T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2023
NUMARASI : ...
DAVANIN KONUSU : Haksız rekabetin men'i, tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/12/2023 tarih ve 2015/294 E. - 2023/921 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketlerde yıllarca üst düzey görev yapan davalılar genel koordinatör ..., ... müdürü ..., dış ticaret müdürü ...'nun 04.09.2013 tarihinde aynı gün birlikte iş yerinden ayrılarak 3 ortaklı davalı ... Ltd. Şti.'yi kurduklarını, davalı şirketin iştigal konusunun davacı şirketlere aynı olduğunu, davalı şirketin kurucularının davacı şirketlerde üst düzey yönetici olarak şirketin bütün veri tabanına hakim olmakla birlikte davacı şirketlere ait müşteri, tedarikçi, fiyat bilgileri, dokümanlar, yazışmalar ve özellikle makine projeleri ile çeşitli teklif mektupları ve posta bilgileri bulunmakta olan zimmetlenmiş notebooklarıda yedinde götürdüklerini, talebe rağmen teslim etmediklerini, Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/168 D.iş dosyası ile yapılan tespitte şirket veri bilgilerinin teslimden önce 23.11.2013'de silindiği, böylece içeriğinin boşaltılmış olduğunun anlaşıldığını, davalı şirket kurucularının ellerinde bulundurdukları davacının makine ihracatı yaptığı müşterileri ile şirketin tanınmışlığından yararlanarak kendi şirketleri hesabına bağlantılar kurduklarını ve TTK'nın 55. maddesindeki haksız rekabet hallerini bir çok kere ihlal ettiklerini, aynı yöntemle yurt dışında bulunan davalı müşterileri ile bağlantı kurarak ihracatlar gerçekleştirildiğinin istihbar olunduğunu, ayrıca davalı şirketin davacılar bünyesinde çalışmakta olan bir kısmı rekabet yasağı sözleşmeleri imzalanmış bulunan yetişmiş elamanları aldatıcı vaatlere işten ayırıp kendi bünyesinde çalıştırmaya başladığını, bu kişilerin davacı şirkete karşı sır saklama borcu ve haksız rekabet yapmama taahhütnamesi imzalamış olduklarını, yaydıkları asılsız haberlerle şirketlerin yurtdışında iş yaptığı firmalar gözünde kötüleyerek haksız rekabet faaliyetlerini yürüttüklerini, davalı rakip şirketin ticari ahlaka ve dürüstlük kuralına aykırı kasti faaliyetlerinden davacı şirketlerin ticari yönden zarara uğramasının amaçlandığını ileri sürerek haksız rekabetin tespitine, haksız rekabetin men'ine, davalı şirketin ticaret sicilinden terkinine, haksız rekabet nedeniyle TTK 56 (d) maddesi maddesi uyarıca şirketin uğradığı zarar ve ziyanların tazmini ve TTK 56 (e-son) maddesi uyarınca haksız rekabet sonucunda davalıların elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığı olarak şimdilik 300.00,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, haksız rekabet nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, TTK'nın 59 maddesi uyarınca hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı şirketin 24.09.2013 tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, davalıların davacılara karşı ne kanundan doğan ne de sözleşmesel rekabet etmeme yükümlülüğü bulunmadığını, davacıların iddia ettiği haksız rekabet hallerinin varlığı bir an olsun kabul edilse dahi bu yasağın tarafının sadece davalı şirket olacağını, şirket ortaklarının husumet ve taraf sıfatının bulunmadığını, davalıların davacı şirketlerden kendi istek ve arzuları ile ayrılmadıklarını, davacı ... ....... Sincan 3. Noterliğinin 09.09.2013 tarihli 15542,15543 ve 15544 sayılı fesih bildirim ihtarnameleri ile şirketten aynı günde çıkarıldıklarını, haksız feshe ilişkin davalılar tarafından Ankara 2. İş Mahkemesinin 2014/261,262,263 esas sayılı davaları ile görülmeye devam ettiğini, davalıların ödenmesi gereken prim ve diğer işçilik alacakları çeşitli bahanelerle uzunca süre ödenmediğinden haksız baskı ve mobbing uygulamaları sonucu görevlerini yapamaz hale getirildiklerini, davalıların yıllıdır çalıştıkları sektör dışında başka bir iş yapmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına ve M.K. 2 maddesindeki iyi niyet kurullarına aykırı olduğunu, davalılar izinde iken iş akitlerinin fes edilmesi sonucu zilliyetliklerinde bulunan notebookların davacı