5. Daire 2019/2382 E. , 2023/7518 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2382
Karar No : 2023/7518
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
…
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde hava teğmen pilot olarak görev yapmakta iken 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Milli Savunma Bakanlığının … tarih ve PER…. sayılı işleminin iptali ile yoksun kaldığı mali haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararında; cezaların şahsiliği ilkesi gereğince, kişisel sorumluluğun asıl olduğu, ancak atanılacak görevin doğrudan ülkenin güvenliğinde, asayişin sağlanmasında önemli bir yere sahip olduğu, davalı idarece dosyaya sunulan bilgi notunda yer verilen davacının babası hakkındaki tespitlerin niteliği ve doğrudan kamu düzeniyle ilgili olması hususu davacının yürüteceği kamu görevinin özelliği de gözönünde bulundurulduğunda, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin reddi gerektiği belirtilmiştir. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; istinaf başvurusunun gerekçesiz olarak reddedildiği, babası hakkında yürütülen ceza yargılamasının halen devam ettiği, henüz kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, kendisinin babası hakkında yürütülen ceza yargılamasının gerekçe gösterilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmasının hukuka aykırı olduğu, babası suçlu bulunsa dahi suç ve cezaların şahsiliği ilkesi gereğince kendisinin söz konusu tespit nedeniyle sorumlu tutulamayacağı, davalı idarede oluşacak kanaatin kendisi ile alakalı tespitler doğrultusunda olması gerektiği, hakkında açılmış herhangi bir ceza soruşturmasının dahi bulunmadığı, davalı idarece dava dosyasına sunulan personel değerlendirmesi başlıklı belgenin kim tarafından hazırlandığının belli olmadığı, anılan belgede herhangi bir kurum veya birim ibaresi ve ıslak imzanın bulunmadığı, sicil notlarının düşük olduğu beyanına dayanan personel sicil formunun dosyaya sunulduğu, söz konusu sicillerin kötü not olduğuna dair davalı idare beyanının bulunduğu, anılan sicil notlarını veren şahısların FETÖ/PDY kapsamında yargılamalarının bulunduğu, bu itibarla anılan kişilerden aldığı ve kötü sicil olarak nitelendirilen notların kendisi aleyhine değerlendirilemeyeceği iddia edilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından; Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacının temyiz iddialarının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY ve İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye'de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı'nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.
Anayasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.
MGK'nın anılan toplantısında "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.
Anayasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 121. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, 23/07/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4. maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti (Anayasa Mahkemesi'nin 24/06/2021 tarih ve E:2018/81, K:2021/45 sayılı kararıyla 7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 1. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...üyeliği, mensubiyeti veya..." ibaresinin iptaline karar verilmiştir.) veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı emrinde hava pilot teğmen olarak görev yapan davacı, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca Milli Savunma Bakanlığının … tarih ve PER… sayılı işlemi ile kamu görevinden çıkarılmıştır.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen davayı açmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
667 sayılı KHK'nın 4. maddesi uyarınca terör örgütlerine veya MGK'ca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına" ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir" niteliğindedir.
AİHM, "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu" belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM'e göre "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).
Terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirdiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarihli ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Bununla birlikte iptal davaları, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır. İdari işlem ise, idarenin kamu gücü kullanarak tek taraflı olarak tesis ettiği hukuki sonuç doğuran işlemdir. İdareyi işlem yapmaya sevk eden maddi ve hukuki etkenler ise idari işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
667 sayılı KHK'nın 4. maddesinin öngördüğü üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına karar verilir'' hükmü gereğince davacı hakkında dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Bu kapsamda davacı hakkındaki terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde davalı idarece yapılan değerlendirmenin de kuşkusuz keyfilikten uzak olması gerekir.
Dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuki denetiminin yapılabilmesi; bu değerlendirmeyi haklı kılan maddi sebeplerin yargılama esnasında davalı idarece ortaya konulmasına ve izah edilmesine bağlıdır. Bu konudaki yükümlülük şüphesiz öncelikle dava konusu işlemi tesis eden davalı idareye aittir. Bununla birlikte idari yargı mercilerince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde öngörülen resen araştırma ilkesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için her türlü inceleme ve araştırmanın yapılması da mümkün, hatta olayın niteliğine göre gereklidir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasının gerekçesi olarak; davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönündeki "değerlendirme"nin gösterildiği, söz konusu "değerlendirme"nin dayanağı olarak sunulan belgelerde davacının babası A.G'nin OHAL kapsamında rütbelerinin geri alındığının ve FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisine dair bir takım tespitler bulunduğunun belirtildiği, İdare Mahkemesince ise davacının kendisi hakkında FETÖ/PDY terör örgütünün askeri mahrem yapılanmasına özgü unsurları ortaya koyan bilgi ve belgelerin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın, sadece davacının yürüttüğü görevin önemine vurgu yapılarak, babası hakkında davalı idarece dosyaya sunulan bilgi notunda yer verilen tespitlerin niteliğine atıf yapılmak suretiyle davanın reddine karar verildiği, Bölge İdare Mahkemesince de bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddedildiği görülmüştür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih ve E:2017/16.MD-956, K:2017/370 sayılı kararında; FETÖ’nün, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı hâline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensuplarını motive eden; “Altın Nesil” adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle Devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla Devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütü olduğunun belirtildiği, 1970’li yıllardan itibaren özellikle, mülkiye, adliye, emniyet, millî eğitim ve TSK içerisinde kadrolaşmaya giden FETÖ liderinin vaaz, röportaj ve kitaplarında bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun anılan kararında da yer alan “Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın!”, "Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin!", “Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır. …bunca kalabalık içinde ben bu dünyayı ve düşüncemi sözde mahremiyet içinde anlattım. …sırrınız sizin sırrınızdır. Söylerseniz siz esir olursunuz.”, “Bir gün bana Ankara’da bin evimiz olduğunu söyleyin, devletin paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak” şeklindeki sözleriyle de bu suigeneris örgütün, Devleti ele geçirme gayretlerinin somut talimatları olarak ortaya çıktığını gösterir nitelikte olduğu ve son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Soruşturma No:2016/103582, Esas No:2017/11989 ve İddianame No:2017/2094 sayılı iddianamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01/12/2022 tarih ve E:2019/9.MD-536, K:2022/753 sayılı kararında, FETÖ/PDY terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yapılanmasına ilişkin olarak özetle yer alan "FETÖ için öncelikli kadrolaşma yerinin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olduğu, bu kadrolaşma faaliyetini gerçekleştirebilmek adına, sınav sorularını önceden ele geçirdiği, sınavı kazanarak Askeri Okullara sokulan adayların önlerinin açılması adına rakip olabilecek diğer öğrencilerin çeşitli yollarla karalanması yahut uzaklaştırılması yönteminin izlendiği, Askeri Okullardan mezun olan TSK personeli içerisinde en güvenilen FETÖ mensubu elemanların, Kuvvet Komutanlıklarının en önemli bölümlerine yönlendirilerek tayinlerinin yapıldığı ve buralarda kadrolaştırıldığı, TSK'ya yerleştirdiği mensupları vasıtasıyla TSK'nın denetim mekanizmalarını ve hassasiyetlerini deşifre ederek, bu denetim mekanizmalarından ve hassasiyetlerinden kaçacak her türlü örtme yöntemini kullanarak gizliliğe mutlak önem verdikleri, general seviyesinde istediklerini yaptıracak güce ve kuvvete ulaştıklarında TSK'nın tamamını ele geçirerek, kadrolaşacak hamleler yaptığı, bu sürede elde ettikleri Devletin ve TSK'nın en gizli bilgilerini, sırlarını ele geçirip, bu bilgilerle hükümeti korkutmak istediği, bu bilgileri başta ABD olmak üzere yabancı ülke istihbarat teşkilatlarına servis ettiği, kritik kadrolara yerleştirilen personel sayesinde, yurt dışı sürekli/geçici görevlere personel seçimi, atama, sicil, terfi ve erken terfi konularında şeffaf olan sistemin kapalı hale getirilmesiyle kendi yandaşlarına avantaj sağlayarak "parlatılan" örgüt mensuplarının örgüte olan bağlılıklarını arttırdığı, gerek askeri okullara gerekse de dış kaynaktan temin faaliyetleri ile sözleşmeli subay ve astsubaylıktan muvazzaflığa geçiş faaliyetlerinde mümkün olduğunca fazla mensubunun TSK'ya katılmasını/muvazzaf olmasını sağlamak maksadıyla, personel temin merkezleri ile sağlık kurullarına nüfuz ettiği, Yurt içinde veya yurt dışında lisanüstü eğitim gören personelin, harp okullarındaki öğretim üyesi kadrolarında, TSK'yı ilgilendiren projelerde ve