Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/10290 E. , 2023/6028 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/10290
Karar No : 2023/6028
DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …/ANKARA
2. … Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Aydın ili, Kuşadası ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı ve … ada …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 01.09.2021 tarih ve 4445 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan ve 02.09.2021 tarih ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Parçacıl biçimde hazırlanan dava konusu imar planı değişikliklerinin; üst ölçekli plan kararlarının bütünlüğünü bozucu ve yoğunluk artırıcı nitelikte ve bütünüyle hatalı bir işlem olduğu, ayrıcalıklı imar hakkı yaratması nedeniyle kamu yararına aykırı, plan açıklama raporlarının yetersiz ve özensiz olduğu, yoğun konut dokusu içinde ‘’turizm-ticaret-konut’’ ihtiyacının neden ve nasıl doğduğuna ilişkin raporlarda hiçbir açıklama bulunmadığı, imar planı değişiklerini zorunlu kılacak teknik ve nesnel gerekçeleri bulunmadığı, bu değişikliklere esas olacak herhangi bir kurum görüşünün alınmadığı, imar planı değişikliği ile azaltılan kamusal alana eşdeğer bir alan ayrılmadığı, sosyal ve teknik altyapı alanlarının azaltıldığı, artırılan nüfusun gerektirdiği sosyal ve teknik altyapı alanlarının ise ayrılmadığı, bu sebeplerle dava konusu imar planı değişikliklerinin hukuka ve mevzuata aykırı olduğu belirtilerek iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davanın süresinde açılmadığı, davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı, dava dilekçesinin açık olmadığı, uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayan bölgede belediyece kabul edilen imar planlarında düzenleme ortaklık payı (DOP) kesintisi mevzuatta belirtilen oranın üzerinde olduğundan kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması için dava konusu imar planı değişikliklerinin yapılması gerektiği, dava konusu imar planı kararları ile bölgeye yaklaşık 207 kişilik ek nüfus getirileceği, alanda oluşan bu ek nüfusun çevresel problemler yaratmayacağı, donatı dengesini olumsuz etkilemeyeceği ve çevre-imar bütünlüğünü bozacak nitelikte olmadığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile kamu elinde bulunan atıl parsellerin ekonomiye kazandırılmasının hedeflendiği, ayrıcalıklı bir yaklaşımla hareket edilmediği, çevre-imar bütünlüğü göz önünde bulundurularak, rasyonel hususlar dikkate alınarak çevreye uygun bütüncül bir planlama anlayışının benimsendiği, dava konusu imar planı değişikliklerinin üst ölçekli plan kararlarının, bölgesel gelişme stratejileri ve kalkınma hedefleri dikkate alınarak hazırlandığı, planlama alanının yaklaşık %45,81’i donatı alanı olarak planlanarak kamu kullanımına ayrıldığı, geri kalan kısmına ise ticaret+turizm+konut alanı kullanımı getirilerek yeni istihdam alanlarının oluşturulması ve bölgenin kalkınmasının amaçlandığı, kamu yararının en üst seviyede düşünüldüğü, tüm hususların araştırma ve plan açıklama raporlarında ayrıntılı olarak belirtildiği, dava konusu imar planı değişiklikleri ile ilgili tüm kurumların görüşlerinin alındığı, cumhurbaşkanının plan onay yetkisinin sadece özelleştirme kapsam ve programına alınan taşınmazların parsel sınırlarıyla tanımlı olduğundan kaldırılan bir alan yerine başka bir alanda eşdeğer alan ayrılmasının mümkün olmadığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile 5.865,52 m2 park alanı, 2.098,72 m2 sağlık alanı, 102,27 m2 trafo alanı ve 8.679,78 m2 yol alanı planlandığı, dolayısıyla planlama alanında asgari standartlara uygun olarak sosyal ve teknik altyapı alanının ayrıldığı, dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlık konusu taşınmazlarda öngörülen tüm kullanımlar yönünden dava dosyası, plan açıklama raporları ve bilirkişi raporundaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararları sonucu gelecekte bu alanda yaşaması öngörülen kalıcı nüfusun ihtiyacı olan donatı alanlarının neler olduğu, plan bütünü içerisinde dava konusu imar planları ile öngörülen nüfusa yeterli donatı standartlarının bulunup bulunmadığı, aynı şekilde parseller içerisinde getirilen sosyal ve teknik donatı alanlarının mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olarak ayrılıp ayrılmadığı ve ulaşım altyapısının yeterli olup olmadığı hususlarında mevzuatta öngörülen şekilde bir çalışma ya da analizin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı idarece, taşınmazın yaklaşık %45,81'inin sosyal donatı alanı olarak ayrıldığı belirtilmekte ise de, sosyal donatı ihtiyacının sadece park ve sağlık tesis alanı kullanımlarından ibaret olmadığı; uyuşmazlıkta, önceki 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "spor tesisleri alanı, tarımsal niteliği korunacak alan, turizm tesisleri alanı, park ve yol", olarak öngörülmüş bir alanın kaldırılarak, büyük bir kısmının turizm+ticaret+konut alanı olarak belirlendiği de göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu planlar yapılırken, sosyal ve teknik donatılar yönünden bütüncül bir yaklaşım izlenerek, alanda öngörülen nüfüs ve ihtiyaç olan altyapı alanlarına yönelik ayrıntılı bir araştırma ve incelemenin ortaya konulması gerektiği kuşkusuzdur.
