Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/1747 E. , 2023/5924 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/1747
Karar No : 2023/5924
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ….
2. … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gümrük ve Ticaret Bakanlığında başmüfettiş olarak görev yapan davacının, Başbakanlık (mülga) Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimine raportör olarak naklen atanmasına ilişkin Başbakanlığın (mülga) … tarih ve … sayılı işlemi ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca atamaya muvafakat verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ve bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı sosyal haklardan dolayı uğradığı kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Danıştay Beşinci Dairesinin 23/11/2017 tarih ve E:2016/37196, K:2017/23374 sayılı bozma kararına uyularak; 3056 sayılı Kanun hükümlerine göre, davacının, Başbakanlığa bağlı Sektörel İzleme ve Değerlendirme Biriminde görev yapmak üzere atanabileceği açık ise de, davacının Gümrük ve Ticaret Bakanlığında başmüfettiş olarak görev yaptığı, 3056 sayılı Kanun'un geçici 10. maddesinde yer alan Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimine raportör olarak atanacak kişilerin belirlenmesinde muvafakatlarının aranmayacağı hükmü de dikkate alındığında; kimlerin raportör olarak atanacağının belirlenmesinde objektif ve somut kriterlerin belirlenmesi gerektiği, başmüfettiş unvanlı personelin kendi kurum ve kadroları dışında bir göreve atanmalarında idarenin sınırsız takdir hakkına sahip olduğundan bahsedilemeyeceği, takdir yetkisinin kullanımının yargı mercileri tarafından denetime tabi tutulabilecek usul ve esaslar doğrultusunda kullanılması gerektiği, bu açıdan Gümrük ve Ticaret Bakanlığında, davacı ile aynı durumda birçok personel bulunduğu hususu da dikkate alındığında, davacının hangi kriterler dikkate alınarak Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimine raportör olarak atanacak personel olarak belirlendiğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, davacının Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimine raportör olarak atanmasına ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline, bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı sosyal haklarının, dava tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı …nca; personel seçiminde uyulacak kriterlerin objektif bir şekilde hem 3056 sayılı Kanun’da, hem de Başbakanlığın davacının kurumuna yazdığı talep yazısında açıkça belirtildiği, 3056 sayılı Kanun’un Geçici 10. maddesinde, atamaya ilişkin objektif kriterlerin, belirtilen kadrolardan alanlarında yetişmiş ve nitelikli personelin raportörlük kadrolarına atanmalarının öngörüldüğü, ilgili mevzuat hükmü de dikkate alınarak davacının mesleki yetkinliğinden yararlanılmak amacıyla naklen atamasının yapıldığı, atama işleminin salt idarenin takdir yetkisi çerçevesinde değil, Kanun hükmünün bir gereği olarak yerine getirildiği, idarenin anılan Kanun maddesi uyarınca raportörlük kadrosuna atanması öngörülen kariyer meslek mensupları arasından seçim yaptığı, öte yandan takdir yetkisinin de hukuka uygun olarak kullanıldığı, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesinden sorumlu olan idarenin bu amaçla personel planlaması yapması ve verilen görevleri gerçekleştirmek amacıyla personelden azami fayda sağlayacağı kadrolara naklen atama yapmasının kamu hizmetinin bir gereği olduğu, dava konusu işlem bakımından idarenin takdir yetkisini sübjektif kullandığına dair somut, hukuki bir gerekçe olmaksızın takdir yetkisini hukuka aykırı kullandığından bahsedilemeyeceği; işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı … Bakanlığınca; temyize konu kararda takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, davacının hangi kriterler dikkate alınarak atanacak personel olarak belirlendiğinin ortaya konulmadığı şeklindeki gerekçeye hukuken itibar edilemeyeceği, zira 3056 sayılı Kanun’un geçici 10. maddesinde objektif kriterlerin ortaya konulduğu, bu kriterler çerçevesinde idarelerince