şirket yetkilisine teslim edilmek istenildiğini, fakat kendisinin elden teslim almaktan imtina ettiğini, bu yönde davacıya dahi ihtarname keşide edildiğini, ...'e ait bilgisayarın Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/168 D.iş kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacıya teslim edildiğini, ... için Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/167 D.iş ve ... için Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/167 D.iş dosyaları ile başvuruda bulunulduğunu, talebin açılacak bir dava ile çözülebileceğinden bahisle reddedildiğini, davacı beyanlarının kötüniyetli olduğunu, davacılarında da davalı şirketinde müşteri olacak şirketlere doğrudan teklifte bulunmalarının söz konusu olmadığını, davalının yurtdışında iş yaptığı 6 şirketten sadece 1 tanesinin aynı zamanda davacı şirketlerinde müşterisi olduğunu, teklif mektuplarının forması şekli vs ticari sır olmadığını, davacı tarafın kötülemeye ve karalamaya yönelik iddialarını ispat etmesi gerektiğini, davacıların ne davalıların haksız rekabetine ne de zararlarını ispatlayamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/473 esas sayılı dava dosyasında davacı vekili, davacı şirket kurucuları olan diğer davacıların geçmişte davalı şirketler nezdinde çalıştıklarını ancak davalı ... .... AŞ'nin 09.09.2013 tarihli fesih bildirim ihtarnameleri ile aynı gün işten çıkarıldıklarını, iş sözleşmesi haksız feshedilen davacılar tarafından işçilik alacakları için davalı şirket aleyhine dava açıldığını, davacıların ve ... Makinaların başarılarından hoşnut olmayan davalı şirketler tarafından hukuka aykırı ve mesnetsiz iddialara dayanılarak savcılık şikayetleri yapılmaya başlanıldığını, müşterilere dürüstlük kuralına aykırı karalayıcı mesajlar atıldığını, davalı ... Makinenin yetkilisi olan davalı ... ... ve ...'nin haksız rekabet teşkil eden fiillerini ...'ın kendisine ait telefon hattından davalı şirketin müşteri çevresine asılsız iddia ve ithamlar içeren mesajlar gönderdiğini, bu mesajlar ile şirket ortaklarının müşterilere karşı kötülemekte davacı ile iş yapan firmaların Fetö'den soruşturma geçirileceğini belirterek müşterileri kendilerine yönlendirmeye çalıştıklarını, bu şekilde davacının zor duruma sokulduğunu, her gidilen yurtdışı fuarında davacıların potansiyel alıcıların bu hususların gerçek olup olmadığı gibi sorulara maruz kaldığını, çoğu firmanın doğruları bilmediğinden davacılar ile çalışmak istemediğini, davalılardan ...'ın davacı ... Makinanın yetkilisi ... hakkında işlemediğini bildiği halde Fetö üyesi olmak suçundan yaptığı asılsız şikayeti müşterilere sanki yargılanıyormuş gibi lanse ettiğini, yapılan asılsız ihbar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/207308 soruşturma dosyası ile davacı hakkında soruşturma başlatıldığını ve neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, ... Makinanın internet sitesi ile geçirilerek ... hakkında karalama niteliği taşıyan paylaşımlarda bulunulduğunu, davalıların haksız rekabet niteliğindeki eylemleri nedeniyle şikayette bulunulduğunu, soruşturmanın Ankara CBS 2019/81620 soruşturma dosyası ile devam ettiğini ileri sürerek TTK 56/1-a kapsamında davalıların fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, TTK 56/1-b kapsamında haksız rekabetin men'ine, haksız rekabet nedeniyle davacıların uğradığı zararın tazminatı amacıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacı ... firmasının kurucu ortakları olan diğer davacıların davalı ... firmasında en alt kademeden işi öğrenerek şirketin en üst düzey çalışanları olarak her birinin yaklaşık 10-15 yıl çalışan üst düzey yöneticileri olduğunu, tümünün 04.09.2013 tarihinde işten ayrıldığını, davacıların işten ayrılırken bir çoğu özel gizlilik taşıyan makine parça ve yazılımları ile tüm çizimleri şirkete ait tüm projeleri, tüm müşteri bilgileri yazışmalar teklifler, sözleşmeler olmak üzere ... firmasına ait hemen tüm bilgileri yanlarında götürdüklerini, üst düzey tüm yöneticileri aynı gün iş yerini terk etmesiyle davalı firmanın işlerini yürütemez