Nitekim; plan açıklama raporunda planlama alanının kuzeybatı sınırındaki mevcut spor alanının yaklaşık 1000 kişiye hizmet verebilecek kapasitede olduğu belirtilmekle yetinildiği, bu hususa yönelik alanda öngörülen kalıcı nüfus ile bağlantının kurulmadığı görülmüştür.
Bu doğrultuda, dava konusu imar planları ile alanda getirilen nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik donatı alanı miktarının mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, alanda bu ihtiyacın karşılanması mümkün ise sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılması, mümkün değil ise nerede ve nasıl karşılanacağına ilişkin araştırma ve analizlerin yapılması sonucunda dava konusu imar planlarının hazırlanması gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin onaylanan söz konusu imar planlarının, bu haliyle çevre imar bütünlüğünü bozmadığından söz edilebilmesine olanak bulunmadığından, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ :
Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun Ek-3 üncü maddesi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un geçici 29 uncu maddesi uyarınca 01.09.2021 tarih ve 4445 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan ve 02.09.2021 tarih ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülkiyeti Hazineye ait Aydın ili, Kuşadası ilçesi, Davutlar Mahallesi, 724 ada 7, 8 ve 10 parsel ve 439 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrasında: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü yer almaktadır.
4046 sayılı Özelleştirme Kanunu'nun Geçici 29.maddesinde "Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılır" hükmüne yer verilmiştir.
14/06/2014 tarih ve 29030 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 26. maddesinde ise; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak imar planlarında değişiklik yapılabileceği, imar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesinin esas olduğu, yürürlükteki imar planlarında öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren plan değişikliği yapılamayacağı, imar planlarında bulunan sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişikliklerinin zorunluluk olmadıkça yapılamayacağı, imar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılacağı kurala bağlanmış, Yönetmeliğin eki Ek-2 tabloda da farklı nüfus gruplarında asgari sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilişkin standartlar belirlenmiştir.Ayrıca yoğunluk artıran veya kentsel ulaşım sistemini etkileyen imar plan değişikliklerinde, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla ayrıca kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi raporu,analizi hazırlanır veya hazırlatılacağı kurala bağlanmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi 'nce mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuyla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden,
mülkiyeti maliye hazinesine ait uyuşmazlık konusu taşınmazların 26.12.2016 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında; ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'', 04.03.2014 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında; … ada, … sayılı parsel; spor otoparkı, tarımsal niteliği korunacak alan ve yol, … ada … sayılı parsel ; spor tesisleri alanı, turizm tesisleri alanı ve tarımsal niteliği korunacak alan, … sayılı parsel; spor tesisleri alanı ve tarımsal niteliği korunacak alan, … sayılı parsel; spor tesisleri alanı, turizm tesisleri alanı, park, tarımsal niteliği korunacak alan ve yol kullanımında kaldığı, 06.06.2018 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile getirilen kullanım kararları aynen korunarak, konut alanları için ayrık nizam 2 kat, TAKS=0.20 KAKS=0.40, ticaret alanları için E=0.50 Yençok=2 kat, turizm alanında otel yapılması durumunda E=1.20 Yençok= 5 kat, motel ve pansiyon yapılması durumunda E=0.40 Yençok= 2 kat ve tatil köyü yapılması durumunda E=0.30 Yençok= 2 kat, sağlık alanında ise E=0.50 Yençok=2 kat yapılaşma koşulları getirildiği, 439 ada, 4 ve 724 ada 7, 8 parsel sayılı taşınmazların … tarih ve … sayılı, … ada … parsel sayılı taşınmazın ise 15.08.2019 tarih ve 1463 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alındığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 01.09.2021 tarih ve 4445 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan ve 02.09.2021 tarih ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu taşınmazların kullanım kararlarının ''ticaret-turizm-konut alanı, sağlık alanı, park alanı ve yol'', 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile ''ticaret-turizm-konut alanı, sağlık alanı, park alanı, trafo alanı, kanal ve yol'' olarak değiştirildiği, davacı tarafından askı süresi içinde 19.10.2021 tarihinde yapılan itirazların 03.12.2021 tarih ve 31687 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 02.12.2021 tarih ve 4883 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile reddedilmesi üzerine bakılan iş bu davanın açıldığı ,dava konusu imar planı değişiklikleri öncesi yürürlükte bulunan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "spor tesisleri alanı, tarımsal niteliği korunacak alan, turizm tesisleri alanı, park ve yol", olarak öngörülmüş bir alanın kaldırılarak, büyük bir kısmının turizm+ticaret+konut alanı olarak belirlendiği de göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu planlar yapılırken, sosyal ve teknik donatılar yönünden bütüncül bir yaklaşım izlenerek, alanda öngörülen nüfüs ve ihtiyaç olan altyapı alanlarına yönelik ayrıntılı bir araştırma ve incelemenin yapılması gerekirken yapılmadığı, davalı idarece, taşınmazın yaklaşık %45,81'inin sosyal donatı alanı olarak ayrıldığı belirtilmekte ise de, sosyal donatı ihtiyacının sadece park ve sağlık tesis alanı kullanımlarından ibaret olmadığı , dava konusu imar planları ile alana getirilen nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılmadığı,kaldırılan spor tesisleri ve otopark alanı için aynı bölgeye hizmet edecek eşdeğer alan ayrılmadığı, kentsel teknik altyapı etki değerlendirme raporunun hazırlanmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca uyuşmazlık konusu taşınmazların dava konusu imar planı değişiklikleri öncesi yürürlükte bulunan imar planlarında kısmen tarımsal niteliği korunacak alanda kalmasına karşın, dava konusu plan değişiklikleri öncesi; anılan tarım arazisinin niteliğine, tarım alanı amacı dışında kullanımının mümkün olup olmadığına, tarım alanı amacı dışında kullanıma açılması halinde çevresindeki tarımsal niteliği korunacak diğer alanlara etkilerine