T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2024/407 Esas 2024/689 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2024/407
KARAR NO : 2024/689
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2018
NUMARASI : 2017/54 Esas 2018/609 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2017
KARAR TARİHİ : 21/05/2024
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2024
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen karara karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmasıyla Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak yapılan yargılama sonunda Dairemiz kararında direnilmesine ilişkin verilen karara karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Dairemiz kararının bozulması üzerine Dairemize gönderilen dosyada açılan duruşmada gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile dava dışı ... Grup Oto İnş. Mak. İml. İth. İhr. San. Ltd. Şti arasında 30/06/2015 tarihinde 2.000.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi düzenlediğini ve kredi kullandırdığını, davalının sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza koyduğunu, Gebze 3. Noterliği’nin 14/11/2016 tarih ve 63974 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, borç ödenmemesi üzerine Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/173 Esas sayılı takip dosyasından takibe geçildiğini, davalı borçlu tarafından haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev, derdestlik, husumet, hak düşürücü süre itirazı ve zamanaşımı def’inin yanı sıra müvekkili hakkında ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini, hesabın yanlış olduğunu bildirerek davanın reddine, davacının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; bilirkişinin ek raporunun 6 ve 7. sayfalarında, 30/06/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki davalının kefaleti nedeniyle hesaplamaya yalnızca bu kredi sözleşmesinin esas alındığını ve 31/08/2015 tarihinden sonra kullandırılan kredilerden dolayı davalının sorumlu olduğunu, tablodaki belirtilenler dışında kalan kredi borçlarının davalının kefalet imzasının bulunduğu 31/08/2015 tarihinden önce akdedilen sözleşmelerden kaynaklanması sebebiyle hesap tablosuna dâhil edilmediğinin belirtildiğinden taraf vekillerinin itirazlarının bu sebeple yerinde görülmediği, bilirkişinin, dosyadaki bilgi ve belgelere, dosyaya alınan sözleşme asıllarına, davalının kefaletlerine göre kök ve bunu tamamlayan ek raporu mahkemece benimsenerek hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, 300002 no'lu kredi için 2.515,00 TL ana para, 86,46 TL şlemiş akdi faiz, 4,32 TL BSMV olmak üzere toplam 2.605,78 TL; 700008 no'lu kredi için 10.671,51 TL ana para, 2.028,05 TL işlemiş akdi faiz, 101,40 TL BSMV olmak üzere toplam 12.800,96 TL; 700009 no'lu kredi için 111.396,88 TL ana para, 3.487,77 TL işlemiş akdi faiz, 174,38 TL BSMV olmak üzere toplam115.059,03 TL; 700010 no'lu kredi için 101.361,60 TL, 4.307,99 TL, işlemiş akdi faiz, 215,38 TL BSMV olmak üzere toplam 105.884,97 TL; 2100001 no'lu kredi için 116.179,39 TL ana para, 4.509,43 TL (aslında 4.599,43 TL olması gerekip maddi hata sonucu 4.509,43 TL yazılmıştır) işlemiş akdi faiz, 233,62 TL BSMV olmak üzere toplam 121.012,44 TL; 2100002 no'lu kredi için 117.948,36 TL ana para, 4.414,36 TL işlemiş akdi faiz, 220,71 BSMV olmak üzere toplam 122.583,43 TL ile 429,21 TL ihtar masrafı olmak üzere genel toplam (460.072,74 TL ana para, 18.924,06 TL işlemiş akdi faiz, 949,81 TL BSMV ve 429,21 TL masraf=) 480.375,82 TL alacak üzerinden yapılan itirazın iptaline, 2.605,78 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 51,80 oranında, 12.800,96 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 29,76 oranında, 115.059,03 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 27,84 oranında, 105.884,97 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 28,08 oranında, 121.012,44 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 28,08 oranında ve 122.583,43 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 27,60 oranında temerrüt faizi ve temerrüt faizine % 5 BSMV uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan 480.375,82 TL alacağın % 20'si oranında olan 96.075,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının talep ettiği kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın ... Şubesi Kredi Müşterilerinden dava dışı ... Grup Oto İnş. Mak. İml. İth. İhr. San. Ltd. Şti arasında 30/06/2015 tarihinde 2.000.000,00 TL bedelli ve 14/05/2015 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmeleri düzenlediğini, bu sözleşmelere istinaden ticari krediler kullandırıldığını, davalı ...'nın Genel Kredi Sözleşmelerine müşterek borçlu müteselsil sıfatıyla imza attığını, borcun ödenmemesi