stratejik karargahlarda istihdam edildiği, Örgütün güçlü olduğu ülkelere gidecek TSK personeline özel önem verildiği ve bu ülkelere çekirdekten yetiştirdiği üyelerin gönderilmesini sağladığı, General/Amiral terfi ve atama sistemine müdahale ettiği, İstihbarat ve İKK sisteminin örgüt menfaatleri doğrultusunda yönlendirilmesi adına ele geçirilen kritik kadrolar sayesinde; TSK'nın olasılıkları görme, tahmin etme ve önleme konusundaki özellikle personel istihbaratını etkisiz hale getirdiği, Askeri okullardaki eğitim ve idari kadrolardaki elemanları sayesinde baskı, mobbing, iftira, disiplin vs. yöntemler uygulanarak kendi başarısıyla okula giren öğrencilerin veya örgütün yardımıyla askeri okullara girip daha sonra FETÖ ile ilişkisini kesmeye çalışan öğrencilerin ilişiklerinin kesildiği, sonuç olarak harp okullarına atanma, askeri okullara öğrenci alımı, sözleşmeli personel temini, sözleşmeli subayların ve astsubayların statü değişikliği, yurt dışı ve yurt içi yükseköğrenimine personel gönderme, kurmay kolejlerine personel seçimi, GATA'daki öğretim üyesi atamaları, askeri hakim temini, yüksek yargı üyelerinin seçimi ve benzeri onlarca konunun tamamen TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasının kontrolüne geçtiği" şeklindeki tespitler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, örgütün askeri yapılanmasına önem atfettiği, orduda kadrolaştığı, kadrolaşmayı ve kendisinden olmayanları tasfiye etmeyi hedeflediği görülmektedir.
Bu bağlamda, Mahkemece, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için;
"Davacının dava konusu işlem tarihinde muvazzaf subay olduğu dikkate alındığında; davalı idareye, yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütünün askeri mahrem yapılanmasına özgü unsurları ortaya koyan bilgi ve belgelerin bulunup bulunmadığı sorularak, bu hususa ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine,
"Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığından; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait örgüt içi iletişim programı (ByLock) kullandığına ya da ankesörlü telefon görüşme kaydı bulunduğuna ilişkin tespit olup olmadığının sorulmasına, var ise tespitlere ilişkin belge ve raporların, (mahiyetleri ve kullanım bilgileri yer alacak şekilde) FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında var ise davacının adının geçtiği ifade tutanaklarının istenilmesine,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan; davacının, müflis Asya Katılım Bankası AŞ’de katılım ya da cari hesabının bulunup bulunmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, hesap no, hesap açılma tarihi, işlem tarihleri, işlemlerin mahiyeti, tutarı yer alacak şekilde) istenilmesine,
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait özel öğretim kurum ve kuruluşlarına ilişkin eğitim kaydı ile özel öğrenci yurtları vb. ilişkin kayıt bilgileri (istihbari olanlar dâhil) olup olmadığının sorularak, var ise tespitine ilişkin belge ve raporların istenilmesine,
Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulundan (MASAK); davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili gerçek (sivil imamlar vb) veya tüzel (Kimse Yok Mu Derneği vb) kişilere bağış ya da para transferinin olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, dernek/vakıf, miktar ve tarih yer alacak şekilde) istenilmesine,
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendika/federasyon/konfederasyonlarda yönetim/denetim/genel kurul üyelik/aidat bilgisi olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde) istenilmesine,
Vakıflar Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan vakıflarda üyeliği ya da mütevelli heyeti üyeliği olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde) istenilmesine,
... İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon Anonim Şirketinden; davacının ... aboneliğinin bulunup bulunmadığı, aboneliği bulunuyorsa bu aboneliği iptal ettirip ettirmediğinin, iptal ettirmiş ise hangi tarihte iptal ettirdiğinin sorularak, var ise müşteri hizmetleri ile yapılan görüşmenin çözümünün ve diğer bilgi ve belgelerin birer örneğinin istenilmesine" yönelik yapılacak ara kararı neticesinde davalı idare ile yukarıda anılan kurum ve kuruluşlarca gönderilecek bilgi ve belgeler davacıya tebliğ edilerek karşı beyanlarının da alınmasından sonra davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kuşkusuz yukarıda anılan değerlendirme yapılırken davacı hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması var ise (kesinleşmiş takipsizlik ya da beraat kararı ile sonuçlanmış olsa dahi) bu soruşturma veya kovuşturmadaki tespitlerin de irtibat ve iltisak noktasında göz önüne alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, belirtilen hususlarda araştırma yapılmaksızın, eksik incelemeyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
-
Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi . . . İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:. . , K:… sayılı kararının yukarıda özetlenen gerekçeyle BOZULMASINA,
-
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi . . . İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2023 tarihinde, oybirliğiyle, kesin olarak karar verildi.