ve bu hususlarda 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Tarım Arazilerinin Korunması,Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik uyarınca yasal süreçlerin işletildiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, anılan tarım arazilerine dava konusu imar planı değişiklikleriyle mevzuata aykırı olarak yeni kullanım kararları getirildiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun Ek-3 üncü maddesi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un geçici 29 uncu maddesi uyarınca 01.09.2021 tarih ve 4445 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan ve 02.09.2021 tarih ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülkiyeti Hazineye ait Aydın ili, Kuşadası ilçesi, … Mahallesi, … ada …, … ve … parsel ve … ada … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Mülkiyeti maliye hazinesine ait uyuşmazlık konusu taşınmazlar; 26.12.2016 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında; ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'', 04.03.2014 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında; 439 ada, … sayılı parsel; spor otoparkı, tarımsal niteliği korunacak alan ve yol, … ada … sayılı parsel ; spor tesisleri alanı, turizm tesisleri alanı ve tarımsal niteliği korunacak alan, 8 sayılı parsel; spor tesisleri alanı ve tarımsal niteliği korunacak alan, 10 sayılı parsel; spor tesisleri alanı, turizm tesisleri alanı, park, tarımsal niteliği korunacak alan ve yol olarak planlanmış, 06.06.2018 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile getirilen kullanım kararları aynen korunarak, konut alanları için ayrık nizam 2 kat, TAKS=0.20 KAKS=0.40, ticaret alanları için E=0.50 Yençok=2 kat, turizm alanında otel yapılması durumunda E=1.20 Yençok= 5 kat, motel ve pansiyon yapılması durumunda E=0.40 Yençok= 2 kat ve tatil köyü yapılması durumunda E=0.30 Yençok= 2 kat, sağlık alanında ise E=0.50 Yençok=2 kat yapılaşma koşulları tanımlanmıştır.
Uyuşmazlık konusu Aydın ili, Kuşadası ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı ve … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlar, … tarih ve … sayılı, … ada … parsel sayılı taşınmaz ise 15.08.2019 tarih ve 1463 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
Daha sonra, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 01.09.2021 tarih ve 4445 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan ve 02.09.2021 tarih ve 31586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu taşınmazların önceki kullanım kararları ''ticaret-turizm-konut alanı, sağlık alanı, park alanı ve yol'', 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile ''ticaret-turizm-konut alanı, sağlık alanı, park alanı, trafo alanı, kanal ve yol'' olarak değiştirilmiş, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 21.09.2021-20.10.2021 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin ise Kuşadası Belediye Başkanlığı tarafından 23.09.2021-25.10.2021 tarihleri arasında askıya çıkartılması üzerine 15.11.2021 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 2. fıkrasında, "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne, Ek 3. maddesinde, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (…)(1) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (…) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir" hükmüne yer verilmiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunu'nun 1. maddesinde: "Bu Kanunun amacı; A) Bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir." kuralına yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde nazım imar planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
3194 sayılı Kanun'un 6. maddesinde, mekânsal planların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından mekânsal strateji planlarına uygun olarak; “çevre düzeni planları” ve “imar planları” kademelerinden oluşacağı, imar planlarının ise nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak hazırlanacağı, her planın bir üst kademedeki plana uygun olarak hazırlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 4. maddesinin "Tanımlar" başlıklı 1. fıkrasının c) bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı, (...) ifade eder." tanımına, yine aynı Yönetmelik'in 26. maddesinde, "İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yaran amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin ''İmar planı ilkeleri'' başlıklı 21. Maddesinin 10. fıkrasında; ''(10) İmar planlarında Ticaret+Konut, Ticaret+Turizm+Konut, Turizm+Ticaret karma kullanım alanlarında konut kullanımına da yer verilmesi halinde, konut kullanım oranları belirtilerek, konut kullanımının gerektirdiği sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılması zorunludur. İmar planlarında konutun yer aldığı karma kullanımlarda konut kullanım oranının belirtilmediği hallerde en fazla % 30 konut kullanabileceği varsayılır.
'' hükmüne yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin ''Parsel kullanım fonksiyonlarına göre yapılaşma koşulları'' başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrasının (g) alt bendinde; ''g) Ticaret alanı: Bu alanlarda;
1) İş merkezleri, yönetim binaları, banka, finans kurumları, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, otoparklar, alışveriş merkezleri, konaklama tesisleri,
2) Sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler ile lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler,
3) (Değişik:RG-25/7/2019-30842) Sağlık kabini ve muayenehane,
4) (Mülga:RG-25/7/2019-30842) gibi ticaret ve hizmetlere ilişkin yapılar yapılabilir.'' hükmü ile ğ) atl bendinde; ğ) Ticaret+Konut, Turizm+Ticaret, Turizm+Ticaret+Konut gibi karma kullanım alanları: Tek başına konut olarak kullanılmamak koşuluyla, ticaret, turizm, konut kullanımlarından konut hariç sadece birinin veya ikisinin veya tamamının birlikte yer aldığı alanlardır. Bu alanlarda;
1) Bu alanlarda plandaki kullanım kararına bağlı olarak konut veya turizm tesisi yapılması halinde yoldan cephe alan zemin veya bodrum katların ticaret veya hizmetler sektörünün kullanımında olması ve konut veya turizm tesisi için ayrı bina girişi ve merdiveni bulunması şartı aranır. Her bir kullanım için bağımsız giriş çıkış ve merdiven düzenlenmesi, kullanım oranlarının ve sosyal ve teknik altyapı alanlarının imar planlarıyla tayin edilmesi esastır. (Mülga cümle:RG-25/7/2019-30842) (…)
2) Bu alanlarda ayrıca (Mülga ibare:RG-25/7/2019-30842) (…) gerçek ve tüzel kişilere veya kamuya ait; yurt, kurs, ticari katlı otopark, sosyal ve kültürel tesisler yapılabilir.
