Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2465 E. , 2022/2253 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2465
Karar No : 2022/2253
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının) davalı idare tarafından kabule ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gönyeli-Lefkoşa/KKTC K.T.K.A 2. Mekanize Piyade Taburu 5. Piyade Bölük Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken, 26/01/2010 tarihinde eğitim alanında meyil duvarından atladığı sırada yere düşmesi sonucu belinden ve sırtından yaralanarak engelli hale gelen davacı tarafından, olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 100.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 113.190,00 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 163.190,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi İkinci Dairesince; kazanın davacının koşu parkurundan geçişi esnasında meyil duvarından atlaması sonucu meydana geldiği, bu itibarla davacının askerlik hizmetinin ifası sırasında söz konusu zarar gerçekleştiğinden hizmetle zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağının olduğu ve davacının zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Primsiz Aylıklar Daire Başkanlığı'nın 23/02/2016 tarihli yazısı ile davacının ''askerliğe elverişlidir'' kararlı sağlık raporu ile normal süresi içinde terhis olması nedeniyle 5434 sayılı Kanun gereğince hakkında vazife malüllüğü hükümlerinin uygulanmadığının bildirildiği, Milli Savunma Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunca da davacıya herhangi bir nakdi tazminat ödemesi yapılmadığı anlaşıldığından, GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 26/06/2014 tarihli raporuna göre gerçekleşen olay nedeniyle %15,2 oranında meslekte kazanma gücünü yitiren davacının hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 113.190,00 TL maddi tazminatın davacının yeniden gelir elde etmeye başlayacağı varsayılan 02/05/2011 tarihinden, 15.000,00 TL manevi tazminatın ise olay tarihi olan 26/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, meydana gelen olayda idarelerinin herhangi bir kusurundan bahsedilemeyeceği, kusursuz sorumluluk şartlarının da bulunmadığı, olayın kişisel kusurdan kaynaklandığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, zararın kamu hizmetini yerine getirirken gerçekleştiği ve davalı idarenin isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının manevi tazminatın ilişkin kısmının onanması, maddi tazminatına ve manevi tazminatın faiz başlangıcına ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kapatılmasıyla Danıştay'a ve İdare Mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Gönyeli-Lefkoşa/KKTC K.T.K.A 2. Mekanize Piyade Taburu 5. Piyade Bölük Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken 26/01/2010 tarihinde eğitim alanında meyil duvarından atladığı sırada yere düşmesi sonucu belinden ve sırtından yaralandığı, davacıya Girne Askeri Hastanesi Sağlık Kurulunun ... tarihli ve … sayılı raporu ile 3 ay hava değişimi verildiği, akabinde devam eden şikayetler üzerine Girne Askeri Hastanesi Sağlık Kurulu'ndan alınan … tarihli ve … sayılı raporda, sürekli hareketsizlik nedeni ile bacak kaslarında güçsüzlük, kalça ve diz kaslarında 1/5 oranında motor kaybı mevcut olduğu, hava değişimi bitiminde birliğine katılan davacının 15 aylık askerlik hizmet süresini 02/03/2011 tarihinde tamamlayarak normal olarak terhis edildiği, olay nedeniyle uğradığı zararın idarenin kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmemesi neticesinde meydana geldiği ve idarenin hizmet kusurunun söz konusu olduğu, hizmet kusuru bulunmasa dahi gerçekleşen zararın kamu görevini yerine getirirken ortaya çıkmasından dolayı kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanması gerektiği ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat istemiyle önce 30/12/2011 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle usulden reddi üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle, askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan, kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştay'a, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen Geçici 45. maddede ise; kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde, "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür."; "Bedensel Zarar" başlıklı 54. maddesinde, "Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar." hükmü; "Belirlenmesi" başlıklı 55. maddesinde, "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Temyiz İstemine Konu Kararın, Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Mahkemelerin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Kararın Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarına Olay Tarihi Olan 26/01/2010 Tarihinden Ödeme Tarihine Kadar Yıllık %9 (Yüzde Dokuz) Yasal Faiz Yürütülmesine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Faiz en basit biçimiyle; idarenin tazmin borcu bağlamında, kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun'a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Bu durumda, temyize konu kararda hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 26/01/2010 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (Yüzde dokuz) yasal faiz yürütülmesine hükmedilmiş ise de; yukarıda aktarılan sebeplerle manevi tazminatın … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılış tarihi olan 30/12/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Mahkeme kararının, hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
C) Temyiz İstemine Konu Kararın, Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Dosyanın incelenmesinden; davacının askerlik görevini yapmakta iken 26/01/2010 tarihinde eğitim alanında meyil duvarından atladığı sırada yere düşmesi sonucu belinden ve sırtından yaralandığı, hakkında GATA Sağlık Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarına etkisinin orta (3) derecede olduğu, yaşına (25) göre %15,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve askerliğe elverişli olduğu yönünde görüş bildirildiği, dava dilekçesinde davacının maddi tazminat isteminin gelir kaybı ve beden gücü kaybına bağlı olarak fazladan sarf edilen güç (efor) kaybı karşılığı uğranılan zarara yönelik olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının gelir kaybı ve güç kaybından doğan zararlarının ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Davacının gelir kaybı zararının incelenmesi:
Bakılan davada, davacının maluliyet oranının %15,2 olduğu görülmektedir. Davacının maluliyet oranının %60'tan az olması nedeniyle çalışmaya devam edebileceği, ayrıca davacı tarafından gelir kaybına yönelik somut bir bilgi- belge sunulmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının gelir kaybının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının güç (efor) kaybı zararının incelenmesi:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle uğramış olduğu beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi "güç (efor) kaybı tazminatı" olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu "fazladan sarf edilen gücün" oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu olay nedeniyle % 15,2 oranında bedensel güç kaybına uğradığı, bu nedenle günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle maddi zararının bulunduğu açık olup, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
Aktif dönemde, zarara uğranılan tarihten itibaren içtihadi emeklilik yaşı kabul edilen 60 yaşın sonuna kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) çalışma gücü kaybı olan %15,2 oranının uygulanması; pasif dönemde ise, davacının (içtihadi emeklilik yaşı olan) 60 yaşını ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar geçecek süre için -bir çalışmanın karşılığı olmaması nedeniyle- AGİ hariç net asgari ücrete yine çalışma gücü kaybı oranının uygulanması suretiyle ortaya çıkacak miktarların toplanması suretiyle hesaplanmalıdır.
Söz konusu hesaplamada, gelecek yılların asgari ücretlerinin, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarının her yıl %10 artırılması ve %10 iskontoya tabi tutulması suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup, (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmında da hukuka uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
-
Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
-
… İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının) temyize konu kabule ilişkin kısmının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminatın kabulüne ve hükmedilen manevi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA,
-
Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili … İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın … İdare Mahkemesine ve taraflara tebliğine,
-
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.