personel seçiminin takdir yetkisinin sınırsız kullanıldığı anlamına gelmeyeceği, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde gelişen ve değişen şartlara uyum sağlamak, kamu yararını ve hizmetin gereklerini gerçekleştirmek amacıyla idareye tanınan takdir yetkisinin, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi için ilgili mevzuatla belirlenen sınırlar içerisinde karar alma, seçim yapma, atama, görevden alma ve uygulama yapma imkanı verdiği, öte yandan bu dava ile aynı konuda açılan davaların tamamında ret kararı verildiği, işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyize konu kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Gümrük ve Ticaret Bakanlığında başmüfettiş olarak görev yapan davacının, 3056 sayılı Kanun'un geçici 10. maddesi kapsamında, Başbakanlık (mülga) Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimine raportör olarak naklen atanmasına ilişkin Başbakanlığın (mülga) … tarih ve … sayılı işlemin tesis edilmesi ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığının … tarih ve … sayılı işlemi ile bu atamaya muvafakat verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan, 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un "Görev" başlıklı 2. maddesinde, "Başbakanlığın görevleri şunlardır:
a) Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak, Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek maksadıyla gerekli tedbirleri almak,
b) Devlet Teşkilatının düzenli ve müessir bir şekilde işlemesini temin edecek prensipleri tespit etmek, Hükümet Programı ve kalkınma planları ile yıllık programların uygulanmasını takip etmek,
c) Kanun, kanun hükmünde kararname tüzük, yönetmelik ve karar tekliflerinin Anayasaya ve diğer mevzuata uygunluğunu incelemek ve Yasama Organı ile olan münasebetleri yürütmek,
d) Mevzuat hazırlama usul ve esasları ile ilgili ilkeleri tespit etmek ve geliştirmek, yürürlükte bulunan mevzuatın sicillerini tutmak, kodlamak, tek metin haline getirmek, bilgi işlem sistemi içinde takip etmek ve yayınlamak,
e) İdarede etkinliğin sağlanması, görevlerin tam ve verimli bir şekilde zamanında yerine getirilmesi, idari usul ve işlemlerin basitleştirilmesi, Devlet Teşkilatının düzenlenmesi için gerekli olan sistem ve prensiplerin geliştirilmesini ve uygulanmasını sağlamak,
f) Devlet Teşkilatındaki teftiş ve denetim sistemini geliştirmek, uygulanmasını takip etmek, gerektiğinde teftiş ve denetim yapmak,
g) Türk Devlet ve millet hayatını ilgilendiren tarihi, hukuki, idari, ekonomik, ilmi doküman ve belgeleri toplamak, değerlendirmek ve düzenlemek, film, mikrofilm gibi ileri teknikleri uygulayarak arşiv malzemesini tek nüsha olmaktan kurtarmak, bunların tahribini önleyecek arşiv laboratuvarı kurmak, milletlerarası arşivcilik ile ilgili hareketleri takip etmek, önemli arşiv malzemesini yurt ve dünya bilim çevrelerine sunmak,
h) (Mülga : 16/1/1990 - KHK - 406/7 md.)
ı) (Ek : 15/11/1999 - KHK - 583/1 md. ; Mülga : 29/5/2009 – 5902/25 md.)
i) (Ek: 24/5/2006-5508/1 md.) İç güvenlik, dış güvenlik ve terörle mücadele konusunda görevli kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak." hükmü yer almış; "Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimi" başlıklı ek 11. maddesinde, "Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimi; ekonomi, tarım, enerji, sosyal politika, adalet, güvenlik, eğitim, kültür, bilim, teknoloji, iletişim, ulaştırma, çevre, şehircilik ve uluslararası ilişkiler alanları ile Başbakan tarafından belirlenecek diğer alanlarda Başbakanlığa danışmanlık yapar.
Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimi, görevlerini Başbakan tarafından görevlendirilen bir Başbakan Başmüşavirinin başkanlığında yerine getirir.
Birinci fıkrada belirtilen alanlarda yürütülecek izleme ve değerlendirme faaliyetleri, Başbakanlık Başmüşaviri, Başbakan Müşaviri, Başbakanlık Müşaviri, Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörleri, Başbakanlık personeli veya 36. maddeye göre Başbakanlıkta görevlendirilen kamu görevlilerinin koordinasyonunda oluşturulacak çalışma grupları tarafından yürütülür.
