Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/7475 E. , 2023/4424 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7475
Karar No : 2023/4424
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …2- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların müşterek çocuğu olan ...'in, Mersin ili, Tarsus ilçesi, ... Mahallesinde 22/12/2015 tarihinde birtakım eylemci grup ile kolluk kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmanın arasında kalarak çatışma sırasında açılan ateş sonucu yaşamını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık ... için 250.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, ... için 250.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; birtakım eylemci grup ile kolluk kuvvetleri arasında saatlerce süren çatışma sırasında meydana gelen ölüm olayının, terör eylemi veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle meydana gelip gelmediği hususunun devletin etkin bir soruşturma ile ortaya çıkarması pozitif yükümlülüğü içerisinde olduğu, ancak bu yükümlülüğün yerine getirilmediği dikkate alındığında, davacılar yakınının ölüm olayı ile 5233 sayılı Kanunun çıkarılmış olması amacı arasında illiyet bağı bulunduğundan, davacılara 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı, 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan hesaplama sonucunda (7000x0,108550x50) tazminat miktarının 37.992,50 TL olarak tespit edilmiş olmakla birlikte, anne ve baba olarak mirasçı olan davacıların her birine 18.996,25 TL maddi tazminatın ödenmesi gerektiği, ancak tazminat tutarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi olayın meydana geldiği tarih değil, işbu karar tarihi olan 23/02/2018 tarihi olacağı, bu durumda, terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanun'un öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği, bakılan davada, her ne kadar, davacılar tarafından davalı idareye 11/05/2016 tarihinde yapılan başvurunun, 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi tazminat talebiyle yapılan bir başvuru olduğu görülmüşse de, davalı idarece bu talebin reddedilmiş olması nedeniyle, evleviyetle manevi tazminat isteminin de reddedileceği, bu durumda, söz konusu başvurunun manevi tazminat istemi için de yapılan bir başvuru olarak değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, durum böyle olunca, dava konusu olayın oluşumu ve niteliği, davacıların, çocuklarının ölmesi nedeniyle yaşadığı ve yaşayacağı ızdırap ve elem gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, her bir davacı için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 11/05/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacılardan her biri için 18.996,25 TL olmak üzere toplam 37.992,50 TL'nin karar tarihi olan 23/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, davacılardan her biri için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL'nin davalı idareye başvuru tarihi olan 11/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, davanın geriye kalan kısmının ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; Mahkemenin taleple bağlı kalarak, bir başka ifade ile taleple ilgili hukuki niteleme yaparak karar vermesi gerektiği, nitekim ilk dava dilekçesinde, maddi tazminatın neye göre talep edildiğinin (5233 sayılı Kanuna mı genel hükümleri mi) belli olmadığı, zarar dökümünün yapılmadığı gerekçesiyle dilekçenin reddedildiği, yenilenen dilekçede maddi tazminat talebinin destekten yoksun kalma zararına özgülendiği, buna rağmen Mahkemece maddi zarar talebi 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek hüküm kurulmuş ise de, davacıların talebiyle bağlı kalınarak genel hükümlere göre bir tazmin sorumluluğu doğup doğmadığı hususu değerlendirilerek tazmin sorumluluğu bulunduğu kanaatine varılması halinde destekten yoksun kalma zararı yönünden inceleme yapılması gerekirken talep dışında karar verildiği, manevi tazminata gelince, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde, hak ihlaline yol açan eylemler sebebiyle dava açılmadan önce idari başvuru yapılmasının mecburi dava şartı olduğu, oysa davacıların idareye 12/05/2016 tarihinde yaptıkları başvurunun sadece maddi tazminata ilişkin olup, manevi tazminatı kapsamadığı, bu durumda manevi tazminat yönünden dava şartı oluşmadığı, Mahkemece de bu eksiklik farkedilmiş olup "maddi tazminatı reddeden idarenin bunu da reddedeceği" gerekçesiyle bu koşul geçilmiş ise de; kanunda düzenlenen dava şartının öngörü ve varsayıma göre yok sayılmasının usule uygun bulunmadığı, bu durumda maddi tazminat talebinin destekten yoksun kalma zararına istinaden talep edilmiş olmasına rağmen 5233 Kanun kapsamında hüküm kurulması, manevi tazminat yönünden idari başvuru yapılmadığı halde dava şartı yerine gelmeden hüküm kurulması hukuka uygun olmayıp, anılan hususlar gözetilerek yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın iadesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin reddine, davalı idarenin istinaf talebinin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, taleplerinin vefat eden yakınları nedeniyle yaşadıkları destekten yoksun kalma zararının 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini olduğu, 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanmayan manevi tazminat taleplerinin sosyal risk ilkesi uyarınca 2577 sayılı Kanunda belirlenen usullere göre karşılanması gerektiği, maddi tazminat taleplerinin başvuruda reddedilmesinin manevi tazminat talebinin de evveliyatla reddedildiği anlamına geldiği iddialarıyla temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, davacıların müşterek çocuğu olan ...'in, Mersin ili, Tarsus ilçesi, ... Mahallesinde 22/12/2015 tarihinde birtakım eylemci grup ile kolluk kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmanın arasında kalarak çatışma sırasında açılan ateş sonucu yaşamını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık ... için 250.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, ... için 250.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesi, 1. fıkrasında, "İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz." hükmüne; 2. fıkrasında, "İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir." hükmüne; 3. fıkrasında, "Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir." hükmüne; 4. fıkrasında, "Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir." hükmüne; 5. fıkrasında, "Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinde; bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine yaptığı incelemede, kararı hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararını kaldıracağı ve işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği kuralına yer verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesini gerektiren sebepler ise anılan maddenin 5. fıkrasında, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunun haklı bulunması, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması şeklinde tahdidi olarak sayılmış olup bu hallere yorum yoluyla ilave yapılması mümkün değildir.
Bakılan uyuşmazlıkta; İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle davacıların maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup, bu kararın 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi, 5. fıkrasında belirtilen ilk inceleme üzerine verilen kararlardan olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, Bölge İdare Mahkemesince 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi, 3. veya 4. fıkrası uyarınca bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu durumda; Bölge İdare Mahkemesince, davacıların istinaf başvurusu hakkında 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi, 3. veya 4. fıkrası uyarınca bir karar verilmesi gerekmekte iken, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi, 5. fıkrası uyarınca İdare Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
-
Davacıların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
-
Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi . . . İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
-
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi . . . İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 13/09/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.