üzerine borçluya ve kefile Gebze 3. Noterliği'nin 14/11/2016 tarih ve 63974 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, borç ödenmemesi üzerine Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/173 Esas sayılı takip dosyasından takibe geçildiğini, davalı borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durduğunu, ilk derece mahkemesi dosyasına sunulan 16/10/2017 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınmayarak davacının 14/05/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde imzası olmasına rağmen yalnızca 30/06/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden sonra kullandırılan kredilerden davalının sorumlu tutulduğunu, dava dosyasına sundukları 20/06/2018 tarihli beyan dilekçelerinde açıkça belirttikleri üzere 30/06/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin kefalet ile ilgili bölümünde davalının el yazısı ile "31/08/2015 tarihinden önce kullandırılmış ve bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden kaynaklı borçlara" şeklinde beyanın yazıldığını, yasa gereği davalının sorumluluğunun dava dışı şirkete kullandırılan tüm kredileri kapsadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle davanın kabulüne, davalının itirazının kaldırılması ile takibin devamına, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 27/10/2020 tarih ve 2019/93 Esas 2020/1084 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/05/2022 tarih ve 2021/382 Esas 2022/4205 Karar sayılı kararı ile;
"... Müteselsil kefilin TBK 586. maddesinden kaynaklanan savunmaları, def’i niteliğinde olup, kefilin ödemede geciken esas borçlu ihtar edilmeden kendisine başvurulamayacağını ileri sürmesi gerekmektedir. Bu hususu hakim re’sen dikkate alamayacağından, kefile def’i hakkı tanıyan T.B.K 586/1. maddesi hükmünün kamu düzeni ile ilişkili olduğunun kabulü mümkün değildir. HMK 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere münhasır yapılacak olmasına, davalı kefilin istinaf kanun yolu başvurusunun bulunmamasına göre, aleyhe bozma yasağı ve HMK 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davacı vekilinin temyizi üzerine İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Anılan bozma kararı üzerine Dairemizce duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda Dairemizin 22/11/2022 tarih ve 2022/1313 Esas 2022/1442 Karar sayılı kararıyla Dairemiz kararında direnilmesine hükmedilmiştir. Dairemiz kararına karşı taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24/01/2024 tarih 2023/11-848 Esas 2024/4 Kararıyla "... eldeki dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, asıl borçlunun son genel kredi sözleşmesinde bildirdiği adresten farklı adrese kat ihtaratı çıkartılmış ve tebligatın da bila ikmal iade edilmesi nedeniyle gönderilen kat ihtaratının gereği sonuçsuz kalmıştır. Başka bir ifadeyle kat ihtaratına rağmen borcun ödenemediğinden bahsedilemeyeceğinden ve asıl borçlunun ödeme güçlüğünde olduğu da iddia ve ispat edilmediğinden 6098 sayılı Kanun'un 586/1 inci madesindeki müteselsil kefil olan davalıya başvuru koşulları gerçekleşmemiştir. 22. Davalı vekili cevap dilekçesinde; hesap kat ihtarının müvekkiline tebliğ edilmediğini, borç hesabının yanlış yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince 6098 sayılı Kanun'un 586/1 inci maddesinde düzenlenen müteselsil kefile başvuru koşullarının takip ve dava şartı olduğu, mahkemelerin kanuni düzenlemeye aykırı olarak hiçbir tarafa hukuki himaye sağlayamayacağı, kanuna dayalı takip ve dava şartı olan bu husus kamu düzeninine ilişkin olduğundan 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi gereğince istinaf incelemesinde istinaf isteminde bulunanın sıfatına bakılmaksızın resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulüyle, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. 23. Ancak, her ne kadar müteselsil kefile başvuru şartını düzenleyen 6098 sayılı Kanun'un 586 ncı maddesinin birinci fıkrası emredici bir hüküm niteliğini taşısa da, kamu düzenine ilişkin bir hüküm niteliğini taşımamakta olup somut olayda davalı taraf İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmediğine göre Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi gereğince kamu düzeni gerekçe gösterilerek 6100 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinde düzenlenen taraflarca getirilme ilkesine ve aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 24. Zira bu husus, her emredici hükmün ihlâli hâlinde veya her emredici hükmü ihlâl eden bir kararın kamu düzenine aykırı bulunduğundan söz edilemeyeceği, kamu düzeninden ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararında da vurgulanmıştır. 25. Hâl böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle Dairemiz kararı bozulmuştur.