3) Ticaret+Konut, Turizm+Ticaret+Konut gibi konut da yapılabilen karma kullanım alanlarında konut veya yüksek nitelikli konut yapılabilmesi için, imar planında konutun ihtiyacı olan sosyal ve teknik alt yapı ve donatı alanlarının konut kullanımının getireceği nüfus yoğunluğu üzerinden hesap edilerek bu alana hizmet verecek şekilde ayrılmış olması şarttır.
4) Konut, ticaret, turizm alanlarının her biri için belirlenen (Mülga ibare:RG-25/7/2019-30842) (…) yapılabilecek yapılar, aynı şartlar çerçevesinde karma kullanım alanlarında da yapılabilir.'' hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Usul Yönünden:
Süre itirazına ilişkin olarak; dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 21.09.2021-20.10.2021 tarihleri, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ise Kuşadası Belediye Başkanlığı tarafından 23.09.2021-25.10.2021 tarihleri arasında askıya çıkarılmış olup 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi kapsamında olan davada, davacı tarafından son askı tarihini izleyen 30 günlük süre içinde 15.11.2021 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Ehliyet itirazına ilişkin olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir.
Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olan menfaat ihlali, kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilmektedir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08.03.1979 tarihli, E:1971/1, K:1979/1 sayılı kararında, Türk Mühendis ve Mimar Odalarının, tüzel kişiliği haiz birlikler gibi hak ve yetkilerinin bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalı olarak taraf ve dava ehliyetleri bulunduğuna karar verilmiş, 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. ve 70. maddelerinde yer alan "ilgililer" ibaresinin gerçek ve tüzel kişilerden daha kapsamlı olduğu vurgulanmıştır. İmar planlarına karşı açılan davalarda ifa ettikleri meslek ve sanat açısından şehirleşme ve dolayısıyla imar faaliyetleriyle çok yakından ilgileri bulunan şehir plancılarının oluşturduğu oda ve şubelerin de birlikler gibi doğrudan dava açabileceği kabul edilmektedir.
Bu bakımdan, TMMOB Şehir Plancıları Odasının; imar planlarının mevzuata, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu iddiasına dayalı olarak kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava açma ehliyetine sahip olduğu açıktır.
Açıklanan nedenle davalı tarafça, sadece Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliğinin tüzel kişiliği olduğundan birlik üyesi odaların tüzel kişilikleri bulunmadığı gerekçesiyle davacının dava açma ehliyeti olmadığı yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesinin açık olmadığına yönündeki itirazına gelince, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmüne uygun, açık ve anlaşılır olduğu görüldüğünden davalı idarelerin bu iddiası da yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
Dava konusu taşınmaz açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre-imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, taşınmazlara verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, uyuşmazlık konusu alanda belirlenen fonksiyonlar açısından alanın kendi içerisinde ve çevresi ile birlikte ulaşım kademelenmesi yönünden incelenerek, belirlenen yol kullanımlarının planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygunluğunun, imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığının tespiti amacıyla Naip üye Ali Çopur tarafından re'sen seçilen bilirkişiler Prof. Dr. ..., Prof. Dr. ... ve Dr. Öğr. Üyesi ...'in katılımıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 04.11.2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Bu itibarla dosyada yer alan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporuna davalı idareler tarafından yapılan itirazlar ve davacı beyanları birlikte değerlendirilerek dava konusu imar planları aşağıda başlıklar halinde incelenmiştir.
Dava konusu imar planı değişikliklerinin;
- Üst ölçekli planlara uyum, imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesi bakımından incelenmesinde,
Bilirkişi raporunda; ''Spor tesisleri alanı kullanımına ayrılmış bir alanın Kentsel Gelişme Alanı olarak değerlendirilerek plan değişikliğine konu edilmesi üst ölçekli planın genel hedeflerine, ana plan stratejisine ve plan bütünlüğüne aykırılık taşımaktadır. Dava konusu plan değişiklikleri ile önerilen kullanımların plan ana kararlarını, ayrıca bir Çevre Düzeni Planının özünü oluşturan koruma-kullanma dengesini bozduğu açıktır. Dolayısıyla 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama İmar Planı Değişiklikleri Aydın-Muğla-Denizli 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planının genel hedeflerini, bu bölgeye ilişkin ana plan stratejisini ve koruma-kullanma dengesini zedelemekte olup, davaya konu işlem üst ölçekli plana ve planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırıdır.'' tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek; uyuşmazlık konusu parsellerin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'' olarak planlı olduğu, dava konusu imar planı değişiklikleriyle üst ölçekli çevre düzeni planına aykırı bir kullanım kararı getirilmediği, dava konusu imar planlarının planların kademeli birlikteliği ilkesine uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, kararlarına uyumlu olması gerektiğine kuşku bulunmamaktadır.
