genel mahkemeler olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece verilen usulden red kararının yeterli olmadığı, kararda açıkça görevsizlik ifadesinin geçmediği, HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddelerinin yazılı olmasının yeterli olmadığı, ayrıca her iki yanın da adresinin Beypazarı olduğu, uyuşmazlığın ticari uyuşmazlık olarak kabul edilmemesi halinde yargılamanın Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği, davacı yanın tacir olduğu, vergi mükellefi olmamasının sonuçlarının göreve sirayet etmemesi gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık görevli mahkeme noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından teslim edilen ürünlerin bedelinin davalı tarafından eksik ödendiği iddiasına dayalı ürünlerin değerinin tespit edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK'nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; uyuşmazlık, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından teslim edilen ürünlerin bedelinin davalı tarafından eksik ödendiği iddiasına dayalı ürünlerin değerinin tespit edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından davacının potansiyel (gelir getirici kazancı olmayan) mükellef olduğu, bu sebeple tacir olmadığı, ticaret sicil müdürlüğü ile yapılan yazışmada davacının herhangi bir tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır. Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
Bu bağlamda, davacının tacir olmaması sebebiyle somut uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir.
Bilindiği gibi Hakimler Savcılar Yüksek kurulu’nun 24.03.2005 tarih 188 sayılı Kararının 11.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri Konusunda düzenleme yapılmıştır;
I-Müstakil ticaret mahkemesi kurulmuş olan yerlerde, İstanbul dışındaki yerler için;
a-Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine,
b-Büyükşehir Belediyesi oluşturulmamış il ve ilçe ağır ceza merkezleriyle ağır ceza mahkemesi bulunmayan ilçelerde kurulu müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin,o yer asliye hukuk mahkemesinin çevresi ile aynı olmak üzere belirlenmesine,
II-Müstakil ticaret mahkemesi kurulmamış olan yerlerde,
Müstakil ticaret mahkemesi kurulmamış olan il merkezleri ile ağır ceza mahkemesi bulunan ve bulunmayan (büyükşehir belediye sınırları dışında kalan mülhakatlar da dahil olmak üzere) diğer ilçelerde, ticaret mahkemelerinin görev alanına giren iş ve davalara; o yer asliye hukuk mahkemelerinin eşit olarak bakmalarına karar verilmiştir.
Ancak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurul’unun 26/03/2014 tarih 141 numaralı kararı ile Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün, 6360 ve 6447 sayılı Kanunlar ile yeni büyükşehir belediyelerinin kurulması ve daha önce kurulanlarla birlikte büyükşehir belediyelerinin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlemesi nedeniyle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarına ilişkin 24/03/2005 tarih, 188 sayılı kararının iş yoğunluğu, coğrafi konum ve ulaşım imkanları dikkate alınarak anılan mevzuat çerçevesinde büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki ağır ceza merkezlerinde ve mülhakatında kurulu iş, asliye ticaret ve tüketici mahkemelerinin yargı çevrelerinin gözden geçirilmesine ilişkin 20/03/2014 tarih ve 21646783/668/9791 sayılı yazısı görüşülerek;
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24/03/2005 tarih, 188 sayılı kararının 11, 12 ve 14 üncü maddelerinde yer alan ilke kararlarına ek olarak aşağıdaki kararlar alınmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemelerine ilişkin olarak; 6360 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin (2) fıkrasında adı geçen büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak genişletilmiş ise de, mevcut düzenleme nedeniyle müstakil Ticaret Mahkemesi bulunan (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Samsun) büyükşehir belediyeleri sınırına yeni giren ilçeler dâhil edilmeksizin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24/03/2005 tarih, 188 sayılı kararının 11/I-B-a maddesinin uygulanmasına devam edilmesine, (Bu kapsamda 6360 sayılı Kanun öncesi durum korunarak; Adana Ticaret Mahkemesinin Adana Merkez ve Karaisalı, Ankara Ticaret Mahkemesinin Ankara Merkez, Akyurt, Bala, Çubuk, Elmadağ, Gölbaşı ve Kalecik, Sincan Ticaret Mahkemesinin Sincan Merkez ve Kazan, Antalya Ticaret Mahkemesinin Antalya Merkez, Bursa Ticaret Mahkemesinin Bursa Merkez, Gemlik ve Mudanya, Eskişehir Ticaret Mahkemesinin Eskişehir Merkez, Gaziantep Ticaret Mahkemesinin Gaziantep Merkez, İzmir Ticaret Mahkemesinin İzmir Merkez, Kemalpaşa, Menderes, Seferihisar, Selçuk, Torbalı ve Urla, Karşıyaka Ticaret Mahkemesinin Karşıyaka Merkez, Aliağa, Foça ve Menemen, Kayseri Ticaret Mahkemesinin Kayseri Merkez, Konya Ticaret Mahkemesinin Konya Merkez, Mersin Ticaret Mahkemesinin Mersin Merkez ve Samsun Ticaret Mahkemesinin Samsun Merkez ilçelerindeki görev alanına giren iş ve davalara bakmasına devam etmesine, Sayılan yerlere bağlı diğer ilçeler yönünden ise Ticaret Mahkemelerinin görev alanına giren iş ve davalara, o yer asliye hukuk mahkemelerince eşit olarak bakılmasına devam edilmesine” karar verilmiştir.
Somut olayda, mahkemece bu hususlar gözetilerek dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilip dosyanın Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle görev hususunda bir karar verilmesi gerektiğinden, mahkemece verilen karar ...353/1-a-3.maddesi gereğince kaldırılmış dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/12/2023 tarih ve 2023/1001 Esas, 2023/1332 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
-
...nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE
-
İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
-
İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
-
Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 362/(1).g.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/05/2024 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."