Birimin görevlerine ilişkin olarak gerektiğinde sürekli veya geçici ihtisas komisyonları ile geçici çalışma grupları kurulabilir.
Birimin sekreterya hizmetleri Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünce yürütülür.
Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörleri, mali ve sosyal haklar ile emeklilik hakları bakımından 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alanlar ile denk kabul edilir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alan kadrolarda bulunanlar ile 5018 sayılı Kanun'un eki (III) sayılı Cetvel'de yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların uzmanları ve murakıpları Başbakanlıkça Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadrolarına atanabilir. Ayrıca, anılan personel; aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek kaydıyla 36. madde hükümlerine göre Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadrolarında geçici olarak görevlendirilebilir." hükmüne; geçici 10. maddesinde, "Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde, Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadro sayısının yüzde yetmişini geçmemek kaydıyla, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alan kadrolarda bulunanlar ile 5018 sayılı Kanun'un eki (III) sayılı Cetvel'de yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların uzmanları ve murakıpları, ilgililerin muvafakati aranmaksızın, ilgili mevzuatında öngörülen atama sayı sınırlamalarına tabi olmaksızın Başbakanlıkça Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadrolarına naklen atanabilir.
Bu madde uyarınca atananların mali haklarına ilişkin olarak, atandıkları tarih itibarıyla önceki kadroları için uygulanmakta olan hükümlerin uygulanmasına devam edilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3056 sayılı Kanun'da; Başbakanın, Bakanlar Kurulunun Başkanı, bakanlıkların ve Başbakanlık teşkilatının en üst amiri olduğu, Başbakanlık teşkilatının Anayasa ve kanunlarla Başbakana verilen görevleri yerine getirmek için kurulduğu ve Devlet teşkilatının düzenli bir şekilde işlemesini temin etmenin Başbakanlığın görevi olduğu ifade edilmiştir.
Devlet teşkilatının düzenli bir şekilde işlemesini temin etme gayesinin bir ürünü olarak ekonomi, tarım, enerji, sosyal politika, adalet, güvenlik, eğitim, kültür, bilim, teknoloji, iletişim, ulaştırma, çevre, şehircilik ve uluslararası ilişkiler alanları ile Başbakan tarafından belirlenecek diğer alanlarda Başbakanlığa danışmanlık yapmak üzere Sektörel İzleme ve Değerlendirme Biriminin kurulduğu görülmektedir.
Söz konusu Birimde personel istihdamına ilişkin olarak da, açıktan atama suretiyle personel temini yerine kariyer meslek mensubu olanların görevlendirilmesi öngörülmüştür. Bu kapsamda, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alan kadrolarda bulunanlar ile 5018 sayılı Kanun'un eki (III) sayılı Cetvel'de yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların uzmanları ve murakıplarının, Başbakanlıkça Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadrolarına atanabileceği, Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörlerinin, mali ve sosyal haklar ile emeklilik hakları bakımından 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alanlar ile denk kabul edileceği, mali haklarına ilişkin olarak, atandıkları tarih itibarıyla önceki kadroları için uygulanmakta olan hükümlerin uygulanmasına devam edileceği kurala bağlanmıştır.
Bakılan davada, müşterek kararname ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığına başmüfettiş olarak atanan davacının, Sektörel İzleme ve Değerlendirme Raportörü kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin, 3056 sayılı Kanun'un ek 11. maddesinin açık hükmü doğrultusunda verilen yetki çerçevesinde Başbakanlık tarafından tesis edildiği, davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (III) sayılı Cetvel'in birinci sırasında yer alan başmüfettiş kadrosunda görev yaptığı ve idari teşkilatın işleyişinden ve koordinasyonundan birincil derecede sorumlu makam olan Başbakanlığa danışmanlık yapmak üzere kurulan bir birime, alanında uzman personelin atanmasının kamu yararı ve hizmet gerekleri ile örtüştüğü dikkate alındığında, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
-
2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne,
-
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu . . . İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
-
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
-
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/11/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava konusu işlemin iptaline ilişkin …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı temyize konu kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle, karara katılmıyorum.