Planların kademeli birlikteliği ilkesi çerçevesinde her alt ölçekli planlama kademesinin bir üst ölçeğin ana kararlarını korumakla birlikte üst ölçektekinden daha fazla bilgi ve ayrıntı içermesi gerekir. Bu nedenle, nazım imar planları çevre düzeni planlarının, uygulama imar planları da nazım imar planlarının, büyütülmüş kopyaları olmayıp soyuttan somuta inen plan kararlarının alındığı farklı özellikleri ve ayırıntıları içeren belgeler olduğu bilinmektedir.
Alt ölçekli planları denetleyen, yönlendiren ve esneklik çerçevesini çizen üst ölçekli planlar, kentin ana gelişme kararlarını ve arazi parçalarının kullanış biçimlerini ilke düzeyinde veren belgelerdir. Üst ölçekli plan niteliğinde olan çevre düzeni planında da bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirilmekte ve getirilen bu kararlar çevre kirliliğinin oluşmadan önce önlenebilmesi ve sağlıklı bir çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları sağlayacak nitelikte olmaktadır. Bu yönüyle söz konusu çevre düzeni planı, bu plana dayanılarak yapılacak ve arazi kullanımlarının fonksiyonel dağılımı ile genel yoğunluğunun belirlendiği nazım imar planı ve nazım imar planları esaslarına göre çizilen ve parsel bazında fiziki kullanım durumunun belirlendiği uygulama imar planı ile öngörülen arazi kullanım kararlarından farklılık arz etmektedir. Bu itibarla, alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği çevre düzeni planının nazım ve uygulama imar planları gibi değerlendirilmesi mümkün değildir.
26.12.2016 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında uyuşmazlık konusu taşınmazların ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'' olarak planlandığı, anılan plana ait plan hükümlerinin 7.1. sayılı maddesinde; bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu; 7.2. sayılı maddesinde bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı; 4.7. sayılı maddesinde, kentsel yerleşik alanların, bu planın onayından önce içerisinde boşluklar olsa dahi büyük oranda iskan edilmiş alanlar olarak tanımlandığı; 4.8. sayılı maddesinde; kentsel gelişme alanlarının, onaylı imar planlarının kentsel gelişmeye ayrılmış ya da bu planın nüfus kabulleri ile ilke ve stratejileri doğrultusunda bu planla kentsel gelişmeye ayrılmış alanlar olduğu; 7.18. sayılı maddesinde, kentsel yerleşme alanlarında, konut alanları ile kentin ve kentlinin ihtiyacına yönelik eğitim tesisleri, sağlık tesisleri, açık ve kapalı spor alanları, yeşil alanlar, kamu kurum alanları, trafo vb. sosyal ve teknik alt yapı alanları ile ticaret alanları, küçük sanayi sitesi alanları, turistik tesis alanları, konut dışı kentsel çalışma alanları vb. çalışma alanlarının yer alabileceği; 8.1.1.1. sayılı maddesinde; bu planda kentsel yerleşme alanları için yapılmış olan nüfus kabulü esas olmak üzere, kentsel yerleşmeler içindeki yoğunluk dağılımının ilgili idarelerce imar planlarında yapılacağı, imar planında yer alacak nüfusun, o yerleşme için bu planla getirilen toplam nüfus kabulünü aşamayacağı, turizm tesis alanları başlıklı 8.4. sayılı maddesinin 8.4.2. sayılı alt bendinde, kentsel yerleşme alanları içerisinde turizm tesisleri için yer ayrılabileceği, bu kullanımların yapılanma koşullarının alt ölçekli planlarda belirleneceği yönünde hükümlere yer verildiği görülmüştür.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının plan notları ile planlama ilke ve esasları çerçevesinde yapılan değerlendirmede; 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının ölçeği göz önünde bulundurulduğunda parsel bazında kararların üretilmesi mümkün olmayacağı, bu planda gösterilemeyen kullanımların alt ölçekli imar planlarında yer alabileceği, üst ölçekli planlarda yer verilemeyen ayrıntıların ya da teknik olarak gösterimi imkansız fonksiyonların alt ölçekli planlarda yer almasının üst ölçekli plana aykırılık oluşturmayacağı, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında şematik veya sembol olarak gösterilen kullanımlara ilişkin yer seçimlerinin ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda alt ölçekli planlarda kesinleştirileceği, dolayısıyla 26.12.2016 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'' olarak belirlenen bir alanda alt ölçekli dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile fonksiyon belirlemesi yapılmasının, taşınmazlara ''kentsel yerleşik alan'' kullanımı içerisinde yer alabilecek; ''ticaret-turizm-konut alanı, sağlık alanı, park alanı ve yol alanı'' fonksiyonlarının getirilmesinin üst ölçekli plana aykırılık oluşturmayacağı, parsel bazlı küçük bir alanda yapılan dava konusu imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında bölgesel nitelikteki büyük bir alan için belirlenen koruma-kullanma dengesini ve ana plan stratejisini bozacak nitelikte olmadığı, dava konusu imar planı değişikliklerinde taşınmazlar için getirilen kullanım kararlarının üst ölçekli planla belirlenen fonksiyona uygun olduğu, planlar arasında kademeli birlikteliğinin sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
- Çevre ve imar bütünlüğü ile sosyal donatı dengesine etkileri bakımından incelenmesinde,
Bilirkişi raporunda; ''• Dava konusu 1/5.000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1.000 Ölçekli Uygulama İmar Planı değişiklikleri ile yürürlükteki planlarda Davutlar yerleşimi ve yakın çevresi için öngörülen emsallerin üzerinde yapılaşma koşulları getirilmekte ve bu durum imar bütünlüğünü bozmaktadır.