hale geldiğini, kısa sürede borca batık hale geldiğini, Sincan ATM 2015/473 esas sayılı kararı çerçevesinde iflasın ertelenmesine karar verildiğini ve şirkete kayyum atandığını, ... firmasının 24.09.2013 tarihinde kurulduğunu, davacıların davalı şirketten ayrılmalarının ardından bu sefer birer ikişer davalı firmada yetişmiş çeşitli kademelerdeki personelleri kendi firmalarında çalışmaya ikna ederek davalı şirketten ayrılmalarını sağladıklarını toplam 24 donanımlı personeli davalı firmadan ayrılarak davacıların kurduğu ... firmasında çalışmaya başladığını, haksız rekabet iddiasında bulunan davacıların hali hazırda davalı firmaya karşı haksız rekabet eylemi gerçekleştirdiğini ve halen bu haksız eylemin devam ettiğini, talebin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacıların yarattığı hukuksuzluktan menfaat temin etmeye çalıştıklarını iddia edelin eylem ve yazışmaların ticari nitelikte haksız rekabet doğrucu bir eylem olarak sonuç doğurmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalı tarafça üretilenlerle benzer olduğunu iddia ettiği bir kısım makinaların büyük ölçüde anonim hale gelmiş ürünler olduğu bilirkişilerce tespit edilmekle, ürünlerin benzerliği haksız rekabet iddiasının ispatına yeterli olmadığından TTK 55/1-c maddesi kapsamında haksız rekabetin oluşmadığı, yine davalı tarafından bir kısım davacı işçilerini iş sözleşmelerini feshe yönlendirerek kendisi ile sözleşme yapmaya ikna etmek suretiyle TTK54/2 veya 55/1-b maddesi anlamında haksız rekabette bulunulduğu iddia edilmişse de, davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesi başlı başına haksız rekabet teşkil etmediğinden bu yöndeki iddianın haksız rekabete esas alınamayacağı, davalı şirketin kurucu ortakları olan diğer davalıların uzun yıllar üst düzey konumda davacı şirkette çalıştıktan sonra aynı gün işten ayrıldıkları ve davacı şirkete ait notebookları beraberlerinde götürdükleri, bu suretle davacı şirkete ait müşteri listesini ticari faaliyetlerinde kullandıkları, davalı şirketin web sayfasında yer alan resmin arka planında bulunan şirketlerin davacı yanın çok eskiden beri müşterisi olduğu ve buna ilişkin çeşitli fatura örneklerine atıf yapıldığı tespit edilmekle davalıların, davacılarla aynı müşteri çevresine yönelik faaliyet yürüttükleri ve davacıların müşteri listesi kullanılarak gerçek kişi davalıların kurduğu davacı şirket üzerinden bu müşterilerle ticari ilişkiye girmek suretiyle TTK 55/1-d maddesi kapsamında haksız rekabette bulundukları, 7 ayrı firmanın davacılar ile davalı defterlerinde alıcılar hesaplarında yer alan ortak müşteriler olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle davacı yönünden davalıların dava tarihi itibariyle elde ettiği menfaat karşılığı net karına ilişkin maddi zararın 1.083.387,00 TL olduğu, bilirkişilerce yapılan bu hesabın dosya kapsamına uygun bulunduğu, 6102 sayılı TTK'nın 56. maddesi haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri iktisadi menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimseye TBK'nın 58. maddesinde öngörülen şartlar mevcut ise manevi tazminat talep hakkınının tanımış bulunduğu, asıl davaya ilişkin somut uyuşmazlıkta davacıya ait ticari sır niteliğindeki müşteri listesini dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanmak suretiyle ticari kazancını azaltmaya yönelik davalıların eylemleri nedeniyle olayın özellikleri dikkate alınarak manevi zarara uğrayan davacı şirket yararına haksız rekabetin niteliği ve hakkaniyet gereği 25.