T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2257 - 2024/1917
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2257
KARAR NO : 2024/1917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : .... Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : ... Esas, ... Karar
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ... Sigorta Anonim Şirketi -
VEKİLİ : Av.
DAVA : Sigorta (Trafik sigortası kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 12.09.2024
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12.09.2024
.... Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.04.2022 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/08/2020 tarihinde gerçekleşen tarafik kazasında müvekkilinin ...'in kullanmakta olduğu ... plaka sayılı aracın arkasında yolcu konumundayken ...'in direksiyon hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan ... plaka sayılı araca çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde ... plaka sayılı araç sürücüsü ...'in kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı sigorta şirketinden karşılanması amacıyla başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 500,00 TL maddi tazminat, 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 600,00 TLmaddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 15.02.2022 tarihli dilekçesi ile dava değerini hastane, tedavi, yol giderleri, ilaç giderlerini 690,00 TL'ye, sürekli işgücü tazminatını 173.378,00 TL'ye, geçici iş göremezlik tazminatını 9.298,80 TL'ye olmak üzere toplamda 183.366,80 TL'ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyanın kusur tespiti yönünden trafik ihtisas dairesine gönderilmesini, maluliyet oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas'dan rapor alınmasını, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamı dışında olduğunu, tedavi giderlerinin poliçe kapsamı dışında olduğunu, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre hatır taşıması ve müterafik kusur durumunun mevcudiyeti durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davanın esasa girilmeksizin zamanaşımı ve dava şartı sebebi ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile; 9.298,80 TL geçici iş göremezlik, 173.378,00 TL kalıcı iş göremezlik, 690,00 TL tedavi, yol gideri tazminatı olmak üzere toplam 183.366,80 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 28/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından maluliyete konu rapora ilişkin itirazlarının dikkate alınmamış olduğunu, raporun hatalı yönetmeliğe göre düzenlenmiş olduğunu ve raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesinin gerektiğini, yerel mahkeme tarafından geçici iş göremezlik talebinin kabul edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamı dışında olduğunu, faturalı ve faturasız olduğuna bakılmaksızın yeterli inceleme yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, fatura nevi itibariyle geçmiş tarihli düzenlenebildiği gibi davacının kötüniyetli olarak iyileşme süreciyle alakasız harcamalarına ilişkin tedavi ve yol gideri talep etmiş olduğunu, yerel mahkemenin yansıma zararlar üzerinden müvekkili şirketi sorumlu tutmasının kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemenin kararında usuli kazanılmış hakların ihlal edilerek karar verilmiş olmasının yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığı göz önüne alınarak, faize hükmedilmemesi gerekirken temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğini, davacı tarafın müvekkiline yaptığı başvurusunda sağlık kurulu raporu ibraz etmediğinden davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin, davalı şirketi 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığı, buna bağlı olarak faiz başlangıç tarihi, yargılama gideri ile vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı dava dilekçesinin dilekçesi ekinde 10.11.2020 gününde Kaza Tespit tutanağı, davacıya ait TC kimlik Numarası ve Kimlik fotokopisi, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçe örneği, nüfus kayıt örnekleri hastane tutunakları ve başvuran davacının vekiline ait vekaletname ile gününde başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre başvuran davacıların, dava açmadan evvel önce gerekli evraklar ile zararın karşılanması için 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun şekilde başvuru yaptığı bu başvurunun davalı sigorta şirketi tarafında kabul edildiği hatta davalı sigorta şirketi tarafından başvurulan evraklar üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakla, davacıların başvuran tarafından usulüne uygun bir şekilde başvuru yapıldığı anlaşılmakla, buna bağlı olarak faiz başlangıç tarihi ve vekalet ücretleri yerinde hesaplanmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı ... vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse "Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik" hükümlerine düzenlenmiş düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 06.10.2021 tarihli ATK ilgili ihtisas dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 16.06.2020 tarihinde yürürlükte bulunan "Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik" hükümlerine düzenlendiği ve kaza ile oluşan yaralanma arasında illiyet bağı kurulacak şekilde davacının iş bu kaza nedeni ile %8 oranında kalıcı bir maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı vekillinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından tarafından hükme esas alınan 02.02.2022 havale tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “... TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin...” tespitlerile davacının kalıcı maluliyet zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hesaplama yöntemine ilişkin istinaf haklı görülmemiştir
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK'nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu'nun 44.) düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Dosya kapsamında bulunan kolluk kuvvetlerince düzenlenmiş kaza tespit tutanağı incelendiğinde, motosiklet sürücüsü davacının kaza sırasında motosiklet kullanımı için gerekli ve zorunlu koruyucu tertibat olan kask kullanmadığı belirsizdir. Davacının sürücünün maluliyeti sağ ayak radius kemiğindeki kırık oluşması neticesinde haraket kısıtlılığına bağlı kalıcı maluliyete sebep olmuş olup, davacının kask ve koruyucu ekipman takmadığını, bu nedenle zararın oluşmasında kendisinin kusurlu olduğu belirtmiş ise de, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücü ve yolcularının koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken, yönetmelikte dizlik veya koruyucu tertibat takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının yaralanmasınınmaluliyeti sağ ayak radius kemiğindeki kırık oluştuğu, buna bağlı olarak kask takılı olmaması oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadağı, Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliği gereğince koruyucu ekipman olarak takılması zorunlu olan ekipmanın kask olması gerektiği, davacının maluliyetinin kafa bölgesinde oluşmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin geçici işgöremizlik tazminatına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Diğer yandan, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları'nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de 6111 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu'nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu'nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK'nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı'nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK'nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK'nın 54. maddesi ile KTK'nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının karar altına alınması yerinde görüldüğünden davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin hatır taşıması indirimine yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı tarafça hatır taşıması iddiası ileri sürülmüşse de araç sürücüsü dava dışı ...'in, yolcu konumunda olan davacının ise araç sürücüsü ile kuzen oldukları, yakın aile ve akraba bireyleri arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan olayda hatır taşıması indirimi yapılmasının yasal koşullarının bulunmadığından bu yöndeki istinaf başvurusu da haksız bulunmuştur.
HMK'nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
-
İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1. b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
-
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.525,78 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 3.131,45 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 9.394,33 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
-
Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-
Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
-
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
-
Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK'nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç yüz yetmiş sekiz bin iki yüz doksan (378.290,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 12.09.2024
Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.