• Dava konusu parsellerde olabilecek kullanım türleri konut, turizm tesisi ve ticaret ile sınırlı değildir; ancak yapılaşma koşulları sadece bu 3 kullanım için tarif edilmiştir. Sosyal ve kültürel tesislerin yapılmasına olanak veren bir plan notu varken, bu tür tesislerdeki yapılaşma koşulları tanımlanmamıştır. Bu durum planda belirsizlik yaratmakta olup, planlama esaslarına aykırıdır.
• Dava konusu parsellerin bulunduğu bölgedeki yapılı çevrenin oluşumuna bağlı olarak yürürlükteki planlarda öngörülen nüfusa hizmet edecek sosyal donatı alanlarının bir parçası olan Spor tesisi alanı ve spor otoparkının dava konusu plan değişiklikleri ile dava konusu parsellerde kaldırılarak Turizm-Ticaret-Konut, Sağlık Alanı ve Park kullanımıyla planlanması sosyal donatı dengelerini ciddi biçimde değiştiren ve bozan bir işlemdir ve Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde değinilen imar planı değişikliğine ilişkin koşulların büyük bölümünü sağlamamakla birlikte Yönetmeliğin çok sayıda maddesine aykırıdır.
• Davaya konu plan değişiklikleri ile ek nüfus getirilmekte; yoğunluk arttırılmakta; bu durum hem ulaşım sistemine hem de teknik altyapı olarak içme suyu, yağmur suyu ve kanalizasyon sistemleri ile enerji altyapısına ilave yük getirmektedir. Bu konuda herhangi bir kentsel teknik altyapı değerlendirme analizi ve raporu bulunmaması Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırıdır.'' tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek; uyuşmazlık konusu parsellerin çevresinde ağırlıklı olarak konut ve tercihli kullanım alanlarının yer aldığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile getirilen yapılaşma koşullarının mevcut 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ait plan notlarından alınarak oluşturulduğu ve parsellere çevresindeki emsallerin üzerinde herhangi bir yapılaşma koşulunun getirilmediği, çevresinde yer alan kullanımlar dikkate alınarak çevresi ile aynı fonksiyonlar önerildiği, çevre-imar bütünlüğünün korunduğu, imar planlarında ''ticaret-turizm-konut alanı'' fonksiyonu için tanımlanan plan notunun Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer alan tanımlardan oluşturulduğu, anılan fonksiyonlar içinde yer alabilecek kullanımların ayrı ayrı belirtilerek ve yapılaşma koşullarının her bir kullanım için ayrı ayrı tanımlandığı, eğer parselde sosyal ve kültürel tesis yapılmak istenirse bu kullanım ''ticaret alanı'' tanımı içinde yer aldığından imar planlarında bu kullanıma yönelik belirlenen yapılaşma koşullarının geçerli olacağı, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması için dava konusu imar planı değişiklerinin yapıldığı, planlama alanının yaklaşık %45,81'inin sosyal donatı alanı olarak planlandığı, alana getirilen ek nüfus için yeterli olacak sosyal donatı alanlarına imar planlarında fazlasıyla yer verildiği, imar planı değişikliklerinin sosyal donatı dengesini bozmadığı ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
Dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planına ait plan hükümlerinin 5 ve 6 sayılı maddelerinde; ticaret-turizm-konut alanları ile sağlık tesis alanlarına ilişkin yapılaşma koşullarının alt ölçekli imar planlarında belirleneceği hükmüne yer verildiği, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ait plan hükümlerinin 3.1 sayılı maddesinde; ticaret-turizm-konut alanlarında bulunabilecek kullanımlar sayıldıktan sonra 3.2 sayılı maddesinde; konut kullanımlarının bu alanlardaki parselin toplam emsalinin %90'ını geçemeyeceği, 3.3 sayılı maddesinde; konut alanlarında ayrık nizam 2 kat TAKS:0,20 KAKS:0,40, 3.4 sayılı maddesinde; ticaret alanlarında E:0,50 Yençok:2 kat, turizm alanında otel yapılması durumunda E=1.20 Yençok= 5 kat, motel ve pansiyon yapılması durumunda E=0.40 Yençok=2 kat ve tatil köyü yapılması durumunda E=0.30 Yençok=2 kat, 4 sayılı maddesinde ise sağlık alanında E=0.50 Yençok=2 kat yapılaşma koşullarının tanımlandığı görülmüştür.
