T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1077 - 2024/1236
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1077
KARAR NO : 2024/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2017/250 E. - 2021/251 K.
DAVACI : ..
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Manevi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/06/2021 tarih ve 2017/250 E. - 2021/251 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı ile müvekkilinin yaptığı bayilik sözleşmesinin 12.07.2017 tarihinde Ankara 24. Noterliğinin ihtarnamesi ile feshedildiğini, tebliğden sonra bayinin “... ... A.Ş.'' unvanını kullanarak fatura tahsilatı yaptığı yönünde duyumların alındığını, akabinde logolarının dahi indirilmediğinin tespit edildiğini, davalının ... markasının yanı sıra davalının ... sıfatları altında da şirketleri ile herhangi bir sözleşmesel ilişki olmadan fatura tahsilatı yaptığını, işlem ücreti aldığını, davalının duvarına müvekkilinin çağrı merkezinin telefonlarının asıldığını, davalının 21.07.2017 tarihli tahsilat fişi ile 10,03 TL'lik fatura için müşteriden 44/80 TL, aynı tarihte 28,82 TL'lik fatura için 64,40 TL tahsil ettiğini, müvekkilinin fatura tahsili için münhasır yetkili olduğunu, yetkisiz kişilerin "..." ismini kullanarak fatura tahsilatı yapmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının yetkisiz olarak markalarının güvenilirliğini kullanarak tahsile devam etmesinin şirket kalite standartlarını düşürdüğünü ve müvekkilinin itibarına haksız olarak zarar verdiğini ileri sürerek, davalının yetkisiz ve usulsüz olarak "..." unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabela, matbu evrakları kullanmak suretiyle fatura tahsilatı yapması sebebiyle ve müvekkilinin daha fazla zarar görmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilerek, davalının müvekkili adına hiçbir suretle tahsilat yapmaması, "..." unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılması ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesinin önlenmesini, 10.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 21/12/2015 tarihinde... A.Ş. İle ...A.Ş.'nin abonelerinin faturalarının tahsilatına ilişkin aracılık sözleşmesi imzaladığını, davacının daha sonra tek taraflı ve mutakabattan yoksun olarak oluşturduğu satış hedeflerine ulaşamadığından bahisle müvekkilinin sözleşmesini feshetmesinin haksız ve geçersiz olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete yönelik yetkisiz tutum niteliğinde ve marka hakkına tecavüz kapsamında muarazanın durdurulmasını gerektirecek bir eylemi bulunmadığını savunarak, davanın... A.Ş.'ye ihbar edilmesini ve müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, 10.08.2017 tarihinde davalı ...’a ait ve “...” adresinde mukim iş yerinde yapılan incelemede, işyerinin girişinde bulunan plastik tabelada “FATURA ÖDEME NOKTASI” yazdığı, kapının kenarında “...” marka ve logolarının kullanıldığı, iş yerinin iç tarafında “FATURA ÖDEME-PARA TRANSFERİ” ibaresinin ve “KREDİ KARTI İLE FATURA ÖDEYEBİLİRSİNİZ” biçiminde açıklamanın bulunduğunun tespit edildiği, buna karşılık iş yerinin içerisinde veya dışarısında “...” ibaresine, davacıya veya davacının çağrı merkezine ilişkin bilgi ve belgeler ile davalının davacının yetkili ödeme noktası olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama ve belgeye rastlanmadığı, marka hakkına tecavüz olgusu açısından belirtilmesi gereken temel husus, marka hukuku açısından tecavüzün söz konusu olabilmesi için tescilli marka ile üçüncü kişi tarafından kullanılan işaret arasında ve tescilli markanın kapsamında yer alan mallar/hizmetlerle işaretin üzerinde kullanıldığı mallar/hizmetler arasında aynılık, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik veya ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerliğin bulunmasının gerekli olduğu, bu bağlamda tescilli marka ile kullanılan işaret arasında benzerliğin bulunmadığı durumlarda taraflarca üretilen ürünlerin veya sunulan hizmetlerin benzerliği veya tescilli markanın tanınmış olması marka hukuku açısından tecavüz oluşturmayacağı, ayrıca markanın sadece mal veya hizmet üzerinde kullanılması değil iş evrakı ve reklamlar ile internette kullanılmasının da şartları varsa marka hakkına tecavüz teşkil edebileceği, ancak internette kullanımın marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için bu kullanımın aynı zamanda ticari etki doğurmasının da gerektiği, davalı iş yerinin içerisinde veya dışarısında “...” ibaresine, davacıya veya davacının çağrı merkezine ilişkin bilgi veya belgelere veya davalının davacının yetkili ödeme noktası olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama veya belgeye rastlanılmadığı, uyuşmazlık konusu ... ibaresi ile aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer bir ibare kullanımı bulunmadığı, tespit edilen kullanımların davacı adına tescilli markalardan doğan haklara tecavüz etmediği, davalı iş yerinde yapılan incelemede tespit edilen kullanımların davacı ile haksız rekabet yapmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı tarafın, aralarındaki sözleşmenin feshine ve tüm uyarılarına rağmen ... adına, ...'nın adını veya logolarını kullanarak makbuz, dekont vb.belgeler düzenlemeye, fatura tahsil etmeye devam ettiğini, böylece yetkisi olan ödeme merkezlerine karşı haksız rekabette bulunduğunu, müvekkilinin müşteri şikayetleriyle de karşı karşıya kaldığını, bu sebeple itibarının zarar gördüğünü ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüzün durdurulması ve önlenmesi ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan bayilik sistemi sözleşmesinin davacı tarafından davalıya gönderilen Ankara 24.Noterliği'nin 12/07/2017 tarih, 24938 sayılı ihtarnamesi ile feshedilmesi karşın, davalının davacının unvanını, marka ve logolarını kullanmaya ve fatura tahsilatı yapmaya devam ettiği iddiasıyla iş bu dava açılmış ise de, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davalının iş yerinin içerisinde veya dışarısında “...” ibaresine, davacıya veya davacının çağrı merkezine ilişkin bilgi veya belgelere veya davalının davacının yetkili ödeme noktası olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama veya belgeye, davacı marka ve logolarına benzer ya da karıştırılma ihtimali doğuracak bir kullanıma rastlanmadığının belirtildiği, yine davacı tarafından sunulan yazar kaşa fişlerinin davalı tarafından davacı adına tahsilat yapıldığını kesin olarak tespit için yeterli olmadığı, SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da, davalının sözleşmenin feshinden sonra davacı adına tahsilat yaptığı kanaatini oluşturacak bir bilgiye ulaşılamadığı, bilirkişi raporundaki ihtimale dayalı yorumlara itibar edilemeyeceği, ayrıca davalı ... hakkında dava konusu marka hakkına tecavüz eylemi nedeniyle açılan davada Ankara 46. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/387 Esas, 2020/349 Karar sayılı kararı ile beraat kararı verildiği ve bu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi'nin 04/04/2022 tarih, 2020/3033 Esas, 2022/1286 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1. b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2. Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 427,60. TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 80,70. TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 346,90. TL'nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3. İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4. İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/06/2024 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2024
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.