T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1871 Esas 2023/1911 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1871
KARAR NO : 2023/1911
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :19/10/2023
NUMARASI : 2023/318 Esas 2023/680 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 05/05/2023
KARAR TARİHİ : 28/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023
Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ihyası istenen ... Şirketi arasında ... parsel sayılı taşınmaz üzerine bina inşa edilmesi hususunda Ankara 47.Noterliğinde 09/07/2022 tarihinde 16492 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ihyası istenen şirketin sözleşmede belirtilen inşaatı sözleşmenin yapıldığı tarih itibari ile 18 ay içinde bitirip iskan ruhsatı alarak sözleşmede kararlaştırılan daireleri müvekkile teslim etmeyi taahhüt ettiğini ancak taahhütlerine uymadığını ve inşaatı yarım bıraktığını, müvekkilince nama ifaya izin talepli dava açtığını ve davanın Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/7 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalı ... Şirketi, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarasına kayıtlı olduğunu, şirketin sicil kaydının 6102 sayılı TTK'nun geçici 7.maddesi gereğince 23/01/2014 tarihinde resen terkin edildiğini, Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünün ... sicil numarasında kayıtlı ... Şirketi unvanlı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 7.maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde re'sen terkin edildiğini,
30.12.2012 tarihinde 28513 sayılı Resmi Gazete'de "Münfesih Olmasına veya Sayılmasına
Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine ilişkin Tebliğ" yayınlandığını, Tebliğin 5. Maddesinde; Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceği ifade edildiği ve d bendinde "16/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler." kapsamında resen terkin edildiğini, dava konusu şirketin Geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını belirterek davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmesini, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde TTK'nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına, davada yasal hasım olduklarından tarafları aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ticaret sicil kayıtlarına göre yapılan işlemlerin geçici 7. maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre yerine getirilmediği, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmediği gibi, davalı ticaret sicil müdürlüğünce ihyası istenilen şirketin oda kaydından re'sen terkin edilme sebebiyle silinmesinin kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafın ihya davası açmakta hukuki yarararının bulunduğu, yapılan terkin işleminin usul ve yasaya aykırı olduğundan dava açmak için aranan 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda aranmayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce TTK.geçici 7.maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen ... Şirketinin Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2023/7 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ticaret Siciline yeniden tescil ve ilan edilmesine, ihya sebebine göre tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, ihyası istenen şirketin terkininde davalı sicil kusurlu olup işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı ... temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; şirketin terkininin geçici 7. Maddedeki prosedüre uygun yapıldığını, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, usulüne uygun ihtarın şirkete gönderildiğini, mahkemece Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2023/7 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak ihya kararı vermesine rağmen TTK'nın 547. Maddesi gereği tasfiye memuru atanmamasının hukuka aykırı olduğunu, zorunlu hasım olan müvekkili aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, TTK'nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden re'sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2023/7 Esas sayılı dosyası, ihyası istenilen şirketin ticaret sicil özeti, terkin işlemlerine ilişkin belgeler vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünden gelen 08/05/2023 tarihli cevabi yazı ve ekleri, Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü'nün cevap dilekçesi ekinde sunulan sicil kayıtlarının incelenmesinde; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarasına kayıtlı ... Şirketinin davalı Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü'nce 23/01/2014 tarihinde TTK'nın geçici 7. maddesi gereği ticaret sicilinden re'sen terkin edildiği, infisah sebebinin 5174 Sayılı Kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak belirtildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK'nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre limited şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK'nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re'sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Dosya kapsamından; ihyası istenen şirketin sicilden re'sen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK'nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 05.05.2023 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK'nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Somut olaya gelince, münfesih şirketin 5174 sayılı kanuna göre odadan kaydı silinmesi sebebi ile 23/01/2014 tarihinde geçici 7. madde uyarınca re'sen ticaret sicil kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça münfesih olan şirket aleyhine açılan alacak davasının derdest bulunduğundan bahisle işbu ihya davası açılmıştır. İlk derece mahkemesince 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. Maddesinde sayılmayan "5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu gereğince odaca kaydı silinenler" terkin sebebine dayalı olarak ve aynı maddenin 4/a maddesindeki prosedüre uyulmaksızın terkin işleminin usulsüz gerçekleştirilmiş olduğu ve şirketin ihyasının istenilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne, şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden celp edilen kayıtların incelenmesinde şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7.maddesi gereğince 18/05/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu gereğince kaydının 23/01/2014 tarihinde silindiği anlaşılmaktadır.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10.maddesinde "Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur. " hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re'sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re'sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır." hükmünü içermektedir.
30.12.2012 gün ve 28513 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan " Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin" Tebliğ'in 1. Maddesinin d bendi " 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler." ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
TTK’nın geçici 7. Maddesinde "1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır" denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. Maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tututalamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. HGK’nın 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas, 2017/1193 karar sayılı kararında " ...Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır" denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 2017/714 esas 2018/254 karar, Yargıtay 11. HD 24/09/2018 gün ve 2018/2834-5605 e-k sayılı, 24/03/2022 gün ve 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar Sayılı ilamı). Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/03/2023 tarih ve 2023/1394 Esas 2023/1520 Karar ve 27/09/2022 tarih ve 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı ilamları).
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,) O halde, geçici 7. maddede tahdidi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı sicil tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır.
Öte yandan davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili ...'a ihtar gönderilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK'nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı sicil terkin işlemini gerçekleştirmiş olduğundan, ilk derece mahkemesince şirkete tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı sicilin bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 24/03/2022 tarih 2021/6686 Esas 2022/2403 Karar sayılı emsal içtihatı).
Ne var ki davalı sicil müdürlüğünün usulsüz terkin işlemi sebebiyle ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanmadığı halde ilk derece mahkemesince şirketin yanılgılı değerlendirme ile tam ihyasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin kararı kendi içinde çelişkili hale getirecek biçimde icra takip dosyası ile sınırlı olacak şekilde ihyasına karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı sicil müdürlüğünün bu yöndeki istinafının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalı sicil tarafından TTK'nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak terkin işlemleri aynı maddenin 4/a maddesindeki usule de uyulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı sicil aleyhine ilk derece mahkemesince yargılama giderlerine hükmedilmesi de yerindedir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... temsilcisinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince, asliye hukuk mahkemesince derdest dava dosyası ile sınırlı olarak ihyasına ilişkin verilen kararın HMK'nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılmasına, davanın kabulü ile ... Şirketinin ihyasına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A) 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2. Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/10/2023 tarihli ve 2023/318 Esas 2023/680 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1. b. 2.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE,
...'nün "..." sicil numarasında kayıtlı "... Şirketi"nin İHYASINA,
2. Kararın kesinleştiğinde Ankara Ticaret Sicili'ne tescili ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde tescil ve ilanına,
3. Alınması gereken 269,85 TL karar ilam harçtan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4. Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5. Davacının vekille temsil olunduğu anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı sicil müdürlüğünde alınarak davacıya verilmesine,
6. HMK'nun 333. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2. Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin, sonuçta davanın kabulüne karar verildiğinden, üzerinde bırakılmasına,
- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
Başkan- Üye - Üye - Zabıt Katibi-
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.