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınması gerektiği, asıl davada, davacı yanın davalı şirketin sicil kaydının terkini ve hükmün ilanı talepleri uyuşmazlığın niteliği gereğince yerinde görülmediği, birleşen davada, davacı ... Ltd. Şti. ve şirket ortakları davacılar tarafından, davalı şirket yetkilisi ve ortaklarının, davacı müşterilerine, asılsız iddia ve mesajlarla davacıları ve ürünlerini kötüleyerek yanlış ve yanıltıcı bilgilerle iş yapılmasından caydırılmak istendiği ve davacı yetkilisi hakkında asılsız şikayette bulunmak suretiyle haksız rekabette bulunduklarının iddia edildiği, birleşen davada; davalıların, davacı şirketin müşterilerine gönderilen cep telefonu iletileri ve üçüncü kişilerin erişimine açık bir şekilde sosyal medya paylaşımları ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren davacı şirket ve çalışanları ile ürünlerine yönelik kötüleyici ve yanıltıcı açıklamalarda bulunmak suretiyle davacının rekabet edebilirliğine yönelik eylemlerinin TTK 55/1-a-1 ve 55/1-a-2 maddeleri kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğu, birleşen davada yerinde görülen davalıların haksız rekabetinin tespiti ile men'i talebinin kabulüne karar vermek gerektiği, asıl ve birleşen dava yönünden tanzim edilen bilirkişi heyeti ek raporunda, birleşen davada davalıların haksız rekabeti nedeniyle davacıların uğradığı zararının somutlaştırılmadığı, zararın ve uygun illiyet bağının kanıtlanamadığının ifade edildiği, haksız rekabetin varlığı halinde, haksız rekabete uğrayan kimsenin iktisadi menfaatinin muhtemel zarar görme tehlikesine maruz kalması nedeniyle dahi maddi zarara uğradığının kabulü ile şayet, uğranılan maddi zararın miktarı zarara uğrayan tarafından tam olarak ispat edilemiyorsa, TBK'nun 50. maddesi uyarınca zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi düşünülebilecek ise de, birleşen dava tarihinden daha önce açılmış olan ve daha önceki tarihli eylemlere dayanan asıl davada davalıların haksız rekabet niteliğindeki eylemleri sabit görülerek asıl davada davacı yararına davalıların elde ettiği menfaat karşılığı net karına ilişkin uğranılan maddi zararın tazminine karar verilmiş olmakla birleşen davada davacıların asıl davada sabit olan haksız rekabetleri nedeniyle birleşen dava kapsamında maddi tazminat taleplerinin TMK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına uygun düşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından birleşen davada davacıların maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminata ilişkin yukarıda izah edilen genel ilkeler çerçevesinde birleşen davada davalıların, birleşen davada davacı şirket, davacı şirket ortakları ve şirket ürünleri hakkında mesaj ve üçüncü kişilerin erişimine açık sosyal medya paylaşımları ile yanıltıcı ve kötüleyici açıklamalarda bulunarak suretiyle kişisel değerleri zarar gören birleşen davada davacılar yararına haksız rekabet eyleminin niteliği, işleniş şekli nazara alınarak takdiren her bir davacı için 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl davada; davalıların davacıya ait müşteri listesini dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanarak davacının ticari kazancının azaltılmasına yönelik ticari ilişkiye girmek şeklindeki fillerinin TTK 55/1-d maddesi kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine ve haksız rekabetin men'ine, asıl davada davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 1.083.387,00 TL maddi tazminatın 150.000,00 TL'sine 13.03.2015 dava tarihinden itibaren 933.387,00 TL'sine 05.07.2023 ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, asıl davada davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın 13.03.2015 dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, asıl davada davacının davalı şirketin sicil kaydının terkini talebi ile hükmün ilanı talebinin reddine, birleşen davada; davalıların, davacıları ve ürünlerini müşterileri nezdinde mesaj ve paylaşımlarla kötülemek ve yanıltıcı açıklamalarda bulunarak rekabet edebilirliğine yönelik fiillerinin TTK 55/1-a-1 ve 55/1-a-2 maddeleri kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine ve haksız rekabetin men'ine, birleşen davada davacıların maddi tazminat talebinin reddine, birleşen davada davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile her bir davacı için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın 11.09.2019 birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, birleşen davada davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalılar birleşen davada davacılar vekili, asıl dava ve birleşen davalarda