Uyuşmazlık konusu taşınmazların yakın çevresinde genellikle turizm ve ikinci konut kullanımlarının yer aldığı, turistik tesis alanlarında; E:0.90, h:15.50, konut alanlarında ise ayrık nizam 2 kat TAKS:0,20 KAKS:0,40 ve ayrık nizam 3 kat TAKS:0,20 KAKS:0,60 yapılaşma koşullarının belirlendiği, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da uyuşmazlık konusu parsellere çevresi ile benzer fonksiyon ve yapılaşma koşullarının getirildiği görüldüğünden, anılan hususların çevre imar bütünlüğünü bozmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu 1/5000 ölçekli plan hükümlerinin 5.1 ve 5.2 sayılı maddeleri ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı plan hükümlerinin 3.1 ve 3.2 sayılı maddelerinde; ticaret-turizm-konut alanlarının: tek başına konut olarak kullanılmamak koşuluyla, iş merkezleri, yönetim binaları, banka, finans kurumları, ofis, büro, çarşı, çok katlı mağazalar, otoparklar, alışveriş merkezleri, konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler ile lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, sağlık kabini ve muayenehane gibi ticaret ve hizmetlere ilişkin yapılar ile konut yapılabilen alanlar olduğu, bu alanlarda plandaki kullanım kararına bağlı olarak konut veya turizm tesisi yapılması halinde yoldan cephe alan zemin veya bodrum katların ticaret veya hizmetler sektörünün kullanımında olması ve konut ve turizm için ayrı bina girişi ve merdiveni bulunması şartı aranacağı, konut kullanımı toplam emsalin %90'ını geçemeyeceği hükümlerine yer verildiği görülmüştür.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin ''Parsel kullanım fonksiyonlarına göre yapılaşma koşulları'' başlıklı 19. maddesinin 1. fıkrasının g) alt bendinde ise ticaret alanlarında; iş merkezleri, yönetim binaları, banka, finans kurumları, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, otoparklar, alışveriş merkezleri, konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler ile lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, sağlık kabini ve muayenehane gibi ticaret ve hizmetlere ilişkin yapıların yapılabileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Yukarıda yer alan yönetmelik maddesi ve dava konusu imar planlarına ait plan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, anılan yönetmelikte sayılan ticaret alanlarında yer alabilecek yapıların aynı şekilde dava konusu imar planlarına ait plan hükümlerine işlenerek bu yapıların ticaret-turizm-konut alanlarında da yer alabileceğinin belirtildiği, dolayısıyla sosyal ve kültürel tesis alanı gibi ticaret alanında yer alabilecek ticaret ve hizmetlere ilişkin yapıların dava konusu uygulama imar planında ''ticaret alanı'' için belirlenen yapılaşma koşullarına tabi olduğu, ticaret, turizm, konut, park ve sağlık tesis alanında yer alabilecek yapılara ilişkin yapılaşma koşullarının da ayrı ayrı tanımlandığı görüldüğünden, planlamada bu hususta bir belirsizlik olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 21. maddesinin 10. fıkrasında, imar planlarında ticaret+turizm+konut karma kullanım alanlarında konut kullanımına da yer verilmesi halinde konut kullanım oranları belirlenerek, konut kullanımının gerektirdiği sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılmasının zorunlu olduğunun hüküm altına alındığı, anılan hüküm uyarınca dava konusu imar planlarında da ticaret-turizm-konut alanlarında konut kullanımlarının bu alanlardaki parselin toplam emsalinin %90'ını aşamayacağının düzenlendiği, ayrıca planlama alanının bir kısmının sosyal altyapı alanı olarak ayrıldığı görüldüğünden, (5.865,52 m2 park alanı, 2.098,72 m2 sağlık alanı, 102,27 m2 trafo alanı ve 8.679,78 m2 yol), bilirkişilerce dava konusu imar planı değişiklikleri ile alana getirildiği belirtilen 207 kişilik ilave kalıcı nüfusun çevredeki sosyal donatı dengesini bozmadığı, donatı alanları açısından ilave bir artış gerektirmediği ve ihmal edilebilir boyutta olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu planlara ait plan açıklama raporlarında kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesine ilişkin yeterli açıklamalara yer verildiği görüldüğünden bu hususun da dava konusu imar planı değişikliklerini kusurlandırır nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
- Ulaşım sistemine etkileri bakımından incelenmesinde;
Bilirkişi raporunda; ''• Davaya konu plan değişikliği ile spor tesisi alanı ile otopark alanının büyük bölümünün ortadan kaldırılıp yerine Konut ya da Ticaret ya da Turizm alanı ile Sağlık tesisi yapılması ek bir trafik yükü yaratacak olup, buna ilişkin olarak plan değişikliği işleminde yeterli bir ulaşım altyapısı önerisi bulunmamaktadır. Bu durum planlama ilkelerine aykırıdır.
• Davaya konu işlem ile ilave nüfus getirildiği için Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği gereği ulaşım etkilerini de içeren bir kentsel teknik altyapı değerlendirme analizi ve raporu hazırlanması gerekirken, bunun da yapılmamış olması ilgili yönetmeliğe aykırıdır.'' tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından; bilirkişi raporuna itiraz edilerek; dava konusu imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanımların getireceği araç ve yaya trafiği göz önünde bulundurularak alanada yeni 7 metre enkesitli yaya ve 12 metre enkesitli taşıt yolu planlandığı, imar planı değişikliği taslaklarının ilgili idarelerin görüşlerine sunulduğu, idarelerin cevabı yazılarında planlama alanındaki teknik altyapı alanlarına yönelik herhangi bir talepte bulunulmadığı, olumsuz bir görüş bildirmediği, planlama sürecinde planlamaya ilişkin tüm hususların dikkate alındığı, gerekli analizlerin yapıldığı, kentsel teknik altyapıya ilişkin ilgili kurumlardan görüşler alındığı ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