Dosyanın esasına ilişkin yapılan inceleme ile,
Dava konusu Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2017/173 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı borçlular aleyhine toplam 1.066.359,08 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/01/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 18/01/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 23/01/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı ile dava dışı ... Grup Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen 22/04/2013 tarihli 200.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 30/06/2014 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olarak imzasının bulunmadığı, 14/05/2015 tarihli 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde ise davalının 2.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde de davalının 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, davalının kefaletinin anılan sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan TBK'nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Dava konusu takip talebine davalının 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşme örneği eklendiği gibi, takibe dayanak yapılan Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/01/2017 tarih ve 2017/6 D. İş Esas 2017/6 D. İş Karar sayılı ihtiyati haciz ilamında da ihtiyati haciz talebinin dayanağı, davalının 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil olduğu 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi gösterilmiştir.
Yargılama aşamasında davacı vekili 10/04/2018 tarihli celsede işbu davada 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine dayandıklarını, davalının sözleşmedeki sorumluluğunun 1.000.000,00 TL olduğunu beyan etmiştir.
Davacı tarafından dava dışı asıl borçlu ile davalı ve diğer borçlulara gönderilen 10/11/2016 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile toplam 1.112.018,95 TL'nin 7 gün içerisinde ödenmesi ihtar edilmiştir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bankacı bilirkişi kök ve kök rapordaki görüşü tekrar eden birinci ek raporda, davalının dava dışı asıl borçlu şirket ile davacı arasında akdedilen 4 adet genel kredi sözleşmesinden sadece 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde 2.000.000,00 TL, 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil olduğu, kat tarihi ve takip tarihi itibarıyla oluşan borç miktarının davalı kefilin kefalet limitinin altında kaldığı için bu tutardan tamamen sorumlu bulunduğu, takip öncesi dönemde temerrüte düşürülmemiş bulunan davalı kefilin temerrütünün takip tarihi itibarıyla oluştuğu, davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla raporda kalem kalem belirtildiği şekilde olmak üzere toplam 1.062.798,89 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
İtiraz üzerine alınan ikinci ek raporda özetle; davalının 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesindeki kefaleti nedeniyle sorumluluğunun tespitinin istendiği, davalının bu sözleşmede 1.000.000,00 TL limitle müteselsil kefil olduğu, davalının anılan sözleşmedeki kefaleti nedeniyle davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan toplam 480.375,82 TL asıl alacağı bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmediği gerekçesiyle kredi hesabının kat edildiği, alacağın tahsili talebi ile davacının davalı aleyhine icra takibi başlattığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, alacağın davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı, takibin hangi genel kredi sözleşmesine dayalı olarak yapıldığı, davalının kefaletinin hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçları kapsadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, dava konusu icra takip talebinde icra takip dayanağı olarak kredi sözleşmeleri ve ihtarnameleri gösterilmiş, kredi sözleşmesine ilişkin herhangi bir tarihe yer verilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında akdedilen 22/04/2013 ve 30/06/2014 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davalının kefaleti yer almamakta ise de 1.000.000,00 TL limitli 14/05/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalı 2.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı gibi, 2.000.000,00 TL limitli 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde de davalı 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla yer almaktadır. Kefaletler yasanın aradığı şekil koşullarına uygundur.
Yargılama aşamasında davacı vekili 10/04/2018 tarihli celsede işbu davada 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine dayandıklarını, davalının sözleşmedeki sorumluluğunun 1.000.000,00 TL olduğunu açıkça beyan ettiği gibi dava dilekçesinde de dava dışı asıl borçlu şirkete 30/06/2015 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden ticari krediler kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine dava konusu icra takibinin başlatıldığını ileri sürmüştür.
Açıklanan bu durumdan anlaşılacağı üzere davacı yan işbu davada, dava konusu icra takibi ile tahsilini talep ettiği alacağın 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını açıkça ifade etmiştir.