verilen kararların aleyhe hususlarını kabul etmediklerini, haksız rekabete ilişkin davaların, TTK m.60 gereği davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, davanın açılış tarihi 12.02.2015 olup 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, karşı tarafça açılan dava haksız rekabete dayalı olmasına ve mahkemece haksız rekabetin oluştuğuna ilişkin karar verilmiş olsa da davaya konu hususların rekabet etmeme yasağına ilişkin bulunduğunu, haksız rekabetin varlığı kabul edilse dahi şirket ortaklarının bu davada taraf sıfatının bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin hem sözleşmeden doğan hem de yasal olarak aynı sektörde iş kurup hayatlarını sürdürmeye çalışmalarını engelleyen bir yükümlülükleri bulunmadığını, iddia edildiği gibi müvekkillerinin bilgisayar tesliminden kaçınmadığını, verilerin silinmesi gibi bir durum olmadığını, müşteri çevresinin aynı olması hususunun haksız rekabete konu edilmesinin mümkün olmayıp hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, kamuya açık bilgilerin veya kolay bir araştırma sonucu elde edilebilecek bilgilerin ticari sır olarak sayılmasının mümkün olmadığını, davacı şirketten ayrılan çalışanların müvekkili şirkette işe başlamasının müvekkili şirketin haksız rekabet oluşturan herhangi bir fiili ile ilgisi bulunmadığını, hazırlanan teklif mektuplarının formatı, şekli vs. ticari sır olmadığını, birleşen dosya açısından; 30.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere müvekkili şirketin uğramış olduğu kar kaybının daha fazla olduğu düşünüldüğünden bu zararın kabul etmemek kaydıyla 150.671.13 TL olduğunu, bu haksız rekabet sonucunda müvekkili şirketin gerek müşteri portföyü yönünden, gerekse şirket kazancı yönünden zarara uğradığını, çelişkinin giderilmesi ve somut adalete ulaşılması adına yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınması gerektiğini, manevi tazminat talebinin tamamının davalılardan alınması gerektiğini, hem asıl dava hem de birleşen dava hakkında yapmış olduğumuz İstinaf Kanun Yolu Başvurumuzun kabulü ile verilmiş olan kararın kaldırılarak yeni bir yargılama yapılmasını, öncelikle hükme esas alınabilecek ve çelişkileri giderecek yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasını ve asıl davada davanın reddi ile birleşen davada taleplerimiz doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, istemiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, hangi davalı eyleminin hangi davacıya yönelik olduğuna dair herhangi bir tespit yapılmaksızın, soyut ifadelerle “telefon iletileri ve sosyal medya paylaşımları” şeklinde gerekçe gösterildiğini, bu telefon iletilerinin kimler arasında olduğu, içeriğindeki ifadeler ve sunulan delillerin niteliği uzman bilirkişi tarafından incelenmeli, dayanak yazışmaların kimler arasında ve hangi içerikte olduğu, hangi “beyan veya ifade” nedeniyle haksız rekabet eyleminin gerçekleşmiş olduğu tespit edildikten sonra, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı olmayan tüm taraflar açısından ayrı ayrı taraf sorumluluklarının değerlendirilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde bildirilen, haksız rekabet iddialarına dayanak aynı eylemler nedeniyle ..... soruşturma numaralı dosyası akıbetinin incelenmediğini, dava dilekçesindeki iddialara dayanak delillerin; kimler arasında olduğu anlaşılmayan, bir takım özel telefon yazışma çıktıları ve sosyal medya paylaşımlarına ilişkin olduğunu, söz konusu delilleri kabul etmemekle birlikte öncelikle; özel hayatının gizlilik alanına giren bu özel yazışma ve görüşmelerin delil olarak dayanılmasına muvafakat etmediklerini, dayanak eylemler nedeniyle yasal süresinde açılmayan davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde yer alan birçoğu yabancı menşeili yazı ve yazışmalardan ibaret, esasen delil niteliği olmayan iddialara dayanak eklerin hiçbirinin hükme esas alınacak nitelikte olmayan delillerin, somut değerlendirme yapılmadan haksız rekabet eylemine gerekçe gösterilmesine itiraz etiklerini, haksız rekabet eyleminden