Dava konusu imar planı değişiklikleri ile önceki imar planları ile getirilen yolların aynen korunduğu, bu yollara ilave olarak ''turizm-ticaret-konut alanı''nı çevreleyecek şekilde yeni 12 metre enkesitli taşıt yolu, park ve sağlık alanının etrafını çevreleyecek şekilde de yeni 7 metre enkesitli yaya yolunun planlandığı, yine dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ait plan hükümlerinin 8 sayılı maddesinde; kullanım alanlarında otopark ihtiyacının Otopark Yönetmeliğine uygun olacak şekilde yapı adaları içerisinde karşılanacağının düzenlendiği görüldüğünden, yeni belirlenen bu yolların ilave nüfusun yaratacağı ek trafik yükü için yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Plan yapımı aşamasında ilgili kurumlardan görüşlerin alındığı, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Dairesi Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Şube Müdürlüğü'nün (UKOME) 30.06.2021 tarih ve 202110064 sayılı görüş yazısında belirtilen hususların plan hükümlerine aynen işlendiği görüldüğünden, ulaşım etkilerini içeren kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesine ilişkin rapor bulunmamasının dava konusu imar planı değişikliklerini kusurlandırır nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
- Fonksiyonlarının yer seçiminin uygunluğu bakımından incelenmesinde;
Bilirkişi raporunda; ''Dava konusu parsellerin spor tesisleri alanı ve otopark alanı kullanımından çıkartılarak bir Kentsel Gelişme Alanı olarak değerlendirilmesi ve bu kapsamda da Turizm-Ticaret-Konut Alanı olarak planlanmasında bu yerin doğru bir yer seçimi kararı değildir.'' tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek; dava konusu imar planı değişiklikleri hazırlanırken ayrıcalıklı bir yaklaşımla hareket edilmediği, çevre-imar bütünlüğünün göz önünde bulundurulduğu, mevcut yapılaşmanın ve kullanımların tespit edildiği, bölgesel ihtiyaçların belirlendiği, ulaşılabilirliği yüksek bir noktada yer alan parsellerin tüm bu rasyonel hususlar dikkate alınarak ticaret-turizm-konut alanı olarak planlandığı ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
Mahallinde yapılan keşif sırasında yapılan gözlemde, uyuşmazlık konusu parsellerin halihazırda yapılaşmamış olduğu, bir kısmının üzerinde inşaat atıklarının bulunduğu, tarım arazisi niteliğinde olmadığı, tarımsal amaçlı kullanılmadığı ve çevresinde turistik tesis alanı ve konut alanı kullanımlarının yer aldığı görüldüğünden ve alanın ilk defa planlamaya konu edilmediği, önceki imar planlarında getirilen kullanım kararları ile zaten yapılaşmaya açılmış olduğu anlaşıldığından, parseller için belirlenen kullanım kararlarının hem çevredeki yapılaşma, hem taşınmaz üzerindeki fiili kullanım durumu, hem de üst ölçekli çevre düzeni planı ile uyumlu ve yer seçiminin uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
- Dava konusu imar planı değişikliklerinin yapılmasının imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığı yönünden yapılan incelemede;
Bilirkişi raporunda; ''Dava konusu plan değişiklikleri için ilgili mevzuatta tanımlanan zorunluluk koşullarının hiçbiri oluşmamıştır. Plan değişikliği için bir zorunluluk bulunmamasının yanı sıra dava konusu parsellerin önemli doğa alanı sınırı içerisinde yer alması ve Davutlar ovası sınırı içerisinde bulunmasının muhtemel olması da olası plan değişikliklerinde dikkate alınması gereken önemli konulardır. Dava konusu plan değişikliklerinde bu konuların değerlendirilmemesi ve dikkate alınmaması Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırıdır.'' tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı idare tarafından; bilirkişi raporuna itiraz edilerek; uyuşmazlık konusu parsellerin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ''kentsel yerleşik alan ve nehir/dere'' olarak planlandığı, üst ölçekli planda herhangi bir önemli doğa alanı kısıtlaması bulunmadığı, dava konusu imar planları hazırlanırken kurumlardan iletilen görüş ve verilerde de parsellerin ''Davutlar ovası'' sınırında bulunduğuna dair hiçbir bilginin bulunmadığı, bilirkişi raporunda parsellerin anılan ova sınırları içerisinde bulunmasının muhtemel olduğuna ilişkin iddianın hiçbir dayanağının bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Dairemizce yapılan değerlendirme;
Uyuşmazlık konusu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alındığı, davacı tarafından bu kararlara karşı dava açılmadığı, dava konusu planlara ait açıklama raporlarında özelleştirme kapsam ve programına alınan parsellerin etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla dava konusu imar planı değişikliklerinin yapıldığı belirtilerek planlamanın temel gerekçesinin ortaya konulduğu, plan değişikliği için gerekli koşulların oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, her ne kadar bilirkişilerce uyuşmazlık konusu parsellerin muhtemelen 'Davutlar ovası'' sınırında bulunduğu ileri sürülmüş ise de dava konusu imar planlarına dayanak teşkil eden 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında, dava konusu imar planları hazırlanırken ilgili kurumlardan alınan görüş yazılarında, dosya kapsamında yer alan diğer bilgi ve belgelerde bu hususta hiçbir bilgi ve verinin bulunmadığı, yine üst ölçekli 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında planlama alanı ve çevresinin ''kentsel yerleşik alan'' olarak planlanarak yapılaşmaya açıldığı görüldüğünden, bilirkişilerce haricen yapılan araştırma sonucu elde edildiği belirtilen bilgiye dayanılarak ileri sürülen bu hususa itibar edilmemiştir.
Yukarıda yer verilen açıklama ve değerlendirmeler çerçevesinde; dava konusu nazım ve uygulama imar planı değişikliklerinin, planlama ilkelerine, şehircilik esaslarına, imar mevzuatına, hukuka ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
1. DAVANIN REDDİNE,
-
Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
-
Danıştay Başkanlığı tarafından yatırılan avanstan karşılanan keşif harcı ve keşif ve bilirkişi incelemesi gideri olan … TL'nin davacıdan alınarak Danıştay Başkanlığı'na verilmesine, bu kısmın tahsili için kararın bir örneğinin Danıştay Başkanlığı Genel Sekreterliği'ne (İdari İşler Müdürlüğü) tebliğine,
-
Posta gideri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
-
2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi kapsamında kalan davada, bu kararın tebliğ tarihini izleyen (15 gün) içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,14/06/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.