Kaldı ki icra dosyası içerisinde de takip talebi ekine anılan genel kredi sözleşmesi sureti eklendiği gibi, icra dosyasına sunulan Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtiyati haciz kararında da 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanılarak davacı banka lehine ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
Davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının kefalet limiti 1.000.000,00 TL olup, sözleşmede yer alan davalının kefalet ifadesinde dava dışı asıl borçlu şirkete 31/08/2015 tarihinden önce kullandırılmış ve bu tarihten sonra kullandırılacak olan kredilerden kaynaklı borçlara 10 yıl süreyle 1.000.000,00 TL'ye kadar müteselsil kefil olunduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili kefalette yer alan "31/08/2015 tarihinden önce kullandırılmış kredilerden kaynaklı borç" ibaresi nedeniyle davalı kefilin davacı tarafından anılan tarihten önce dava dışı asıl borçluya kullandırdığı kredilerden kaynaklı borç nedeniyle de kefalet limiti olan 1.000.000,00 TL'ye kadar sorumlu olduğunu ileri sürmektedir.
Davalının kefaleti 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi içerisinde yer almakta olup, anılan sözleşmedeki kefalet sadece anılan sözleşmeden kaynaklanan borçların teminatı olacaktır.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi ikinci ek raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan asıl alacak miktarı ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde tespit edilmiştir. Davalı takip tarihinden önce temerrüte düşürülmemiştir.
Hal böyle olunca, yargılama aşamasında alınan ve banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan incelemeyi içeren bankacı bilirkişi ikinci ek raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan asıl alacak miktarının tespit edildiği, davalının takip tarihinden önce temerrüte düşmediği, davalının anılan sözleşmede yer alan kefaletinin sadece 30/06/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kredi borcunun teminatı olduğu, kefaletinin yer almadığı kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun teminatı olmadığı gibi, davacı vekilinin açıkça 30/06/2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanması nedeniyle davalının kefaletinin olduğu 14/05/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan da davalının bu aşamada sorumlu tutulamayacağı gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Öte yandan, hüküm altına alınan alacak miktarı likit, bir başka anlatımla bilinebilir ve hesaplanabilir nitelikte olduğundan davacı yararına İİK'nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davalı vekili kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de, reddedilen kısım yönünden davacı davalı aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi, buna ilişkin bir delil de ibraz edilmediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne, hüküm altına alınan alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının Ankara 3. İcra Müdürlüğü'nün 2017/173 E. sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazının;
Sıra No: Kredi No: Anapara İşlmş Akdî Faiz BSMV Asıl Alacak Uygulanması gereken temerrüt
Faiz Oranı(%)
1 300002 2.515,00 86,46 4,32 2.605,78 51,80
2 700008 10.671,51 2.028,05 101,40 12.800,96 29,76
3 700009 111.396,88 3.487,77 174,38 115.059,03 27,84
4 700010 101.361,60 4.307,99 215,38 105.884,97 28,08
5 2100001 116.179,39 4.599,43 233,62 121.012,44 28,08
6 2100002 117.948,36 4.414,36 220,71 122.583,43 27,60
İhtar masrafı 0,00 0,00 0,00 429,21
TOPLAM 460.072,74 18.924,06 949,81 480.375,82
Toplam 480.375,82 TL alacak üzerinden iptaline; asıl alacağa takip tarihinden itibaren tabloda gösterilen asıl alacak tutarlarına bu miktarların yanında yer alan oranlarda yıllık temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2. Hükmolunan alacak tutarı olan 480.375,82 TL'nin %20'si oranında hesap edilen 96.075,16 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3. Davalının koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
4. Alınması gerekli olan 32.814,47 TL karar ilam harcının peşin alınan 12.878,95 TL ile icra peşin harcı olarak 5.331,80 TL harcının mahsup edilerek bakiye 14.603,72 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
5. Davacı tarafından yatırılan 12.878,95 TL peşin harç ile icra peşin harcı olarak yatırılan 5.331,80 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6. Davacı tarafından yapılan 158,00 TL posta gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 4,60 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 862,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 388,59 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7. Davalı tarafından yapılan 4,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 2,53 TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8. İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesap ve takdir edilen 73.252,61 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9. İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesap ve takdir edilen 88.037,66 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2. Davacının istinaf yargılaması için yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3. İstinaf incelemesi sırasında açılan duruşma bozma ilamı gereği olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/03/2021 tarih ve 2021/2. 96 Esas 2021/205 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilerek taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/05/2024
Başkan - Üye - Üye - Zabıt Katibi -
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.