zarar gören kimsenin, gördüğü zararın tazmin edilmesini kusuru olandan isteyebileceğini, tazminat davasının kabul edilebilmesi için kusur ve zarar ayrı ayrı tespit edilmesi gerektiğini, haksız rekabet iddiasında bulunan davacıların hali hazırda müvekkili firmaya karşı haksız rekabet eylemi gerçekleştirmiş ve halen bu haksız eylemine devam eden şirket ve ortakları olduğunu, davacıların kendi yarattığı hukuksuzluktan (haksız rekabet) menfaat temin etmeye çalıştıklarını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, öncelikle davanın TTK.md.60.maddesi kapsamında zamanaşımı süresinde açılmamış olması nedeniyle reddine, İddiaların özel hukuka ilişkin olması nedeniyle haksız rekabete ilişkin talebin reddine, İddiaların dayanağı delillerin niteliği ve içeriği itibariyle haksız rekabet eyleminin gerçekleştirildiğinin kabulüne yeter kabul edilebilir delil olmadığı ayrıca davacıların esas dosya bağlamında tespit edilen ve halen devam eden haksız rekabet eylemlerinin varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçelerle haksız rekabetin tespit ve men-i’ne ilişkin karar ile maddi tazminatın kabulüne ilişkin kararların kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirket ve kurucularının, müvekkiline ait makineleri yetkisiz olarak kullanmak suretiyle haksız rekabete sebep olduklarını, davalıların, müvekkili şirkette uzun süre üst düzey yönetici olarak görev yaptıkları, müvekkili şirketin müşterileri ile ilişkiler yürütmüş kişiler oldukları, müvekkili şirket çalışanlarını ayartarak işten ayrılmalarına neden oldukları, bu çalışanları akabinde davalı şirkette işe başlattıkları, müvekkili müşteri çevresi ile kendi şirketlerini kurduktan sonra ticari ilişkiye girmiş oldukları değerlendirilerek davalıların TTK m. 55 kapsamında haksız rekabet gerçekleştirmiş olduklarının tespitine karar verildiğini, bu yönüyle kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davalıların, müvekkili şirkette uzun süre üst düzey yönetici olarak görev yaptıkları, işten ayrılırken birçoğu özel gizlilik taşıyan makine parça ve yazılımları ile tüm çizimleri, şirkete ait tüm projeler, tüm müşteri bilgileri, yazışmalar, teklifler, sözleşmeleri olmak üzere ... firmasına ait hemen tüm bilgileri yanlarında götürdüklerini, mahkemece makinelerin büyük ölçüde anonim hale gelmiş olduğu, Müvekkil Şirket’in bu ürünlerinin patent- faydalı model kapsamında korunmadığı dolayısıyla bu ürünleri kimin kimden kopyaladığını belirlemenin mümkün olmadığı sonucuna varılmış olmasının yerinde olmadığını, hükmün ilanı talebinin reddine ilişkin kararın hatalı olup ilan talebinin kabulünün gerektiğini, ileri sürerek Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/294 Esas, 2023/921 Karar sayılı ve 22.01.2024 tarihli ilamının asıl dava yönünden gerekçesi ve hüküm fıkrası eksik olmakla, davalıların davacı Şirket’e ait makineleri yetkisiz olarak kullanmak suretiyle haksız rekabete sebep olduklarının da kabulüne karar verilmesi bu şekilde gerekçenin ve hüküm fıkrasının düzeltilerek asıl davanın kabulüne, hükmün ilanı talebinin reddine yönelik kararın kaldırılarak hükmün ilanına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Birleşen davada davacı ... ... .... ve şirket ortakları, davalı şirket yetkilisi ve ortaklarının, davacı müşterilerine, asılsız iddia ve mesajlarla, davacıları ve ürünlerini kötüleyerek yanlış ve yanıltıcı bilgilerle iş yapılmasından caydırılmak istendiği ve davacı yetkilisi hakkında asılsız şikayette bulunmak suretiyle haksız rekabette bulunduklarının iddia edildiği, mahkemece birleşen davada, davalıların, davacı şirketin müşterilerine gönderilen cep telefonu iletileri ve üçüncü kişilerin erişimine açık bir şekilde sosyal medya paylaşımları ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren davacı şirket ve çalışanları ile ürünlerine yönelik kötüleyici ve yanıltıcı açıklamalarda bulunmak suretiyle davacının rekabet edebilirliğine yönelik eylemlerinin TTK 55/1-a-1 ve 55/1-a-2 maddeleri kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğu belirlenmiştir.
