T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/993 - 2024/1122
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/993
KARAR NO : 2024/1122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2022
NUMARASI : 2021/81 E. - 2022/57 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptal, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/02/2022 tarih ve 2021/81 Esas - 2022/57 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı ... tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin "..." ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin “... ...” ibareli başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin markaları arasında iltibas bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ve dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, 21.01.2021 tarihli ve 2020-M-11438 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap verememiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının "... +şekil ... " ibareli marka başvurusu ile davacının "... " ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının "... +şekil ... " ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının "..." ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği , ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından benzerlik nedeniyle başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede " Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği, tarafların markaları arasında iltibas koşulları bulunmakla birlikte SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu ile dava konusu konusu başvurunun kötü niyetli olduğu hususlarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ... vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerliğin bulunmadığını, dava konusu başvurunun bir bütün olarak yeterince davacı markalarından farklılaştığını, ayrıca "..." ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aynı sonuca varıldığını, bilirkişi raporuna rağmen ilk derece mahkemesince aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece rapora itibar edilmeme gerekçesinin açıklanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı gerçek kişinin 12.05.2020 tarihinde "... ..." ibaresinin, 30. sınıf mallarda tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğu, davacının "..." ibareli markalarına dayalı olarak iltibas ve tanınmışlık gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı yaptığı itirazın da YİDK'in 2020-M-11438 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacıya 22.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın, iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 18.03.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvuru arasında, iltibas koşullarının oluştuğu, davacının SMK'nın 6/5 ve 6/9 maddelerine dayalı iddialarının ispatlanmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olup, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, yalnızca davalı Kurum tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık yalnızca dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında uyuşmazlık konusu 30 sınıf mallar yönünden karıştırılma tehlikesinin olup olmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu mallar, davacının itirazına mesnet 2019/04964, 2019/04662, 2018/92162 ,2018/59250 sayılı markaları kapsamında da yer aldığından, tarafların markaları arasına emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru lacivert renkli şeklin ortasına konumlandırılmış "..." ve bu ibarenin altına çok daha küçük puntolarla yazılan "..." ibarelerinden oluşmaktadır. Dava konusu başvurudaki "..." ibaresi İngilizce bir kelime olup "ilk seçim" anlamına gelmektedir. Anılan ibarenin bu anlamı ve marka kompozisyonunda, diğer kelime unsuruna göre daha geri planda konumlandırılması gözetildiğindei dava konusu başvurunun asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacının emtia benzerliği şartının gerçekleştiği 2019/04964, 2019/04662, 2018/92162 ,2018/59250 sayılı itiraza menset markalarının asli unsurunu da "... " ibaresi oluşturmaktadır. Buna göre yapılan değerlendirmede, her ne kadar dava konusu başvuruda, davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurunu oluşturan "..." ibaresi yer alsa da başvuruda bu ibarenin öne çıkartılmadığı, markanın bir bütün olarak "..." şeklinde algılandığı, dava konusu başvuruda, başvuruyu davacının markalarına yakılaştıran başka bir unsurun da bulunmadığı, bu itibarla dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varıldığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında SMK'nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2022/4053 E-2024/438 K sayılı ilamında da "..." ibaresi, davacının "..." asıl unsurlu markalarıyla benzer bulunmamıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve YİDK kararının iptali ile diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, yerel mahkeme kararı, davalı gerçek kişi tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı ...'in yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalıyı ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, yerel mahkemece verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamış, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi kararı gibi karar verilmiştir.
Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu ""..." asıl unsurlu başvuru ile davacının itirazına mesnet " 2019/04964, 2019/04662, 2018/92162 ,2018/59250 sayılı ve "..." asıl unsurlu markaları arasında, emtia benzerliği şartı gerçekleşmesine rağmen marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle YİDK kararının iptali istemli davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK.'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse" düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, diğer davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1. Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1. b. 2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/02/2022 gün ve 2021/81 Esas . 2022/57 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2. YİDK kararının iptali istemli DAVANIN REDDİNE,
3. Marka hükümsüzlüğü istemli DAVANIN KABULÜ ile dava konusu 2020/49205 sayılı ve “... ...” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4. Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 427,60. TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30. TL harcın mahsubu ile kalan 368,30. TL bakiye harcın davalı ...'tan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5. Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve hükümsüzlük davası yönünden Dairemizce bir istinaf incelemesi yapılmadığından ilk derece mahkemesi kararında hükmedilen 7.375,00. TL maktu vekalet ücretinin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine,
6. Davalı ... kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00. TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... verilmesine,
7. Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.100,00. TL bilirkişi ücreti, 168,50. TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 50,50. TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.319,00. TL yargılama giderinin takdiren 1/2'sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu orana tekabül eden 1.159,50. TL'ye, 59,30. TL peşin harç ile 59,30. TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 1.278,10. TL'nin davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8. Davalı ... tarafından istinaf aşamasında yapılan 67,20. TL posta masrafı, 220,70. TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 287,90. TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalı kuruma verilmesine,
9. Davalı ... tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen davacıya iadesine (HMK m.333),
11-Davalı ... tarafından peşin olarak alınan 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ... iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 10/06/2024 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/06/2024
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.