Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/1429 E. , 2023/5844 K.

"İçtihat Metni"

T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2022/1429

Karar No : 2023/5844

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Belediye Başkanlığı/...

İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, Halkalı Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazda inşa edilen yapılar nedeniyle 6306 sayılı Kanun uyarınca muafiyet uygulanmaması nedeniyle çeşitli adlar altında yapılan ödemelerin iadesi talebiyle yapılan başvurunun davalı idarece reddine ilişkin Küçükçekmece Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ...tarih ...sayılı işleminin iptali ile ödenen tutarların iadesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, tam yargı davasına konu edilen zarara neden olan idari işleme karşı iptal ve tam yargı davası birlikte açılabileceği gibi, önce iptal davasının açılarak iptal kararından sonra tam yargı davasının açılmasının da mümkün olduğu, bu seçeneğin tercih edilmesi hâlinde iptal kararının veya kanun yollarına başvurulması hâlinde verilecek kararın tebliğini izleyen günden itibaren altmış gün içinde doğrudan tam yargı davasının açılmış olması ya da aynı süre içinde anılan Kanun'un 11. madde kapsamında idareye başvurularak bu başvurunun reddi üzerine kalan süre içinde dava açılması gerektiği, belirtilen süre geçtikten sonra söz konusu hüküm kapsamında yapılan başvurunun geçmiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı, uyuşmazlıkta; dava dilekçesi ekinde sunulan ödemelerin 14/08/2015 - 19/09/2018 tarihleri arasında yapıldığı, bu tarihler itibarıyla her bir ayrı ödeme için ödeme tarihinden itibaren 60 günlük yasal süre içerisinde doğrudan veya itiraz edilmesi sonrasında kalan süre içerisinde dava açılması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra dava açma süresini ihya etmeyen 26/10/2020 tarihinde yapılan başvurunun dava konusu işlemle reddi üzerine üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davaya konu taşınmaz üzerinde inşa edilen yapılar nedeniyle 6306 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik kapsamında muafiyet uygulanması gerektiği, Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazda inşa edilen yapılar nedeniyle 6306 sayılı Kanun uyarınca muafiyet uygulanmaması nedeniyle çeşitli adlar altında yapılan ödemelerin iadesi talebiyle yapılan başvurunun davalı idarece reddine ilişkin Küçükçekmece Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ...tarih ...sayılı işleminin iptali ile ödenen tutarların iadesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." hükmüne, "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinin 3. fıkrasında ise, "İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar." hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari davaların açılması" başlıklı 3. maddesinde; "1. İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. 2. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir. 3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur. " hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanun'un "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı düzenleme altına alınmış; işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle "İdari makamların sükutu" başlıklı 10. maddesinde ise, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerine karşı yargı merciine başvurulmasını belirli bir süreyle sınırlandıran ve idari yargıda hak düşürücü nitelikte olan dava açma süresinin, aynı zamanda Anayasa ile güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ve hak arama hürriyetiyle de doğrudan ilişkili olması karşısında, anılan temel hak ve hürriyetlerin kullanımını sınırlandırıcı katılıkta yorumlanmaması gerektiği gibi usul hükümlerini etkisiz hale getirecek esneklikte de yorumlanmaması, her bir somut olayın oluşu ve özellikleri gözetilerek konunun ele alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Anayasa'nın 35. maddesinde, herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği düzenlenmiş, aynı şekilde Anayasa'nın 90. maddesinin 5. fıkrasında yapılan değişiklikle iç hukukumuzun bir parçası haline gelen uluslararası sözleşmelerden birisi olan Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek Protokolün 1. maddesinde, her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunduğu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Dar anlamda mülkiyet hakkının kapsamını taşınır ve taşınmaz malların oluşturduğu söylenebilmekte ise de, terminolojik olarak aynı şekilde ifade edilen bu hakkın anayasa yargısındaki kapsamı daha geniş tutulmuş ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin muhtelif kararlarında benimsenen ilkelere göre, kişilerin mamelekinde mevcut olan, ekonomik değer taşıyan, parayla ölçülebilir ve üzerinde tasarruf edilebilir her türlü değerin mülkiyet hakkının kapsamına girdiği kabul edilmiştir. Bu anlamda, kişilerin sahip olduğu para ve likit varlıklar ile kazançlar da bu hak kapsamında yer aldığından, idarece tesis edilen işlemlere dayalı olarak söz konusu ekonomik değerlerin kaybından doğan uyuşmazlıkların yargısal denetiminde dava açma süresi, mülkiyet hakkı çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2003 tarihli, E:2002/112, K:2003/33 sayılı ve 17/03/2011 tarihli, E:2009/58, K:2011/52 sayılı kararlarında, mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliğe sahip olduğuna, bu hakkın zamanaşımına uğramamasının hukukun genel ilkelerinden birisi olduğuna vurgu yapılmıştır.

Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden birisi olan mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hakkın ihlal edildiğinden bahisle söz konusu ihlalin kaldırılmasına yönelik gerekli işlemlerin yapılması istemiyle ilgililer tarafından 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca her zaman idareye başvurulabileceğinin ve bu başvurunun reddedilmesi halinde aynı Kanun'un 7. maddesinde öngörülen 60 günlük yasal süresi içinde söz konusu işleme karşı dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.

Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için öncelikle davacı tarafından iadesi talep edilen ödemeler tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenerek hukuki niteliğinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından yapılan 26/10/2020 tarihli başvuru dilekçesinde, dava konusu parselde inşa edilen yapılar sebebiyle ödenen proje tescil ücreti, avan proje tasdik ücreti, inşaat yapı ruhsatı harcı, kat irtifakı tesisi ücreti, asansör ruhsat harcı, makine elektrik harcı, iskan harcı, itfaiye sığınak iş bitirme harcı, iskan teknik-yapı kullanma harcı, teknik eleman ücreti ve sair alınan harçların iadesinin talep edildiği; dava dilekçesinde, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 79., 80., 84. ve Ek 1. maddesi uyarınca alınan ücretlerin dava konusu edildiği ve buna ilişkin makbuzların dilekçe ekinde sunulduğunun beyan edildiği, dilekçe ekinde ise birçok kalemden oluşan ücretlere ait makbuzların sunulduğu ve bunların arasında 3194 sayılı Kanun'un 23. maddesine istinaden ödenen teknik alt yapı bedelinin de bulunduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda; davacının iadesini talep ettiği ücretlerin hangileri olduğunun açıkça, tarih ve miktarları ile belirlenmek suretiyle ortaya konulması, sonrasında ise talep edilen bedellerin yukarıda açıklamalarına yer verildiği üzere süregelen mülkiyet hakkı ihlali ve iade talebiyle yapılan başvurunun 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğinde olup olmadığı hususu değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan verilen davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

  2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu . . . Bölge İdare Mahkemesi . . . İdari Dava Dairesinin . . . tarih ve E:. . . , K:. . . sayılı kararının BOZULMASINA,

  3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 12/06/2023 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.