Ancak mahkemece birleşen davaya yönelik olarak kurulan bu hüküm denetlenebilir bulunmamaktadır. Zira mahkemece birleşen davada hangi davalı eyleminin hangi davacıya yönelik olduğu, hangi fiilin haksız rekabet yarattığı, haksız rekabet yarattığı düşünülen eylemlerin kimler arasında olduğu, haksız rekabet olduğuna kanaat edilen eylemlerin içeriğindeki ifadeler ve sunulan delillerin niteliği belirlenmemiştir. Bu durumda mahkemece bu hususların açıklığa kavuşturulması ve mahkemeyi bu yöne sevk eden delillerin tartışılması ve sonucuna göre denetlenebilir bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Diğer yandan mahkemece, birleşen davada davalıların, davacıları ve ürünlerini müşterileri nezdinde mesaj ve paylaşımlarla kötülemek ve yanıltıcı açıklamalarda bulunarak rekabet edebilirliğine yönelik fiillerinin TTK 55/1-a-1 ve 55/1-a-2 maddeleri kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine ve haksız rekabetin men'ine karar verildikten sonra, birleşen davada davacıların maddi tazminat talebinin TMK'nın 2. maddesi reddine karar verilmiş, sonrasında manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak mahkemece verilen bu karar kabule göre de yerinde olmamıştır. Zira her iki dava birbirinden bağımsız olduğu gibi dosyalar kapsamında dava konusu yapılan eylemler de birbirinden farklı bulunmaktadır. Mahkemece birleşen dava tarihinden daha önce açılmış olan ve daha önceki tarihli eylemlere dayanan asıl davada, davalıların haksız rekabet niteliğindeki eylemleri sabit görülerek, asıl davada davacı yararına, davalıların elde ettiği menfaat karşılığı net karına ilişkin uğranılan maddi zararın tazminine karar verilmiş olmasına rağmen, birleşen davada davacıların, bu kez asıl davada sabit olan haksız rekabetleri nedeniyle birleşen dava kapsamında maddi tazminat taleplerinin TMK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına uygun düşmediği sonucuna varılması, birleşen davanın konusunun birleşen davada davalıların, asıl davadan sonra gerçekleştirdikleri farklı eylemlere ilişkin olduğu için asıl davadan ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden, hukuka uygun görülmemiştir.
Bu durumlar karşısında, yukarıda ayrıntısı açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, uyuşmazlığın çözümünde etkili olacak ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce, taraf vekillerinin yukarıdaki hususlara ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre taraf vekillerinin asıl davaya yönelik tüm birleşen davaya yönelik diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1. Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1. a. 6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/12/2023 gün ve 2015/294 E. . 2023/921 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2. Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3. Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4. Asıl davada davacı ... ... Şti. tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 427,60. TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde asıl davada davacıya iadesine,
5. Birleşen davada davalılar tarafından istinaf başvurusunda uyap sisteminde ... adı altında peşin olarak yatırılan 1.854,00. TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde birleşen davada davalılara iadesine,
6. Asıl davada davalılar. birleşen davada davacılar tarafından istinaf başvurusunda uyap sisteminde ... ... Şti. adı altında peşin olarak yatırılan 427,60. TL maktu, 19.928,54. TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde asıl davada davalılar. birleşen davada davacılara iadesine,
7. İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8. İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
9. Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
10-İİK.'nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf kararının neden ve şekline göre birleşen davada davalılar ..., ..., ... ve ...'nden icranın geri bırakılması için alınan 182.653,26.TL tutarındaki nakit teminatın anılan birleşen davada davalılara GERİ VERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2024 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2024
Başkan
...
Üye
...
Üye
...
Katip
.